'Bana değil sen kendine söyle' Ağıralioğlu gerilimi televizyona da sıçradı! 'Anlamıyorsun filan bunları geçelim' O sözlere 'Pişmiş aşa su katmak' yorumu

Türkiye adım adım 14 Mayıs'ta gerçekleşecek olan seçimlere doğru ilerlerken siyaset gündeminde her geçen gün yeni ve önemli bir gelişme yaşanıyor. Son olarak İYİ Parti İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu TBMM'de bir basın toplantısı düzenlemiş ve konuşmasında çok sert ifadeler kullanmıştı. Bu açıklamaların konuşulduğu Habertürk canlı yayınında Habertürk yazarı Sevilay Yılman ile Habertürk yazarı Nasuhi Güngör arasında da çarpıcı bir tartışma çıktı. İşte detaylar...

"YAPTIĞI ŞEY ASLINDA PARTİ SUÇU"

Sevilay Yılman, "Yavuz Ağıralioğlu'nun hem İYİ Parti içerisinde hem de milliyetçi ve ülkücü seçmen içerisinde etkisi fazla. 'Kendi görüşleridir, bizi bağlamaz' diyemeyeceği gibi 'Kendi görüşleridir yansıtmıştır' diyecektir ama 'Yolumuz ayrıldı' da diyemez, böyle bir çıkış yapamaz. Gerçek şu ki Yavuz Bey'in yaptığı şey aslında parti suçu. Partilerin tüzüğü var, kendilerine göre disiplini var, o disipline aykırı... Eğer Meral Hanım'ın böyle bir konuşmadan veya Genel İdare Kurulu'nun böyle yapacağı bir konuşmadan haberi yoksa, izin almadıysa, kendi fikri olsa da bunu çıkıp kamuoyu önünde paylaşması parti suçudur aslında. Bütün partiler için aynı. Bu sadece İYİ Parti için demiyorum, yapılamaz böyle bir şey böyle süreçte." ifadelerini kullandı. Ayrıca Yılman, "Bir şey duyduğumdan demiyorum, yanlış anlaşılmasın. Prensipler, disiplin gereği... Partinin dışına taşsın taşmasın, belki bu düşünceler İYİ Parti'nin çoğunda da vardır, hakimdir ama siz böyle bir düşünceyi açık alan kamuoyuyla canlı yayında paylaşırken eğer siz Genel İdare Kurulu'ndan, genel başkanından izin almadıysa bu parti suçudur. Ama haberi var mı yok mu bilmiyorum" diye de ekledi.

"BU YARALAMAZ MI SENCE?"

Sonrasında Nasuhi Güngör ise "Ben süreçle ilgili kendi siyasi tavrım gayet berrak olmakla birlikte, herhalde Türkiye Cumhuriyeti'nde beni tanıyan milyon kişiye sorsanız söyleyecektir nerede olduğumu. Oradaki mesafeyi korumaktan yanayım. O yüzden de parti suçu ne demek, Millet İttifakı'nı yaralayıcı ne demek ben bunları tam olarak algılayamıyorum. Onlar benim zihnimde bir şey oluşturmuyor. Parti suçu ne mesela? Burada hukuki olarak siyasi partilerde... Bu başka bir değerlendirme. Yaralayıcı ne?" diye konuştu.

Yılman ise "Yaralayıcı, ilkesizlik ve terörün gölgesinde kalmak" diye yanıt verdi.

Güngör de "O siyasi bir dil değil, bence gazetecilik dili de değil, özür dilerim ama değil yani." şeklinde konuştu.

Yılman "İlkesizlik ve terörün gölgesinde kalmak... Masa için söylüyor bunu. Pardon da şu anda o masada oturmuyor mu o parti. Siz diyor gittiniz ilkesiz bir biçimde, terörün gölgesinde pazarlık yapılan bir masaya oturdunuz diyor. Benim anladığım bu Bu yaralamaz mı sence?" ifadelerini kullandı.

