Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "'6 maddelik Annan Planı kabul edildi' dendiği andan itibaren şu ana kadar Suriye'de ölümler durmadı, yine devam ediyor. Burada kalkıp, 'Ben bunu ümit ediyorum, bekliyorum, beklentisi içindeyim' dememize zaten gerek yok. Buna gerek kalmıyor. Çünkü öldürmeye devam ediyor. Şu anda, bu tabloyu gördüğümüz için benim henüz böyle bir ümidim yok" dedi.
Güney Kore'nin Başkenti Seul'da düzenlenen Nükleer Güvenlik Zirvesi'ne katılan ve İran'daki temaslarının ardından dün saat 23.00 sıralarında Türkiye'ye dönen Başbakan Erdoğan, Esenboğa Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında, "23-29 Marta tarihleri arasında Güney Kore ve İran'a gerçekleştirdiğimiz ziyaretler her bakımdan faydalı olmuştur. Neticelerini de en kısa zamanda almaya başlayacağımızı inanıyorum" dedi.
Seul'e Güney Kore'nin ev sahipliğindeki Nükleer Güvenlik Zirvesi'nde Türkiye'yi temsil etmek için gittiğini hatırlatan Erdoğan, "Nükleer Güvenlik Zirvesi'nin ilki Nisan 2010'da 47 ülkenin katılımıyla Washington'da düzenlenmişti. Seul'daki bu ikinci zirveye 58 ülke katıldı. Ve 58 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarıyla birlikte bu zirveyi gerçekleştirmiş olduk. Zirve sonunda kabul ettiğimiz ortak bildiride nükleer emniyetin güçlendirilmesi ve nükleer terörizm riskinin azaltılması yönündeki siyasi irade beyanımızı yineledik. Önümüzdeki döneme yönelik uygulama önceliklerimizi de ifade ettik" diye konuştu.
"Ben de Türkiye'yi temsilen sürece ilişkin değerlendirmelerimizi ve bu alandaki politikalarımızın dayandığı temel ilkeleri yapmış olduğum iki ayrı konuşmada açıkladım" diyen Başbakan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Bizim bu konudaki temel yaklaşımımız, prensibimiz çok net; biz nükleer silahlardan tamamen arındırılmış, barışçıl hedefleri olan bir dünya hedefliyoruz. Bu hedefimizi bu anlayışımızı zirve vesilesiyle ifade ettik nükleer silahsızlanma yayılmanın önlenmesi ve nükleer enerjiden barışçı amaçlarla yararlanma alanlarda yararlanma tutumun kararlı biçimde sürdürülmesi gerektiğini vurguladık. Yakın zamanda Nükleer Santral projelerini başlatan ülke olarak bizim bu alandaki temel önceliğimiz nükleer enerjiden yüksek emniyet ve güvenlik standartlarında yararlanmaktır. Bu yüzden Nükleer Güvenlik Zirvesi sürecine başlangıcından itibaren güçlü destek verdik, veriyoruz. Desteğimizi önümüzdeki dönemde de sürdüreceğiz. Ve bundan sonraki üçüncü zirve 2 yıl sonra Hollanda'da yapılacak. Seul'da başta ABD Başkanı Barack Obama olmak üzere zirveye katılan lider ile ikili temaslarda, görüşmelerde bulunduk. Beraberimdeki bakanlarımızla çeşitli ülkelerden muadilleriyle bir araya geldiler, görüşmeler gerçekleştirdiler. Bu bakımdan Güney Kore ziyaretimiz son derece olumlu ve verimli ziyaret oldu. Orada hem ülkemizin hem de dünyanın geleceğini yakından ilgilendiren pek çok alanda dünyanın önde gelen liderleriyle görüş alışverişinde bulunduk."
İRAN ZİYARETİ
İran İslam Cumhuriyeti Birinci Yardımcısı Sayın Muhammed Rıza Rahimi'nin davetine icabetle Tahran'a gerçekleştirdiği resmi ziyaretin de son derece verimli olduğunu ifade eden Erdoğan, "Ziyaretim sırasında sayın Rahim'in yanı sıra dini rehber Sayın Ayetullah Ali Hamaney, Cumhurbaşkanı Sayın Ahmedinejat ve İslami Danışma Meclisi Başkanı Sayın Laricani ile görüşmelerde bulunduk. Temaslarımda ikili ilişkilerimizi, ticari, ekonomik alanda artan işbirliğimizi değerlendirme imkanı bulduk. Ayrıca Suriye olmak
üzere her iki ülkeyi ilgilendiren bölgesel ve uluslararası konularda kapsamlı görüş alış-verişinde bulunduk" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, bölgede yer alan her türlü istikrarsızlık unsurunun, Türkiye ve İran dahil olmak üzere bölge ülkelerinin tümünü birden etkileyeceğini, tümüne birden zarar vereceğini belirterek, "İranlı yetkililerle yaptığımız görüşmelerde bunu açıkça dile getirdik ve bu konuda hem fikir olduğumuzu teyit ettik. Bu görüş birlikteliğimizden, fikir birlikteliğimizden mülhem bölgemizin istikrarı ve kalkınması için komşumuz ve dostumuz İran ile ortak gayretlerimize her düzeyde devam ettirme kararlığımızı
ortaya koyduk. Ziyaret vesilesiyle İran'ın nükleer konusundaki görüşlerimizi en üst düzeyde İran tarafıyla bir kez daha samimiyetle paylaştık. Bu konunun diplomatik yollarla çözümünü kolaylaştırma için çabalarımızı sürdüreceğiz. Bu vesileyle her iki ziyaretim boyunca bizden yakın ilgisini esirgemeyen tüm Güney Koreli ve İranlı dostlarıma en sıcak teşekkürlerimi iletmek istiyorum" diye konuştu.
"SURİYE'DE ÖLÜMLER YİNE DEVAM EDİYOR"
Açıklamasının ardından bir gazetecinin "Tahran'daki görüşmelerde Suriye'ye insani yardım konusu gündeme geldi mi? Tahra'nın bu konuya yaklaşımı nasıl? Esad, Annan planını kabul ettiğini açıkladı. Siz bu planının sürdürülebilir ya da uygulanabilir olduğunu düşünüyor musunuz?" sorusuna Başbakan Erdoğan, "Esad Annan planını Lojistik destek konusunda şu anda henüz Suriye tarafının buna müsait olmadığını görüyoruz. Kızılay, beklediği cevapları alamadı beklediği adımları atamıyor. Burada sıkıntı var ama lojistik destek konusuna kimsenin hayır deme lüksü yok. İran'ın böyle bir yanlış yaklaşımı olmadı olmaz. '6 maddelik Annan planında kabul edildi' dendiği andan itibaren şu ana kadar Suriye'de ölümler durmadı. Yine devam ediyor. Yani burada kalkıp 'ben bunu ümit ediyorum, bekliyorum beklentisi içindeyim' dememize gerek yok. Buna gerek kalmıyor çünkü öldürmeye devam ediyor. Bu tabloyu gördüğümüz için benim henüz böyle bir ümidim yok. Kofi Annan, telefon görüşmesi için aradılar. Yarın görüşmemiz kararlaştırıldı. 30 Mart'ta görüşeceğiz kendisi Çin ziyaretinden sonra durum nedir? Şu andaki yorumu nedir? 1 Nisan'daki Suriye'nin dostları toplantınsa davet ettik. Gerek BM Genel Sekreteri gerekse Annan'ı bu toplantıda görmek istediğimizi kendilerine söyledik. Şu ana kadar da geleceğini bildiren ülke sayısı 71 oldu, bu sürekli bir artış içinde. Pazar günü de o toplantıyı gerçekleştireceğiz" yanıtını verdi.
Başka bir gazetecinin, Ahmedinejat ile gerçekleştirdiği görüşmenin bugüne alınmasının İran'ın bir diplomatik hamlesi olarak yorumlandığını söylemesi üzerine Başbakan Erdoğan, "O değerlendirmeyi yanlış yaklaşımlar olarak görürüm. Zira bir insan rahatsız olabilir. Hasta olabilir. Böyle bir rahatsızlık sebebiyle ertelenmesi talebi geldi. Kendileri ile hem heyetler arası hem de ikili görüşmemizi yaptık. Türkiye-İran ilişkilerin değerlendirmenin yanında bölgenin durumunu da değerlendirme fırsatımız oldu"
dedi.
Ayetullah Hamaney ile gerçekleştirdiği görüşmeye de değinen Erdoğan, "Bir dini lider olarak o da bizleri anlamlı bir şekilde karşıladılar. Türkiye'ye olan kardeşlik bağlarını ne kadar zengin olduğunu bunun çok açık net olarak sizlere ilan ettiler. Türkiye ile İran arasında atılması gereken adımların çok güçlü, çok zengin olması gerektiği istikametinde beklentilerinin olduğunu ve Suriye'ye yönelik de üzerinde durduğu konu burada da dayanışma içinde adımın atılması talebi ki buna benzer bir talep de Ruslardan da Sayın Medvedevle yaptığım görüşmede geldi. Rusya, Türkiye ve İran olarak bir araya gelerek bir şeyler yapalım talepleri oldu. Temennimiz Türkiye olarak bağcıyı dövmek değil üzümü yemek. Suriye' deki gidişe nasıl dur diyebiliriz. Suriye halkının iradesinin iktidar olduğunu nasıl görebiliriz bunu için herkesin bir şeyler yapası lazım. Türkiye olarak sınırı olan bir ülkeyiz. Buna el pençe divan durup seyirci olamayız. Atmamız gereken adımlar, yapmamız gerekenler var. Bu konuda şüphesiz üzerimize düşeni yapacağız. Pazar günü yapılacak toplantıda bu adımların bir boyutu teşkil etmektedir" ifadelerini kullandı.
"BİZİM ZİHNİYETİMİZDE KİTLE İMHA SİLAHI KULLANILAMAZ, BÖYLE BİR ŞEY YOK"
"Bir gazetecinin Obama ile yaptığınız görüşmeden Ahmedinejat'a İran'ın nükleer programıyla ilgili mesaj götürdünüz mü? ABD Büyükelçisinin petrol ithalatını kısıtlama yönünde Türkiye artık bir karar versin şeklinde beyanatı var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Erdoğan, "Zaten Sayın Obama bu konuda bizimle herhangi bir görüşmeye girmedi; ama biz İran'ın nükleer programı ile ilgili zaten tavrımızı Tahran Anlaşması ile koymuştuk. Amerika'nın talepleri istikametine yapılmış bir anlaşmaydı.
Brezilya'nın o zaman ki Cumhurbaşkanı ile bu adımı attık. Haklılığımız ortaya çıktı. Şimdi ise Obama'ya açık net söyledik. Dini lider Hamaney açık söylüyor; Bizim fıkhımızda kitle imha silahı kullanılamaz, böyle bir şeye yer yok. Bu akşam da görüşmemizde bu ifadeyi yine kullandılar. Şimdi bunu söyleyen bir insanın bu ifadelerinden sonra ben İran nükleer silah yapıyor iddiasında bulunamam. Aynı şeyi Cumhurbaşkanı da teyit ediyor. Onların barışçıl amaçla bir nükleer program uygulama hakkı yok mu? Uluslararası
Atom Enerjisi Vakfı zaman zaman farklı şeyler söylediler. İhtimalen konuşuyorlar. Şimdi bu işin tekniğini iyi bilenler yüzde 3.5'u buldun mu ondan sonra yüzde 10, 20 hepsini yapabilirsin. Öyle ise atılması gereken adım temennimiz odur ki dünya adil davransın ve dünya adaletini her yerde aynı şekilde göstersin. İsrail'in durumu ortada. o kadar başlık var kimse bunun hesabını sormuyor. Batı bunun da hesabını sorsun. Bunun hesabı sorulmayınca bize de dürüst davranmıyorlar. Niçin? diyoruz" yanıtını verdi.
"CHP GENEL BAŞKANI ADRESİ ŞAŞIRDI Kİ BÖYLE BİR TOPLANTI YAPTI"
Bir gazetecinin, CHP'nin Grup Toplantısı Tandoğan Meydanı'nda yapmasını hatırlatması ve 4+4+4 yasa teklifi görüşmelerini devam ettiği bu süreçte gerçekleşen eylemlerde polisin orantısız güç kullanması eleştirilere neden olduğunu söylemesi üzerine Başbakan Erdoğan, "Gösteri yürüyüş bunlar kanuna tabidir. Kanun tabi yapılıyorsa ve oradaki valilik kalkıp da şurada bunu yapacaksınız deyip de yapılıyorsa orada bu gösteriyi yapanların güvenliğini sağlamakla görevlidir. Ama yok böyle bir izin almadan haber bile vermeden bu tür adımlar atılıyor her taraf kırılıp dökülüyorsa çevrenin emniyetini almakla görevlidir. Görünen o ki bu noktada bazı sıkıtılar var ve polisimiz burada çevrenin güvenliğini alma ihtiyacını hissettiği için böyle bir adımı atmış olabilir. Detayını bilmiyorum. Fakat bugüne kadar ortaya koyduğu işlevi ile polisimiz dayak yiyen duruma da düşmüştür bunu da görüyorum. Özellikle sendikaların yaptığı eylemler bunların türü bunlar da çok açık net ortada" diye konuştu.
Ana muhalefet partisinin grup toplantısı ile ilgili açıklamayı Bülent Arınç'ın zaten yaptığını hatırlatan Erdoğan, "Yıllarca meclis başkanlığı yapmış bir insan olarak grup toplantısını nerede olabileceğini ifade etti. Fakat genel başkan herhalde adresi şaşırdı ki böyle bir grup toplantısını Tandoğan'da yapma zaruretini hissetti. Orada da bekledikleri cevabını alamadı. Üslup tabii bir siyasetçiye genel başkana yakışan bir üslup değil. Aynı üslubu kullanmama sözü verdik, kullanmayacağız" dedi.
"KURAN-I KERİM'İN SEÇMELİ DERS OLMASI HALKTAN ALDIĞIMIZ TALEP"
"Ortaokullarda ve liselerde Kuran-ı Kerim'in seçmeli ders olmasıyla ilgili CHP'nin yeni bir kutuplaşmaya yol açacağı yönündeki eleştirilere nasıl bakıyorsunuz?" sorusuna Erdoğan, "Burada siyaset yapıyoruz. Parlamentodayız grubumuz var. Bizim seçmeli ders olarak halkımızdan aldığımız bir talebi orada gündeme getirmekten daha doğal ne olur. Halkımız diyor ki düz liselerde ortaokulda Kuran-ı Kerim ve Peygamberimizin hayatı seçmeli ders olsun. Kimse buna mecbur edilmiyor, isteyen girecek isteyen girmeyecek.
Niye bundan rahatsız oluyorlar? KESK'in mensubunu tekme tokat o derse mi sokacaklar? Niye rahatsız oluyorlar? Ama dert başka. Dert burada ayrımcı damgasını vuruyorlar, iyot gibi ortaya çıkıyorlar. Kim kimdir? sualinin cevabın burada bulabilirsiniz. Başka talepler varmış. Siz de grup olarak demokratik bir ortamda teklifinizi getirirsiniz. Buna yönelik böyle Meclis'te böyle bir karar alınabilir. Ama niçin demokrasinin gereği olarak parlamento izinde bu yola başvurmuyorsun da hala sokaklarda bu işi arıyorsun.
Burada otoriter bir rejim yok, totaliter, otokratik bir rejim yok. Demokratik yollarla iktidara gelmiş gruplar var. Ben MHP' ye verdiği destekten dolayı teşekkür ediyorum" yanıtını verdi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz