YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Başbakan Erdoğan: Sabrımızın Da Bir Sınırı Var

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ne komşu, ne bölge, ne de dünya üzerindeki bir başka ülkeye...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ne komşu, ne bölge, ne de dünya üzerindeki bir başka ülkeye karşı hasmane tutumlarının olmadığını söyledi. Erdoğan, "Ancak bizim iyi niyetimizi ,sağduyulu, sabırlı yaklaşımlarımızı hiç kimse acizlik, çekingenlik olarak algılamasın. Herkes, her ülke bilsin ki; bizim de sabrımızın bir sınırı vardır. Elbette kurulan tuzakların farkındayız. Elbette birilerinin bizi çekmek istediği bataklığa girmeyiz. Ama gerekirse tüm imkanlarımızla dünyanın en güçlü, en mücehhez ordumuzla barış, güvenlik ve istikrar için gereken karşılığı vermekten bir an bile tereddüt etmeyiz." dedi.

Türkiye'nin ilk Milli Ana Muharebe Tankı Altay'ın ilk prototiplerinin tanıtım töreninde konuşan Erdoğan, son 100 yıl içinde, gerek Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'ndaki yaşanan sıkıntılar hatırlandığında bugün Altay Tankı'nın ne anlam ifade ettiğinin çok daha iyi anlaşılacağını kaydetti.

Erdoğan, "Osmanlı coğrafyasının her köyünden, hiç tereddüt etmeden savaşmaya koşan kahramanlarımız, yiğit Mehmetçiklerimiz vardı. Savaştıkları her cephede destan yazan komutanlarımız, zabitlerimiz, subaylarımız vardı. Ama bu ordu, özellikle Osmanlı'nın son dönemlerinde lojistik konusunda, teçhizat konusunda gerçekten çok büyük sıkıntılar içerisindeydi. Çöllerde savaşan Mehmetçiğin üzerinde, Balkan coğrafyasına uygun kıyafet vardı. Sarıkamış'ta, Erzurum'da, eksi 30'lara varan soğukta savaşan Mehmetçiğin üzerinde de tam aksine çöl kıyafetleri vardı. İstanbul'dan yola çıkıp, yarısı trenle, yarısı yaya olarak, 50 günde Erzincan'a ulaşabilen askerin ayağında parçalanmış çarıktan başka hiçbir şey yoktu. Koca bir tümen, elinde birkaç cebel topuyla, birkaç makinalı tüfekle, sınırlı sayıda mermiyle, aç bir şekilde, tam teçhizatlı, modern ordulara karşı cansiperane savaşmak zorunda kalıyordu." diye konuştu.

Bir örneği de hatırlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü; "Medine'de, Osmanlı Ordusu, kuşatma altında açlıktan ölmemek için, Merhum Fahrettin Paşa'nın talimatıyla çekirge yiyerek ayakta kalıyordu. Rahmetli büyük dedemin de şehit olduğu Sarıkamış'ta, askerlerimizi, düşman kadar, açlık kadar, yokluk kadar, maalesef bütün vücutlarını saran bit tüketiyordu. Buğday tanelerinin bir saç üzerinde kavrulmasıyla elde edilen bir avuç kavurga, Mehmetçik için bulunmaz bir nimet olarak görülüyordu. Avrupa ordularında uçak gelişmiş bir savaş aracı olarak kullanılırken, bizim, bırakınız neferlerimizi, zabitlerimiz dahi, uçağı ilk kez, kendi semalarında, üzerlerine bomba yağdırırken gördü. Burada bu anlamlı törende özellikle bir ismi hayırla, rahmet ve minnetle yadetmek istiyorum. Biliyorsunuz Kurtuluş Savaşı esnasında cephanenin gizlice Karadeniz'den özellikle Kastamonu İnebolu sahillerinden ulaşıyor, oradan kağnılarla içerdeki cephelere taşınıyordu. 1921 yılında Aralık ayında kağnısına cephane yükleyen Şerife bacının hatırası var. Kastamonu şehirinin kapısına kadar bu kağnıyı getirdi. Maalesef orada kağnının üzerinde kolları açık şekilde donmuş halde duruyordu. Şerife bacının cephanesinin üzerine örttüğü yorgan kaldırılınca askerler dehşet bir manzaraya karşı karşıya kaldılar. Kağnıdan otlara sarılı top gülleleri arasından çaputtan kundağa sarılmış bir bebek ağlıyordu. İşte bugün gerçekleştirdiğimiz bu tören bugün iftiharla müşahade edeceğimiz bu tankla inanıyorumki Şerife bacının onun gibi nice kahramanların da ruhlarını şah edecek bir manzara yaşıyoruz. Karda hem bebeğini hem cephanesini taşıyan bir ülkeden bugün artık nihayet kendi gemisini, kendi silahını, topunu, uçağını ve tankını imal eden bir ülke konumuna geldik. Ama burada bir öz eleştiri yapmak durumundayız."

"SAVUNMA SANAYİİNDE SESSİZ DEVRİM GERÇEKLEŞTİRDİK"

Erdoğan, Şerife bacının kağnının üzerinde donarak öldüğü günden 2002 yılına kadar tam 81 yıl geçtiğini, bu 81 yıl boyunca savunma sanayiinde gerekli adımların neden atılmadığını, gerekli yatırımların neden yapılmadığını sorgulamak zorunda olduklarının altını çizdi. Erdoğan, Gazi Mustafa Kemal'in başlattığı girişimlerin neden akamete uğradığını,Türkiye'nin kendi silahını, uçağını, helikopterini, tankını yapmaktan neden uzak kaldığını, ya da neden uzak tutulduğunu detaylı bir şekilde sorgulamak zorunda olduğunu ifade ederek; "Eğer bunu sorgulamazsak işte bu son 10 yılda attığımız devasa adımları geleceğe taşıyamayız. Rahmetli Nuri Demirağ, Gazi Mustafa Kemal'in talimatıyla Türkiye'nin yerli uçak sanayisinin temelleri atılıyordu. Ama bakıyorsunuz gizli bir el bu girişimleri akamete uğratıyor. Türkiye'de savunma sanayii maalesef on yıllarca gecikmeye maruz kaldı. Bunları sorgulayacağız. Bunları Çanakkale'de, Sarıkamış'ta, Hicaz'da düşmanın mermisinden ziyade imkansızlıkla yoksunlukla şehit olan Mehmetlerimiz adına bunları sorgulamak zorundayız." şeklinde konuştu.

Son 10 yılda savunma sanayiinde önemli mesafeler aldıklarını, deyim yerindeyse bu anlamda sessiz bir devrim gerçekleştirdiklerini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti: "Türkiye artık kendi savaş gemisini, kendi savaş portallarını, kendi helikopterlerini üretir hale geldi. Sadece üretmekle kalmadı. Artık dünyaya savunma sanayisi ile ilgili teknolojileri de ihraç ediyoruz. Eksiğimiz yok mu? Ciddi eksiklerimiz hala var. Bunları da süratle gidermek zorundayız. Eğer TSK'nın caydırıcılığının öne çıkartacaksak bunları başarmak durumundayız. İnşallah tüm bu adımlar gurur duyduğumuz işlerden biri de insansız savaş uçağıdır. Şuanda dünyada ABD, İsrail'den sonra insansız savaş uçağı üreten üçüncü ülke konumuna geldik. İnşallah temennimiz yerli mühendisler eliyle üretilen dünyanın her yerinde 2,5 metre çözünürlüğünde görüntü alabilecek kapasiteye sahip Göktürk2 uydusunu da kısa bir zaman içerisinde uzaya göndereceğiz. Güçlü ekonomimiz ile itibarlı aktif barışçıl dış politikamızla, eğitim, sağlık, adalet, emniyet yatırımlarımızla hukuk ve demokrasi alanındaki reformlarımızla 2013 hedeflerimize doğru hızla yol alıyoruz. Bilhassa son 10 yılda milli imkanlarla geliştirilen savunma sistemleri sayesinde ordumuzun gücüne güç kattık. Caydırıcılığını arttırdık. Bundan sonraki dönemde de savunma sanayimize olan desteğimizin sürdüreceğiz. Kendi ordusunun ihtiyacını karşılayan ve ürettiği sistemleri diğer dost ülkelere ihraç eden bir ülke olma yolunda inşallah emin adımlarla ilerlemeye devam ediyoruz. Burada bir hususunda altını çizmekte fayda görüyorum."

"SABRIMIZIN BİR SINIRI VARDIR"

"Bizim ne komşumuzla, ne de bölgemizle, ne de dünya üzerindeki bir ülkeye karşı peşinen söylüyorum hasmane tutumumuz yoktur" diyen Erdoğan, "Biz barışçıl istikrarlı huzur ve güven ortamının sadece bir ülke için değil, tüm bölge için hayati derecede önemli olduğuna inanıyoruz. Kendimiz için istediğimizi ayrım yapmadan tüm bölge ülkeleri içinde istiyor ve arzuluyoruz. Ancak bizim iyi niyetimizi,sağduyulu, sabırlı yaklaşımlarımızı hiç kimse acizlik, çekingenlik olarak algılamasın. Herkes, her ülke bilsin ki; bizim de sabrımızın bir sınırı vardır. Elbette kurulan tuzakların farkındayız. Elbette birilerinin bizi çekmek istediği bataklığa girmeyiz. Ama gerekirse tüm imkanlarımızla dünyanın en güçlü, en mücehhez ordumuzla barış, güvenlik ve istikrar için gereken karşılığı vermekten bir an bile tereddüt etmeyiz." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, karmaşık ve teknolojik alt sistemler içeren böylesi büyük bir savunma projesinin planlanan takvime uygun olarak, planlanandan bir iki yıl önce gerçekleştirilmesinin büyük önem arz ettiğini dile getirerek sözlerini şöyle tamamladı: "Memnuniyetle gördük ki; Altay projesi şu anda o istikamette yürütülüyor. Önümüzdeki dönemde seri üretim sözleşmesini imzalayarak milli tank Altay'ın mümkün olan en kısa sürede silahlı kuvvetlerimizin hizmetine sunulmasını planlıyoruz. Diğer savunma sistemlerinde olduğu gibi Altay'ında Türk mühendislerinin gayreti ile ortaya çıkmış olması hepimizi ayrıca gururlandırıyor."

Başbakan Erdoğan, kapalı alanda yapılan tanıtım töreninin ve konuşmaların ardından diğer katılımcılar ile Altay'ın özel olarak hazırlanan pistteki test sürüşlerini izledi. Törenin sonunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Kara Kuvvetleri Komutanı Hayri Kıvrıkoğlu, işadamı Mustafa Koç ve diğer katılımcılar milli tank Altay'ın önünde basına poz verdi.

ALTAY TANKI

İlk prototipte Altay’ın hareket kabiliyetlerinin test edilmesi ve mükemmelleştirilmesi planlanıyor. Proje kapsamında yapılan ikinci prototip ise Altay’ın atış kabiliyetini test etmek için kullanılacak. Bu iki prototipten elde edilen verilerle geliştirilmiş iki prototip daha üretilecek ve Altay tankı seri üretime hazır hale getirilecek. Yaklaşık 500 milyon dolarla hayata geçirilen Altay tankının seri üretimine 2015 yılında geçilecek.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin teknik ve taktik istekleri doğrultusunda her türlü harekat ihtiyaçlarına göre tasarlanan Altay tankı, modern tanklarda kullanılan en yeni teknolojiyle donatıldı. Alray'ın, üstün ateş gücü ve isabet oranı, yüksek hareket kabiliyeti ve beka özellikleri ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin en temel ve caydırıcı güçlerinden biri olması bekleniyor. Altay'ın tasarım, geliştirme, entegrasyon, test ve üretimine ilişkin tüm bilgi ve dokümanları içeren ve tankın seri üretimine temel teşkil edecek Teknik Veri Paketi, hiçbir kısıtlama olmaksızın ve tüm hakları ile Türkiye Cumhuriyeti'ne ait olacak.

Altay tankında tank komutanı, nişancı, sürücü ve doldurucu olmak üzere dört mürettebat görev yapıyor. Tank, zorlu arazi şartlarında istenilen performansı sergileyebilmesi için 1500 beygir gücünde yeni teknoloji ürünü bir motor ve transmisyona sahip. Altay'ın üzerinde ana silah olarak, birçok farklı tipte mühimmatı atabilen 120 mm'lik 55 kalibre top bulunuyor. Ana silah ve yardımcı silahların kontrol edilmesi için, Altay'a özel yeni nesil atış kontrol sistemi tasarlandı. Bu sistem sayesinde Altay hareket halindeki hedefleri de çok yüksek isabet oranıyla vurabiliyor. Tankı korumak üzere tasarlanan modüler kompozit zırhlar, mürettebatın kimyasal, biyolojik, radyoaktif ve nükleer tehditlerin bulunduğu ortamlarda görev yapmasına olanak sağlıyor. Altay Beka, Ateş Gücü, Hareket Kabiliyeti, Komuta Kontrol ve Haberleşme, Entegre Lojistik Destek ve Ergonomi başlıkları altında incelendiğinde, görev, tehdit ve çevre şartları ile uyumlu, kullanıcı isterlerini azami oranda karşılayan ve yeni nesil tanklara göre ilave özellikleri ile her türlü muharebe ortamında kullanılabilecek esneklikte ve ilgili görevlere adapte olabilen optimize bir tank olarak öne çıkıyor.

Altay'da bulunan diğer özellikler ise şunlar: "Elektrikli top kule takat sistemi, komuta kontrol muhabere bilgi sistemi, muharebe sahası tanıma tanıtma sistemi, nükleer ve kimyasal tehdit algılama sistemi, yangın söndürme ve infilak bastırma sistemi, uzaktan kumandalı silah sistemi (12.7 ve 7.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler