ANKARA (İHA) - AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Kopenhag Zirvesi'nde başarılı bir grafik çizdiğini söyledi.
Erdoğan, Kopenhag ve öncesindeki AB ile ilgili görüşmelerde üslubunun sert olduğunu eleştirenlere, "İstiklal şairimiz diyor ya: 'Yumuşak başlı isem kim dedi uysal koyunum'. Bizim böyle bir geçmişimiz var. Milletimizin bizden beklentisi de budur. Bu beklentiyi bizim aynı şekilde cevaplamamız gerekir. Bu milletin bir evladı olarak milletin beklentisi dışında bir iş asla yapmadık. Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da kendi milletinden başka emir almayacak bir kadro var" diye cevap verdi.
AK Parti Grubu bugün TBMM'de toplandı. Grup Başkanı ve Başbakan Abdullah Gül'ün katılmadığı grup toplantısında konuşmayı Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan yaptı.
Erdoğan, 20 günlük AB sürecini ve yaptığı görüşmeleri anlattıktan sonra Türkiye'nin Kopenhag'da başarılı bir grafik çizdiğini kaydetti. Bazı marjinal grupların AK Parti'nin Kıbrıs konusunda taviz verdiği iddialarını ortaya attığını söyleyen Erdoğan, "Taviz verildi diyenler oldu. Asla AK Parti yönetimi böyle bir tavizi kimseye vermemiştir. Ben bu tür açıklamaları, bu tür ifadeleri sergileyenleri ancak kendilerini tatmin gayreti içinde olan anlayışlar olarak görüyorum. Başarısız, beceriksiz anlayışlar olarak görüyorum. Herhalde onların da elma şekeri budur diye düşünüyorum" dedi.
Türkiye'nin sorunlar ülkesi haline getirilemeyeceğini, Türkiye'nin sorunlarını çözen bir ülke durumuna gelmesi gerektiğini belirten Erdoğan, Kopenhag Zirvesi ve 20 günlük AB görüşmelerinde üslubunun sert bulunduğuna dair eleştirilere de cevap verdi. Erdoğan şöyle konuştu: "Ben sert ya da yumuşak bir üslubu durduk yerde sergilemiyorum. Şahsım için en önemli şey tezlerimizi doğru anlatmak ve bizim çıkarlarımızı kararlılıkla korumaktır. Tezlerimizi anlatmak ve milli menfaatlerimizi korumak için en makul üslubu tercih ediyorum. Fakat muhataplarım Türkiye'ye karşı çifte standart geliştirmeye kalkarlarsa veya mili menfaatlerimizi gözardı ederlerse üslubum da yerini bulacaktır. İstiklal şairimiz diyor ya: 'Yumuşak başlı isem kim dedi uysal koyunum'. Bizim böyle bir geçmişimiz var. Milletimizin bizden beklentisi de budur. Bu beklentiyi bizim aynı şekilde cevaplamamız gerekir. Bu milletin bir evladı olarak milletin beklentisi dışında bir iş asla yapmadık. Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da kendi milletinden başka emir almayacak bir kadro var".
Erdoğan, Kıbrıs sorunun çözülmesini istediklerini de belirttiği konuşmasında, kendilerinin hiçbir taviz vermediğini ve 'ver kurtul' politikası içinde olmadıklarına dikkat çekti.
Türkiye'nin Avrupa kıtasının ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Mirasçısı olduğumuz Osmanlı İmparatorluğu, Avrupa toplumunun önemli bir unsuru olduğunu unutmamamız lazım. Avrupa'nın çöküş dönemlerinde Türkiye'ye 'Avrupa'nın hasta adamı' denmesi bu gerçekten kaynaklanmaktadır" dedi.
Türkiye'de benimsenen temel değerlerin AB'nin değerleri ile örtüşmekte olduğuna dikkat çeken Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti'nin daha kuruluşunun ilk yıllarından itibaren Avrupa'daki tüm entegrasyon projelerinin içinde yer aldığını kaydetti.
Bugün Avrupa projesinin içinden Türkiye'yi dışlamanın doğru olmayacağını söylediğini dile getiren Erdoğan, "2. Dünya Savaşı'ndan sonra hayata geçirilen bu projeye daha ilk günden beri oy verdik. 1976 yılında Yunanistan üyelik başvurusunda bulunurken, biz böyle bir adımı atmaktan kaçındık. 1987 yılında Avrupa Birliği'ne Türkiye başvuruda bulundu, ancak o zamanda başvurumuz yanıtsız kaldı. Adaylığımızın kabulü ancak 1999 Helsinki Zirvesi'nde gerçekleşti" diye konuştu.
Bunun ardından Türkiye içinde bir yol haritası çizildiğini hatırlatan Erdoğan, kendilerinden önceki hükümetin, Katılım Ortaklığı Belgesi'ni de dikkate alarak, bir ulusal program hazırlandığını, ancak bu programın hükümetin kendi içinde yapmış olduğu bir program olarak hazırlandığını ifade etti.
Erdoğan, AK Parti'nin desteği ile 3 Ağustos uyum paketinin Meclis'ten geçtiğini belirterek, şunları söyledi:
"Hükümetimiz AB konusuna öncelik vereceğini söylemiş. Biz halkımızın refah ve mutluluğunun ancak demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygılı bir ortam içinde sergilenebileceğine inanıyoruz. Türkiye'nin yoksulluğu bir tesadüf değildir. Bütün milletler ileri gider ve vatandaşlarına daha çağdaş yaşam sağlarken, bir gecede daha da fakirleşmemiz bir kader değildir".
Bunun halktan kopuk, vatandaşının derdine duyarsız, hukuku bir süs malzemesi sayan bir yönetim şeklinin veya bir yönetim anlayışının sonucu olduğunu vurgulayan Erdoğan, "1990'lı yıllarda demir perde ortadan kalkarken, Türkiye demokrasi ile refah arasındaki bağlantıyı görememiştir. Bizim hükümetimiz bu bağlantıyı özümseyerek yola çıkmıştır. Sadece siyasi bir yaklaşımın sonucu değil, aynı zamanda bir medeniyet perspektifidir. Biz 'daha önce yapılan siyasi ve ekonomik reformları sadece benimsemekle kalmayacağız, bunları en ileri aşamaya getireceğiz' dedik. Biz 'Kopenhag Kriterleri'ni Ankara formülü yapacağız' dedik" ifadelerini kullandı.
Kopenhag Zirvesi'nin Türkiye için kritik bir zirve olacağını bildiklerini, bu nedenle Avusturya haricinde 14 Avrupa üyesi ülkesinin başkentini ziyaret ettiklerini dile getiren Erdoğan, "Bu temaslarımıza sivil toplum örgütleri ve medyamız çok büyük bir destek verdi. Yaklaşık 45 bin km yol kat ettik. Bu bizim kararlılığımızdı, bu bizim halkımıza verdiğimiz sözü yerine getirme gayretimizdi" dedi.
Bütün bu görüşmelerde, Türkiye'ye bir yol haritası verildiğini, ancak hem AB ülkelerinde hem de Türkiye'de inandırıcılığı tartışılan bir harita olduğunu vurgulayan Erdoğan, Türk halkının yüzde 60'a varan çoğunluğunun AB'nin Türkiye'ye müzakere tarihi vermek konusunda pek samimi olmadığına inandığını kaydetti.
Türkiye'nin AB ilişkileri ve üyelik sürecinin geriye dönüşü olmayan somut bir taahhüde bağlanması gerektiğini görüşünü savunduklarını bildiren Erdoğan, 'AB'ye üyelik yolunda kimseden istisnai bir muamele istemiyorum. Yoksa, bizim hukuka bağlılığımız hep eksik kalacaktır. Siz bu eksiklikleri görmezden gelerek, bizimle müzakerelere başlayın' şeklinde bir görüşü asla benimsemediğini söyledi.
Kopenhag Kriterleri'ni yerine getireceklerinin sözünü halka verdiklerini açıklayan Erdoğan, "Muhataplarım hep beni örnek göstererek Türkiye'de yasal değişikliklerin pek önemli olmadığını, bunlarla birlikte uygulamaların önemine dikkat çektiler ve 'siz bunun açık örneğisiniz' dediler. Ben de 'bunun açık bir örneği olarak Türkiye'ye müzakere tarihi vermenizi istiyorum' dedim" diye konuştu.