YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Başbakan Yardımcısı Babacan:

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Türkiye'nin yabancı markaların üretimini yapmak durumundan artık yavaş yavaş kendi markasını yapan bir ülke konumuna geçmesini

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Türkiye'nin yabancı markaların üretimini yapmak durumundan artık yavaş yavaş kendi markasını yapan bir ülke konumuna geçmesini önemli görüyorum" dedi.

Erzurum'da temaslarını sürdüren Babacan ile Sağlık Bakanı Recep Akdağ, uydudan yayın yapan Kardelen TV'de bir programa konuk oldu.

Babacan, Erzurum'da kış turizmi alanında büyük yatırımlar yapıldığını, bu yatırımların üniversiteler arasında yapılan kış oyunlarında test edildiğini söyledi.

Bu yatırımların sürekli canlı kalması, sadece olimpiyat döneminde değil sürekli istifade edilmesi gerektiğini belirten Babacan, "Turizm Erzurum için önemli bir potansiyel teşkil ediyor. Buradaki kış mevsiminin süresi ve kar kalitesi kış sporları için Erzurum'u cazip hale getiriyor. Konaklama tesisi eksiklikleri var. Teşvik sistemimizde hibeyi çoktan kaldırdık. Hibeler çok teşvik metodu değil. Ülkenin pek çok köşesinde, pek çok sektörde geniş teşvik programları uyguladık. 10 yıldır yapıyoruz bunları. Tecrübe ederek bu noktalara geldik. Dolayısıyla hibe olmaz ama başka programlar düşünülebilir" diye konuştu.

2008-2009'daki krizin bitmediğini, sadece evreler değiştirerek devam ettiğini söyleyen Babacan, Türkiye'nin 2009'da krizi bir miktar hissettiğini, ekonominin yüzde 4,8 daraldığını, ihracatta ciddi düşüş görüldüğünü ancak tedbirlerle toparlandığını kaydetti.

Babacan, 2010'da ekonomimizin yüzde 9,2, 2011'da yüzde 8,5 büyüdüğünü ifade ederek, "Fakat büyümenin bir kısmı halkımızın kredi çekip harcamasıyla gerçekleşti. Bu sefer borçlar büyüyor, bankaların kredi hacminin artmasında sınırlamalar getirdik" dedi.

Türkiye'de istihdamın gayet iyi gittiğine dikkati çeken Babacan, şöyle konuştu:

"2009'daki krizle karşılaştırdığımızda 3 milyon 900 bin kişi ilave bir istihdam olmuş. Bu çok ciddi bir rakam. Pek çok ülkede işsizlik artarken bizde düşmesi gerçekten dünyada bugünlerde çok nadir görülen bir tablo. Bunun devamı için tedbiri elden bırakmamamız gerekiyor. Genç nüfustaki işsizlik şu an sadece Türkiye'de değil tüm dünyada ciddi bir sorun. İspanya'da bu oran yüzde 57'ye yükselmiş durumda. Bizde de 2009'da yüzde 22-23'leri bulmuştu. Şu an yüzde 17'ye düşmüş durumda. Şu anda Avrupa'da gençlerde işsizlik ortalaması Türkiye'nin çok çok üzerinde."

Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada sanayileşmede en ileri olan ülkelerden olduğunu belirten Babacan, "Türkiye'nin bulunduğu bölgede ülkeler ya zaten komple ekonomik olarak geri onun için yok ya da petrol zengini onun için sanayisi gelişmiyor. Türkiye'nin içinde bulunduğu bu nokta hem bugün hem de ileriye baktığımızda çok çok önemli olacak. Pek çok rekabet avantajımız var. Türkiye'nin ihraç ürünleri kompozisyonuna baktığınız zaman artık ağırlıklı olarak sanayi ürünlerini görüyorsunuz" dedi.

-Yerli otomobil-

Otomotiv sektörünün çok uluslu bir sektör haline geldiğini söyleyen Babacan, şöyle devam etti:

"Bugün Alman markası olarak bildiğimiz araçların pek çok parçası başka ülkelerde üretiliyor. Burada önemli olan bizim için Türkiye açısından baktığımızda bir Türk markası, Türk amblemli, Türk logolu otomobilin üretiliyor olması. Bu da yüzde 100 yerli, her şeyiyle Türkiye'de üretilecek demek değil. Bazı parçalarda ortak üretim yapılacaktır. Belki başka bir ülkenin markası ortak üretilecektir. Bunların hepsine açık olmak lazım. Türkiye'nin yabancı markaların üretimini yapmak durumundan artık yavaş yavaş kendi markasını yapan bir ülke konumuna geçmesini önemli görüyorum. Bununla ilgili destek mekanizmamız devreye girebilir ama bu desteği de şöyle düşünmemek lazım, 'tamam devlet versin bana parayı, ben yaparım' gibi bir yaklaşım olmaması lazım."

Babacan, özel sektörün de bu işe inanması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:

"Biraz içselleştirmesi, 'ben bunu yaparım' demesi lazım. Özel sektörümüz ne zaman bu noktaya gelirse o zaman farklı destek mekanizmaları uygulanır. Her zaman söylerim, bir özel sektör yatırımı devletten destekle yürütülecekse devlet desteğini çektiği anda bu hayatını devam ettiremeyecekse o yatırım hiç olmasın daha iyi. Bu destekler hayati, olmazsa olmaz değildir, sadece kolaylaştırıcıdır. Özel sektörün yatırım yapması için bu bir vesile olsun demektir. Devlet olarak petrolümüz yok, gazımız yok. Bizim devlet kaynağı dediğimiz vatandaşlarımızdan topladığımız vergidir. Nereye ne kadar destek verdiğimizi çok çok dikkatli hesap etmemiz gerekiyor. Çünkü vatandaşımızın bize emaneten verdiği vergiyi çok dikkatli yönetip nereye, nasıl harcayacağımızı ayarlamamız lazım."

-"Asgari ücret var ama azami ücret yok"-

Asgari ücretin minimum bir rakam olduğunu, özel sektörün bunun üstünü vermekte serbest olduğunu belirten Babacan, şöyle konuştu:

"Asgari ücret var ama azami ücret yok. Asgari ücret devletin cebinden çıkan bir rakam da değil. Bunun dengesini çok iyi kurmak gerekiyor. Asgari ücret alan vatandaşımız bekarsa uygulama farklı, evliyse ve çocukları varsa ödediği vergi yavaş yavaş azalıyor. Bu konuda da sosyal dengeleyici faktörü eklemiş olduk. 2002'den bu yana asgari ücretlinin satın alma gücü çok iyileşti. Eskiden asgari ücretle ne alabiliyordunuz, bugün ne alabiliyorsunuz. Durum, tablo çok çok değişti. Bir yandan düşük gelirli vatandaşlarımızın hayat standartlarını yükseltmeye çalışırken bir yandan da Türkiye'nin rekabet gücünü korumak ve işsizlik oranlarını düşürmek gibi de hedeflerimiz var. Hepsini dengeli yürütmeye çalışıyoruz."

Sağlık Bakan Recep Akdağ ise bölgeye yapılan yatırımların, ülkeyi hatta komşuları kalkındırdığını söyledi.

İran'ın Karadeniz'e, Trabzon ve Rize limanlarına ulaşabileceği yollar aradığını ifade eden Akdağ, şunları kaydetti:

"Öteden beri aslında Tarihi İpek Yolu var. Erzurum da bu Tarihi İpek Yolu'nun önemli şehirlerinden biri. İran'dan gelip Erzurum'dan geçip Trabzon limanına ya da Rize limanına ulaşırken zor yollar var. Hükümet olarak Ovit Geçidi'ni yapıyoruz. Karayolu taşımacılığı açısından İran'ın da hayalleri gerçekleşiyor. Erzurum'u denize, Karadeniz'i de araziye kavuşturuyoruz. Şu an Türkiye'deki en uzun tünel 3 bin 800 metreyle Fatsa ile Ordu arasındaki tünel. Bolu tüneli biz gelmeden önce patates deposu mu yapalım diye tartışılan bir tünel. Şimdi 15 kilometrelik çift tünel yapıyoruz. Erzurum'u İspir'e bağlayan 9 kilometrelik bir tünel daha yapılıyor. Bunlar Türkiye'nin geçmişte hayal bile edemediği şeyler. Şimdi bunlar gerçekleşiyor. Dolayısıyla bölgesel ticaret yapma açısından yolların, havalimanlarının o kadar önemi var ki."

Muhabir: Zehra Melek Çat / Muharrem Aksakallı

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler