Barzani, Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğu'na düzenlenen baskınla ilgili de konuştu.
"Olayın yaşandığı gece, Türkiye Dışişleri Bakanıyla telefonda görüştüm. Bizden konsolosluğu olası saldırılara karşı korumamızı istedi" diyen Barzani şöyle devam etti:
"Kendi mesajımızı başkonsolosa gönderdik. Her türlü yardıma hazır olduğumuzu bildirdik. Onlar da o zaman durumlarının iyi olduğunu bize ilettiler. Sonra bütün olaylar yarım saat içinde meydana geldi. Olaylar, çok hızlı yaşandı. Bizimle iletişime geçselerdi o an bir şeyler yapabilirdik. Fakat Başkonsolos, olayların daha fazla büyümesini istemedi."
'YARDIMA HAZIRIZ' MESAJI
"Musul'daki krizin çözümü için Türkiye ile sürekli irtibat halindeyiz. Bazı gelişmeler oluyor. Fakat bu hassas konunun basınla paylaşmasını uygun bulmuyoruz. Basının dışında temkinli bir şekilde bu konuları ele almak gerekiyor" diyen Barzani, şöyle devam etti:
"Türkiye, IŞİD'in elindeki konsolosluk çalışanlarının, var gücüyle sağlıklı bir şekilde dönmesi için elinden geleni yapıyor. Bu konu Türkiye için en önemli gündem maddesi haline gelmiştir. Bu sorunu, bir an önce çözmek istiyorlar. Hepsinin sağ bir şekilde Türkiye'ye dönmesini ümit ediyoruz."
Barzani, Türkiye'nin yardım istemesi halinde her türlü desteğe hazır olduklarını dile getirdi.
"IŞİD DIŞINDA GÜÇLER DE VAR"
Neçirvan Barzani, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün Musul'u ele geçirmesinden sonra ülkede yaşanan gelişmeler ve IKBY hükumetinin tutumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Musul'un kimsenin tahmin etmediği çok kısa sürede IŞİD'in eline geçtiğini ifade eden Barzani, "Elbette İŞİD denilen terör örgütünün yanında başka güçler de vardı. Baas Partisi üyeleri ve bazı bölge aşiretleri de işin içerisinde olabilirler. Bunlar, farklı gruplara bağlıdır. Bütün dünya, bu olaya odaklandı ve endişelendi. Yaşananlar, Kürdistan bölgesini de tedirgin eden bir durumdur" diye konuştu.
"BAĞDAT HÜKÜMETİ GEÇ KALDI"
Olayların yaşanacağını öngören istihbarat bilgilerinin ellerine geçmesinden sonra Bağdat hükümetiyle temasa geçtiklerini aktaran Barzani, ilk olarak Savunma Bakanlığı yoluyla ellerindeki bilgileri, Irak Başbakanına ulaştırdıklarını söyledi.
Barzani, olayları önlemek için merkezi hükümete birlikte çalışma isteğini ilettiklerini ancak Bağdat'tan saldırı başladıktan sonra gece saatlerinde cevap geldiğini anlattı.
Barzani, "Bağdat hükümetinden gelen mesajda bizden gerekeni yapmamız isteniyordu. Ancak bazı şeyler için çok geç kalınmıştı" ifadesini kullandı.
"RESMİ YARDIM TALEBİ YOK"
Peşmerge güçlerinin harekete geçmesi için Irak anayasasına göre yerine getirilmesi gereken bazı prosedürler olduğunu aktaran Barzani, "Irak başbakanının, resmi bir şekilde Kürdistan bölgesi başkanından yardım talep etmesi lazım. Ancak o zaman askeri güç gönderebiliriz" bilgisini verdi.
Bağdat'ın şu ana kadar resmen kendilerinden yardım talebinde bulunmadığını bildiren Barzani, Musul olaylarının ardından hükümet olarak ilk önce Kürdistan bölgesinin güvenliğini ve istikrarını sağlamaya çalıştıklarını ve bunda da başarılı olduklarını dile getirerek "Peşmergenin hakim olduğu bölgelerde çok rahat şekilde emniyet ve istikrar tamamen sağlanmış durumda" dedi.
"KİMSE BU SONUCU BEKLEMİYORDU"
Barzani, IŞİD'in, Musul'a saldıracağını tahmin ettiklerini ancak sonuçlarının bu kadar büyük olacağını kimsenin beklemediğini ifade ederek şunları söyledi:
"Musul'da terör eylemleri düzenleneceğini tahmin ediyorduk. Fakat askeri ve siyasi olarak böyle bir sonuç beklemiyorduk. Bağdat, hatta IŞİD de Musul'da bulunan Irak ordu gücünün birkaç saat içerisinde dağılmasını beklemiyordu. IŞİD bile olayların bu kadar büyüyeceğini tahmin etmiyordu."
