YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Başbakan Erdoğan, Brezilya'da Bm Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı'na Katılacak

Dünya liderleri, 1992 yılında Rio'da gerçekleştirilen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı'ndan sonra ilk kez sürdürülebilir...

Dünya liderleri, 1992 yılında Rio'da gerçekleştirilen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı'ndan sonra ilk kez sürdürülebilir kalkınma konusunu tartışmak üzere yine Brezilya'da bir araya geliyor. BM Zirvesi'ne Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da katılacak.

Başbakan Erdoğan'ın başkanlık edeceği, birçok hükümet üyesinin de içinde bulunduğu heyet, 20-22 Haziran tarihleri arasında Brezilya'da gerçekleştirilecek Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma (Rio+20) Konferansı’na katılacak. Rio De Janerio kentinde yapılacak zirvenin ulusal hazırlık çalışmalarını yürüten Kalkınma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, dünyanın tüm liderlerinin 1992 yılında Rio'da gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’ndan 20 yıl sonra Brezilya'da sürdürülebilir kalkınma konusunu tartışmak üzere tekrar bir araya geleceği vurgulandı. Zirvenin, dünya liderleri için yoksulluğun azaltılması ve hayat standartlarının yükseltilmesi, sosyal güvenliğin ve eşitliğin sağlanması, çevrenin ve doğal kaynakların korunması konularında sürdürülebilir bir geleceğe giden yolun belirlenmesinde tarihi bir fırsat olacağı kaydedildi.

“BUGÜNLE YARININ ARASINDA BİR DENGENİN KURULMASI”

Kalkınma Bakanlığı tarafından zirve öncesi hazırlanan 'Türkiye Sürdürülebilir Kalkınma Raporu: Geleceği Sahiplenmek 2012' başlıklı raporda; Rio+20 Zirvesi’nin Türkiye'nin geçen 20 yıllık dönemdeki sürdürülebilir kalkınma deneyimini başbakan düzeyinde en yüksek seviyede katılım sağlanarak, diğer ülkelerle paylaşabileceği bir platform olacağı bildirildi. Raporda, Türkiye'nin sadece bugünkü nesilleri değil gelecek nesilleri de düşünen, fırsat eşitliği ve hakkaniyeti sağlayan, uzun soluklu, insan odaklı ve kapsayıcı bir kalkınma anlayışı benimseyerek hareket eden bir ülke olarak sürdürülebilir kalkınmayı çok önemsediği vurgulandı. Bu kapsamda kalkınma politikaları oluşturulurken bugünle yarının arasında bir dengenin kurulmasına ve adaletin sağlanmasına özen gösterildiği ifade edilen raporda, sürdürülebilir kalkınma ilkelerinin dikkate alındığı kaydedildi. Raporda şu ifadelere yer verildi:

"Bu yaklaşım ile özellikle son on yılda Türkiye, ekonomik, sosyal ve çevresel alanda çok önemli başarı kaydetmiştir. Bankacılık, kamu maliyesi, sosyal güvenlik alanında yapılan yapısal reformlar ve makroekonomik politikalarla ekonomisi güçlendirilmiştir. Kent altyapısı iyileştirilmiş, yenilenebilir enerji kullanımı artırılmış ve enerji verimliliği uygulamaları yaygınlaştırılmış, Ar-Ge ve teknoloji kullanımı iyileştirilmiştir. Gelir dağılımı iyileştirilerek 1 doların altında günlük gelire sahip olanların oranı sıfırlanmış, özel ilgi gerektiren ve kırılgan kesimlerin toplumda aktif bireyler olmasını sağlamak üzere birçok uygulama hayata geçirilmiştir. Kamu yönetimi güçlendirilmiştir. Mevzuat çalışmaları, altyapı yatırımları ve kurumsal düzenlemeler ile çevrenin korunması ve geliştirilmesi konusunda ilerleme sağlanmıştır."

