Erdoğan ODTÜ'deki olaylarla ilgili olarak üniversite yönetimini samimi bulmadığını belirterek "Sizin yetiştirdiğiniz öğrenciler bunlarsa bu ülke batmış" dedi.
Erdoğan konuşmasında isim vermeden Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın "Bir BDP’li kadın vekile çok kızıyordum. Ama artık kızmıyorum. Onun yerinde olsam ben de dağa çıkardım" sözleriyle ilgili olarak da "Hayır bizim yolumuz bu değil. Bir kere dağdaki dağdan kaçanı infaz ediyor. Bizim değerlerimiz içinde bu yol yok. Bizim değerlerimizde anlatmak konuşmak ikna etmek var." diye konuştu.
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:
**KUVVETLER AYRILIĞI TARTIŞMASI**
"Yasama yürütme ve yargının yetki ihlaline karşıyız. Biz bir kere kuvvetler ayrılığını en kuvvetli şekilde savunan ülkeyiz. Çünkü biz bunu ağır bedelini ödedik İktidar partisinin kapatıldığı bir ülkeyiz.
Bir defa yargının, yürütmenin yasalara aykırı almış olduğu bir karar varsa tabi ki bunu denetleme hakkı vardır. Denetme hakkına söyleyecek bir şeyimiz yok. Benim Bakanım şube müdürünü alıyor tayini yapacak. Ve bu tayini siz 11 kez 12 kez atama durduruluyor. Bir bakan şube müdürünü atayamazsa siz bunda ne ararsınız. Bir hukuk oluşturuluyor ve birileri bu hukuku koruyor.
**ARINÇ'A YANIT**
Bana da işkence yapılma ben dağa çıkarım. Hayır bizim yolumuz bu değil. Bir kere dağdaki dağdan kaçanı infaz ediyor. Bizim değerlerimiz içinde bu yol yok. Bizim değerlerimizde anlatmak konuşmak ikna etmek var.
Terörle mücadelede ittifak sağlayamıyorsak bu bizim için büyük bir açıktır. İçeriğiyle ilgili çok çalışma yaptık. Bir yere geldik. Ancak bakın bir yanlış başka bir yanlışla temizlenemez. Burada bir kan varsa kanla temizleyemezsiniz. Bu adamı iyi atmamız lazım. Diyarbakır cezaevi hakkında görüşlerimiz çok önceden açıklanmıştır. O işkenceleri ben de gördüm. Biz bunu meydanlara taşımadık oralarda söylemedik.
Ama dikkat edilirse bazı partilerin ilk işleri hemen meydanlara inmek. Bunlar çıkış yolu değil. Demokrasiyi benimsemiş parlamentoya girmişseniz bütün çözümü burada aramanız lazım.
Biz teröristlerle müzakere etmeyiz ancak parlamentodaki uzantısıyla konuşuruz dedim. Üstelik bazı şeylere rağmen. İspanya, İngiltere, İrlanda ve Uzak Doğu'da bu müzakereleri görürsünüz. İlgili bakanlarımız gitti konuşmalar ve araştırmalar yaptı. Derdimiz terörle mücadelede ülkemizi nasıl huzura kavuştururuz.
Biz Ak Parti iktidarı olarak hep yaşatma gayreti içinde olduk. Ama birileri hep öldürme gayreti içinde. Bakın dün Meclis'te biri Uludere için bağırıyor. Bu bir soykırımdır. Bunu söyleyen kişi Bingöl'ü konuşmuyor. Bizim askerlerimiz toplu halde şehit oldu. Bunları kimse gündemde tutmuyor. Ama herkes Uludere'yi gündemde tutuyor. Medyanın sorumluluğu vaR bu konuda. Askeri ve sivil yargı konuyu inceliyor.
Uludere'deki görüntüleri izlediğimde insan ve katırların hareketleri izleyebiliyorsunuz. Ancak katırların üstleri örtülü. Altında ne olduğu bilmiyorsunuz. Bunlara uyarı yapıldığı halde yürüyüşün devam etmesi hali var. Bunları terörist mi kaçakçı mı olduğunu ilgili birimlerin tespit etmesi mümkün değil. Orası terör bölgesi. Burada iki şey var. Bir kaçakçılığı meşrulaştıralım. İki terör olayı ise bunu kaçakçılık ile yapalım. Hata olmaz mı böyle işlerde her zaman olur.
'34 sivil vatandaş hayatını yitirdi' sözünü kesen Erdoğan, 'Bakın bu kadar basitleştirmeyelim, Terör örgütü üyesi de sivildir. Bakalım askeri ve sivil yargı ne karar verecek. Bunların kaçının sivil olduğunu bilmiyoruz. Buna rağmen biz bir adım attık. Dersim yanlışına düşmek istemedik. Dersim adına ben o gün özür diledim."
**GÜNGÖREN'İ NEREYE KOYACAĞIZ?**
Terör örgütü geldi orada onlarca insanımızı malesef şehit etti. Bunların arasında çocuk ve yaşlılar vardı. Ama dönüp bakıyoruz varsa yoksa Uludere. Genelkurmay Bakanlığımız askeri yargıyı devreye soktu, gereğini yaptı. Savcılık çalışıyor. Kan üzerinden, ölüm üzerinden kimse beslenemez.
**SİLİVRİ'DEKİ YARGILAMA**
Ben Kılıçdaroğlu kadar cesur değilim, Anayasayı çiğneyemem. Yargıya müdahale yetkim yok. Silivri bir açık hava hapishanesi değildir. Partimin hukukçuları bizimle ilgili olan boyutuyla değerlendirmektedir. Bizim gündemimizde af diye bir şey yok.
Benim silahlı kuvvetler mensupları için tutuksuz yargılanma isteğimi söylemişimdir. Ama bunun ötesine geçmem.
**TUTUKLU MİLLETVEKİLLERİ**
Siz dışarıda hiç mi milletvekili adayı bulamadınız da tutuklu olan insanları milletvekili adayı olarak gösterdiniz. Bundan sonrası Anayasa'da bir değişiklik yapmak suretiyle aday olabilmek şartlarında tutuklular milletvekili olamaz.
Suçun nevi ağır olduğu halde cezaevinden çıkarılmış olanlar var. Eğer bunu kullanırsanız yarın başkaları da bu yoldan girer.
**DEVLETTEKİ DERİN YAPI**
Devletteki derin yapı temizlendi iddiası içinde değiliz. Derin yapının sıfırlandığı bir ülke olamaz. Bu tür yapılar geçmişte bize zarar verdi. Mafya çete bunlarla olan mücadelemiz toplumu rahatlatmıştır. Diyelim ki siyasette belli yerlere geçmişte atama yapan bir yapı şimdi bunu yapamaz. Bizim çete ve mafyalarla olan mücadelemiz çok önemlidir.
**O İŞKENCEYİ BEN DE GÖRDÜM**
Benim belediye başkanığım dönemimde bazı arkadaşlarımız işkence gördü. 98-99 aralığında 2000 yılında öyle devam etti.
**ÖZAL'IN ÖLÜMÜ**
Cumhurbaşkanımız Devlet Denetleme sistemini devreye soktu. Birtakım sonuçlar ortaya çıktı. Ama Adli Tıp Kurumu bile daha net sonuç söyleyemedi.
Abdullah Bey'de ben de zehirlenme konusunda hassastır. Eşim benden önce ölmesin, ben eşimden önce öleyim. Önce tedbir, sonra tevekkür.
**EVDE BÖCEK, BAYKAL'IN KASEDİ**
Evimin altındaki ofiste böcek denen dinleme cihazı bulundu. Derin devlet denen bir şey var. Dünyada teknolojinin getirdiği bir kıyamet var.
Ben o gece (kasetin yayınlandığı gece) Meclis'te olmamış olsam belki o devam edip gidecekti. Olayı duyar duymaz anında müdahale edildi ve durum kestirebildi.
**ODTÜ YÖNETİMİ SAMİMİ DEĞİL**
Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu toplantısına 100'ün üzerinde üst düzey temsilci katılırlar ve orda kararlar alınır. Bir keresinde öğrenciler orada bizim toplantı yaptığımız yeri taşlamaya başladılar. Bir üniversitede öğrenciler toplantının yapıldığı yeri taşlayabilir mi?
Polis oraya niye geldi? Sırtında çantada taşlar, molotoflar lastikler yakmaya başlayan bir grup bu eylem başlayınca, takviye istendi.
Sizin yetiştirdiğiniz öğrenciler bunlarsa bu ülke batmış. Bunu yapanlar bu ülkenin genç mühendisleri, orda gururlanmamız gerekirken bunlarda bu heyecan yok. Ne öğretim üyelerinde var ne öğrencilerinde var. Kaldı ki bakıyorsunuz kimi başka üniversiteden gelmiş, kimi terör örgütüne üye.
Polis orada herhalde güvenlik tedbirini alacak, burası uzay merkezi.
**CUMHURBAŞKANININ DAVET EDİLMEMESİ**
Keşke TÜBİTAK Cumhurbaşkanımızın daveti kararını vermiş olsaydı çok daha güzel olurdu. Organizasyon tamamen TÜBİTAK'a aittir. Bizim burada bir durumumuz yoktur.
**KILIÇDAROĞLU MU BAYKAL MI?**
Kılıçdaroğlu, gazetecilerin aday mısınız sorusuna aday değilim demişti ertesi gün aday olmadı mı? Ya göründüğün gibi ol ya olduğun gibi görün.
**KADINA ŞİDDET**
İnsan olarak alınabilecek tedbirlerin azamisini alıyoruz. Kadına şiddette Türkiye oran olarak artmıyor, eksiliyor. Eskiden medye çok ciddi takip etmiyordu. Şimdi bunların hepsinin istatistiki değerleri alınıyor. Biz Müslüman'ız bizim dinimizde kadına sen el kaldıramazsın vuramazsın, kadın da erkeğe vuramaz.
Yasada çok ciddi düzenlemeler getirdik. Bunlar yakalandığı zaman gerekeni yaparız.
**TSK'DAKİ İNTİHARLAR**
Sadee intiharlar içerideki olaylarla ilgili değil. Edindiğim bilgiler Genelkurmay Başkanımızın bana açıkladığı Türkiye bu olaylarda geri sırada. Sayın Genelkurmay başkanımız bizde bu olayları a'dan z'ye incelettiğini söyledi. Bizde bu olaylar azalmakta. Bunların bir çoğu psikolojik şeyler. Ordumuzun toplamını aldığınızda bu ordunun içine geleni gideni düşünelim. Bir üsteğmen intihar etti. Onunla ilgili olarak Her şey her yerde rahatlıkla açıklanamaz. Bunlar yargınının içindedir ve bunları doğru bulmuyorum. Askerin içinde intiharlar oluyor da dışarıda olmuyor mu? Bunlar çok çirkin şeyler. Yazılı ve görsel medyadan benim ricam bu konularda daha hassas olması, hele hele sosyal medya.
**"ESAD'IN KARADA BİR HAKİMİYETİ KALMAMIŞTIR"**
Türkiye'nin Suriye politikası hakkında da değerlendirmelerde bulunan Erdoğan şunları kaydetti:
"Suriye'nin geleceğiyle ilgili olarak Esad'ın siyasi ömrüyle ilgili süre vermedim ama gidicidir. Halk sizi istemiyorsa er veya geç gidecektir. Esad işi mezhep savaşına getirmiştir. Suriye'de azınlığın çoğunluğa tahakkümü vardır. Esad'ın karada bir hakimiyeti kalmamıştır. Suriye politikasında geri adım atmayacağız. Esad'ın en büyük destekçisi İran'dır. BM Güvenlik Konseyi'nden beklenen kararın çıkmaması Esad'ı güçlendirmiştir. Batı destek veriyor Esad'a karşı ama beklediğimiz destek değil."