Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Türkiye'nin huzuruna, barışına, demokrasisine karşı bir saldırıyla karşı karşıya kaldık. Bu acıyı ne kadar paylaşabilirsek, teröre karşı ne kadar ortak bir tavır takınabilirsek, birlikte hareket edebilirsek teröre en güzel cevabı bu şekilde vermiş olacağız" dedi.
Akdoğan, Emek 8. Cadde'deki galerileri ziyaret ederek, esnafla selamlaştı. Yalçın Akdoğan, bir iş yerinde esnafa hitaben yaptığı konuşmada, Ankara'daki terör saldırısında hayatını kaybedenlere taziyelerini iletti.
Günün siyaset yapma değil, acıyı paylaşma günü olduğunu ifade eden Akdoğan, bundan sonra yapılacak parti mitinglerinin teröre ortak tepki koyma niteliğinde olacağını kaydetti.
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, saldırıda hayatını kaybedenlerin acısının herkesin acısı olduğunu belirterek, "Bu saldırı bütün Türkiye'ye karşı gerçekleştirildi. Türkiye'nin huzuruna, barışına, demokrasisine karşı bir saldırıyla karşı karşıya kaldık. Bu acıyı ne kadar paylaşabilirsek, teröre karşı ne kadar ortak bir tavır takınabilirsek, birlikte hareket edebilirsek teröre en güzel cevabı bu şekilde vermiş olacağız" diye konuştu.
Terörün bir amacının da günlük yaşama sekte vurmak, genel gidişatı bozmak ve ülkeye yön vermeye çalışmak olduğuna işaret eden Akdoğan, Türkiye'ye kimsenin rota çizemeyeceğini belirtti.
Terör odaklarının AK Parti iktidara geldikten sonra da Türkiye'ye yön vermeye çalıştığını vurgulayan Akdoğan, "AK Parti yapılan bu saldırılara karşı bir mücadele ortaya koydu. Bunların arkasındaki kirli odaklar, vesayet odakları kim varsa, hangi örgüt ve anlayış varsa bunları etkisizleştirdiğimiz ve zayıflattığımız için Türkiye son zamanlarda önemli mesafeler kat etti. Bu oyunu bozmamız gerekiyor. Acımızı paylaşacağız, yaşayacağız, taziye günlerimizi geçireceğiz ve hayatı normal akışına çevireceğiz. Bu şekilde terörün oyununu bozabiliriz" ifadesini kullandı.
Bölgede çok büyük bir çalkantı olduğuna dikkati çeken Akdoğan, güneyde, yaklaşık bin 300 kilometrelik sınırda devlet otoritesinin olmadığını kaydetti.
- "Tek başına sivrisineklerle uğraşmak meseleyi çözmüyor"
Suriye ve Irak'ın fiziki olarak birkaç parçaya bölündüğünü anımsatan Akdoğan, terör örgütlerinin ve birtakım nüfuz peşinde koşan ülkelerin söz konusu bölgeyi savaş alanına çevirdiğini aktardı. Akdoğan, şöyle konuştu:
"Yanı başımızda bir bataklık var ve bu bataklık bu terör olaylarını üretiyor. Bu bataklık kurumadan, tamamen bu terör belasından kurtulmamız mümkün değil. Bataklığı kurutmadan tek başına sivrisineklerle uğraşmak meseleyi çözmüyor. Burada da samimi bir çaba gerekiyor. Suriye meselesi küresel satranç oyunu gibi güç çekişmelerine kurban edildi. Herkes nüfuz peşinde koşuyor ama olan insanlara oluyor, hayatlar sönüyor. 2,5 milyon insan Türkiye'ye geldi. Peki bunlarla kim ilgileniyor, kim kucak açıyor, kim sahip çıkıyor... Nüfuz peşine düşen kimse bu insanları düşünmüyor. Türkiye tamamen insani boyutuyla meseleye yaklaşıyor."
Şu an Türkiye'nin bölgede istikrar abidesi olduğunu ifade eden Akdoğan, çevre bölgelerdeki birçok ülkenin otoriteyi kaybettiğini, Türkiye'deki bu istikrar ve büyüme tablosunun bazılarını rahatsız ettiğini, bu rahatsızlığın bazı zamanlarda terör olayları şeklinde ortaya çıktığını vurguladı.
- "Sen kendi devletini nasıl suçlarsın"
Böyle saldırı durumlarında millet olarak ortak bir duruş sergilenmesi gerektiğini anlatan Akdoğan, şunları söyledi: "Bu milli bir mesele herhangi bir partinin meselesi değil, bir memleket meselesi. Bakın siyasi partiler arasındaki duruma. Sürekli bir hayır, her şeyi reddetme, bir araya gelememe... Peki terör gibi bir ortak meselede, ulusal bir sorunda bir araya gelemeyeceksek, ortak bir açıklama yapamayacaksak bu sorunla nasıl baş edeceğiz. Biz Türkiye hükümetsiz kalmasın dedik, taşın altına tüm vücudumuzu koyduk ama onlar kaçıyorlar."
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, terörle mücadeleyle ilgili ortak ve sorumlu bir duruş sergilenmesinin gerekliliğine vurgu yaparak, "Sorumsuz birtakım açıklamalar yapıldığını görüyorsunuz. Olay daha yeni olmuş, cenazeler kaldırılmamış çıkıyor birileri devleti suçluyor. Elinde delil var mı? Yok. Sen kendi devletini nasıl suçlarsın? Devlet halkına karşı bunları yapıyor nasıl dersin? Bunu dersen Türkiye'ye nasıl bir aidiyetin var senin" değerlendirmesinde bulundu.
(AA)