Bu gelişmeler çerçevesinde 1992 yılında satın alma gücü paritesine göre 6 bin 406 ABD doları olan kişi başına milli gelirin 2011 yılında 16 bin 838 ABD dolarına ulaştığı bildirilen raporda, 1992 yılında 17,7 milyon olan istihdamın 2000 yılında 19,5 milyona, 2011 yılında ise yaklaşık 7 milyonunu kadın istihdamı oluşturmak üzere 24,1 milyona ulaştığı belirtildi. Raporda, kişi başı günlük harcaması 2,15 ABD dolarının altında kalan nüfus oranının 2001 yılında yüzde 3 iken, 2010 yılı itibarıyla binde 2'ye, kişi başı günlük harcaması 4,3 ABD dolarının altında kalan nüfus oranının ise 2002 yılında yüzde 30 iken, 2010 yılında yüzde 3,7'e gerilediği kaydedildi. 2002 yılında sosyal yardım niteliğindeki kamu harcamalarının GSYH'ye oranı yüzde 0,3 iken, bu oranın 2010 yılında yüzde 1,2'ye yükseldiğini vurgulanan raporda, sağlık hizmetlerine erişim, fiziki altyapı ve sağlık çalışanı sayısı ile sunulan hizmetin kalitesindeki artışla birlikte kamu sağlık harcamalarının GSYH'ye oranının 2001 yılında yüzde 3,8 iken 2010 yılında yüzde 4,5'e ulaştığı belirtildi. Eğitimin tüm kademelerine kamu kaynaklarından tahsis edilen bütçe ödeneklerinin GSYH'ye oranı 2001 yılında yüzde 2,25 iken 2011 yılında 3,56'ya yükseldiği kaydedilen raporda, bilim, teknoloji ve yeniliğin rekabetçiliğin ve sürdürülebilir sosyoekonomik kalkınmanın belirleyici unsurlarından biri olduğu kabul edilen Ar-Ge harcamalarının GSYH içindeki payının da 2002 yılında yüzde 0,53 iken 2010 yılında yüzde 0,84'e ulaştığı ifade edildi.

“KİŞİ BAŞINA ENERJİ TÜKETİMİ SON YILLARDA ARTTI”

Türkiye Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’nda şu ifadeler yer aldı:

“Gelişmişlik açısından bir gösterge olarak kabul edilen kişi başına enerji tüketimi Türkiye'de ekonomik büyümeye paralel olarak son yıllarda artış göstermiştir. 1992 yılında 975 kilogram eşdeğer petrol (KEP) olan kişi başına enerji tüketimi, yüzde 52 oranında artarak 2010 yılında bin 482 KEP'e yükselmiştir. Aynı dönemde, toplam enerji arzı 56 bin 604 bin ton eşdeğer petrolden (TEP) 109 bin 266 bin TEP'e çıkmıştır. 1992 yılında toplam enerji arzının 10 bin 002 TEP'i yenilenebilir enerji kaynaklarıyla karşılanırken 2010 yılında bu değer 11 bin 661 TEP'e yükselmiştir.”

Kalkınma Bakanlığı'nın hazırladığı raporda 1994 yılında atık bertaraf hizmeti verilen nüfusun toplam nüfusa oranının sadece yüzde 5 iken, bu oranın 2011 yılında yüzde 58'e yükseldiği belirtildi. Ayrıca raporda, 1992 yılında yüzde 47 olan geri kazanım oranı, 2003 yılına kadar yüzde 30'a gerilemiş olsa da, atığın bir değer olarak görülmesi ve geri kazanım ile ekonomiye kazandırılması gerekliliğinin daha fazla fark edilmesiyle bu oranın 2009 yılında yüzde 153'e kadar ulaştığı vurgulandı. İçme ve kullanma suyu şebeke yatırımlarının gerçekleştirilmesiyle belediye sınırları içinde yaşayan nüfustan içme ve kullanma suyundan yararlananların oranının 1994 yılında yüzde 88'den 2010 yılında yüzde 99'a ulaştığı bildirilen Türkiye Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’nda, belediyelerin atık su arıtma hizmetlerinde son yıllarda önemli gelişmeler olduğu ve bu kapsamda, 1994 yılında arıtma tesisiyle hizmet verilen belediye nüfusunun toplam belediye nüfusu içindeki payının yüzde 13 iken bu oranın 2010 yılında yaklaşık 5 kat artarak yüzde 62'ye yükseldiği belirtildi. Bu gelişmeler kapsamında zengin biyolojik çeşitliliğin korunması ve geliştirilmesi amacıyla ulusal ve uluslararası koruma statüsüne sahip doğa koruma alanları ilan edildiği ve bu alanların toplam yüzölçümünün 2008 yılında 4,1 milyon hektara ulaştığı bildirildi.

Öte yandan Türkiye'de korunan alanların ülke yüzölçümüne oranı, 1992 yılında yüzde 3,02 iken 2008 yılında bu oranın yüzde 5,05'e yükseldiği de kaydedildi. Türkiye’nin 1990-2007 yılları arasında iklim değişikliğiyle mücadele için doğrudan ve dolaylı olarak sanayi, ulaştırma, enerji ve atık yönetimi gibi sektörlerde uyguladığı politikalarla ve tamamen kendi imkanlarıyla sürece katkı sağladığı açıklanan raporda, bu dönemde sera gazı emisyonlarında hiçbir önlem alınmaması durumuna göre yüzde 20 azaltım yapıldığı da eklendi.

“TÜRKİYE, KÜRESEL SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE DAHA FAZLA DUYARLI”

Raporda şöyle denildi:

“Türkiye, yakalanan bu hızlı değişim ve gelişim eğilimi ile küresel sorunların çözümüne daha fazla duyarlı ve katkı vermesi gereken bir aktör olduğunun bilinciyle Rio de Janerio’da toplanacak Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Konferansına (Rio+20) hazırlanmıştır. Ülkemizde yürütülen Zirveye hazırlık çalışmaları, Kalkınma Bakanlığı koordinasyonunda "Türkiye'nin 2012 BM Sürdürülebilir Kalkınma Konferansına (Rio+20) Hazırlıklarının Desteklenmesi Projesi" çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Kalkınma Bakanlığı koordinasyonunda Eylül 2011'de başlatılan Rio+20 Zirvesi ulusal hazırlık çalışmaları çerçevesinde 55 kurum ve kuruluştan 1.300 kişinin katılımı ile; Bilgilendirme toplantısı, geniş katılımlı çalıştay, bölgesel toplantı, STK ve özel sektörle diyalog toplantıları, yuvarlak masa toplantısı, Uluslararası düzeyde bir panel ve basın toplantısı gerçekleştirilmiştir.”

Öte yandan, Türkiye'nin Rio+20 Zirvesine hazırlıkları kapsamında yapılan bir çağrı ile sürdürülebilir kalkınma alanındaki iyi uygulamaların toplandığı ve kamu kesimi, sivil toplum kuruluşları, özel sektör ve üniversitelerden toplam 181 iyi uygulama projesi için başvuruda bulunulduğu belirtildi. Bağımsız bir değerlendirme sürecine sonucunda sürdürülebilir kalkınmaya sağladıkları katkı açısından iki aşamalı bir puanlamayla değerlendirilen bu başvurulardan 24'ünün "en iyi uygulama örnekleri" olarak belirlendiği raporda ayrıca, özel sektörün, STK'ların, üniversitelerin, kamu kuruluşlarının sürdürülebilir kalkınma konusundaki başarılarının örneği olarak belirlenen 24 uygulama, Rio+20 Zirvesinde dünyaya tanıtılacağı bildirildi. Tüm bu çalışmaların sonucunda, Kalkınma Bakanlığı tarafından "Türkiye Sürdürülebilir Kalkınma Raporu: 'Geleceği Sahiplenmek 2012’ başlıklı raporunun katılımcı ve şeffaf bir süreçte hazırlandığı ifade edildi.

Raporun amacının Türkiye'nin sürdürülebilir kalkınma sürecinde hayata geçirdiği çalışmaları değerlendirmek, gelecekte uygulayacağı politikaları ifade etmek, ulusal vizyonu belirlemek ve küresel sorunların çözümünde ülkemizin yapabileceği katkıları değerlendirmek olduğu, ayrıca, bu rapor ile, sürdürülebilir kalkınmanın bir aracı olarak "yeşil büyüme" konusundaki fırsatları ve engelleri tespit ederek, yeşil büyümenin ekonomi, toplum ve çevre için bütüncül politikalar oluşturulmasında katkı verebileceği alanların ele alınmasının amaçlandığı vurgulandı. Raporda, Türkiye'nin sürdürülebilir kalkınma için uygulayacağı yeşil büyüme yaklaşımının genel bileşenlerinin ortaya çıkarıldığı, fırsatlar ve zorluklar değerlendirilip, 1992 sonrası sürdürülebilir kalkınma bileşenlerindeki gelişmeler özetlenirken özellikle son 10 yıllık dönemdeki uygulamalar ve politikaların mercek altına alındığı da belirtildi. Türkiye'nin yeşil büyüme hedefi gerçekleştirilirken, ulusal öncelikler ve kapasiteler ile kısıtlar doğrultusunda ekonominin çevre baskısını azaltma potansiyeli yüksek sektörlerinde nasıl ve hangi araçlarla ele alınabileceği belirtilen raporda, ulusal çabaların uluslararası mekanizmalarla bütünleşmesi için işbirliği ve eşgüdüm konularındaki görüşlerin yer aldığı vurgulandı.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler