Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Ankara Barosu'nun Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın eşcinsellikle ilgili sözlerine yönelik açıklaması üzerine başlayan tartışma nedeniyle gündemine aldığı barolarla ilgili yasa değişikliği teklifinin çerçevesini netleştirdi.
AKP'nin TBMM'nin çalışmaya başlamasının ardından Meclis Başkanlığı'na sunmayı planladığı çalışmaya göre; örgütlenme hakkı ve özgürlüğü gerekçe gösterilerek birden fazla baro kurulmasının önünün açılması, kurulacak baroların yönetimlerinin de çarşaf listeyle nispi sistemle belirlenmesi öngörülüyor.
AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, baroların mevcut yapısının Anayasa'ya aykırı olduğunu savunarak, "Tek parti olsun, tek sendika olsun ne demekse, tek baro da o demek" dedi.
Bülent Turan, gazetecilerle sohbet toplantısında, koronavirüs salgını nedeniyle çalışmalarına 45 gün ara verdikten sonra 2 Haziran Salı günü yeniden toplanacak olan TBMM gündemine ilişkin bilgi verdi.
TBMM'nin Temmuz ortasına kadar çalışacağı bir takvim planlandığını belirten Turan, bu kapsamda, gündemde bekleyen Çarşı ve Mahalle Bekçileri, Rekabetin Korunması, 3. Yargı Paketi olarak da adlandırılan Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu değişikliklerine ilişkin tekliflerin görüşülmesinin planlandığın bildirdi.
Kamuoyunda bir süredir tartışılan baro ile ilgili düzenlemeyle ilgili çalışmayı da büyük ölçüde tamamladıklarını ve TBMM'ye sunmayı hedeflerini belirten Turan, bu yasama yılında Meclis'ten çıkarılmasının düşünüldüğünü söyledi.
Barolarla ilgili düzenlemenin, her ne kadar, son olarak Ankara Barosu'nun Diyanet İşleri Başkanı'na yönelik sözleri nedeniyle gündeme geldiyse de 9 yıldır gündemlerinde olduğunu belirten Turan, baroların daha demokratik bir yapı içinde avukatlara hizmet vermesini istediklerini söyledi.
"Evrensel örneklerle birlikte bu kurumlara omuz vermek istemek istemekle birlikte bazı kurumların diktarörleştiğini görüyoruz" diyen Turan, "tek baroya zorunlu üyeliği" sisteminin anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) aykırı olduğunu savundu:
"Örneğin İstanbul Barosu'nun 52 bin civarında üyesi var, 8 bin oy alan şu anki sayın başkan, bütün disiplin kurulunu yönetim kurulun ne kadar kurul varda hepsini eline alıp, 3-4 yıl devam edebiliyor. Oysa partilerde seçim hakkımız var, odaların birçoğunda, basın kuruluşlarında, sendikalarda seçim hakkımız var, fakat tek bir baro üye olma zorunluğu var. Bu anayasın 135. maddesine aykırı. Bu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin bir parçası olan örgütlenme hakkına aykırı. Ben avukatım, zorla şuraya üye ol diyorsunuz. Hayır kardeşim bırak birden fazla baro olsun ki, daha iyi çalışalım, tercih yapma hakkına sahip olayım. Daha evrensel hukuka uygun bir yapı.
"Buna barolar karşı çıkmak yerine, bizi susturuyorsunuz gibi anlamsız, temelsiz yaklaşımlar yerine sol akılla sağduyuyla meseleye yaklaşalım. 50 bin kişilik baronun 8 binini alıp, bütün kurulların sahibi olmak bir güç göstergesi gibi yaklaşmak bir demokrasi örneği olamaz. O yüzden radikal grupların eline geçen, mesleki faaliyetlerin dışında adeta çalışan yapıların avukatlara faydası olmadığı kanaatindeyim."
Turan, baroların seçim sisteminde nasıl bir değişiklik yapılacağı yönündeki soru üzerine çarşaf listeyle nisbi temsille yönetimlerin belirlenebileceğini ifade etti. Ancak tek başına nisbi temsilin demokratik bir çözüm olmayacağını belirten Turan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Benim şahsi kanaatim nispi temsil tabii ki şu andaki yapıdan daha demokratik bir adımdır. Ama örgütlenme hakkına imkan tanıyan bir yaklaşım değildir. Neden bir tek baroya üye olasınız. Ben birden fazla baro olmak koşuluyla, nispi temsil sistemin iyi olacağı kanaatindeyim. Tek parti olsun, tek sendika olsun ne demekse, tek baro da o demek.
"Baro başkanlarının bu konudaki çalışmalarını bize aktarmasında, daha demokratik yapı içinde baroların oluşturulmasında büyük fayda var diye düşünüyorum. Hem nispi sistem hem de birden fazla baroya imkan vermek lazım. Şu an baroları konuşuyoruz ama bu örgütlenme hakkının bütün meslek grupları için de olması kanaatindeyiz, çalışıyoruz. Her meslekte birden fazla örgütlenmeye imkan sağlaması lazım.
'**Milletvekili transferinin engellenmesi siyasi ahlak meselesi**'
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu'nun partisine milletvekili transferini önlemek için gündeme getirdiği seçim ve siyasi partiler yasası değişikliği önerileri konusundaki sorular üzerine de Turan, bunun bir "siyasi ahlak meselesi" olduğunu ifade etti.
Turan, "Bir parti kiralık, satılık olarak vekil veriyorsa, askıda vekil lafına muhatap olacak adımlar atıyorsa o kendi iç meselesi ahlak meselesidir. Ben siyasetin kanunla dizaynını doğru bulmuyorum. Ama Cumhur İttifakımızın önerisini de çok önemsiyorum. Onlar da bu siyasi ahlaksızlığın bir teklifle çözülebileceğini düşünüyorlar. Henüz masaya oturmadık. Oturduğumuzda konuşacağız değerlendireceğiz" diye konuştu.
Kendilerinin hiçbir partiden korkularının olmadığını, her partinin seçime girip "boyunun ölçüsünü almasını istediklerini" belirten Turan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir partinin talimatla bir gruba vekil vermesi, onların ağlayarak bunu karşılaması sonra geri almasını bir parti kendine yakıştırıyorsa eyvallah demek lazım. Bizim kimseden korkumuz yok. Her parti seçime girsin her parti boyunun ölçüsünü alsın. Söz konusu partilerin yüzde 1'lere ulaşamadığını, AK Parti'nin, Cumhur İttifakı'nın oyunu daha da yükselttiğini gördük. Endişemiz yok.
"Şu an o partilerin herkes tarafından, bir anlamda 'bugün ağasını satanın yarın marabasını beleş vereceğini" düşündüğünden dolayı zaten prim görmeyeceklerini düşünüyorum. Bugün birer ufak CHP taklidi yapan partilerin öyle büyük oylar alacağını düşünmüyorum. AK Parti'nin durduğu yerde Cumhur ittifakı ile birlikte dimdik durduğunu hiçbir sorun yaşamadığını ifade etmek istiyorum."
Turan "Bu konuda yasal bir çalışma olmayacak mı?" sorusuna, "Grup başkanımız "Cumhur İttifakı ortakları ile bunu değerlendiriyoruz, bir çalışma yapacağız" dedi.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi geçilmesi ile birlikte Siyasi Partiler Yasası değişikliğinin zaten kaçınılmaz hale geldiğini, bu konuda daha önce de çalışma yapılmasının planlandığını anlatan Turan, bu kapsamda "dar, daraltılmış bölge", seçim barajı konularının da ele alınabileceğini ifade etti.
Turan, "Vekillerin güçlü olmasının bir yolu da seçim usullerinin tekrar tartışılması. Daraltılmış bölge gibi bir çok öneri var. Vekilleri güçlendirecek her türlü adımın hem Meclisi hem de partileri güçlendireceğini düşünüyoruz" diye konuştu.