HABER

Bankacılık sektörüne ODTÜ damgası

Dört bankanın kaptan köşkünde Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) mezunları görev yapıyor.

ANKARA (ANKA) - Küresel ekonominin çetin bir sınavdan geçtiği şu günlerde, dünyadaki batan bankaların aksine 2009’u kar ederek kapatan Türk bankacılık sektöründe, dört bankanın kaptan köşkünde Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) mezunları görev yapıyor.

Türkiye’nin dört büyük bankasında ODTÜ ruhunu yaşatan isimler arasında Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Erzin Özince, Akbank Genel Müdürü Ziya Akkurt, Deniz Bank Genel Müdürü Hakan Ateş, Yapı Kredi Genel Müdürü Faik Açıkalın bulunuyor.

ODTÜLÜ Dergisi’nin Ocak 2010 sayısında Türkiye’nin dört büyük bankasında en üst noktada görev yapan ODTÜ’lüler yer aldı. Sektörde tek mezunla röportaj geleneğini Ocak sayısında bozan ODTÜLÜ Dergisi, Türkiye İş Bankası, Akbank, Denizbank ve Yapı Kredi Bankası’nın ODTÜ mezunu genel müdürleriyle söyleşiye yer verdi.

İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince

-“KRİZ TÜRKİYE’Yİ TEĞET GEÇEMEZ”-

Söyleşi habere göre Türkiye’nin bu krizden güçlü çıktığı söyleminin biraz iddialı olacağını söyleyen İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, 2001 Krizi’nde Türk vergi mükellefleri açısından abartı gibi görülen önlemler alınması sayesinde 2008 krizinin olabildiğinden daha hafif atlatılabildiğine dikkat çekiyor. Krizin Türkiye’yi teğet geçemeyeceğini söyleyen Özince açıklamalarına şöyle devam ediyor: “Çünkü biz gelişmiş bir ülke değiliz. Ama neticede Türkiye bu hadiseyi göreceli olarak, özellikle de bankacılık sektöründe hafif atlattı denebilir. Lakin ekonominin dağılması, işsizliğin artması, yatırımlarım yavaşlaması açısından Türkiye bu krizi çok kötü yaşamış ve yaşamaktadır. “

-“FİNANS KAPİTAL İLİŞKİSİ SORGULANMALI”-

Özince, krizi dünyada finans kapital ilişkisinin yeniden sorgulanmasını gerektirecek seviyede meydana gelen bir skandal olarak tanımlıyor. Özince, “Bu kriz sadece açgözlülüğün, hesapsızlığın yani finans-kapital ilişkisini ilkesiz yönetmenin ve bunu da gelişmiş ülkeler adına yapıyoruz yutturmacasının yarattığı bir saçmalıktır. Tusunami dalgaları gelişmiş ülkeleri daha az etkiliyor. Gelişmekte olan ülkelerin zar zor biriktirdiği sermayeleri ise büyük darbe alıyor. Gelişen ülkelerin buna mutlaka karşı çıkması lazım” uyarısında bulunuyor.

-“KAZANDIĞIMIZ PARAYI GÖTÜRECEK YERİMİZ YOK”-

İş bankası’nın kurum olarak çok istikrarlı olmak mecburiyetinde olduğunu söyleyen Özince, şu noktalara dikkat çekti: “Biz yabancı bir grupla ortaklık kurmuş bir banka değiliz. Biz ne bir aile şirketi ne de hükümet ve devlet yapısındaki siyasal risklerden etkilenen bir kurumuz. Dolayısıyla yarınlarımızı çok daha istikrarlı bir şekilde planlamak zorundayız. Tabii ki, yatırımlarımız krizden etkileniyor. Ama biz bunları fırsata çevirmeye çalışıyoruz. Birçok banka kriz nedeniyle küçülürken, biz şube sayımızı artırdık. Kriz nedeniyle Gemport’taki yük miktarı azalınca, limanın altyapısını geliştirmek için fırsat doğdu. Bizim kazandığımız parayı götürecek başka bir yerimiz yok. Hatta yurtdışındaki iştiraklerimizden elde ettiğimiz kazançları elbette ki Türkiye’ye getiriyoruz. Hiç tereddütsüz krizde itici güç olabilecek konumdayız.”

-“ODTÜ SORGULAMAYI ÖĞRETİYOR”-

Özince, ODTÜ’den her şeyi sorgulamayı, çok ciddi bir esnekliği, yeniliğe-değişime açık olma özelliklerini edindiğini söylüyor. Özince, zaman içinde insanın kendisini emsalleri karşılaştırdığında ODTÜ’de alınan global etkilenimlerden yararlananların eğitimin kıymetini anladığını ifade ediyor.

Akbank Genel Müdürü Ziya Akkurt

-TÜRKİYE EKONOMİSİNE KİLİT ROL-

Küresel krizin Türkiye ekonomisini de etkilemesine karşın, ekonominin hala yüksek büyüme potansiyeline sahip olduğunu belirten Akbank Genel Müdürü Ziya Akkurt, bugün Türk finans sektörünün, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki benzerlerine kıyasla çok daha sağlıklı bir yapıda olduğunu vurguluyor. Bunun Türkiye’ye krizden çıkış sürecinde büyük bir avantaj sağlayacağına değinen Akkurt, gelişmekte olan Türkiye’nin uluslararası ekonomik büyümede kilit rollerden birine sahip olacağını dile getiriyor.

-“AKBANK’TA RİSK YÖNETİMİ GÜÇLENDİRİLDİ”-

Global krizle birlikte kredi kalitesindeki riskleri öngören Akbank’ın, risk yönetim sistemlerini güçlendirerek, bunların yaratabileceği etkileri sınırlamaya odaklandığını kaydeden Ziya Akkurt, “Akbank’ta sorunlu kredilerin düşük seviyesi ve bu kredilere yüzde 100 karşılık ayrılması, Türk bankacılık sektörünün üstünde bir aktif kalitesi sağlanmasında önemli rol oynadı” diyor.

-“SÜRDÜRÜLEBİLİR KARLILIĞI ODAKLANILDI”-

Akbank’ın sürdürülebilir karlılığa odaklandığını aktaran Akkurt, bu hedef doğrultusunda ürün ve hizmet portföyünü çeşitlendirmeye, dağıtım kanallarının genişleterek müşteri tabanını büyütmeye ve risk odaklı anlayıştan taviz vermeden müşterilere en mükemmel bankacılık deneyimini yaşatmaya devam edeceklerini ifade ediyor.

-YAPTIĞI İLK İŞ ANALİZ YAPMAK OLDU-

Akbank’ın başına geçtiğinde yaptığı ilk işin analiz yapmak olduğunu belirten Akkurt, belli bir program içerisinde o bulguları hayata geçirdiğini aktardı. En büyük hayalinin ise, görevde bulunduğu süre içerisinde Akbank Balkanlar ve Ortadoğu’nun çok iyi bilinen, saygı duyulan bir bankası haline getirmek olduğunu dile getiriyor.

-DİPLOMAT VEYA RESTORAN İŞLETMECİSİ OLABİLİRDİ-

Akkurt, şirketlerin gelişim ve ilerleme düzeylerine bakıldığında, ODTÜ’lülerin bu ilerleyişe vereceği katkının yadsınamayacağının altını çiziyor. Gençlik yıllarında iyi bir dört yüz metre koşucusu olmayı isteyen, ancak sakatlıkların bir türlü yakasını bırakmadığı Akkurt, tarihle ve enerjiyle ilgili konularda kitap okumayı seviyor. İyi bir caz dinleyicisi olan Akkurt, cazla ilgili bazı teknik ayrıntıları da biliyor. Akkurt bankacı olmasaydınız hangi mesleği yapardınız sorusuna “Diplomat olabilirdim ya da restoran işletmeciliği tarzında bir meslek seçebilirdim” diyor.

-“ODTÜ ARAŞTIRMA YÖNÜNÜ GELİŞTİRİYOR”-

Akkurt, öğrencilerin araştırma yönünün gelişmesi konusunda ODTÜ’nün öğrenciye gerekli fırsatlar sunan bir üniversite olduğunu belirterek, özellikle “term-paper’lerin” kendisine kattığı çok şey olduğunu söylüyor. Akkurt, “Bütün bir dönemin dersini o term-paperları hazırlarken öğrenebiliyorduk. Bunun yanı sıra analitik düşünceyi geliştiriyordu ki bana göre iş hayatında gerekli olan en önemli özelliklerden biri de budur” diyor.

Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş

-"KRİZDEN ÇIKIŞ YAVAŞ OLACAK"-

Bir çok ülkenin bütçe açığı endişesi taşımadan reel sektörü desteklediğine dikkat çeken Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, bazı ekonomilerin 2009’un ikinci çeyreğinden itibaren büyümeye başladığını vurguluyor. Resesyona dönüşün zor olduğunu ifade eden Ateş şunları söylüyor:

“Çünkü otoriteler kapasite fazlaları eritilene ve potansiyel büyüme hızları yakalanana kadar desteklere devam edecekler. Ama krizden çıkış yavaş olacak ve geçmişteki krizlere göre uzun sürecek.”

-"KRİZDE BİLE REEL SEKTÖRÜ FİNANSE ETTİK"-

Türk bankacılık sektörünün kriz tecrübesi sayesinde bu krizde yaşanacakları önceden gördüğünü vurgulayarak, gerekli tedbirlerin zamanında alındığını belirtiyor. Denizbank’ın, krizin en sıkıntılı döneminde bile reel sektörü finanse ettiğini kaydeden Ateş, Denizbank’ın 2009’un 9 aylık döneminde bilançosunu büyüten birkaç bankadan biri olduğuna dikkat çekiyor.

-"2010’DA KONTROLLÜ BÜYÜYECEĞİZ"-

Mevcut durumda orta ölçekli bankaların lideri konumunda olduklarını ileri süren Ateş, kısa vadede liderliklerini güçlendirirken, uzun vadede büyük bankaların grubuna girmeyi hedeflediklerini belirtiyor. Sektördeki konumlarını daha güçlendirmek için yeni organizasyonel yapılanmadan ürün çeşitliliğine, yeni ortama uygun farklı hizmet anlayışına ve şube ağının genişlemesine kadar gerekli değişikliklerle maliyetleri çok yükseltmeden kontrollü büyüme felsefesini 2010 yılında da sürdüreceklerini vurguluyor.

-OYUNCU OLMAYI İSTEMİŞTİ-

Hayatındaki keşkelerin sorulması üzerine Ateş, “Oyuncu olmayı istemişimdir, Tiyatroya, edebiyata, güzel sanatlara merakım var. Pişman mısınız derseniz o kadar pişman değilim” diye cevap veriyor. Denizbank Genel Müdür Hakan Ateş, eğitimini Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden olan ODTÜ’de almış olmaktan gurur duyduğunu belirterek, ODTÜ’lü olmanın sağladığı özgüvenin bir başka olduğunu ifade ediyor.

Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü Faik Açıkalın

-BALONLARIN PATLAMA ZAMANI-

Kriz nedeniyle şimdi küresel ekonomideki balonların yavaş yavaş patlama ya da sönme zamanlarının geldiğini söyleyen Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü Faik Açıkalın, bu dönemde balonları patlatmadan söndürebilenlerin başarılı olabileceğini ifade ediyor. Yıllardır sistem içinde taşınan verimsizliğin, sentetik bir takıp yapılanmaların batmasıyla ilk defa bu kriz sonrasında ülkelerin çökmesinden bahsedildiğini ifade eden Açıkalın, bilançosunda en az sentetik, en fazla reel ürün bulunanların krizden göreceli olarak daha az zararlı çıkacağı görüşünü savunuyor. Krizden sonra artım tüm sistemin yeniden mantıklı bir şekilde sorgulanması gerektiğini inanan Açıkalın, bu konuda da engeller olacağını vurguluyor. Açıkalın, “Acaba kriz sonrası durum, bu verimsizlikleri mercek altına almaya uygun olacak mıdır” diye soruyor.

-“DÜŞÜŞE DUR DEMEK GEREKLİ”-

Bir noktada bu düşüşe dur demek gerektiğini vurgulayan Açıkalın, “Ama o düştüğü yer, düşmesi gerektiği nokta mıdır yoksa daha dip var mıdır. Bunları da düşünmek ve faturasını hesaplamak gerekir” şeklinde konuşuyor.

Kriz dönemleri hangi oyuncunun ne kadar hazır olduğunun önemli olduğunu vurgulayan Açıkalın, bazı olayların ilk defa yaşanmasının bundan sonra da olmayacağı anlamına gelmeyeceğine işaret ediyor. Önlemlerin yaşanılan olayların göz önünde bulundurularak alınması gerektiğine dikkat çekiyor

-"KAZANAN TAKIMIN OYUNCUSU OLMAK EN BÜYÜK TATMİN"

Kazanan bir takımın oyuncusu olmanın duyulabilecek en büyük tatminlerden bir tanesi olacağını belirten Açıkalın, Yapı Kredi’nin yarınının bugünden daha iyi olması için çalıştığını ifade ediyor. Amacının Yapı Kredi’yi Türkiye’nin en iyi bankası yapmak olduğunu söyleyen Açıkalın şöyle devam ediyor:

“Çalışan için çalışmaktan gurur duyduğu, müşteri olarak ayrıcalık hissettiği, sermayedarların sermayeder kalmanın mantıklı olduğunu düşündüğü, regülatör olarak kurumun işlevini doğru şekilde yerine getiren bir banka olmak, en önemli çabamız.”

-"ODTÜLÜ OLMAK AYRICALIK"-

Açıkalın, ODTÜ’lü olmanın bir ayrıcalık olduğunu düşünüyor. Her şeyden önce diploma avantajı sağladığını belirterek, kendisini iyi tanıyan, sorgulamayı öğrenen, yeteneklerini ve sınırlarını bilen mezunlar yetiştirdiğini belirtiyor. ODTÜ’nün bir okul olmasının yanında kendisi için bir yaşam alanı olduğunu da ifade eden Açıkalın, “Bugün görüştüğüm pek çok arkadaşımın ODTÜ’den olduğunu söyleyebiliril. Ayrıca hobilerimin birçoğunu ODTÜ’de okurken edindim ve hala sürdürmeye çalışıyorum” diyor.

-HAREKETE GEÇMEYİ TERCİH EDİYOR-

Keşke diye hayıflanmaktan çok belirli bir zaman planıyla harekete geçmeyi tercih ettiğini söyleyen Açıkalın, her zaman yapmak istediği şeyleri gerçekleştirmek için uygun zaman kolladığını belirtiyor. 40 yaşından sonra Katamaran Brövesi aldığını, ardından yelken öğrendiğini belirten Açıkalın, “Elektrogitar çalmayı uzun süredir düşünüyordum., Geçtiğimiz günlerde elektrogitar aldım Zamanım olunca ders almaya da başlayacağım” şeklinde konuşuyor.(ANKA)

En Çok Aranan Haberler