"LÜTFEN ORTADA DURALIM" SÖZLERİNE "SEN KENDİNE SÖYLE" YANITI

Güngör, "Bize şöyle bir demokrasi mi öneriliyor mesela? Mesela iktidar tarafına medya yandaş, bütün medyayı kontrol ediyorsunuz falan diyenler daha iktidar gücünü bile eline geçirmeden bir takım uygulamalara giriştiler. Burada da şöyle mi diyeceğiz mesela, Yavuz Ağıralioğlu izin almadan konuşmuş, parti suçu işliyor. Adam bu partinin mensubu, temsil kabiliyeti ortada, ne konuşacağına dair kimden izin alacak. Genel Başkanını yaralayacak, hedef alacak bir şey yapıyorsa zaten parti mekanizmaları işler. Veya partisinin yasak koyduğu konular varsa bu konularla ilgili bir görüşme yapar, istişare eder ve çıkar. Onun dışında niye kimseden izin almak zorunda olsun." dedi.

Yılman, "Nasuhi, bak değerlendirmeleri yaparken lütfen ortada duralım. Ben bunu sadece İYİ Parti için söylemiyorum" deyince Güngör, "Ortada durmak konusunu bence sen kendine söyle. Bana değil. Parti suçu diye ifadeler kullanan sensin, ben değilim. Ne yapıyorsun sen şimdi, İYİ Parti'nin disiplin kurullarını göreve mi davet ediyorsun?" şeklinde yanıt verdi.

"BİR ŞEYİ ANLAMIYORSUN"

Yılman "Partilerin tamamında böyle bir işleyiş vardır, böyle bir disiplin vardır." deyince Güngör "Mesela? Siyasi parti mensupları çıkıp konuştukları bütün metinleri, bütün konuşmaları izin alarak mı yapıyorlar, böyle mi demokrasi var?" diye sordu. Yılman, "Bütün metinleri değilse de genel başkanlarıyla, yetkili kurullarıyla istişare yapar ve ben bak diyorum ki şunun da altını çiziyorum, belki de aldı, dedi ki ben konuşacağım dedi. Bir şeyi anlamıyorsun, belki de Yavuz Bey dedi ki Meral Hanım ben çıkıp konuşma yapacağım, kendi fikirlerimi kamuoyuyla paylaşacağım dedi. Belki de Meral Hanım ona buyur konuş dedi. Bunu bilmiyorum." ifadelerini kullandı.

"ANLAMIYORSUN FİLAN, BUNLARI BİR GEÇELİM"

Bunun üzerine Güngör "Ben kendi bulunduğum yerden her şeyi anlıyorum Sevilay. Bu anlamıyorsun filan bunları bir geçelim olur mu, lütfen rica ediyorum. Anlamıyorsun değil. Ben kendi bulunduğum yerde, kendi anladığım yerde her şeyi anlayabiliyorum. Böyle bir şeyde bulunmayalım. Başka bir yerden devam" şeklinde karşılık verdi.

Yılman ise "Peki bir partinin mensubunun, kendi partisinin oturduğu bir masaya ilkesizlik, terörün gölgesinde, ihanet masası anlamına gelecek, terörle işte pazarlık yapıyor falan... O masada oturan da kendi partisinin genel başkanı. Sence bu nedir yani?" ifadelerini kullandı.

Güngör de "3 Mart'ta Akşener'in yaptığı konuşmanın ağırlık olarak, öfke, eleştiri olarak bundan bir farkı var mıydı?" diye sorunca Yılman, "Çok farklıydı bir kere, hiç böyle değildi. Yapma yani, bu değildi. Aradaki o diyalog. Evet ağırdı" dedi.

Güngör ise "Son derece ağır konuşmalardı. Neyse, Akşener'in o konuşması da lince uğradı, bu konuşma da belli ki lince uğrayacak." şeklinde konuştu.

"YAPMIŞ OLDUĞU ŞEY PİŞMİŞ AŞA SU KATMAK"

Yılman bunun üzerine "Bak bir şey söyleyeceğim Nasuhi. Benim söylediklerimden şey yapıyorsun, eyvallah hiç itirazım yok. Yavuz Ağıralioğlu'nun şu anda yapmış olduğu şey pişmiş aşa su katmak yani tamam mı? Sana göre de doğru olabilir, bana göre de doğru olabilir ama parti disiplini, ritüelleri, parti için alt üst ilişkisi, tüzüğü gereği yapılan şey doğru değil." ifadelerini kullandı. Ardından Güngör, "Bunu nasıl değerlendiriyorsun, ben anlamadım. Ya biz iki gazeteciyiz burada. Bunu biz nasıl değerlendirebiliriz mesela." dedi.