HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Barack Obama: Umuda ne oldu?

Bundan dört sene önce muazzam bir heyecanla iktidara gelen Barack Obama'nın bugün siyasi ölüm-kalım mücadelesi vereceğine kim inanırdı?

Barack Obama bundan dört yıl önce "umudun cesareti" sloganıyla Beyaz Saray'a seçilmişti. Aradan geçen dört yılda Obama iktidarına ne olduğunu araştıran ünlü BBC editörü Andrew Marr'a göre, iktidarı müthiş bir iyimserlik ve büyük vaatlerle devralan büyük hatibin yerinde bugün bambaşka biri var.

Kim derdi ki?

İster solcu olsun ister sağcı, Demokrat ya da Cumhuriyetçi, bundan dört sene önce muazzam bir heyecanla iktidara gelen Barack Obama'nın bugün siyasi ölüm-kalım mücadelesi vereceğine kim inanırdı?

Bu adam ki bir zamanlar (yarı şaka-yarı ciddi) Amerikalıları bir araya getirip Bush yıllarının derin öfkesini silip atacak bir siyasi mesihe, kurtarıcıya benzetilmişti.

Şimdi ise daha kısa süre öncesine kadar destekçilerinin bile umudu kestiği zengin bir Cumhuriyetçi Mormon'a, Mitt Romney'e yenilmesine ramak kaldı.

Chicago, Washington ve New York'u kapsayan gezimize başlarken, yola basit bir soruyla çıkıyoruz: Umuda ne oldu?

2008'deki mali kriz ve ikinci bir Buhran olasılığı mı umutları darmadağın etti?

Yoksa Obama'nın, yerine getirilmesi imkansız vaatleri ve deneyimsizliğinde mi sorun? Amerikan siyasi sistemi mi bu hale getirdi ülkeyi? Yoksa Cumhuriyetçilerin derin düşmanlığı mı?

Gezimiz boyunca Obama'nın daha başkanlık yeminini etmeden karşlıaştığı korkunç ekonomik tabloyla ilgili çok anlamlı hikayeler dinledik.

Pekçok insan Amerikan kapitalizminin toptan çökeceğine inanmıştı.

'En kötü brifing'

Obama'nın ilk yıllarında ekonomi politikasına yön veren isimlerden, Chicagolu ekonomi Profesörü Austen Goolsbee ardı ardına gelen kötü haberlerle sürekli dehşete kapıldıklarını söylüyor.

Goolsbee yine iç karartan bir toplantıdan sonra henüz başkanlık yeminini etmemiş olan Obama'ya, birliğin dağılmakta olduğu 1861'de Abraham Lincoln'e verilen brifingden sonra en kötü brifingin onunki olabileceğini söylemiş.

Obama başını kaldırıp ona bakmış ve "Goolsbee, bu haftaki en kötü brifing bu değildi." demiş.

Obama dev bir canlandırma paketiyle ekonomiyi tamamen çökmekten kurtardı, bu arada zor durumdaki otomotiv sanayiini de kurtarmış oldu.

Ancak bazı iktisatçılar bu arada büyük bir hata yaptığına, sistemin kendisini değiştirme şansını harcadığına inanıyor.

Zaman zaman "dünyanın en büyük iktisatçısı" diye nitelenen Jeffrey Sachs da konuşmamız sırasında, bütçe açığına yarım trilyon dolar eklenmesine inanamadığını belirtti.

Sachs, Obama yönetiminin eşitlikten son derece uzak, yatırım yoksunu, iş alanlarını başka ülkelere kaptırmış bir ekonominin temel sorunlarına eğilmediği görüşünde:

"Ülke iyi durumda değil. Nüfusumuzun %15'i yoksul, her altı ya da yedi kişiden biri gıda kuponlarına muhtaç, hanelerimizin yarısı yoksulluk sınırı olarak belirlenen gelirin iki katına ulaşamamış, yani Amerika'nın çok önemli bir bölümü şu anda belini doğrultamıyor." diyor Sachs.

Obama'nın seçim kampanyasına gölge düşüren, Romney'e en iyi saldırı fırsatlarını veren de kesinlikle bu "Orta direk belini doğrultamıyor." algısıydı.

Dış politika

Konuştuğumuz pekçok kişi Başkan Obama'nın sağlık reformu girişimini memnuniyetle karşılamakla birlikte, bu reform yüzünden dikkatini ekonomiden başka tarafa çevirdiği ve hiç ihtiyacı olmayan bir dönemde çok düşman edindiği görüşündeydi.

Obama'nın ödünler vererek hazırladığı karmaşık sağlık programını beğendirmek de kolay olmadı.

Sonuçta 2010'daki kısmi Kongre seçimleri Demokratlar için felaketle sonuçlandı -- 1948'den beri en kötü performansları oldu bu. Bundan sonra da Washington kilitlendi ve Obama'nın içerdeki gücü ciddi yara aldı.

"Evet, yapabiliriz" sloganıyla yola çıkan Obama, bu kısa süreli ortak amaç hissini kendisini taşıyacak bir harekete çeviremedi.

Dış politikada Usame bin Ladin'in öldürülmesi ve (yurtdışında tepki toplayan) insansız uçak saldırıları, ABD'de son derece popüler oldu.

Ancak Obama'nın ilk günlerinde verdiği Guantamano Üssü'nü kapatma ve ABD ile Müslüman dünyası için yeni bir güven sayfası açma vaatleri suya düştü. Obama tutamayacağı vaatler verdi.

Kendisinin bir değişim simgesi olarak önemli olduğuna inanmıştı. Ama değişimin simgesi olmakla, değişimin aracı olmak arasında çok büyük fark var.

İletişim sorunu

Kongre'de Cumhuriyetçilerin onu köşeye sıkıştırmak için acımasız ve amansız bir kampanya yürüttükleri doğru. Hızla yükselen muhafazakar Çay Partisi Hareketi'nin Obama'ya dur duraksız yağdırdıkları eleştiri ve hakaretler, medeni muhalefet sınırını fazlasıyla aştı.

Ancak bu, Obama'nın iletişimde başarısız kaldığı gerçeğini değiştirmiyor.

Obama'nın yaşam öyküsünü yazan New York Times gazetesinden Jodi Kantor, Obama'nın zekasına fazla güvendiği görüşünde: "ABD'de on yıllardır gördüğüm en içe dönük başkan o." diyor.

Son birkaç haftadır Bill Clinton bazı konuları açıklığa kavuşturmakta ondan çok daha başarılı oldu; öyle ki Obama onu "Birşeyleri Açıklama Bakanı" ilan etti.

Ama ben yine de gezimden, 2008'deki umudun sönmesinin nedeninin daha derinlerde yattığı inancıyla döndüm.

ABD, ekonomik hakimiyetini kaybeden ve bunu nasıl yeniden kazanacağı konusunda uzlaşmaya varamayan büyük bir ülke.

Siyasiler ülkenin sırtına büyük borç yükü bindirdi; borç senetlerinin sahibi de Çin.

Zor kararları almaktan kaçındılar. Jeffrey Sachs'ın da işaret ettiği gibi büyük sermaye ile siyaset arasındaki yoğun, yarı-yolsuz ilişkiler ağı Washington'u sarıp sarmalamış durumda.

Mesih?

Bu arada Amerikan vatandaşları da giderek kendi liberal ya da muhafazakar dünyalarına çekiliyor; farklı medya kuruluşlarını dinliyor, neredeyse hiç konuşmuyorlar "öteki"yle.

Mürettebat ise gemiye yön vereceklerine birbirlerini yumrukluyor.

Bu tabloyu değiştirmek için gerçekten bir kurtarıcı gerekirdi.

Obama akıllı, sempatik bir adam. Ama Mesih değil.

Görüşlerinizi paylaşmak ister misiniz?

Seçim gecesi eyalet eyalet tüm sonuçları anında BBC Türkçe'den izleyebilirsiniz.

En Çok Aranan Haberler