MERSİN (İHA) - Mersin'de, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile girdiği tartışma nedeniyle hakkında "Devlet büyüklerine hakaret, toplum önünde onur, şeref ve saygınlığını rencide etmek" suçlamasıyla kamu davası açılan çiftçi Kemal Öncel, çıktığı ilk duruşmada beraat etti. Başbakan'ın şikayetçi olmadığı dava sonrası açıklama yapan Öncel, yaşadığı süreçten sonra Bakanlar Kurulu'na başvurarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından azledilmek istediğini söyledi.
Çiftçi Kemal Öncel ile ilgili dava, bugün Mersin Adliyesi 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nde görüldü. 11 Şubat 2006 tarihinde Mersin'de, AK Parti Kongresi'ne katılan
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile girdiği tartışma nedeniyle hakkında, "Devlet büyüklerine hakaret, toplum önünde onur, şeref ve saygınlığını rencide etmek" suçundan açılan davada avukatsız olarak ifade veren Öncel, okunan iddianamenin iftiraname olduğunu, Başbakan'a hakaret etmediğini öne sürdü. Öncel ifadesinde, "Ben 2 yıldan beri borç içindeyim. Mahsulüm para etmiyor. İçinde bulunduğum sosyo ekonomik şartlar içinde feryat ettim. Olay günü Sayın Başbakan'a 'Sayın Başbakanım bu çiftçinin hali ne olacak?' diye bağırdım. Soru sorma hakkımı kullandım. Çünkü çiftçi olarak hepimizin durumu kötüdür. Konuşmalarımda Başbakan'a hakaret sözü yoktur" dedi.
Mahkeme heyeti, suçun yasal şekli oluşmadığından ve delil yetersizliğinden Kemal Öncel hakkında açılan davanın ilk duruşmasında beraat kararı verdi.
Öncel, mahkeme çıkışı yaptığı açıklamada, duruşmanın gayet güzel geçtiğini, yargı bünyesinde çok değerli hakim ve savcılar bulunduğunu belirterek, "Zaten ben bunu aylar önce hakkımda iddianame yerine iftiraname açıldığı günlerde sizlerle paylaşmıştım. Bu mahkemenin sonu berattır diye. Çünkü ben kendi doğruluğuma inanıyorum. Yalanlarla, iftiralarla kimse bir yere varamaz. Adalet geç de olsa tecelli ediyor" diye konuştu.
TÜRK VATANDAŞLIĞINDAN AZLİNİ İSTEDİ Kemal Öncel, açıklamasında sürpriz bir de karar aldığını duyurdu. 1959 doğumlu olduğunu ve doğduğu sabah rüyasında Atatürk'ü gören babasının adını Mustafa Kemal koyduğunu söyleyen Öncel, gözleri dolarak şu ifadeleri kullandı:
"Her sabah Atatürk'ün gençliğe hitabesini okuyarak kalkıyorum. Askerlik yaptığım, vergi verdiğim, doğup büyüdüğüm vatan topraklarında yaşamamın sınırının buraya kadar olduğunu düşünüyorum. Bugün itibariyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Başbakanlığına, Bakanlar Kurulu'na, vatandaşlıktan azledilmem noktasında bir dilekçe gönderdim. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan her zaman gurur duydum. Ben bu devletin insanıydım, beni bu noktaya getirebildilerse yazıklar olsun. Bir tek şey yaptım; Sayın Başbakan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık kimliğiyle AK Parti Kongresi'ne parti rozetiyle geldiği gün, 'Bu çiftçinin hali ne olacak?' diye bir soru sorma hakkımı kullandım. Bütün yaptığım buydu. Ondan sonra yaşadığım süreç beni bu noktaya getirdi. Ben bu vatan topraklarında doğdum, İstiklal Marşı'nın aşığı, Türk bayrağının aşığı, vatan topraklarının özlem ve hasretlerini çekmek istemeyen, vatan ve millet sevgisiyle yaşamış bir insanken, bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sınırlarında yaşamamak isteme gibi bir hakkımı kullanma noktasında bırakıldıysam, ben buraya çok dikkatli bir şekilde ünlem koyuyorum; ilgililer bunu dikkate almak zorundalar. Artık ben bu noktaya geldim."
Vatandaşlıktan azledilene kadar yaşanacak süreçte artık gururunun çok ağır bastığını, ailesinin ve kendisinin kötü günler yaşadığını ifade eden Öncel, "Gururumun kurbanı olup da fevri bir hareket içinde olmak istemiyorum" dedi.
Öncel, 11 Şubat 2006'dan sonraki yaşadığı süreçte çok büyük tehditler aldığını, bu tehditlerden sonra artık yaşayamaz hale geldiğini ileri sürdü.