Diyarbakır’da şiddet dönemi hafızası henüz taze ve çözüm süreci ile birlikte tadına varılan barış günlerinin çok kısa sürdüğü görüşü ‘savaşı kim başlattı?’ sorusundan daha önde.
12 Eylül döneminde işkence ve insan hakları ihlalleriyle hatırlanan Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nin en zorlu günlerinde hapse giren ve ‘hayatım hiç kolay değildi’ diyen Zülküf Yakşi, Sur içinde bulunan tarihi Yoğurt Pazarı esnafından. Ona göre barışın kıymetini en çok savaş zulmünü çekenler bilir.
Çatışmasızlık ortamının zaten pamuk ipliğine bağlı olduğunu, kandan beslenen insanların kolay kolay bu sürece izin vermeyeceklerini tahmin ettiğini söyleyen Yakşi, bunun Fransa’da üç Kürt kadının öldürülmesiyle başladığını söylüyor.
Zülküf Yakşi'nin hayatı kolay geçmemiş, bundan sonrası için umutlu konuşuyor.
İnşaat işiyle uğraşan Mehdi Yakın, yeniden başlayan çatışmalara ilişkin konuşmak istemiyor önce. Bıkkınlık içinde ve sözünün para etmeyeceğini düşünüyor. Yine de dayanamayıp konuşan Yakın’a göre, tüm siyasetçiler insanların kanı üzerinden pazarlık yapıyor ve bunun vahşet anlamına geldiğini söylüyor.
Mehdi Yakın, çatışmaların en çok fakir-fukarayı vuracağını söylüyor.
Elli yaşındaki Mehmet Kelekçioğlu Sur bölgesinde manav. Bu yaşına kadar savaşın içerisinde ve her gün ‘öleceğim’ endişesiyle yaşadığını anlatıyor. Kelekçioğlu, ‘keşke evlenip çocuk sahibi olmasaydım’ diyor.
Mehmet Kelekçioğlu böyle zamanlarda evlendiğine pişman olduğunu söylüyor.
Çarşının içindeki beşinci Haremi Şerif olarak kabul edilen tarihi Ulu Camii’nin avlusu her zamankinden daha tenha. Turistler yok ve camide ibadetlerini yapanlar oyalanmadan çıkıyorlar. Caminin içi de her zamankinden daha sessiz. Namazını kılıp uzunca dua ettikten sonra çıkan ve adının Abdülkadir Topçuoğlu olduğunu öğrendiğimiz genç üniversite öğrencisi. Duasının önemli bir bölümünü çatışmaların sona ermesi için ettiğini söylüyor.
Üniversite öğrencisi Abdülkadir Topçuoğlu'nun duaları barış için.
Serbest Meslek erbabı Olcay Aydın çatışmaların yeniden başlamasının nedenini savaşlardan beslenenler olarak görüyor. Sinirli ve sert bir üslupla konuşan Aydın, tahammüllerinin kalmadığını söylüyor.
Olcay aydın çatışmaların yeniden başlamasına öfkeli, 'Diyarbakır'ın artık savaşı meşhur' diyor.
68 yaşındaki Hacı Latif Güler hamallık yapıyor. İş yok ve akşam evine eli boş gittiğini belirtiyor. Ama buna razı tek istediği kendi özgün ifadesiyle ‘barış eyidir barış.’
“İş yok, çarşı boş. Sıcakta boş olur biraz ama şimdi daha boş. İnsan üzülüyor. Kimsenin ölmesini istemiyorum. Ne Kürt ne Türk hiç kimse ölmesin. Bak ne güzeldi, kimse demiyordu ölü var, şimdi ölüyor insanlar, o kadar öldü hani kim ne kazanmış savaştan. Barış eyidir barış.”
Hacı Latif Güler 68 yaşında hamallık yapıyor. Barış için 'eyidir' diyor.
Sokağın talepleri Diyarbakır’daki sivil toplum kuruluşlarında da karşılık buluyor. Güneydoğu Genç İşadamları Derneği (GÜNGİAD) Başkanı Hakan Akbal, çatışmaları kimin başlattığından çok nasıl bitirileceği ile ilgili meselenin önemi üzerinde duruyor. Akbal, çatışmaların bitirilmesi için adım atan tarafın hatırlanacağı ve insanların nezdinde galip sayılacağı görüşünde.
GÜNGİAD Başkanı Hakan Akbal, 'galip barış için adım atandır' diyerek harekete geçilmesini istiyor.
Hakan Akbal yeniden başlayan çatışmaların insanı, çevresini ve ekonomiyi olumsuz etkileyeceğini belirtiyor. Durumun bu şekilde sürmesi halinde ölümlerle birlikte, göç ve ekonomik iflasların da peşi sıra geleceğini düşünüyor.
Diyarbakır'da çarşı en hareketli saatlerinde bile sessiz.
Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, meselenin barış yoluyla çözümünden başka bir şansın olmadığını söylüyor. Elçi, çatışmasızlık taleplerinin yanı sıra savaş hukuku kurallarını da hatırlatıyor.
“Şüphesiz biz ne olursa olsun savaşa karşıyız, çatışmaya karşıyız ve bu meselenin barışçıl yollarla çözümünün yanındayız. Zaten bu nedenle Kürt sivil toplumu, Kürt demokratik toplumu barış ve çözüm sürecine büyük bir destek sunmuş ve her zaman arkasında olmuştur. Ancak çatışmalar önlenemezse de, çatışma sürecini kabul etmemekle birlikte çatışma hukukunun ya da diğer bir ifadeyle savaş hukukunun asgari ilkelerine de uyulmalıdır. Bu bağlamda güvenlik görevlisi de olsa silahsız kimselere yönelik toplumumuzun vicdanını rahatsız eden eylemlerden kaçınılmalı, yargısız infazlardan işkence uygulamalarına derhal son verilmelidir.”
Diyarbakır Baro Başkanı Elçi, çatışmaların durması için Öcalan ile görüşebileceklerini söylüyor.
Tahir Elçi, Abdullah Öcalan’ın Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı silahların tümüyle devreden çıkarılması ve bu amaçla bir kongre çağrısı yaptığını hatırlatarak Diyarbakır Barosu olarak bu ateşe su dökmeye hazır olduklarını söylüyor. Elçi Öcalan ile görüşmeye hazır olduklarını ve bunun olumlu sonuçlar doğuracağına inandıklarını ifade ediyor.
İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici’de diğer sivil toplum kuruluşları gibi sükunet çağrısı yapıyor. Türkiye’de yaşayanların çatışma ve sonuçlarının doğuracağı hak ihlallerini karşılayamayacağını söyleyen Bilici gerek PKK’lılara gerekse asker ve sivillere dönük saldırılara son verilmesini istediklerini belirtti.
İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici: İki tarafı da sükunete davet ediyoruz.
Bilici kime yönelik olursa olsun ve kimden gelirse gelsin şiddeti hiçbir şekilde kabul etmediklerini söylüyor. PKK’ya ve hükümete çağrı yapan İHD Şube Başkanı Bilici, çatışmalara bir an önce son vermelerini istedi
İçeriğin tam metnine ulaşmak için: [*
Al Jazeera - 'Barışa doyamadık'*](http://www.aljazeera.com.tr/al-jazeera-ozel/barisa-doyamadik)