AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır'da BDP ile terör örgütü PKK'ya yüklendi. Başbakan Erdoğan, "Bizi bölmek istiyorlar. Bu BDP, PKK'dan gücünü almak suretiyle bizi bölmek istiyor. Madem bunlar benim Kürt kardeşimi seviyorlar, gidip sabah namazından çıkan bir Kürt imamı niçin öldürüyorlar? Benim madem ki Kürt kardeşlerimi seviyorlar da Cizre'de benim Kürt yavrularımın kaldığı, imam hatipli öğrencilerin kaldığı yurdu niçin ateşe veriyorlar? Bunların derdi başka. Bunlar 'Kürtlerin dini Zerdüştlüktür' diyenler. Bunlar 'İslam kılıç zoruyla kabul ettirildi' diyenler. Böyle bir şey yok. İşte Selahaddin'i Eyyubi'yi söyledim size.'' dedi.
Erdoğan, partisince İstasyon Meydanı'nda düzenlenen mitingde halka hitap etti. Çanakkale'de, Sarıkamış'ta Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arap ve Roman şehitlerin yan yana yattığını belirten Erdoğan, ''Biz, Kutül Amare'de, Türk, Kürt, Arap, o büyük zaferi birlikte kazandık. Kurtuluş Savaşı'nı biz hep birlikte verdik. Cumhuriyeti biz hep birlikte kurduk. Mevlana ne kadar bu toprağın insanıysa, Ahmedi Hani de işte o kadar bu toprağın insanıdır. Yunus Emre ne kadar bu toprağın sesiyse, Mela Ceziri de işte o kadar bu toprağın sesidir. Hacı Bektaş Veli ne kadar bu toprağın evladıysa, Faki Teyra da İbrahim Gülşeni de işte o kadar bu toprağın evladıdır. Bizim derdimiz bu. Aşıklar, ozanlar nasıl bu toprakların sesi, nefesiyse, dengbejler de aynı şekilde bu toprakların sesidir, nefesidir.'' diye konuştu.
"CHP CAMİLERİ AHIRA, DEPOYA ÇEVİRDİ"
Başbakan Erdoğan, Kürt sorununun müsebbibinin, Kürtlerin yaşadığı sorunların kaynağının CHP olduğunu belirterek, ''Daha bir kaç gün öncesine kadar 'Kürt' diyemeyen CHP Genel Başkanı, sandığa iki hafta kala Kürt meselesini hatırlayıverdi. Bunlar, zoraki demokrat; bunlar, muvakkat demokrat, geçici demokrat; bunlar, sandık demokratı. Siz Diyarbakır'da ne acı çektiyseniz, biz Ankara'da aynı acıyı çektik. Diyarbakırlı annenin gözünden yaş akarken, Çankırılı annenin gözünden yaş akarken, bizim de gözlerimiz yaşardı. On yıllar boyunca yoksulluğu birlikte yaşadık. On yıllar boyunca, baskıyı, zulmü, statükonun faşizan baskısını birlikte yaşadık. Size yasak olanlar, bize de yasaktı. Ahmedi Hani, sadece size yasaklanmadı, bize de yasaklandı. Necip Fazıl, sadece bize değil size de yasaklandı. Ahıra, depoya çevrilen camiler, CHP'nin eseri oldu bu ülkede.''
şeklinde sözlerini sürdürdü.
''Bu ülkede zulmü birlikte yaşadık, birlikte mazlum olduk, CHP'nin tek partili döneminin, CHP zulmünün, CHP baskısının faturasını hep birlikte ödedik'' diyen Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Şu anda, yüzlerine maske takıp, işbirlikçilerinin desteği ile buraya gelenler, aslında burada yaşanan zulmün bizzat mimarlarıdır. Kürt meselesinin patenti, CHP'ye aittir. Kürt sorununun müsebbibi, CHP'dir. Kürt kardeşlerimin yaşadığı acının kaynağı, bizzat CHP'dir.''
"BİZ 'DİYARBAKIR, VAN, MARDİN' DEDİK, ONLAR İLLA 'SİLİVRİ' DEDİLER"
Ahmedi Hani'nin Memu Zin isimli kitabını gösteren Erdoğan, ''Bu, CHP'nin Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından onaylanarak yasaklanmıştı, ama bunu biz şimdi ne yaptık, Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak yayınladık. CHP nerede, biz nerede?'' diye sordu.
Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: "9 yıl boyunca buraya uğramadılar. Kürt meselesinin çözümü için verdiğimiz mücadelenin önünde aşılmaz bir duvar gibi durdular. Dün Diyarbakır'a gelip sizlere şirin görünmeye çalışıyorlar. CHP'nin Genel Başkanı, 8,5 yıl boyunca CHP'nin Grup Başkanvekili olarak Kürt meselesini parlamentoda bizzat inkar etti, reddetti. Daha bir kaç gün öncesine kadar 'Kürt' diyemeyen CHP Genel Başkanı, sandığa iki hafta kala Kürt meselesini hatırlayıverdi. Böyle birisi. Bunlar, zoraki demokrat; bunlar, muvakkat demokrat, geçici demokrat; bunlar, sandık demokratı. Biz, 'analar ağlamasın' dedikçe bunlar, 'tabii ki analar ağlayacak' dediler; biz, 'Kürt meselesi' dedikçe, bunlar, 'Kürt meselesi yok' dediler; biz, 'milli birlik' dedikçe, 'Kardeşlik' dedikçe, bunlar, 'ulusalcılık' dediler, zulmü savundular. Biz, 'Diyarbakır, Van, Mardin' dedik, onlar illa 'Silivri' dediler.''
CHP'nin, bunu sadece bugün değil tarihleri boyunca yaptığını dile getiren Erdoğan, ''Kürtçe plakları, kasetleri bunlar yasakladı. Kürtçeyi, Kürt kardeşimin kültürünü bunlar inkar ettiler, bunlar reddettiler. Diyarbakır Cezaevi'ndeki işkencelere, faili meçhullere, asit kuyularına, Ergenekon terör örgütüne bunlar sahip çıktılar. Hatta ne dedi; 'bana gösterin' dedi, 'gideyim ben de üye olayım' dedi.'' diye konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz