YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Başbakan Yardımcısı Arınç:

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, güvenlik toplantısının illegal dinlenmesine ilişkin, "Bir Başbakan odası, Genelkurmay Başkanı'nın odası, ne bileyim MİT Müsteşarı'nın

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, güvenlik toplantısının illegal dinlenmesine ilişkin, "Bir Başbakan odası, Genelkurmay Başkanı'nın odası, ne bileyim MİT Müsteşarı'nın odası... Yani konuşmayacak mıyız, işaret diliyle mi olacak veya bir bakanlığın içerisindeyken bile 'Biz dinlenebiliriz, ne olur gelin, yazarak birbirimizle konuşalım' mı diyeceğiz?" dedi. Arınç, Bursa'da bir otelde düzenlediği basın toplantısında, ortam dinlemesinin teknik bakımdan mümkün olduğunu söyledi. Dışişleri Bakanlığının bakan odası veya bu toplantılar için seçilmiş odalar için mutlaka dinlemeye karşı bazı önlemler alınması gerektiğine dikkati çeken Arınç, bunları da ölçebilecek bir teknolojinin kullanılabileceğini belirtti. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şimdi düşünün, yani biz bu tür konuşmalarımızı, duvarları izole edilmiş, yerin 4 kat altında herhangi bir odada mı yapacağız? Yani bir bakan odası güvenlikli bir oda sayılmayacak mı? Bir Başbakan odası, Genelkurmay Başkanı'nın odası, ne bileyim MİT Müsteşarı'nın odası... Yani konuşmayacak mıyız, işaret diliyle mi olacak veya bir bakanlığın içerisindeyken bile 'Biz dinlenebiliriz, ne olur gelin, yazarak birbirimizle konuşalım' mı diyeceğiz? Yani bu, şu açıdan belki olabilir. Çok aşırı güvenlik gerektiren bir konu mutlaka özel bazı odalarda veya bazı özel usullerde yapılıyor olabilir ama unutmayın kriptolu telefonların bile yani bizde mevcut olan telefonların bile bir şekilde dinlendiği ve bir şekilde bunları kullanan insanların olduğu bir gerçek. Bence normal ve geçerli usullerle yapılmış bir toplantı ne kadar samimi ise veya doğru ise bunu bir şekilde dinlemek, kendi haklarına istifade etmek o kadar büyük alçaklıktır, o kadar büyük hainliktir. Dolayısıyla 'Hırsızın hiç mi kabahati yok' sözünü de burada hatırlatayım. Yani ne yapacak Genelkurmay Başkanlığının ikinci başkanı, MİT Müsteşarı, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı, 'Aman ha burayı güvenli zannediyorduk, gelin yer altına inelim' veya jammer'ların kullanıldığı bir yerde 'Hafif sesle konuşalım' mı diyecek. Bu ayıp değil mi? Bu utanç verici olmaz mı? Dünyanın geldiği bir noktada teknolojinin artık küçücük böcekler kadar küçüklükte dinleme cihazlarının bulunduğu bir yerde bütün bunları yapanlara karşı daha caydırıcı tedbirler alınması belki gerekebilir. Teknolojik imkanlarımızı da 'Bu kadar ders bize yeter, bundan sonra biz de güvenlikli alanlarımızı daha iyi seçebiliriz' diye düşünebiliriz." Bir gazeteci, Arınç'a, söz konusu ses kayıtlarının, seçimler öncesi MİT tarafından bilinçli servis edildiğine yönelik iddiaları hatırlattı. Arınç, bunun komplo teorilerinden biri olabileceğine işaret ederek, "Unutmayın ki MİT Müsteşarı da o konuşmanın içerisinde ve MİT Müsteşarı'nın konuşmasını MİT'in dışarıya servis edeceğini düşünmek akla zarar bir iştir. Şunu diyebilirsiniz; 'MİT'in içerisinde de bir başka yapı vardı, o bunu yapmıştır.' Hayal hanesi çok geniş olabilir insanların. Bu hayallerin bir kısmı da gerçek olabilir. Buna söyleyecek hiçbir sözüm yok" değerlendirmesinde bulundu. - "Partilerden bir parti olarak bakacağız" Arınç, geçen yıl mayıs ayında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ABD'ye gittiğinde, Fethullah Gülen ile bizzat görüştüğünü, bundan sonra da zaman zaman telefonla temaslarda bulunduğunu aktardı. "Cemaat"e mensup pek çok kişiyle yurt içinde zaman zaman bir araya geldiklerini bildiren Arınç, şunları kaydetti: "Bugün karşılaştığımız olaylara bakıyorum, öyle bir şeyin olacağını, böyle karşımıza çıkacaklarını, böyle AK Parti'yi devirmek için bir kısmının şüphesiz bu tür eylemler ve beraberlikler içerisinde olacağını birisi bir şey söylese inanmazdım. Çünkü biz hep hizmet gördük, okulları gördük, Türkiye'de yapılan insanlar için faydalı işlere beraber destek olmayı gördük. Bunların dışında siyasi amaçlı bugüne kadar doğrusu hiçbir şey görmedim. Hatta ABD ziyaretimden döndüğüm zaman bu ziyarete ait bir program da yapmıştım. Orada Hocaefendinin partiler üstü bir insan olduğunu, sadece Türkiye için dua ettiğini, hükümetimiz için dua ettiğini, güzel şeyler dilediğini, bizim bir 'AK Parti'li Fethullah Gülen' beklemediğimizi, onun, bütün partilerin üstünde sadece hizmetle ilgili bir karakter olduğunu ifade etmiştim ancak o gruba mensup olduğunu bildiğimiz, bunların siyasi amaçlar taşıdığını, Başbakan'ı ve hükümeti devirmek için bir şeyler yaptığını, içeride ve dışarıda bazı mahfillerle iş birliği içerisinde olduğunu gördük. Bunu kimse 'Görmedim' diyemez. Bugün yapılan her şeyin bu beraberlikle bir ilgisi olabilir. Son olayla ilgili olarak belli bir kesimi suçlamıyorum ama bunu yapan kimse kimlerse hangi amaçla yapmışlarsa lanetli bir iş olduğunu söylemek istiyorum. Şimdi koskoca bir camianın içerisinde şu kadar kişi, eğer siyasi amaçlarla hele hele şimdi bir parti kurmaktan da bahsediyorlar ve hele hele bu seçimde CHP ve MHP'ye oy vereceklerini, CHP ve MHP için kapı kapı dolaşarak herkesin en azından 70 kişiyi o partilere yönlendirdiklerini duyduktan sonra bu hareketin artık bir siyasi harekete dönüştüğünü herkes kabul ediyor. Bu, hayır olacaktır. Siyasi harekete dönüşürse biz de onlarla artık bundan sonra siyasetçi diliyle konuşacağız. Partilerden bir parti gibi onları kabul edeceğiz. Türkiye'de şu anda 76 tane parti var, ismini bile bilmiyorsunuz. İsmini bundan sonra bileceğiz ve artık onlara Allah rızası için hizmet yoluna koyulmuş bir grup olarak değil, partilerden bir parti olarak bakacağız. Böyle de bakmakta fayda var." - "Bu bir siyasi tavırdır" Bülent Arınç, dün bazı internet sitelerinde "cemaat" üyelerinin hangi partiye oy vereceğinin il il yayınlandığını dile getirdi. Bursa'nın payına da CHP'nin düştüğünü bildiren Arınç, "Hayırlı olsun. Eğer bunlar bize oy verecekleri yere, bugün bize kızmış olabilirler, kendilerine haksızlık yapılmış olduğunu düşünürlerse buna hak vermek mümkün ama o zaman yapacakları tek bir şey vardı; 'Biz bu seçimde oy kullanmayacağız. AK Parti adına oy kullanmamak şöyle dursun oy kullanmayacağız' diyebilirlerdi. Bu, Allah rızası için çalışan bir hizmet grubuna düşen doğru bir görevdir" diye konuştu. Söz konusu grubun, AK Parti'ye değil, başka partilere oy kullanacaklarını beyan etmesinin tamamen siyasi bir yaklaşım olacağına değinen Arınç, şu değerlendirmelerde bulundu: "Kriteri şöyle koymuşlar; AK Parti kazanmasın diye AK Parti'ye en yakın, en güçlü partiye oy kullanacaklarmış. O zaman bu partiler, hepsi bunun içine dahil olabilir, bu bir siyasi tavırdır. Birincisi siyasi olmayan bir tavırdır. 'Bu seçimde oy kullanmayacağım çünkü küstüm, bana yanlış yapıldı. AK Parti'ye verecektim ama vermeyeceğim.' Bu ne kadar güzel bir şey, helal olsun ama sen bu seçimde 'Ben AK Parti'yi mağlup etmek için onun dışında her partiye oy kullanabilirim' dersen... Geçtiğimiz günlerde İzmir'de hava gazı fabrikasında gaza gelip 3 tanesi basın toplantısı yapmış, 'Biz de bu seçimden sonra bir parti kurabiliriz' demişler. Ha işte tam da istediğimiz bu. Partinizi kurun, karşı karşıya gelelim, bundan sonra parti olarak size bakalım, parti olarak sizi kabul edelim ve bugüne kadar herkesin düşündüğü bir gerçek ortaya çıkmış olsun. Siz bir siyasi hareket misiniz yoksa Allah rızası için Moğolistan'da okullar açarken Uganda'ya giderken dünyanın 135 ülkesinden gelenlerle Türkçe olimpiyatları yaparken biz size, her şeyinize gözyaşı dökmüş, her işinize koşmuş, her yerde herkes sizi reddederken elinizden tutmuş insanlar, aldanmış olduğumuzu kabul edelim ve ondan sonra sizlerle siyasette yarışalım. Bu belki de böyle olacak bundan sonra. Bunda da bir hayır var. Bugüne kadar 'Allah rızası, memleket, Kur'an, Peygamber, sahabe hayatı' diyenler, Antalya'da Mustafa Akaydın'a oy verebilecekler, bir başka yerde bir başkasına oy verebilecekler. Sizin inancınız, sizin dünya görüşünüz, sizin Türkiye için yaptığınız hizmetler bu işin içerisine nasıl sığacak, hangi kalıba sığacak? 'Olsun, AK Parti'yi mahvetmek benim görevim' diyorsanız, Allah istemedikçe hiçbir şey yapamazsınız. 150 bin kişi Bursa'nın meydanında toplanmış ve sizden kendisini koparmış AK Parti'yi kenetlemişse siz yaptığınız hatayla baş başa kalırsınız. CHP'ye oy vermek suç değil ama siz 'cemaat', 'camia', 'hizmet' diyerek bu noktaya geldiniz. Cemaat, camia, hizmetin içinde siyasi parti olmak yoktur, siyasi tavır almak yoktur. Biz size burs verirken kurban yardımı yaparken yurt dışındaki okullarınızı ziyaret ederken kol kanat gererken siz bir siyasi parti değildiniz. Öyle olsa ben size niye yardım edeyim kardeşim. Size siyasi partinin destekleyicileri yardım eder ve siz onlarla birlikte olurdunuz. Milli bir mesele ise biz koşarız ama onun dışında bir siyasi partinin lehine de olacak bir davranışı ne CHP'li yapar ne AK Parti'li yapar." Arınç, yerel seçimlerin bir kırılma noktası olduğunu söyledi. "Cemaat"in, seçimlerden sonra bugünkü tavrını sürdürmesi halinde yoluna siyasi bir grup ya da parti olarak devam edeceğini anlatan Arınç, "Kazanırlarsa iktidara gelirler, kazanamazlarsa, siyaset tarihi parti çöplüğü haline geldi, onlardan biri olarak bütün bu hizmetlerinin üzerini kara bir örtüyle örtmüş ve sahneden çekilmiş olurlar; karar onların" ifadesini kullandı.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler