Barış Ve Çözüm Sürecini Araştırma Komisyonu Başkanı Bostancı’nın Basın Toplantısı

TBMM Barış ve Çözüm Sürecini Araştırma Komisyonu Başkanı AK Parti Amasya Milletvekili Naci Bostancı, “Raporda en temel vurguladığımız husus bu çözüm sürecini ilerletmek” dedi.TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Mayıs aynın başında TBMM’de AK Parti ve BDP’nin aynı yöndeki önergeleri çerçevesinde Barış ve Çözüm Sürecini Araştırma Komisyonu’nun teşkil ettiğini açıklayan Naci Bostancı, çalışmaların tamamlandığını ve hazırlanan raporun TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e sunulduğunu belirtti. Sadece AK Parti’nin ve BDP’nin komisyona üye verdiğini, normalde bütün partilerin katılımıyla 17 üye ile toplanması gereken komisyonun çoğunluğu bularak 11 üye ile toplandığını ifade eden Bostancı, “Verdiğimiz raporda BDP bir şerh ekleyerek bu rapora katkı sağlamıştır. BDP’ye bu yönde teşekkür ederim” dedi.Bostancı, terör nedeniyle yaşanan sıkıntılar nedeniyle komisyonun kurulduğunu belirtti. O acıyı çeken insanların, canlarını kaybeden insanların neler yaşadığını gördüğünü söyleyen Bostancı, komisyona bilgi veren mağdur yakınları ile neler konuştuğunu anlattı.“DEVLETİN MİLLETİNDEN MİLLETİN DEVLETİNE GEÇMEKTİR İŞİN ÖZETİ”Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin milletin devleti olduğunu söyleyen Naci Bostancı, “Çözüm süreci kapıları çaldığında bütün çocuklar evlerine gelebilsin, annelerin yüreğine, evlere ateş düşmesin diyedir. Barış yoluyla imkanlar varsa çözebileceksek bu problemi çözmek için içine girdiğimiz süreçtir. Bu ülkede her kimin canı yansa, hangi ocağa ateş düşse aynı ateş bizim ocağımıza da düşüyor. 30 yıllık kanlı sürecin mağdurlarını dinledik, milleti dinledik ve bu çerçevede bu çözüm süreci gelişti. Devletin milletinden, milletin devletine geçmektir işin özeti. Devlet milletten üstün değildir, millet devletten üstündür. Bir grubun bir devlet tanımı üzerinden toplum inşa etmesi yanlıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti milletin devletidir. Başbakanın bu dönüşümde oynadığı eşsiz rol her şeyin üzerindedir” diye konuştu.“ÇOK VERİMLİ BİR ÇALIŞMA YAPTIK”Çok verimli bir çalışma yapıldığına dikkat çeken Bostancı, “Milletin ‘bu işi çözün’ talebi sayesinde Meclis’in iradesinde tayin etmiş bizim komisyonumuzda bu çerçevede teşekkül etti. Kurullar çerçevesinde bir çalışma yapmak durumundayız. Çok verimli bir çalışma yaptık. Çözüm süreci her türlü gölgeleme girişimlerine, her türlü meydan okumaya, her türlü siyasi hesaplara rağmen mutlak suretle yürütülmesi gereken süreçtir. İnsanlar artık genç bedenler için mezar kazmak istemiyorlar. Şimdi bir cenazeye değil, bir ağaca toprak atıyoruz” ifadelerini kullandı.Komisyonun yaptığı toplantı sayısı ve dinlediği kişi sayısı hakkında bilgiler veren Bostancı, “24 toplantı yaptık bu süreçte. Bu toplantılarda 13 akademisyen dinledik, 13 STK’dan temsilcileri dinledik, 10 mağdur dinledik, 5 gazeteci-yazar, 1 siyasetçi, 1 de araştırmacı dinledik. Komisyonumuz birçok ile giderek toplam 129 kişiyi dinledik. Cezaevleri ve cezaevlerindeki şartlar önemli tartışma konusuydu. Bir Cezaevi Alt Komisyonu alt komisyon oluşturduk, bu komisyonun üyeleri birçok cezaevinde çalışmalar yaparak oradaki insanları dinlediler. Aynı zamanda bu raporda Cezaevi Alt Komisyonu’nun yaptığı çalışmalara ilişkin raporlar bulunmakta” açıklamasını yaptı.Bu tip sorunlarla uğraşan diğer ülkelerin neler yaptıklarını araştırdıklarını belirten Bostancı, süreç çerçevesinde her şeyin bugünden yarına biranda değişmesinin mümkün olmadığını da bildiklerini söyledi. “Toplumsal irade bu kan denizinin aşılacağını bize gösteriyor” ifadelerini kullanan Bostancı, uluslararası örnekleri, uluslararası hukuku incelediklerini, bu tip komisyonların diğer ülkelerde nasıl işlediğine dair çalışmalar yürüttüklerini açıkladı.“KOMİSYONU KİMSE MODORİTE ETMEMİŞTİR”450 sayfalık raporun 4 aylık kısa bir sürede hazırlandığına dikkat çeken Bostancı, “Bu raporun eksiklikleri, tartışılacak yönleri olabilir. Bizde ümit ederiz ki, Türkiye’nin geleceğinde yeni çalışmalar yapılsın, sürece toplumsal ve siyasal aklı katacak yeni çalışmalar gerçekleştirilsin. Böyle olacağına zaten kuşkumuz yok. ‘Soruna ad konulmamış’ deniliyor. Nasıl tanımlarsanız tanımlayın mutlaka itiraz edenler olacak. Emin olun hangi ismi söylesek buna itiraz edecek insanlar var. Bu itirazı dile getiren çevre Kürt sorunu ifadesini daha uygun bulduklarını söylüyor. Aynı çevreden Kürt sorunu denilmesine itiraz edenler de var. Korucuların sayısının arttığı belirtiliyor, raporda korucuların sayısının azaldığı görülüyor. Korucuların sayısını biz azaltıyoruz ama bazıları artsın mı istiyor acaba? Son 10 yıl içinde bin 41 karakoldan 850 karakola inmiş Türkiye’deki karakol sayısı. Şuanda faal olan karakol sayısı 771, 71 tane yeni karakol yapılıyor. Türkiye’nin güvenlik ihtiyacı azaldıkça karakol sayısı da bu çerçevede bir sayıda oluşacaktır. Komisyonu kimse modorite etmemiştir. Bir iddiada bulunan insanın bunu ispat etmesi lazım. Biz burada onurumuzla bir çalışma yürüttük, koordine edilecek bir komisyon olsaydı en başta ben burada olmazdım. Kamu Güvenliği Müsteşarlığı bu komisyonu koordine etmedi” dedi.“CHP’nin 1989’daki son derece ilerici raporunu aldık. Aynı geleneğin bu kadar geriye düşmesi konusunda şaşkınlığımı ifade ediyorum” diyen Bostancı, gazetecilerin sorularını da cevaplandırdı. Asimilasyon meselesi çok tartışmalı konulardan birisi olduğunu ifade eden Bostancı, komisyon çalışmalarına CHP ve MHP’nin katkılarıyla bu çalışmaların daha iyi olabileceğinin altını çizdi. “Raporda en temel vurguladığımız husus bu çözüm sürecini ilerletmek” diyen Bostancı, genel af tartışmalarına ilişkin sorulara, “Siyasi kararlar toplumsal şartlarla bağlantılıdır. Her ne yapılacaksa milletin onayı ile olur. Önemli olan milletin rızası gönüllü olarak nasıl inşa edilecek. Çözüm sürecinin ilerletilmesi, barış atmosferinin devamı herkes için hayırlı siyasi sonuçlar da doğurur. Vakti gelmemiş sözler etmek siyasette uygun değildir” cevabını verdi. Bostancı, süreçten herkesin sorumlu olduğunu belirtti.450 sayfalık komisyon raporunun basın mensuplarına verilen özek kısmında şu ifadelere yer verildi:“Komisyonumuz, çözüm sürecinin Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayan her birey için demokrasi, hukukun üstünlüğü, en gelişmiş haliyle insan hakları, özgürlük, bin yıllık kardeşliğin devamı, barış içinde bir arada yaşama, diyalog, empati, karşılıklı anlayış ve hoşgörü zemininin oluşmasına, bu zeminin hukuki, idari ve siyasi gelişimle oluşan altyapılarla desteklenmesine, oluşan bu çerçevede toplumsal barışımızın ekonomik, sosyal, kültürel dinamizm ve gelişmişlik düzeyinin artışı ile taçlanmasına ve en nihayetinde bütün kazanımların hissedilebilir ve sürdürülebilir bir niteliğe kavuşmasına hizmet ettiğine ve başarıya ulaşacağına olan inancını bu raporu vesilesiyle kamuoyuna arz etmektedir.”