HABER

Bankacılığın geleceği nasıl olacak?

Deneyimli bankacı T-Bank Genel Müdürü Dinçer Alpman, bankacılığın geleceğine ilişkin önemli saptamalarda bulundu.

İSTANBUL (ANKA)- T-Bank Genel Müdürü Dinçer Alpman, Türkiye’de bireysel bankacılığın gelecek beş yıl içinde büyük değişiklikler geçireceğini, orta çaplı bankaların bireysel bankacılık alanından çıkacaklarını ya da sadece bireysel bankacılık ürünlerini satıp pazarlayan aracı kurumlar haline döneceklerini söyledi. Alpman “Benim öngörüm şu ki bireysel bankacılık alanındaki en önemli ürün olan kredi kartları pazarı önümüzdeki beş yıl içinde iki büyük bankanın yönetimine kalacak” dedi.

ANKA’ya değerlendirmelerde bulunan T-Bank Genel Müdürü Dinçer Alpman, bireysel bankacılığın değişen rotasının halen bireysel bankacılık hizmeti veren orta çaplı bankaları daha çok etkileyeceğini belirterek “Şahsi görüşüm şu ki gelecek beş yıl içinde bireysel bankacılık Türkiye’de de büyük değişimlere uğrayacak. Belli bankaların bireysel bankacılıktan çıkacağını veya sadece aracı olarak bu işi yapacaklarını söyleyebilirim. Bankaların bireysel bankacılık stratejileri de beş yıl sonra çok farklı olabilir. Pazarın çok iyi olduğu zamanlarda kredi kartı işi 100 bin kart ile kâra geçebiliyordu. Bugünkü yeni şartlarda bir bankanın bu işe girip kâr edebilmesi için en az 1 milyon kredi kartına sahip olması gerekiyor. Belirli bir zaman sonra bireysel bankacılık ürünleri aynı sigorta ürünleri gibi orta çaplı bankalarca pazarlanacağını düşünüyorum. Bir anlamda orta çaplı bankalar pazarı yöneten büyük bankaların bireysel bankacılıktaki acentesi gibi olacaklar. Dünyada da tablo böyle zaten. Kredi kartları, tüketici kredileri, otomobil, konut kredileri, yatırım fonları da belirli bir komisyon karşılığında bu bankalar tarafından pazarlanabilecek” diye konuştu.

-“BANKALAR SİGORTA POLİÇESİ GİBİ KREDİ KARTI, BİREYSEL KREDİ SATACAK”-

Bankaların gelecek dönemde yeni yatırım fonu kurması ve bu fonların kârlı bir şekilde yönetilmesinin de giderek zorlaşacağına dikkat çeken Alpman “Bir yatırım fonu kurmak artık kolay değil. Lisans alacaksınız, eleman alacaksınız, bu fonları denetlettireceksiniz. O zaman yatırım fonu öyle bir büyüklüğe gelmeli ki o kadroyu ve o altyapıyı besleyebilsin. Gelinen noktada bu maliyet yapıları çok büyük hacimleri getiriyor. Zaten getiriler de çok azalacağı için işlem hacimlerini çok büyütmek durumundasınız. Onun yerine bu yatırım fonlarını kurmuş bankalar var, siz de bu fonları aynı sigorta poliçesi gibi müşterinize satabilirsiniz. Burada risk de yok, çünkü siz sadece ürünü satan kişisiniz” dedi.

-“KREDİ KARTI PAZARINI İKİ BANKA YÖNETECEK”-

Alpman, gelecek beş yıllık sürede büyük, orta, küçük gibi banka kategorilerinin de değişeceğini belirterek “Bugün bankacılıkta en önemli bireysel bankacılık ürünü kredi kartları. Bence yakın bir gelecekte belki üç belki iki banka komple bu pazarı yönetir diye düşünüyorum. Bu büyük bankalar da bu ürünleri üretip satmaktan değil, kendi adlarına bu ürünleri satan bankalar üzerinden para kazanabilir hale gelecekler. Bu tabloyu bugünkü şartlara bakarak düşünmemek lazım. Bugün eğer büyük bir bankamız ATM’lerini 10-15 yıl önce diğer bankalara açmış olsaydı bugün hiçbir işlemden kazanmadığı kadar parayı buradan elde edebilecekti. Bu olmayınca orta çaplı bankalar da kendi ATM’lerini kurmak zorunda kaldılar. Paylaşım konusu çok gecikmeli olarak gündeme gelmiş oldu. İlerisi çok farklı olacak ve bugünkü bankacılık ortamı çok farklılaşacak” diye konuştu.

-“KRİZ VAR DİYE ENSEYİ KARARTMAYA GEREK YOK, BARDAĞIN DOLU TARAFINA BAKALIM”-

Kredilerde bu yıl yüzde 40 civarında bir büyüme planladıklarını ve bunun belirli bölümünün yeni şubelerden belirli bir bölümünün de kredi talebindeki genel artıştan kaynaklanacağı bilgisini veren Alpman “Kredi talebi çok güçlü olmasa da belirli sektörlerde hafif de olsa kıpırdanmalar var. Kredi talebi mutlaka bir süre sonra canlanacak. Bugün krediler banka bilançolarının yüzde 60’ını kapsıyor. Gayrinakdi kredileri de koyduğunuz zaman bilançonun yüzde 80’ine yaklaşıyor. Bir anlamda bankacılık demek kredi demek. Bardağın dolu tarafına bakmak lazım. Ekonomi yüzde 10 bile küçülse ekonominin yüzde 90’ı da çalışıyor demektir. Kriz var diye o kadar enseyi karartmaya gerek yok. Her şey duracak, herkes işsiz kalacak diye bir şey yok” dedi.

-“İHRACATÇI, MÜTEAHHİT ORTADOĞU VE KUZEY AFRİKA PAZARINA YÖNELDİ T-BANK İÇİN ÖNEMLİ AVANTAJ”-

Küresel kriz nedeniyle Türk ihracatçısının ve müteahhitlik sektörünün dikkatinin yakın coğrafyalara çevrildiğini ve bunun da T-Bank için önemli bir avantaj oluşturduğunu ifade eden Alpman bu konuda şunları söyledi: “Avrupa kriz nedeniyle biraz gözden düştüğü için hem ihracatçılar hem de müteahhitler gözünü Ortadoğu ve Kuzey Afrika pazarına çevirdiler. Bu da T-Bank’ın önemini bir ölçüde arttırdı. Bu bölgeye iş yapanlar ya da iş yapmak isteyenler bir şekilde bölgede önemli bir güce sahip olan ortaklarımızın adını daha fazla duyuyorlar. Çünkü buralar bizim en güçlü olduğumuz pazarlar. Özellikle Lübnan, Ürdün, Cezayir, Libya, Tunus, Umman gibi ülkelerle iş yapma söz konusu olduğunda ortağımız olan Arap Bank ismi çok ön plana çıkıyor. Lübnan ve Ürdün bizim kalemiz bir anlamda. Bank Med’in merkezi Lübnan, Arap Bank’ın genel müdürlüğü de Ürdün’de bulunuyor.”

T-Bank’ın ve ortaklarının Irak pazarıyla fazla ilgilenmediklerinin ve bu ülkede şubeleşme gibi bir faaliyetlerinin olmadığının altını çizen Dinçer Alpman “Ortadoğu’daki açılımda Irak pazarına pek girmek istemiyoruz. Arap Bank’ın bu bölgede hemen her yerde varlığı söz konusu. Kuzey Afrika ve Ortadoğu bizim rahat risk alabildiğimiz yerler.

Örneğin son zamanlarda ticaretin artma eğilimi içine girdiği Suriye’de Arap Bank güçlü durumda. Biz T-Bank olarak bu ülkelerle iş yapan Türk şirketlerine doğrudan teminat mektubu verebiliyor ya da risk alabiliyoruz. Umman da Türk müteahhitler ve mal satanlar için çok verimli ve sağlam bir pazar konumunda. T-Bank ve ortaklarımız olarak bölgeyi çok iyi tanıyor, bankaları iyi biliyoruz. İhracat akrediflerini bu rahatlık ve güven içinde teyid edebiliyoruz. Daha da önemlisi bu işlemlerde arada ortağımız Arap Bank olduğu için biz diğer Türk bankalarına kıyasla çok düşük marjlarla fiyat verebiliyoruz” dedi.

-“ÜÇ YILDA DÖRT KAT BÜYÜDÜK”-

T-Bank’ın kuruluşunu izleyen üç yılda dört katı büyüdüğünü belirten Alpman “MNG Bank’ı satın alarak T-Bank adını aldığımızda 9 şubemiz vardı, şimdi bu sayı 30’a çıkıyor. Bilançomuz da göreceli olarak üç katı büyüklüğe geldi. Ortaklarımız çok konservatif davranıyor ve herhangi bir aceleleri de yok. Bir yılda 100 şubeye çıkalım, bilanço büyüklüğünü 5 milyar dolara yükseltelim gibi bir amaçları yok. Emin adımlarla büyüme stratejisi doğrultusunda ortaklarımızın koyduğu bir vizyon var, biz de profesyonel olarak bunu en iyi şekilde dizayn etmeye çalışıyoruz. Bankanın bu aşamadaki öncelikli hedefi kurumsal ve ticari bankacılıkta hizmet veren 45-50 şubelik bir yapıyı oluşturmak” dedi.

-“ŞUBE HEDEFLERİMİZ KRİZ NEDENİYLE BİR YIL ERTELENDİ,HAYIRLI DA OLDU”-

T-Bank’ın şubeleşme hedefleri hakkında bilgi veren Genel Müdür Dinçer Alpman, banka olarak ticaret ve sanayinin geliştiği Anadolu’nun önemli kentlerinde şubeleşmede önemli bir mesafe kat ettiklerini belirterek şunları söyledi: “Mart başında iki şube daha açacağız. Eğer 2009’da bu kriz olmasaydı bizim 2010 sonunda hedefimiz 45-50 şubeye ulaşmaktı. Kriz bizim büyüme planlarımızı bir yıl ertelememize neden oldu. Bir yerde hayırlı da oldu denebilir. Normalde 2009’da 10 şube açma ve yılı 35 şube ile kapatma hedefimiz vardı. Şimdi bu hedef 2010 sonuna kaydı. Toplam 45-50 şube hedefine de bu durumda 2011 yılına ulaşabileceğiz. Anadolu’da belki daha hızlı şubeleşecektik, bu da biraz gecikerek gerçekleşecek. Kriz tabii ki Anadolu’daki ticaret ve sanayi merkezlerinde büyük hasara yol açtı. Bazı sanayi şehirlerinde nerdeyse hayat durdu. Birçok şehirde cirolar yüzde 40-50’ye varan oranlarda düştü. Satışlarda vadeler 60-90 günden 9-12 ay gibi uzun sürelere yayıldı. Firmaların fon ihtiyacı çok yükseldi. Kobi’lerin yanı sıra mikro ölçekli firmalar da büyük zarar gördü. Türkiye ilk kez dış kaynaklı bir krizle tanıştığı için bu şartlarda kriz testini geçen firmalar gerçekten büyük bir başarı öyküsü yarattılar. Bir yıl boyunca bu ağır koşulları göğüsleyen ve ayakta kalan firmalar da bir anlamda kendilerini yeni şartlara en iyi adapte eden firmalar olarak öne çıktılar. Bu kriz hangi müşterilerin bu tür dalgalara dayanıklı ya da hazır olduğunu da gösterdi. Biz şimdi T-Bank olarak kriz testinden geçmiş bir pazara giriyoruz”.

-T-BANK ÜST YÖNETİMİ BİR AYLIK ANADOLU TURUNA ÇIKIYOR-

T-Bank’ın bireysel bankacılıkta olmadığını ağırlıkla krediler ve kurumsal müşteriler alanında hizmet verdiğini ve bur çerçevede Anadolu’daki sac ayaklarını oluşturan tüm illerde şubeleşmeyi önemli ölçüde tamamladıklarını aktaran Dinçer Alpman şu değerlendirmeyi yaptı: “Anadolu şu anda Konya, Adana, Antep, Denizli,Bursa, Antalya’da bulunuyoruz. Mart başında İzmit’te ve İstanbul Avcılar’da iki yeni şube açacağız. Bu şubeyle birlikte İstanbul’da şube sayımız 15’e çıkacak. Zaten bizim Anadolu’da gideceğimiz 5- 6 şehir daha kaldı. Ondan sonra bu mevcut illerde duruma göre ikinci ya da üçüncü şubeleri açmayı planlıyoruz. Yeni şube olarak Samsun ve Eskişehir üzerinde düşünüyoruz. Karadeniz’e Samsun ile girmeyi planlıyoruz. Anadolu’daki şubelerimize yapacağımız ziyaretleri Mart sonuna kadar tamamlamayı planlıyoruz. Her hafta Perşembe ve Cuma günlerini bu Anadolu şubelerine ayıracağız. Hem mevcut müşterilerimizi hem de potansiyel müşterileri ziyaret edeceğiz, yerel basınla tanışacağız. Anadolu T-Bank ile ilgili daha güçlü bir farkındalık yaratmak istiyoruz. T- Bank medya ve reklamlarda pek görünmediği için bu tür etkinliklerle varlığımızı daha etkin ortaya koymaya çalışıyoruz”.(ANKA)

En Çok Aranan Haberler