"SORUMLU MALİKİ"
"Bu olayda birinci sorumlu Nuri el-Maliki'dir. Bağdat'ın yanlış politikası nedeniyle bu olaylar yaşandı" diyen Barzani, şöyle devam etti:
"Ramadi bölgesinde 2 yıl önce gösteriler başladığında siyasi bir çözüm bulma çabası içine girilseydi olaylar bu kadar büyümezdi. Zira Kürt, Arap, Türkmen, Sünni, Şii genel olarak Irak'ta herkes, teröre ve IŞİD'e karşı. Tüm etnik ve dini unsurlar, kendilerini Irak'ın bir parçası olarak görmeli. Eğer bu sağlanmazsa olaylar yaşanmaya devam eder."
PEŞMERGE'NİN KERKÜK'E GİRMESİ
Barzani, Irak anayasasının 140. maddesinde sorunlu bölgeler olarak tanımlanan Kerkük ve diğer bölgelere peşmergenin girmesine ilişkin, "Peşmergenin, Kerkük'e girmesi, Irak Başbakanlığının isteği üzerine gerçekleşti. Irak ordusunun çökmesi üzerine bir boşluk meydana geldi. Bu boşluğu, peşmerge doldurmasaydı, IŞİD doldururdu. Bu nedenle buralara girdik. Kürdistan peşmerge güçleri, asayişi sağlamak için bu bölgelere girdi. Bu, 'peşmerge fırsatı değerlendirip Kerkük'e girdi' şeklinde yorumlanmasın" değerlendirmesinde bulundu.
Barzani, "Irak hükümeti, isterse bu bölgelerden çıkar mısınız?" sorusuna, "Bizim önceliğimiz bu bölgelerde emniyet ve istikrarın tamamen sağlanmasıdır. Çıkmamız bölgedeki emniyet durumuna bağlıdır" cevabını verdi.
Barzani, şöyle devam etti:
"Irak anayasasının 140. maddesi söz konusu bölgelerin idari olarak nasıl yönetileceği sorununu çözüyor. Biz 10 yıldır bu maddenin uygulanmasını istiyoruz. Bu bölgelerin, Kürdistan toprağı olduğuna dair hiçbir kuşku yok. Biz bu bölgelere 'sorunlu bölge' demiyoruz. Kürdistan idaresinin dışındaki Kürt bölgeleri diyoruz."
"IRAK'IN BİR PARÇASIYIZ"
Irak anayasası uygulandığı sürece ülkenin bir parçası olmaya devam edeceklerinin altını çizen Barzani, Kürtler olarak hiçbir zaman ülkenin bölünmesinden yana olmadıklarını vurgulayarak "Irak'ta yaşananların sorumlusu Kürtler değildir. Kürtler, hiçbir kargaşanın başlatıcısı olmadılar. Her zaman Irak'ın tek parça olması için çabaladık" dedi.
"ABD YARDIM ETMELİ"
Musul olaylarından sonra artık çok farklı bir Irak olacağını ifade eden Barzani, "Artık Musul olaylarından önce ve sonra diye iki Irak olacak. Musul olaylarından sonraki Irak'ın yeni bir okumaya ihtiyacı var. Şu ana kadar ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Bu nedenle bazı şeyleri söylemek için erken olduğunu düşünüyorum" görüşünü dile getirdi.
Musul olaylarının ardından Bağdat hükümetinin Kürtleri suçladığını anlatan Barzani, şöyle devam etti:
"Maalesef bütün suçu bize yüklemeye çalışıyorlar. Bu, sorumluluktan kaçmaktır. Şunu iyi bilsinler: Irak'ın şu anki durumu Maliki'nin yanlış politikalarının sonucudur. Musul'daki olayda Kürtleri suçlayamazlar. Bizler gereken yardımı yaptık. Bölgemize sığınan Irak askerlerini de gidecekleri yerlere ulaştırdık."
Başbakan Barzani, IŞİD'le mücadelede Irak hükümetine yapılacak uluslararası yardımlara ilişkin ise "ABD'nin Irak'ta ahlaki bir görevi vardır. Bu da Irak'taki güvenliği sağlamaktır. ABD'nin, Irak'la stratejik anlaşması devam ediyor. Irak 2003 yılından sonra en korkulu ve tehlikeli dönemden geçiyor. Irak, teröristlerle tek başına karşı çıkamaz. ABD, Irak'a yardım etmelidir" diye konuştu.
Şiiler'in, kendilerini savunmak için silahlanmak istediklerine değinen Barzani, nefsi müdafaanın, Şiilerin hakkı olduğunu fakat bundan önce yapılması gerekenin siyasi çözüm olduğunu vurguladı.
"SÜNNİLER BİRLİK OLAMIYOR"
Bazı Sünni grupların, siyaset arenasında yer alamadıkları için IŞİD örgütüne destek verdiklerini savunan Barzani, Irak'taki Sünniler arasında birlik olmadığını belirterek şunları söyledi:
"Sünnilerin siyasi talepleri net değil. Kimisi federalizm istiyor, kimisi karşı çıkıyor. Federalizm, Irak anayasasında vardır. Onlar, kendileri için federal bölge ilan edebilirler. Bu anayasal bir haktır. Ama bence onların asıl sorunu kendi içlerinde birlik olmamasıdır."
Barzani, "Baas Partisi geri mi dönüyor?" sorusuna, "Baas Partisi'ne siyasete yeniden dönme fırsatı verilmemeli" şeklinde cevap verdi.