Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Türk hava sahası ve Türk sınırları korunacaktır, bunu herkesin bilmesi gerekir. Bu konudaki gerekli talimatlar da verilmiştir. Ümit ederiz Rusya, Türkiye’nin çok önem verdiği ilişkilere aynı ölçüde önem verir ve bir daha bu olaylar onların da bize söylediği gibi tekerrür etmeyecektir” dedi.Başbakan Ahmet Davutoğlu, ATV ve A Haber’in ortak yayınında gündeme dair önemli açıklamalar yaptı. Muhalefet partilerini, seçim hükümetine katılmama kararı aldıkları için eleştiren Davutoğlu, “MHP bizi eleştiriyor, peki Sayın Bahçeli’ye ben her iki gittiğimde de söyledim. Birinci gittiğimde henüz terör mücadelesi başlamamıştı. O zaman da söyledim, ‘zor bir süreçten geçiyoruz, birlikte hareket etmemiz çok önemli’ dedim. ‘Siz gidin CHP ile konuşun, sonra konuşabilir miyiz’ dedi. Sonra gittiğimizde terör mücadelesi başlamıştı ve terör konusunda bilgi vermek için telefonla aradığımda bana ‘arkanızdayız, yanınızdayız’ dedi. Hükümet kurmak için yanına gittiğimde, ‘hükümete katılmayız, seçim hükümetine katılmayız, azınlık hükümeti kurmak isterseniz destek vermeyiz, erken seçime de destek vermeyiz’ her şeye ‘hayır’ dedi. Şimdi sormak gerekmez mi; terörle mücadele eğer bir zaruret idiyse, siz de bunu bize yıllarca söylemediyseniz, terörle mücadeleyi en etkin şekilde yürütmek durumunda olan bir hükümete niye katılmadınız? Niye bu hükümetin dışında kalma ihtiyacı duydunuz? Şu anda terörle mücadeleyi bu hükümet yönetiyor. Ben her gün kuvvet komutanlarından, emniyet birimlerinden bilgi alıyorum. Sayın Tuğrul Türkeş de buradaki terör zirvesinde, sol tarafımda Başbakan Yardımcısı olarak oturuyordu. Eğer onlar da güven vermiş olsalardı, Tuğrul Türkeş MHP kontenjanından gelmiş olsaydı, CHP de verseydi, muhtemelen bir başbakan yardımcısı da onlardan oturuyor olacaktı orada. Bunu milli bir mesele olarak ele alacaktık. Ama vermediler; çünkü korktular, çekindiler, sorumluluk almak kolay bir şey değil. Karar almak, öyle afaki sözler sarf ederek olmaz. Her kararın altında bir risk var. Ben, MHP’nin vatanperver seçmenlerinin Bahçeli’ye sormasını istiyorum; ‘niye terörle mücadele sürerken hükümete katılmadınız?’ Koalisyon hükümetinden bahsetmiyorum, seçimle ilgili hükümete niye katılmadınız? Niye terörle mücadeleye destek vermediniz? CHP ile demokratik bir süreç yürüttük ama olmadı. Ama CHP’ye de soruyorum; niye seçime giden hükümette yer almadınız? Bu zorunlu bir hükümet, anayasal bir zorunluluğu var. Peki, biz de sorumluluk almasaydık, kim bu mücadeleyi yönetecekti?” ifadelerini kullandı.