HABER

Başbakan Yardımcısı Akdağ:

"PKK'ya terör örgütü diyemeyen, DHKP-C'nin yanında duran, Türkiye'nin Afrin'de kendi hukukunu, insanını, sınırlarını koruması için yaptığı harekata 'savaş' şeklinde tanımlamalar yapan bu örgütler, ne TTB'yi temsil ediyor ne de ismi başka olan örgütler Türkiye'deki o meslek gruplarını temsil ediyor" - "Ayın 15'inde uyuşturucuyla mücadelenin 2018-2023 eylem planını Bağımlılık ile Mücadele Yüksek Kurulu olarak görüşeceğiz ve kamuoyumuza açıklayacağız"

Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, "PKK'ya terör örgütü diyemeyen, DHKP-C'nin yanında duran, Türkiye'nin Afrin'de kendi hukukunu, insanını, sınırlarını koruması için yaptığı harekata 'savaş' şeklinde tanımlamalar yapan bu örgütler, ne TTB'yi temsil ediyor ne de ismi başka olan örgütler Türkiye'deki o meslek gruplarını temsil ediyor." dedi.

Akdağ, Habertürk televizyonunda katıldığı programda, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Zeytin Dalı Harekatı'nın dikkatli bir biçimde hem askerleri hem de sivilleri koruyarak devam ettiğini belirten Akdağ, karşı tarafa büyük bir zaiyat verildiğini, bütün dünyanın Türkiye'nin gerektiğinde böylesine kapsamlı bir askeri operasyonu ne kadar başarılı yürütebileceğinin şahidi olduğunu söyledi.

Sivillerin zarar görmemesi konusu üzerinde en hassas biçimde durduklarını dile getiren Akdağ, operasyonun büyük bir itinayla devam ettiğini vurguladı.

Akdağ, İstanbul'da yapılması kararlaştırılan Türkiye-Rusya-İran liderler zirvesine ilişkin şu bilgileri verdi:

"Diplomasi aslında her türlü şartı değerlendirerek kendi ülkeniz, hedefleriniz açısından en doğru ittifakları yapabilmektir. Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanlığımızın liderliğinde bu meseleyi çok güzel götürüyor. Hiç Türkiye'yi daha önceki yıllarda böylesine önemli bir uluslar arası hadisede bu kadar oyunun içinde göremezdiniz. Peki neden oyun içindeyiz? Bunu Sayın Kılıçdaroğlu'nun anlayamadığını ya da anlamak istemediğini görüyoruz. Oyun içindeyiz çünkü oyunun içinde olmak zorundayız. Tarih ve coğrafya bize belli bir rol biçmiş durumda. ABD'nin deniz aşırı yerden gelip orada kendilerine göre bir takım gayeleri var. Bizim de sınırlarımızı muhafaza etmek, Suriye'den bir terör ihracına mani olmak ve oradaki komşularımızın huzur içinde yaşamalarına katkı vermek gibi gayemiz var. Bu bir taraftan uygun bir diplomasiyle gerçekleştirilmeli, öbür taraftan da uygun bir güç kullanarak yapılmalı. Türkiye şu anda bunu mükemmel yapıyor. Türkiye iyi bir oyun kurucu. Şartlar değişebilir, değişen şartlara göre farklı ittifaklar olabilir bunları da tabii görmek lazım."

- "Bu yanlıştan dönmeleri gerekiyor"

ABD'nin YPG/PKK ve PYD/PKK'ya verdiği desteğe değinen Akdağ, "ABD yanlış yapıyor. YPG ve PYD'nin silahlandırılması, bir terör örgütünün desteklenmesi adeta ortakmış gibi davranılması, ABD'nin tarihte yaptığı en büyük hatalardan biri. Bu yanlıştan dönmeleri gerekiyor." diye konuştu.

AFAD'ın yeni bir göç dalgası konusunda Suriye Görev Gücü Başkanlığı ile çalıştığını belirten Akdağ, yakın zamanda göç dalgası ile ilgili bir emare olmadığını, ama buna rağmen göç dalgası olabilecek gibi hazırlandıklarını ifade etti.

- TBB'ye yönelik soruşturma

Akdağ, Türk Tabipleri Birliğinden (TTB) ve diğer kurumlardan "Türk" kelimesinin kaldırılmasıyla ilgili bir soru üzerine, Türkiye'de meslek örgütlerinin örgütlenme biçiminin, geçmiş dönemlerin vesayet artığı bir örgütlenme biçimi olduğunu söyledi.

Toplumun önemli bir kesiminin bu odaların örgütlenme yapısını bilmediğini dile getiren Akdağ, şöyle devam etti:

"Türk Tabipleri Birliği denilince Türkiye'deki bütün tabipleri temsil ediyormuş gibi görünüyor. Böyle bir şey yok. Bir defa mevcut kanunda bile devlet kuruluşları dışında çalışanların üye olma zorunluluğu olan bir kuruluş. Seçimlerinde de tabiplerin küçük bir kısmı oy veriyor ondan sonra Türkiye'deki bütün tabipleri niteler vaziyette TTB çıkıp açıklamalar yapıyor. Ben tabip olarak bundan acayip rahatsız oluyorum. Herkes de rahatsız oluyor. Tamamen kendi işlerinden uzaklaşmış, kör ideolojinin batağına saplanmış bazı meslek örgütleriyle karşı karşıyayız. PKK'ya terör örgütü diyemeyen, DHKP-C'nin yanında duran, Türkiye'nin Afrin'de kendi hukukunu, insanını, sınırlarını koruması için yaptığı harekata 'savaş' şeklinde tanımlamalar yapan bu örgütler, ne TTB'yi temsil ediyor ne de ismi başka olan örgütler, Türkiye'deki o meslek gruplarını temsil ediyor."

Akdağ, bunlarla ilgili uygun kanuni düzenlemeler yapılacağını belirterek, "Daha demokratik yapılar oluşturmak zorundayız. Mesela memur sendikaları çeşitlidir. Neden tabipler örgütü dediğimiz zaman, küçük bir azınlığı, kendi değerleriyle milletin değerleriyle ters düşen bir azınlığı temsil etsin? Bu kabul edilemez. Yaptıkları büyük bir yanlış. İdeolojik bir kör batağa saplanmak yerine Türkiye'deki tabiplerin meseleleriyle ilgilenmelidirler. Bunu başka meselelerde de gördük. Şırnak'ta, Hakkari'de çukur siyaseti yapıldığı zaman da adeta orada bu siyaseti oluşturanların yanında yer alabileceklerini gösteren ifadeleri olmuştu. Bunları kesinlikle bir doktor olarak reddediyorum ve Türkiye'deki doktorların da kahir ekseriyetinin bu şekilde düşündüğünü çok iyi biliyorum." dedi.

- YOİKK'nun hazırladığı eylem planı cuma günü açıklanacak

Türkiye'de Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Reform Programı'na ilişkin de açıklama yapan Başbakan Yardımcısı Akdağ, oluşturulan Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulunun (YOİKK) Türkiye'de iş yapmayı yatırımcılar açısından kolaylaştırmaya çalıştığını belirtti.

Akdağ, iş yapma kolaylığı endeksi açısından geçmişe göre ilerlemeler kaydedildiğini aktararak, şöyle konuştu:

"Bir önceki yılda 69'uncu sıradaydık, şimdi 60'ıncı sıradayız. Ancak burada büyük bir sıçrama yapmayı planlıyoruz. Dolayısıyla 2017-2018 için bir eylem planı hazırladık, bu eylem planının tartışılmış, konuşulmuş, revize edilmiş halini cuma günü kamuoyumuza, özel sektörümüze, bütün bakanlarımızla birlikte açıklamış olacağız. Bu eylem planı 100'ün üzerinde maddeden oluşuyor. Kanun değişiklikleri var, değişiklikler şu an Türkiye Büyük Millet Meclisinde, komisyonlarda görüşülüyor. 30 maddeye yakın kanun değişikliğine ilişkin Plan Bütçe Komisyonu'nda görüşmeler yaptım, genel kurula geldi."

İflas erteleme davalarının 6 ila 8 sene sürdüğünü aktaran Akdağ, "Battığını söyleyen bir şirket, mahkemeye başvuruyor. Mahkeme uygun görürse iflas erteleme veriyor, süre 6, 7, 8 senede bitiyor. Siz alacaklı olarak ağır bir biçimde mağdur duruma geçiyorsunuz. 6 sene boyunca alacaklarınızdan hiçbir şey almanız mümkün değil. Bu süreçleri kısaltıyoruz, 23 aya bu süreçleri indiriyoruz ve buna başlamak için bir şirketin borca batık hale gelmesini de artık beklemeyeceğiz." dedi.

Şirket kuruluşlarının kolaylaştırılması konusunda da çalışmalar yapıldığını da aktaran Akdağ, şirket kurulması sürecini kolaylaştırarak, yarım günde şirketin kurulmasını sağlayacaklarını ifade etti.

Başbakan Yardımcısı Akdağ, inşaat izinleri konusundaki yaptıkları düzenlemeler ile 18 adımda yapılan işi 6 adıma düşürdüklerini kaydetti.

Zamandan tasarruf etmek için hem teknolojiyi kullandıklarını hem zihniyeti değiştirdiklerini belirten Akdağ, daha fazla yatırımın daha fazla istihdam demek olduğunu, daha fazla istihdamın da iş, aş demek olduğunu söyledi.

Akdağ, "İş yapma kolaylığı açısından Türkiye layık olduğu yere doğru ilerleyecek, 2 yıl içerisinde ilk 20'ye girmeyi hedefliyoruz." dedi.

Bağımlılıkla mücadele konusunda yapılan çalışmalara ilişkin de bilgi veren Akdağ, Bağımlılık ile Mücadele Yüksek Kurulunu oluşturduklarını, bağımlılıkla mücadelenin topyekun bir çalışma olduğunu belirtti.

Akdağ, "Ayın 15'inde uyuşturucuyla mücadelenin 2018-2023 eylem planının Bağımlılık ile Mücadele Yüksek Kurulu olarak görüşeceğiz ve kamuoyumuza açıklayacağız." bilgisini verdi.

En Çok Aranan Haberler