Deprem felaketinin ardından tüm Türkiye, bir yandan depremde kaybettiği canlarına ağlarken bir yandan da yaşadığı bölgede beklenen depremleri ve uzmanların açıklamalarını takip ediyor. Son dönemde Prof. Dr. Celal Şengör ve Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan yaptıkları açıklamalarla sık sık dikkatlerine üstüne çekiyor. Gazeteci Enver Aysever'e konuşan Prof. Dr. Ercan, Prof. Dr. Şengör ile ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. İşte detaylar...
Ercan, Şengör ile alakalı “Celal bunun… O zaman hatırlar mısınız bilmiyorum. 99 depreminden sonra ‘İşte 3 gün içinde İstanbul’da büyük bir deprem olacak. Bunun büyüklüğü 9.5 olabilir’ diyen kişidir.” şeklinde konuştu.
Konuşmasında Ercan “Daha sonra 3 gün içinde olmadı. Bu kez ‘3 hafta içinde olacak’ dedi. O da olmadı. 3 aya çıktı o da olmadı. ‘3 yıl’ dedi o da olmadı. Sonra da işte ilk 10 yılda… O da olmadı. Dediler ki 30 yılda olur bu deprem. Yani 2030 yıllarında olur bu deprem. Şimdi bu konuda bir veri tabanı yok. Sadece jeofizik bilgiler var. Diyorum ya gerçek bir bilim dalı değil. Bir tasarı geliştiriyor ama bunun veri tabanı yok. Sonuçta ‘Böyle bir deprem olur’ diyor.” ifadelerini kullandı.
Ercan’dan Şengör ile ilgili şok sözler de geldi. “Celal genellikle büyük depremlerin taraftarıdır." diyen Ercan çarpıcı açıklamalar yaptı.
Ercan "Hatta size çok özel bir konuyu söyleyeyim. Bir gün maden fakültesindeyiz. Karşılaştık. ‘Ya Ahmet Ağabey’ dedi… ‘İstanbul’da şöyle yakışıklı deprem olsun, her tarafı bir yıksın, yıksın geçirsin. Bu şehri biz yeniden kuralım’ dedi. Dedim ki ‘Ya Celal böyle bir şey olabilir mi? Bütün insanlar ölecek, bilmem ne yapacak’. ‘Temizlersin ya’ dedi. Bunun daha… Bizi herkes dinlediği için daha fazlasını anlatmayayım. Sonuçta Celal böyle halüsinasyon görür aşağı yukarı deprem üzerine. Sürekli böyle… Ortaya durmaz. Sürekli olarak uçlarda durur Celal. Yapısı böyle” dedi.
Enver Aysever son yayınında ise yayına bağlanan Ahmet Ercan’a “Türkiye olan bir tartışmayı netlikle ortaya koydunuz. Dünkü tartışmada durup dururken siz dedikodu olsun diye bir değerlendirme yapmadınız. Tam tersine memleketle ilgili önemli bir şey söylediniz. Değerli hocam Türkiye’de deprem konusuyla ilgili olarak hangi bilim insanlarının konuşması gerekir, hangilerini dikkate almamız gerekir?” sorusunu yöneltti.
Ercan “Ben emekli olmadan önce İstanbul Teknik Üniversitesi maden fakültesi öğretim üyesiydim. Bütün jeofizik mühendisi öğrencileri, jeoloji, maden, petrol ve doğal gaz mühendisliği, metalurji… Bunların ortak aldıkları dersler vardı bizde jeofizik diye geçen bir ders. Bunun içinde deprem bilimi dersi genel bilgi olarak diğer dallara, jeofizik dışındaki diğer dallara sadece 3 saat genel bilgi olarak okutuluyor. Bunun dışında diğer dallar, yani jeofiziğin dışındaki diğer dallar deprem bilimi diye bir ders almıyorlar. Dolayısıyla deprem bilimi dersi biliniyor ki jeofiziğin konusudur. Biz nasıl paleontoloji maden yatakları derslerini almıyorsak onlar da bu dersi almazlar çünkü dallar farklı. İşin en acı tarafı da hadi biz jeofizikçiyiz, yer bilimciyiz. Bu konuda Türkiye’nin bir eksikliği de yok. Yani deprem dalında özelleşmiş olan jeofizik mühendislerine sismolog denir. Aynı sedimantolojiyle ilgilenen kişilere sedimantolog dendiği gibi. Mesela bunlardan bir tanesi Prof. Dr. Naci Görür’dür. Türkiye’nin iyi sedimantologlarından bir tanesidir. Jeolojinin bir dalı var ki tektonikle ilgileniyor. Tektonik bilimi depreme en yakın bilimdir. Depremin işleyişi konusunda ve depremin yönseme dediğimiz etkisiyle yani Hatay, Kahramanmaraş daha çok yıkıldı konusunda ölçü bilimi olan jeofizik bunu yanıtlar. AFAD ve Kandilli’nin jeofizik birimleri vardır. Bir jeofizik mühendisi, yani yorumcular, bizler gidip arazide deprem ölçerleri koymayız. Bunları gözlemevleri koyar.” dedi.
Aysever Ercan’a “Bilimsel olarak disiplinlerimizi anlattınız. Şunu anlamak istiyoruz. Siz dün dediniz ki benim en önemsediğim mesele o. Nihayetinde depremle ilgili, sismolojiyle ilgili uğraşan insanlar iki kere ikinin dört etmeyeceği bir alanda olduğu için bu tahmin denen öngörü meselesinin aynı zamanda verilere dayanması gerektiği, o veriler üzerinden bir uzgörü yani geleceğe dair bir bakış olması gerektiğini söylediniz. Zaten tartışma ve kavga da tırnak içerisinde burada çıkıyor. Biz sizden hangi veriler üzerinden bir değerlendirme yaptığınız soracağız. Siz geleneksel olarak söylenenin dışında diyorsunuz ki İstanbul depreminin 2035 civarında olacağını ve 6.5 büyüklüğünde olacağını söylüyor diyorsunuz. Veriler nedir, öngörü ve uzgörü nedir?” diye soru sordu.
Ercan “En acı olan da halkın bilmediği. Yapıları yapan inşaat mühendisleri ne yazık ki deprem bilimi dersi almaz. Almanya’daki yönetmeliklerin kopya edilip Türkiye’de kullanılmasından kaynaklanır bu. Ama Almanya bir deprem ülkesi değildir.” dedi.
Ercan “Depremlerin kestirilmesi olayında 3 tane değer bilmek gerekiyor. Depremin olacağı yer, depremin yaratacağı büyüklük ve depremin zamanı. Elazığ depremi olduktan sonra Kahramanmaraş’ta, Bingöl’de bir deprem bekliyorum demek depremi önceden söylemek anlamına gelmez. Bu biraz ucuz işporta işine girer, bilimde böyle değildir. Ama şunu söyleyebilirsin, Elazığ depreminden sonra gerginliğin bir kısmı Kahramanmaraş’a bir kısmı Palu tarafına geçmiştir, burası geriliyor diyebilirsin. Bu da jeofizik bilimine giriyor tabii. Ben bildim olayının peşinden koşan bazı insanlar var. Bu insana şöhret sağlıyor ama insanlara korku salıyor bu olay. ‘Ben bildim, işte şimdi İstanbul’da olacak, artık çok yakınlaştı’ falan. Bunların hiçbirinin bilimsel tabanı yok. Eğer olsaydı 24 yıldır her an deprem olabilir, 3 aya kadar olacak, 3 yıla kadar olacak, şu tarihte olacak diyenler… Olurdu, bu depremler olurdu, bu kadar beklemez.” şeklinde konuştu.
Aysever “Dün sizin Celal hocaya getirdiğiniz eleştiri de buradandı. Bilimsel bir veriye dayanmıyor dediniz, Celal halüsinasyon görüyor dediniz, bu işi bilmez dediniz, şöhret oluyorsunuz ama halkı korkutuyor dediniz. Doğru mu anlıyorum.” diye sordu.
Ercan “Bu sadece Celal özelinde değil. Genellikle bunların sayıları fazla.” şeklinde cevap verdi. Aysever “Ama çok ünlü olduğu için hocayı söylüyorum. Yani eleştirinizin sebebini açıklıyorsunuz şu anda doğru mudur?” deyince Ercan “Siz Cenk Bey ile Celal Bey’in tartışmasının yorumunu istemiştiniz benden. Bunun arasına girmemem gerekiyordu ama madem ki siz öyle bir dengeyi araştırmak istediniz ben de görüşümü söylemiştim. Tabii Celal Bey dünya çapında bir global tektonikçidir, dünya çapında bilinen bir kişidir. Onu kimse yadsıyamaz, Celal Bey çok okuyup çok yazan bir arkadaşımızdır. Ama çok bilen kişiler bazen kişileri yanlış yönlendirebilir. Çünkü karşısındaki insanlarla o daldaki bilgi düzeyinde bir uçurum varsa o zaman siz bir bilenin söylediklerine hep inanırsınız. Ama bu işi bilen bir kişi varsa o kişi ise bunu tartar doğru mu yanlış mı diye.” ifadelerini kullandı.
Aysever “Hocam beni burada ilgilendiren şeyi söyleyeyim. Çok değerli bir hoca… Sayın hocamızın ne yaptığı değil, sizin söylediğiniz mesele, veri tabanı meselesi benim için önemli. Yoksa biz burada magazin yapmıyoruz. Ben bunun için soruyorum.” dedi.
Ercan “Sizin dışınızda kimse bu konunun üzerine gitmedi. Bazılarının bu konuyu spekülasyon konusu yapması beni aslında çok kırar. Ben kavga ya da dedikodu ortamında asla olmak istemem. Olabildiğince size açıklıyorum. Ama bunların sulandırılmamasını çok arzu ediyorum. Hocalar arasında bir kavga dönüşmesini ve onların içinde benim yer almamı asla istemem. Çünkü ben bir kalp hastasıyım. Ben yaşarsam yardımcı olabilirim. Sonra çok duyarlı bir insanım. Dokunduğun zaman ağlayan bir insanım. Deprem kestirmelerinde bu üçünü söyleme olasılığı dünya üzerinde yok. Ama üçüncü olayı, zamanı konusunda çalışmalar yapılıyor ülkelerde. Bilinmez denmiyor da… Bilim hep gizemi araştıran bir olaydır.” şeklinde konuştu.