“GÜVENLİK BİRİMLERİMİZİN OPERASYONLARI DOLAYISIYLA TEK BİR SİVİL KAYIP YOK”Güvenlik güçlerinin gerçekleştirdiği operasyonlar nedeniyle hiçbir sivilin hayatını kaybetmediğinin altını çizen Davutoğlu, “Benim gurur duyduğum ve bütün güvenlik birimlerimize teşekkür ettiğim bir husus var ki; 2 buçuk ayı geçen bir süre var, güvenlik birimlerimizin operasyonları dolayısıyla tek bir sivil kayıp yok. PKK’nın yerleştirdiği mayınlar dolayısıyla onlarca sivil kaybımız var. Güvenlik birimlerimiz bu konuda net talimatlıdır. Ben ilk günden söyledim, ‘sivil vatandaşlarımızı ayıracaksınız. Tek bir sivil kaybı istemiyorum. Kendinizi koruyacak tedbirler alacaksınız. Şehit sayımızın, gazi sayımızın mümkünse olmamasını ama değilse bile en minimumda tutulması için gereken tedbirleri alacaksınız. Bir de etkin mücadele yürüteceksiniz” şeklinde konuştu.Diyarbakır annelerinin temsil ettiği geniş toplum kesiminin acılarının dinmesi için gereken her şeyi yapacaklarını söyleyen Başbakan Davutoğlu, haraç baskısı yapan ve çocukları zorla götüren teröristlere bölge halkının gerekli cevabı vermesi gerektiğini dile getirdi.“ILIMLI MUHALEFETE DESTEK KONUSUNDA BİR İRADE DEĞİŞİKLİĞİ SÖZ KONUSU DEĞİL”“Eğit donat, bizim eskiden beri, kriz çıktıktan hemen sonra, artık Suriye rejiminin baskılarının hızlanıp, mültecilere saldırıları artınca, mültecileri ve Suriye halkını korumak için 2012’den beri savunduğumuz bir fikir” diyen Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:“Madem ki Suriye rejimi halkın büyük bir kesimini karşısına almış ve ona varil bombalarıyla, kimyasal silahlarla saldırıyor, bir gücün de onları koruması gerekiyor. Daha sonra DEAŞ çıkınca, bu gücün aynı zamanda DEAŞ’a karşı da kullanılması söz konusu. Özgür Suriye Ordusu denilen yapı aslında Suriye rejiminin ordusundan, baskı nedeniyle kaçan askerin kurduğu yapıydı. Dışarıdan gelen unsurlar, DEAŞ’ta ve Nusra cephesinde daha çok bulundu. Diğer unsurların hepsi Suriyeli ve Suriyeli komutanlar tarafından yönetilen unsurlar. Yani meşruiyet sıkıntısı çekmeyen unsurlar. Maalesef bu unsurlar, yeterince destek görmedikleri için hem rejim karşısında hem de DEAŞ karşısında mücadele ettiklerinden zamanla zayıflamışlardır. Daha sonra bizim vurguladığımız hususlarda haklılığımız ortaya çıktıkça da eğit donat faaliyeti gündeme geldi. Burada son ABD ile yaptığımız görüşmelerde de birlikte eğit donat faaliyetinin yapılmasına karar verdik. Bu da yürüyor; istediğimiz etkide ve yoğunlukta olmamakla birlikte. ABD tarafından bu konuda faaliyetler Türkiye’de devam ediyor. Diğer ülkelerdeki faaliyetler de belki de çok etkin veya düzenli gitmediği için bir yaklaşım değişikliğine gidilmiş olabilir. Bunu resmi bilgi geldiğinde daha doğru değerlendireceğiz. Gelen bir bilgide de donat faaliyetine ağırlık verilmesi konusu var. Zaten şu anda savaş şartları içerisinde kendisini son derece eğitmiş bir on binlerce savaşçı var. ABD’nin bu kararında eğit faaliyetine dönük olarak bir rezerv var ama donat faaliyetinde herhangi bir duraksama olmayacağı söyleniyor ama dediğim gibi bunlar oturup tekrar konuşacağımız hususlar. Bu konuda ılımlı muhalefete destek konusunda bir irade değişikliği söz konusu değil. Newyork’ta Sayın Obama ile yaptığımız görüşmede, diğer görüşmelerde de burada çıkış yolu olacak tek yöntemin ılımlı muhalefetin desteklenmesi konusunda olduğu herkes tarafından desteklenen bir yaklaşım. Ama destek yöntemi ve bu destek ile netice alıcı bir sonuca gidilmesi önemlidir. Rusya’nın yaptığı operasyonlarda DEAŞ’tan çok ılımlı muhalefeti destek alması, aslında ılımlı muhalefetin rejime karşı ne kadar güçlü bir direnç odağı oluşturduğunun da doğrudan bir göstergesidir. Suriye’nin geleceğinde bu ılımlı muhalefet unsurlarının temel bir rolü var. Aksi taktirde Suriye DEAŞ ile rejim arasında ikiye bölünecek.”“ILIMLI MUHALEFETTE BİR ZAYIFLAMA OLSA, TÜRKİYE’YE YÜZ BİNLERCE DAHA MÜLTECİ GELİR”Başbakan Davutoğlu, “Türkiye’de muhalif güç eğitimine devam edilecek mi?” sorusuna, “Bizim için hiçbir değişen durum yoktur. Biz bir kararı aldığımızda çok ciddi düşünürüz; sonuçlarıyla ve gereklilikleriyle. Şu anda da kararımız odur. Suriye’nin DEAŞ denilen barbar bir terör örgütüyle, rejimin barbarca yöntemleri arasına sıkışmasını engelleyecek yegane güç, ılımlı muhalefetin ve Suriye muhalefetinin desteklenmesidir. Zaten Allah muhafaza ılımlı muhalefette bir zayıflama olsa, şu anda ılımlı muhalefetin elinde olan Halep’in 4’te üçünü oluşturan bölgeler, DEAŞ’ın ya da rejimin eline düşse Türkiye’ye yüz binlerce daha Suriyeli mülteci gelir” diye cevap verdi.“RUSYA’NIN UKRAYNA’DA BİR ÇIKARI VARSA, TÜRKİYE’NİN SURİYE’DE ÇOK DAHA FAZLA ÇIKARI VE İLİŞKİSİ VAR”Davutoğlu, Türkiye’nin Rusya müdahalesine eleştirisinin, hem hava sahası ihlalleriyle ilgili, hem de DEAŞ’a karşı da mücadele eden ılımlı muhalefeti de vurmaları nedeniyle olduğunu kaydetti. Rusya ile ilişkilerin, Türkiye’nin çok değer verdiği ilişkiler olduğunu aktaran Davutoğlu, “Sadece sıradan bir komşudan bahsetmiyoruz. Aynı zamanda da yoğun enerji ilişkisine, Almanya ile rekabet halinde en fazla ticaret yaptığımız ülkeden bahsediyoruz. En fazla turist çektiğimiz ülkeden bahsediyoruz. Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Orta Asya’da, istikrar konusunda ortak çıkarlarımız olan bir ülkeden bahsediyoruz. Ama bunlar kadar önemli olan bir husus var ki; Türkiye’nin ve Rusya’nın karşılıklı olarak çıkarlarını, birbirlerinin güvenliğini göz önüne alarak karar almaları. Türkiye’den şu ana kadar Rusya’nın güvenliğine, hava sahasına, herhangi bir şekilde Rus çıkarlarına halel getirici bir tutum söz konusu olmadı. Hiçbir komşumuzla ilgili böyle bir şeye izin vermeyiz. Görüş ayrılıklarımız olabilir. Biz Ukrayna konusunda Kırım’ın ilhakını kabul etmeyeceğimiz dostça ve dürüst bir şekilde Rusya’ya söyledik. Kırım Tatarlarının haklarının korunması gerektiğini de açıkça söyledik. Suriye konusundaki görüş ayrılığımız en başından beri belliydi. Rusya da son derece iyi bilir ki; Türkiye’nin Suriye konusunda hem ilkeli bir tutumu var hem de çok yoğun ve derin çıkarları söz konusu. Rusya’nın Ukrayna’da bir çıkarı varsa, ki var; Türkiye’nin Suriye’de çok daha fazla çıkarı ve ilişkisi var. Ukrayna da bizim komşumuz, Ukrayna ile de bizim ilişkilerimiz var ama Suriye ile 911 kilometrelik, her türlü riske açık bir sınıra sahibiz” diye konuştu.“TÜRK HAVA SAHASI VE TÜRK SINIRLARI KORUNACAKTIR, BU KONUDAKİ GEREKLİ TALİMATLAR DA VERİLMİŞTİR”“Rusya’nın bir kere dost ve komşu bir ülke olarak bizim güvenlik risklerimiz göz önüne almasını isteriz” diyen Davutoğlu, şöyle konuştu:“Hele hele hava sahası ihlalleri konusunda herhangi bir şekilde müsamaha göstermemiz söz konusu olamaz. Bu konuda Rus yetkilileri tarafından bazı izahatlar verildi. Verilen bilgilerden ikna olmadık. İkna olmadığımız için tekrar Büyükelçi çağırılıp soruldu. Hava sahası ihlali olan yerlerde tek bir DEAŞ unsuru yok. Eğer DEAŞ’a karşı mücadele ediliyorsa, Rus savaş uçaklarının buralarda ne işi var? Bu, cevap verilmesi gereken bir soru. Rusya buraya DEAŞ’a karşı geldiyse, zaten burada bir koalisyon var, hep birlikte ortak bir mücadele veririz. Ama hedef DEAŞ değil de rejimin çıkarlarının korunması ve ılımlı muhalefetin baskı altına alınması, Türkiye’ye de bir mesaj verilmesi, özellikle de Bayırbucak Türkmenleri’nin olduğu bölgede bir mesaj verilmesi ise böyle bir mesajlaşmayı biz Türk-Rus ilişkilerine yakıştırmayız. Eğer hata uyarılar sonrası daha sonra tekrarlanmazsa ortada bir risk olmaz ama bir hata tekrar tekrar gündeme geliyorsa, bunu bizim kabul etmemiz söz konusu değil. Türk hava sahası ve Türk sınırları korunacaktır, bunu herkesin bilmesi gerekir. Bu konudaki gerekli talimatlar da verilmiştir. Ümit ederiz, Rusya, Türkiye’nin çok önem verdiği ilişkilere aynı ölçüde önem verir ve bir daha bu olaylar onların da bize söylediği gibi tekerrür etmeyecektir.”Başbakan Davutoğlu, AK Parti’nin tek başına iktidara geleceğine inandığını, tek başına iktidarın söz konusu olmaması durumunda ise AK Parti’siz bir iktidarın mümkün olmayacağını dile getirdi. Bu seçimde yeni oy verecek gençlerin, AK Parti’nin iktidara geldiğinde 5 yaşında olduklarını belirten Davutoğlu, gençlere yönelik projeler hakkında da bilgi verdi.KENDİ İŞLERİNİ KURMAK İSTEYEN GENÇLERE 50 BİN TL KREDİKendi işlerini kurmak isteyen gençlere devletin 50 bin TL hibe vereceğini kaydeden Davutoğlu, “Gençlere iş bulmamız gerekiyor. Gençlerin önünde iki yol var. Ya kendi iş kuracak, ya bir yere işe girecek. Kendisi iş kuracaksa, ilk sermaye olarak 50 bin TL veriyoruz; kim olursa olsun. Yeter ki bir projeyle gel, ‘ben şu işi kuracağım’ de. Hibe olarak veriyoruz. Riski ne; o parayı o genç kullanamayabilir ama proje bize iyi bir şekilde sunulan, ikna edici bir projeyse niye genç onu kullanmasın. Biz bununla gençlere güvendiğimizi de gösteriyoruz. 50 bin TL’yi aldıktan sonra dese ki, ‘bu yetmiyor, benim projem daha büyük kapsamlı’, o zaman 100 bin TL de faizsiz kredi veriyoruz. Yani geri ödeyecek ama faizsiz olmayacak. Genç şunu da diyebilir, ‘iyi ama benim krediye teminat gösterebileceğim herhangi bir varlığım yok.’ O zaman da ‘merak etme, senin bu kredinin kefaletini kredi garanti fonundan sağlayacağız.’ Gencin elinde 150 bin TL’lik işe başlama imkanı var. Genç, ‘bunu veriyorsunuz ama vergi yükü bana fazla geliyor’ derse, bu sefer de ‘3 yıl vergi ödemeyeceksin’ diyorsun. Böyle bir iş kuran genç 3 yıl vergi ödemeyecek” ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz