Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin dik duruşu sayesinde İsrail'in geri adım atmak zorunda kaldığını belirterek, "Yeni dönem basamak basamak başlayacak. Artık İsrail sorunların değil, çözümlerin bir parçası olacak. İsrail'deki dik duruşumuzu Suriye için de sürdürüyoruz. Bu rejim er ya da geç gidecek. Biz doğru noktada durduktan sonra, uluslararası hukuk çerçevesinde hareket edip insanı baz alan politikaları uyguladıktan sonra korkmaya gerek yok" dedi. Çözüm süreci hakkında da işadamlarına bilgi veren Babacan, çözüm süreciyle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin evrensel standartlarda haklarını doyasıya yaşayacağını, birinci sınıf demokrasi olmaması durumunda 2023 Türkiye'sinin ancak hayal olacağını ifade etti.
Bursa'da işadamlarıyla biraraya gelen Ali Babacan, gündeme ve ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
"İSRAİL'DE YENİ DÖNEM BASAMAK BASAMAK BAŞLAYACAK"
Türkiye'nin bölge için vizyonunun ulaşılması gerçekçi, ama çok çaba isteyen bir vizyon olduğuna inandıklarını anlatan Ali Babacan, "Hedeflerimize ulaşacağımıza inanıyoruz. Ortadoğu politikaları açısından önemli gelişmeler yaşanıyor. Biz 3 yıl boyunca yerimizde dimdik durduk. Ne oldu? En son İsrail Başbakanı Netanyahu bizim 3 yıl önce istediğimizi yerine getirdi. Şimdi yeni dönem basamak basamak başlayacak. Ümit ediyoruz ki İsrail bundan sonra sorunların değil, çözümlerin bir parçası olacak. Aynı dik duruşumuz, aynı hesabımız Suriye için de geçerli olacak. Bu rejim er ya da geç gidecek. Baskı ve zulümle kendi vatandaşını öldürerek bir rejimin meşruiyetini devam ettirmesi mümkün değil. Arap Ligi toplantısında Suriye'yi muhalefet temsil etti. Arap Ligi'ndeki 21 ülke resmen muhalefeti tanımış oldu. Biz doğru noktada durduktan sonra ulauslararası hukuk çerçevesinde hareket edip, insanı baz alan politikalar uyguladıktan sonra korkmaya gerek yok. Bunu söyledikten sonra karşı argüman söyleyen yok. Bu bölgedeki ülkeler bizim tarihi kültürel bağlarımızın güçlü olduğu ülke. Bunun ötesiyle de yakından ilgileniyoruz. Mısır'a 2 milyar dolar kredi açtık. Tunus'a 500 milyon dolar, Libya'ya 200 milyon dolar, Yemen'e 100 milyon dolar kredi açtık. Bu ülkelerdeki ekonomik dönüşüm, siyasi dönüşüme paralel olmalı. Ekonomi siyaset beraber olmadıktan sonra siyasi dönüşümün başarılı olması zor. Afrika son derece önemli. Afrika'daki büyükelçi sayımızı 12'den 34'e çıkardık. Türk Hava Yolları Afrika'nın 35 ülkesine doğrudan uçuyor. Türkiye yükselen bağış yapan donör ülke oldu. 1 milyar 300 milyon dolar nakit hibe bağışımız oldu. Verdiğimiz krediler hariç" diye konuştu.
"ÇÖZÜM SÜRECİYLE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ GERÇEK ANLAMDA EGEMEN OLACAK"
Son 1 yılda adalet, ekonomi ve siyasi konularda önemli reformlar yaptıklarını, sosyal konuda da çözüm sürecinin önemli olduğunu belirten Ali Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çözüm süreci Türkiye için tarihi öneme sahip. Burada yapılması gerekenler çok açık. Biz hep kardeşliği savunduk. Hep milli birliği savunduk. Ortak değerler etrafında tüm nüfusumuzu kucaklamayı savunduk. Açıkçası süreç içinde konuşmak sürece zarar veriyor. Asıl sorumluluk sahibi arkadaşlarımız ve Başbakanımız çok fazla bir şey söylemiyor. Fiilayat kendisini ortaya koyuyor. Biz değer verdiğimiz temel prensiplerimizin ve temel değerlerimizin gereğini yapıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes evrensel standartlarda haklarını doyasıya yaşasın istiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes özgürlükler noktasında dünyanın en ileri uygulamalarına kavuşsun, hukukun üstünlüğü ülkemizde gerçek anlamda egemen olsun istiyoruz. Bu prensibi Türkiye'de yaşatmak için olanca gücümüzle çalışmamız gerekiyor. Bunlarla beraber birinci sınıf bir demokrasi gelecek. Demokraside kalitenin en ileriye ulaşması gerekiyor. Eger bunu bugün sağlayamazsak 2023 Türkiye'si ancak hayal olacak. Son 10 yıl önemli. Artık Türkiye'de herkes mücadelesini fikirlerle yapacak. Siyaset önemli bir mücadele alanı olmalı. İdeolojilerle mücadele olacak."
"BUGÜNÜ KURTARMAK İSTESEK MUSLUKLARI AÇARIZ"
Türkiye'nin hükümetiyle, iş dünyası ve sivil toplum örgütleriyle el ele vererek son 10 yılda büyük başarılar elde ettiğini hatırlatan Babacan, "Son 3 yılda kriz döneminde bile Türkiye hem hızlı büyüyen, hem istihdam üreten, hem de borcunu milli gelire oranla düşüren ülke oldu. İstihdam son 3 yılda arttı. Aynı dönemde Amerikada 5 milyon, AB'de ise 6 milyon istihdam azaldı. Son bir yılda oluşan istihdamın yarısı kadınlardan oluşuyor. Bütün bunlar tarihi önemli trendler. Biz hep uzun vadeye baktık. Hep uzun vadeli istikrara odaklandık. 2010 ve 2011'de hızlı büyüdük. Büyümenin kompozisyonunda iç tüketimde ağırlık yaşanmıştı. İnsanlar bankadan kredi çekerek tüketimi arttırdılar. Bunun da önüne hızını sınırladık. Elimizde her türlü imkan var. Amerika ve AB'li dostlarımız bizi anlamakta güçlük çekiyor. "Biz vermek için takla atıyoruz, siz yavaşlatıyoruz" diyorlar. Bugünü kurtarmak istesek kolay, muslukları açarız. Halkımızın geleceğe güvenle bakmasını istiyoruz. Üretmeden tüketmesini istemiyoruz. İstesek büyüme hızını farklı noktaya getiririz. Ama gelecektekilere zarar veririz. Özellikle dış talepten gelen büyüme sağladık. iç talebin büyümeye katkısı olmadı. İhracat ağırlıklı büyüme oldu. Yeniden dengeledik. Cari açığımız yüzde 10'dan yüzde 6'lara düştü. 2012 enflasyonun 44 yıldaki en düşük rakamını elde ettik. Türkiye'nin riski düşük noktalara indi. Faizler düşük noktalara indi. Bir zamanlar hazinemiz 300 milyon dolar kredi bulmakta güçlük çekerken, bugün bir Türk firması 3 milyar dolar kredi buluyor. Bu Türkiye'ye olan güvenin eseri. 2013 için yüzde 4'lük büyümeyi hedef koyduk. İç ve dış talebin dengeli desteklediği büyüme olarak programa aldık. Yunanistan'a bakın 10 yıldır iç tüketimi sürekli olarak artıyor, ürettiğinden fazla tüketiyor. Kıbrıs Rum kesimi de aynı durumda. Bunu sonsuza kadar sürdüremezsiniz. Önce üreteceksiniz, üretebildiğiniz kadar tüketeceksiniz. Yatırım yapacaksınız, ihracat yapıp değer katacaksınız. Ürettiğiniz değer kadar refahı arttıracaksınız. Kısa vadeli suni refah artışı, geriye dönüşlerde ülkeleri çok kötü vuruyor. Krediyle tamamen borçlanmaya dayanan iç tüketim suni refahtır. Hak edilmeyen refahtır. Önce hak edelim, sonra refah seviyesine ulaşalım. 2013 yılı daha sağlam zeminde dışa açık, cari açık ve istihdam konusunda geleceğe güvenle bakan, yüzde 4 gibi büyüyen, AB'nin gıptayla bakığı bir yıl olacak. 7-8 Avrupa ülkesi temsilcisiyle oturuyoruz. Birisi sordu. "Yüzde 4 büyüme diyorsun. Senin bir puanı 8'e bölsen yarım yarım ülkelere dağıtsan hepimiz mutlu olacağız. Biz de coşku içinde açıklamalar yaparız" dedi. Uzun vadeye bakmak gelecek nesillere adaleti de getiriyor. Bugün tüketirseniz yarın çocuklarınız torunlarınız ödemek zorunda kalır" diye konuştu.
"DÜNYA ZOR DÖNEMDEN GEÇİYOR"
Dünyanın zor bir dönemden geçtiğinin altını çizen Babacan, “Dünyanın son 5-6 yılı kolay olmadı. Zor dönemlerden geçtik. Teknolojinin getirdiği imkanlar sebebiyle çok büyük sosyal değişim yaşanıyor. Cebinde telefon olan herkes küçük bir medya haline geldi. İnsanların söylemek istedikleri, duyurmak istedikleri şeyler var. Hele Türkiye’de bu oranın nüfusumuza göre yüksek olduğunu görüyoruz. Nüfusumuzun genç oluşu, kültürümüzden gelen, herkesin içine kapanık yaşamaması, sosyal medyada Türkiye’yi hareketli hale getiriyor” diyerek, sosyal medyanın önemine işaret etti.
Global ekonomik güç dengesinin hızla değiştiğini anlatan Babacan, “Dünyada ekonomik güç dengesinin batıdan doğudan doğru kayması söz konusu. Asya, Afrika çok önemli bir bölge olacak. Avrupa, Japonya, ABD’nin dünya ekonomisindeki gücü devam edecek, ama göreceli güç hızla kayıyor” dedi.
Finans sektörünün güven istediğini, artık hükümetlerin kuru sözlerinin güveni tesis etmeye yetmediğini kaydeden Babacan şunları söyledi:
“Bir ülkede finans sektörü sıkıntı yaşadığında, belki Merkez Bankası stabilite getirebilir. Ama devletin gücü maalesef kriz öncesi gibi değil. Pek çok ülkede hükümetler, bu benim imzamdır dediğinde eskisi kadar itibar görmüyor. Bu finans sisteminin özünde büyük bir yük. Batık alacakları olan bir MB’den bahsediyoruz. Belki kısa sürede ekonomiyi canlandırmak adına bir miktar bütçe açıklarına izin verilmesi özellikle Amerika için normal olabilir. Siyasi sistemin kilitlenişi, yönetimle kongre arasında uyumsuzluk bu uzlaşmayı maalesef bugüne kadar getirebilmiş değil. Avrupa, 27 ülkenin üye olduğu bir birlik. Hükümetlerle meclisler arasındaki uyumsuzluklar, popülist yaklaşımlar var. AB’de birçok ülkede ciddi bütçe açığı var. Öyle şeyler söyleniyor ki hayretlere düşüyoruz. Söylediği şey belki bir ayı, bir yılı kurtarabilir, ama geleceğe zarar verir. Bunu dikkate alan siyasi lider sayısı çok az. Böyle bir tabloda ekonominin en önemli unsuru olan güven unsuru bir türlü sağlanamıyor. Güven her şeyin esası. Bu sene düşük bir büyüme bekliyorlardı. Gelişmekte olan ülkelerde de sıkıntı var”.
Avrupalı siyasilerin popülist politikadan vazgeçmeleri gerektiğini ifade eden Babacan, “Bizim istediğimiz, artık gelişmiş ülkelerin de bir an önce orta vadeli güvenli programlarını ortaya koymaları. Bu yıl ABD’de nasıl bir maliye politikası uygulanacak henüz belli değil. Mayıs, hazirana ertelendi. İnsanların her gün mali uçurum diye bir haber okuduğu bir ülkede, herkes bu uçurum nedir, ben de uçar mıyım diye düşünüyor. Dolayısıyla bu güven unsuru önemli olacak. Hele AB’de yapısal reformlar çok ciddi problem. Rekabet gücü hızla geri düşüyor. Yeni nesilde girişimcilik ruhu eskisi kadar büyük değil. Birçok ülkede göç fobisi var. Bakın ABD’nin nüfusu göçle artıyor. 20-30 sene önce göçü kapatsaydı belki bugün nüfusu düşüyor olacaktı. Dinamik ekonomi bu genç nüfusla mümkün. AB’nin içine kapanık tutumu bu popülist politikada yatıyor. Ortak ekonomik çıkar zemini zayıflayınca siyasi birliğin de geleceği tartışılır hale geliyor. Halbuki AB ortak değerler etrafında oluşmuş. Bunun unutulmaması lazım. Bu evrensel değerlerin krize kurban edilmemesi lazım. AB bir barış projesi. İnşallah Türkiye’de üye olduğunda bu küresel barış projesi olacak. Türkiye’nin AB üyeliği geniş bir coğrafya için önemlidir” şeklinde konuştu.
Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Orta Doğu’da pek çok ülkede dönüşüm süreci başladı. Bunun Türkiye sayesinde olduğu söyleniyor. Biz inanıyoruz ki, Türkiye’nin içinde çok daha kuvvetle yaşattığı evrensel değerler pek çok ülkede benimsenebilir. Artık hudutlar anlamını yitirecek. Vizeleri kaldıralım diyoruz. Enerji, finansman rahatça ülkeden ülkeye akabilsin istiyoruz. Bu gerçekçi bir hedeftir”.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz