HABER

Başbakan Davutoğlu, HDP'li iki bakanın istifasını değerlendirdi

İçerik devam ediyor
İçerik devam ediyor

Başbakan Davutoğlu, HDP'li iki bakanın istifasıyla ilgili "İçeride gayet nazik davranan arkadaşlarımızın HDP Genel Merkezi'nde hakaret içeren açıklama yapmalarını kendilerine yakıştıramadım" dedi.

ANKARA (ANKA)- Başbakan Ahmet Davutoğlu, seçim hükümetinden istifa eden HDP'li bakanlara ilişkin "Cizre'deki olayları bahane ettiler. Ellerine verdikleri bir metni okudular. Bir bakana bu yakışmaz. 'Kimsenin metnine ihtiyacımız yok' deyip iade etmeleri lazımdı. Türkiye'de siyaseti Kandil yönetemez" dedi.

Davutoğlu, seçim bölgesi Konya'da gazetecilerin sorularını yanıtladı. Sözlerine bayram temennileriyle başlayan Davutoğlu, terör saldırılarıyla bayramın gölgelenmemesini umut ettiklerini belirterek, "Kim ne yaparsa yapsın milletin kardeşliği ezelidir. Bu ülkeyi bölmek isteyenlere en güzel mesajı bayram namazında saf saf, yan yana durarak veririz. Asırlarca böyle oldu kıyamete kadar da böyle olacak" diye konuştu. .

İki HDP'li dakanın deçim hükümetinden istifasını hatırlatan gazetecilere yanıt veren Davutoğlu, sert sözlerle HDP'li bakanları eleştirdi.

Her şeyden önce seçim hükümetinin anayasanın hükümleri çerçevesinde kurulduğunu dile getiren Başbakan Davutoğlu, "Bu hükümet anayasal zorunluluk hükümetidir. Bu kabine AK Parti ya da koalisyon kabinesi değildir. Teklifimizi bütün partilerin vekillerine yaptık ve hükümet oluştu" dedi.

Başbakan şöyle dedi:

"Kimse onlara baskıda bulunmadı. Onlara diğerlerine yaptığım gibi mektupla davette bulundum. Davetime CHP ve MHP kurumsal olarak girmediler. Ayrılık kararlarını Bakanlar Kurulu toplantısında açıklarken son derece makul, medeni bir şekilde ayrılmayı talep ettiler. Ben onları davet ederken muhatapları bendim, giderken de muhatapları bendim. Kendilerine gelirken, 'hoş geldiniz' dedik, giderken de 'güle güle' dedik."

-ELLERİNE TUTUŞTURULAN METNİ OKUDULAR

Bakanların kendi iradeleri ile istifa etmediklerini savunan Başbakan, istifa gerekçelerini ise ellerine tutuşturulan metinden okuduklarını söyledi.

Başbakan konuşmasına şöyle devam etti:

"Beni üzen husus şu, ayrılma kararı Bakanlar Kurulu'nda açıklanırken son derece medeni bir şekilde, Cizre'deki olayları neden olarak gösterdiler. İllegal yapılanmalar sürerken sorumluluk önceliliği vatandaştır. Onların sorumluluğu o bölgede güvenlik güçlerini eleştirmek değil, o bölgedeki saldırıları yapanları eleştirmektir. Burada bir zihniyet farkı var. Bütün bakanlar halkın güvenliği ile yükümlüdür. Hizmetlerine teşekkür ettim ve bu izahatları da onlara yaptım. Kapıya kadar onları uğurladım. Onlara demokratik usul ne ise o şekilde muamleme edilir. Ama daha sonra yaptıkları açıklamada ellerine verilmiş bir metni okumak kimseye yakışmaz. İçerideki söylem ile dışarıdaki söylem taban tabana zıt. Bu arkadaşlarımızın birden HDP Genel Merkezi'nde kimlik değiştirir bir şekilde bana ve Cumhurbaşkanımıza hakaret eder tavır almalarını...Kendileri Cizre'deki bazı uygulamaları kabul edemediklerini ifade ettiler. Ama Cizre'deki, Varto'daki olaylarda, öncelikle birer bakan olarak güvenlik görevlilerinin neden tedbir aldıklarını değil, niye hendek kazıldığı, niye mayın döşendiğini bunları sormaları ve bunların olmaması için tedbir almakla yükümlü olduklarını ifade ettim. Açık ifade ediyorum, her ikisine saygı duymakla birlikte, kendilerinin yazdığı bir metin olmadığı aşikar. İçeride teşekkür eden, vazifelerden affını isteyen arkadaşlarımız birden HDP genel merkezinde kimlik değiştirmişçesine bir tavırla cumhurbaşkanımıza bana hükümetimize açık hakaret içeren açıklamaları yakıştıramadım. Ellerine verilen metni okuyan sayın bakanlardan şunu beklerdim; o metni ellerine verenlere dönüp, 'biz kendi açıklamamızı yapacak kadar kendimize güveniriz' deyip bu metni iade etmeleri lazımdı. O metnin nerede, kimce yazıldığı da açıktır. Üzüldüğüm husus budur. Yoksa meşru siyaset içinde herkes görev alır, iade eder. Doğal süreçlerdir. O metnin nasıl yazıldığı herkesçe biliniyor. Yaptıkları açıklamayı kimin nasıl yazdığı malum. Türkiye'deki siyaseti Kandil yönetemez."

-CİZRE'DE 'SANDIK KURULMASIN' KARARI-

Davutoğlu, Cizre'de sandık kurulmasına ilişkin, YSK'nın verdiği karara ilişkin bir soru üzerine ise şunları şöyledi:

"YSK'nın aldığı kararlar, tıpkı yargı kararları gibi bağımsız kararlardır. Herhangi bir şeyde hükümetten telkin almaz. Bütün partilerde temsil edilir. YSK'nın aldığı her karar hukuken tarafsız, bağımsız kararlardır. Kimse buna müdahil olamaz. YSK'nın belirlediği şartlar için hükümet seçimin güven içinde gerçekleşmesi için tedbirler alır. Takviyeler yapıldı, bütün Türkiye'de huzur içinde seçim gerçekleşmesi için her türlü tedbir alındı. YSK'nın aldığı kararlar bizim tarafımızdan tartışılacak kararlar değildir. Kendi kuralları içinde işleyen kararlardır. YSK bu tür kararlar alabilir."

Davutoğlu, Türkiye'de huzur içinde seçim gerçekleşmesi için her türlü tedbir aldıklarının da belirterek, huzurlu ve güvenli bir seçim olması için güvenlik önlemleri alacaklarını dile getirdi.

En Çok Aranan Haberler