Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bazı noktalardaki alkol yasağıyla ilgili olarak Anayasa'nın 58. maddesindeki amir hükmü hatırlattı. "Biz alkolik bir nesil mi yetiştireceğiz?" diyen Başbakan Erdoğan, "Alkolik bir gençlik istemiyoruz. Ve bu da anayasamızın amir hükmü. Yaptığımız iş bu" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kanal D - CNN Türk ortak yayınına katılarak Gazeteci Hande Fırat'ın moderatörlüğünde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Başbakan Erdoğan, BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın 'Öcalan silah bırakın demedi' diyerek terörist başı Öcalan'la doğrudan temas kurulması gerektiği yönündeki sözlerini değerlendirdi. "Doğrudan teması kim kuracak?" diyen Erdoğan, "BDP'liler kurmadı mı, kurdurmadık mı? 3 kez grup halinde gittiler, onlara da söylendi bunlar. Bunlar söylendi onlara. Ama söylendiği halde ipe un sermek olarak algılarım ben onu" diye konuştu.
Terör sorunun sona ermesi için öngörülen takvimle ilgili olarak bazı bakanların açıklamaları olduğu, Başbakan Erdoğan'ın ise nasıl bir takvim öngördüğü sorusu üzerine Erdoğan, "Kabine üyesi arkadaşlarım böyle bir açıklama yapmışlarsa hata etmişler. Çünkü bu işin takvimi olmaz" cevabını verdi.
2013 yılı içinde terör sorunun bitirmeyi arzu ettiklerini kaydeden Erdoğan, terör örgütünün yurt dışındaki uzantılarının da silah bırakması için çaba sarf edildiğini anlattı. "Biz onların yönetimleriyle de görüşüyoruz" diyen Erdoğan, bu konuyla ilgili olarak Yunanistan örneğini verdi. Yunanistan'a yapılan ziyarette orada bulunan PKK kamplarının kapatılması gerektiği yönünde Yunan hükümetine uyarılarda bulunduklarını ifade eden Erdoğan, "Dediler ki 'biz bunları atacağız'. Ve hakikaten aldığımız istihbari bilgilerle kampı dağıttıklarını öğrendik ve ardından 14 tane teröristi gözaltına aldılar" dedi.
Gözaltına alınan bu 14 teröristin ise ilginç bir şekilde mahkeme tarafından serbest bırakıldığı detayını da paylaşan Erdoğan, yurt dışındaki teröristlerin de silah bırakmaları konusunda gayret ettiklerini anlattı.
Erdoğan ayrıca yurt içinde terörle mücadelede rehavete kapılmayacaklarını ve tedbirlerin aynen devam edeceğini söyledi.
"AKİL İNSANLAR'IN YASAL STATÜSÜ OLMAYACAK"
Başbakan Erdoğan bir konu üzerine Akil İnsanlar Komisyonu kurulması konusuyla ilgili de bazı bilgiler paylaştı. "Bu süreç devam ediyor bir iki gün içerisinde bir yere varacağız" diyen Başbakan Erdoğan, "Hedefimiz şu; ülkemizin 7 siyasi bölgesi var malum. Bu 7 bölgede 7'şer kişiden oluşan bir akil insanlar kadromuz olacak ama bunlar belirleyici olmayacak. Bunların bütün gayreti özellikle toplumsal gayreti oluşturmak, onu geliştirmek çünkü biz bu toplumsal algıyı olumlu istikame geliştiremezsek, etkileyemezsek o beklenen neticeyi alamayız" şeklinde konuştu.
Akil İnsanlar Komisyonu'nun sekretaryasını Kamu Güvenliği Müsteşarlığı'nın oluşturacağını söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Toplumda karşılığı olan kişilerden oluşan bir akil insanlar oluşturalım diyoruz. Burada akademi camiası var, medya camiası var, çeşitli STK'larımızın temsilcileri var. Bütün bunlardan oluşan, bayanlar erkekler, oluşan ve bu 7 kişiden bir kişi Başkan, bir kişi Başkanvekili bir kişi de işin sekretaryasını o grubun içerisinde yürütecek, 4 kişi de o 7 kişilik heyetin üyesi olacak.
Ve bu başkanlarla birebir muhatap olacağım. Ve hedef de şuanda ilk yaptığımız çalışmalarla bir ayda bu iş de neticeye varmak. Akil adamlar çalışmalarını bir ay içerisinde yürütecekler, bitirecekler. Bunların yasal statüsü olmayacak, bu bir toplumsal destekleme. Kendileriyle yaptığımız bir hazırlık var. Bu hazırlamayı bir araya gelerek paylaşacağım, kendilerine bunu anlatacağız. Ve biz bu çerçeveyi kendilerine de bu süreçle alakalı takdim edeceğiz. Ve bütün bunların masraflarını her şeylerini de biz karşılamak suretiyle bu çalışmayı yürüteceğiz. Biraz süratli bir çalışma olsun istiyoruz."
Erdoğan, Akil İnsanlar Komisyonu'nun hazırladığı nihai raporun ise topluma deklare edileceğini belirtti. Erdoğan, akil insanların sınırı geçecek olan teröristleri izlemeleri, takip etmeleri gibi bir durumun da söz konusu olmadığının altını çizdi.
"YENİ ANAYASADA REFERANDUMA GİTME YOLUNU AÇABİLİRİZ"
Başbakan Erdoğan yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili de açıklamalarda bulundu. Yeni anayasa yapılmasıyla ilgili öngörülen Mart ayının sonuna gelindiğini ve bundan sonra kendi başlarının çaresine bakabileceklerini anlatan Erdoğan, "B planımızı, C planımızı uygulamaya koyacağız" dedi.
Erdoğan şöyle konuştu:
"Yeni anayasa ile ilgili artık tek çare kalıyor. Eğer anamuhalefet 'evet' derse onlarla oturur yürürüz. MHP zaten peşinen reddediyor. İkisi de olmuyorsa o zaman 'C Planı' devreye girer. C planında da bizim BDP ile anayasa değişikliği yapmamız mümkün değil. Ne kalıyor, ancak olsa olsa referanduma gitme yolunu açabiliriz. Ha onlarla oturur konuşuruz, referandum için 330'u parlamentodan çıkarmaya ve o yeni anayasa metniyle halkımızın huzuruna gitmeye çalışırız. Ve ben inanıyorum ki halkımız bu yeni anayasa sözünü kendilerine verdiğimiz için ona gerekli olan desteği verecektir ve bununla çok daha farklı bir Türkiye'yi, demokratik anlamda laik Türkiye Cumhuriyeti'ni güçlü bir şekilde oluştururuz."
Başbakan Erdoğan, yeni anayasa yapımı konusunda muhalefetin bir tarih vermemesini ise, "Ucu açık olduğu zaman bu sulandırmadır. Tarih vermiyorsanız bu işi sulandırıyorsunuz demektir" şeklinde yorumladı.
"KILIÇDAROĞLU'NUN İFADESİ YENİLİR YUTULUR BİR İFADE DEĞİL"
Başbakan Erdoğan, terörist başı Öcalan'ın çözüm sürecine destek vermesi ve mesajında İslam'a vurgu yapmasından dolayı "Öcalan hidayete mi erdi?" şeklindeki soru üzerine değerlendirmelerde bulundu. Espirili bir şekilde "Kimsenin hidayetinin kapalı olduğunu kimse söyleyemez" diyen Erdoğan, Öcalan'a önce radyo verildiğini, daha sonra televizyon verildiğini ve her gün egzersiz imkanı sağlandığını anlattı. Öcalan'a televizyon verilmesini "Biz onu bir anlamda hayata dahil ettik" diyen Erdoğan, "Hem kendi takımını izliyor, hem de Türkiye'de ne olup bitiyor bunu da artık çok yakından izliyor. Bu oradaki insan için yaşam koşullarının değiştirilmesi bakımından çok farklı bir şey. Benim verdiğim verebileceğim şey budur. Başka yetkim yok" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun 'Masanın bir ucunda Öcalan, bir ucunda Başbakan' şeklindeki ifadelerine de tepki gösteren Erdoğan, "Çok çirkin bir ifade. Yenilir yutulur bir ifade değil. Ama o bundan kendine bir rant elde ettiğini zannediyor. Edemeyecek. Çünkü dünyanın neresine giderseniz gidin istihbarat teşkilatları biliyorsunuz belki kaba bir ifade ama ajan olarak anılır. Ve o ajanlar eliyle onlar her kesimle irtibatlarını kurarlar, her kesimle de bir çözüm arayışı içindeyse onlarla birlikte bunu çözerler" diye konuştu.
CHP'nin DHKP-C terör örgütüne yönelik gerçekleştirilen operasyonlara tepki gösterdiğini de hatırlatan Başbakan Erdoğan, "Şuanda bizim kimlerle neyin mücadelesini verdiğimiz ortada ve ben şahsen DHKP-C terör örgütü gibi bir örgütü bunların savunmasını anlamış değilim ve anlamakta zorlanıyorum” dedi.
Erdoğan ayrıca DHKP-C saldırıları sonrası CHP'den 'bir geçmiş olsun' telefonun dahi gelmediğini söyleyerek "Bir 'geçmiş olsun telefonu' bile yapmamıştır ve kendilerine göre bir senaryo olduğunu, MHP'de söylemiş bunlar da söylemiştir. Türkiye'de kimlerle nasıl siyaset yapıldığı ortada” şeklinde konuştu.
"GÜÇLÜ ÜLKELERİN HİÇBİRİSİNDE EYALET KORKUSU YOK"
Başbakan Erdoğan'a eyalet sistemi ile ilgili sözleri de hatırlatıldı. Eyalet Sistemi ile ilgili olarak muhalefetin eleştirilerine cevap veren Erdoğan, “Bunlar tarih falan bilmiyorlar bunların tarih bilinci falan yok" diyerek, Osmanlı döneminde eyalet sistemi olduğunu kaydetti. Osmanlı'nın güçlü olmasından dolayı eyalet sisteminden çekinmediğini belirten Erdoğan, "Dünyadaki güçlü ülkelere bakarsanız bunların hiçbirisinde eyalet korkusu diye bir şey yok" dedi.
"MHP bir taraftan 'Osmanlının devamıyız' diyecek öbür taraftan Osmanlı'nın bu yönetim yapısını görmezden gelecek" diyerek MHP'nin tavrını eleştiren Erdoğan, güçlü bir Türkiye'nin eyalet sisteminden korkmaması gerektiğini ifade etti. "Biz azınlıklar konusunda, eyaletler konusunda Osmanlı'daki o hoşgörüyü hala yakalayabilmiş değiliz" diyen Erdoğan, eyalet sisteminin ırk üzerinden değil, bölgelerin isimleri üzerinden değerlendirebileceğini anlattı. Türkiye'nin yönetim yapısı ile ilgili olarak şuan için mevcut olan yapının gerekli olduğunu kaydeden Erdoğan, "Kontrol mekanizmalarını götüremezsek sıkıntı olur" şeklinde konuştu.
"ALKOLİK BİR GENÇLİK İSTEMİYORUZ"
Başbakan Erdoğan, Gazeteci Enis Berberoğlu'nun Afyon'daki bir alkol yasağını hatırlatarak "Bunlar Türkiye'de niye yaşanıyor?" diye sorması üzerine Başbakan Erdoğan önce Kadıköy Belediyesi'yle ilgili bir örnek verdi. Kadıköy'de CHP belediyesinin bir saatten sonra alkollü mekanları kapatma ve alkol satışlarını yasaklama kararı aldığını söyleyen Erdoğan, "Bana göre bu doğrudur. Ana medyada bu konuyla ilgili hiçbir şey konuşulmadı. Ama bunu AK Partili bir belediye yapmış olsaydı kıyamet kopardı" diye konuştu.
Daha sonra eline aldığı anayasa kitapçığından 58. maddeyi okuyan Başbakan Erdoğan, "Anayasanın 58. Maddesi; 'Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzer kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır' diyor. 'Alabilir' demiyor, bakın 'alır' diyor. Görev veriyor. Şimdi biz bunu devlet olarak yaptığımızda, hükümet olarak böyle bir adımı attığımızda buna ters yaklaşılıyor. Yani biz şuanda anayasanın amir hükmünü yerine getiriyoruz. Ve getiremediğim için de mahcubum milletime" şeklinde konuştu.
Kendisinin Yeşilay'ı desteklediğini belirten Erdoğan, "Biz alkolik bir nesil mi yetiştireceğiz, uyuşturucu kullanan tinerci bir nesil mi yetiştireceğiz yoksa bilimle başbaşa, hakikaten teknolojiyle iç içe, kitabı elinde tutan bir nesil ve ufku olan, geleceğe farklı bir şekilde bakan bir nesil mi yetiştireceğiz. Biz hangi tür bir gençlik istiyoruz? Sportmen, bilim, sanat bütün bunlarla uğraşan bir gençlik. Biz bunu istiyoruz. Alkolik bir gençlik istemiyoruz. Ve bu da anayasamızın amir hükmü. Yaptığımız iş bu" diye konuştu.
"DİYANET İŞLERİ BAŞKANIMA HAKSIZLIK YAPILIYOR"
Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'in İzmir'e atadığı müftüyle ilgili olarak sarf ettiği sözlerini de değerlendirdi. Diyanet İşleri Başkanı Görmez'e haksızlık yapıldığını, Görmez'in "İrfan sahibi bir ilim adamını buraya müftü olarak atıyoruz" dediğini söyleyen Erdoğan, "Buradan şu anlam çıkarılıyor; Yani İzmir irfan sahibi değil ve buraya irfan sahibi bir insan geliyor. Yahu burada atadığı bir müftünün tanımını yapıyor" şeklinde konuştu.
Erdoğan, "Buradan kalkıp bir şeyler çıkarma gayreti çok yanlış. Burada bir nitelik ortaya konuluyor. Ben inanıyorum ki bu nitelikten dolayı İzmirli kardeşlerim mutluluk duyacaktır" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, İsrail'in özür dilemesiyle ilgili bir soru üzerine açıklamalarda bulundu. İsrail heyetinin tazminat konusunu görüşmek üzere 12 Nisan'da Türkiye'ye geleceğini kaydeden Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın başkanlığındaki heyetin İsrail tarafıyla görüşeceğini, İsrail tarafının ayrıca şehit aileleriyle de görüşebileceğini belirtti.
Kendisinin de Gazze'ye bir ziyaret yapacağını belirten Erdoğan, "Ziyaret tarihi netleşmedi, herhangi bir sıkıntıya vesile olmadan gidelim diyoruz" dedi. Erdoğan Gazze ziyareti öncesinde ise tazminat konusunun da çözülerek Filistin'e eli güçlü olarak gitmek istediğini anlattı.
"TORUNLARIMIN 'DEDECİĞİM' DEMESİ BAMBAŞKA"
Programın moderatörlüğünü yapan CNN Türk Ankara Temsilcisi Hande Fırat, programı bitirmeden önce Başbakan Erdoğan'a son bir soru sormak istediğini söyledi. Kendisinin de kızı bulunduğunu ve kızının okuldaki tenefüs sürelerinin uzatılmasını istediğini hatırlatarak, "Torunlarınızı görüyor musunuz? Böyle talepleri oluyor mu?" diye sorması üzerine Başbakan Erdoğan, "Olmaz olur mu? İstanbul'a gidişimizi daha çok onlar sağlıyor. Onları görmek için özellikle gidiyoruz. Ve şuanda benim iki büyük torunum var, onlar ilkokula başladılar bu sene. Ve ikisi de oğlan. Ufak kız o da 3 yaşında falan. Fakat tabii üçü de insana farklı bir canlılık getiriyor, güç katıyor. Ve eşim de, ufak kızım da sadece onları görmek için özellikle 'İstanbul'a biran önce gidelim' diyorlar. Bazıları 'evlat torundan daha fazla sevilir' diyorlar ama tam tersi. Torun evlattan daha fazla seviliyor. Ve onların hele 'dedeciğim' demesi bambaşka" diye konuştu.
"Onun için ben en az 3 çocuk derken boşuna söylemiyorum yani. Bunun bir anlamı var" diyen Başbakan Erdoğan, Gazeteci Hande Fırat'a da aynı tavsiyede bulunarak "Onun için sen de az da kalma yani" dedi. Konuk gazetecilerin ise "Biraz geçti" demesi üzerine Erdoğan, "Daha dur bakalım, daha çok alınacak mesafe var" diyerek espiri yaptı.
Başbakan Erdoğan konuşmasını ise "Kim ne derse desin, biz büyük bir ülkeyiz. Tarihi iyi okumamız lazım ve biz o tarihimizin bize verdiği, ruh köklerimize verdiği canlılıkla yeniden inşallah düştüğümüz yerden ayağa kalkıyoruz, kalkacağız" diyerek bitirdi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz