İZMİR (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, bakanlıkların sayısının azalacağını belirterek, "Tabii ona cumhurbaşkanı karar verecek ama düşüncesinin azalması yönünde olduğunu biliyorum." dedi.
Başbakan Yıldırım, Habertürk, 24 TV, CNN Türk, A Haber ortak yayınında soruları yanıtladı.
İzmir'deki raylı sistem İZBAN'ın hükümetin verdiği destekle bitirilerek sunulduğuna, bu sistemin dünyanın en uzun toplu taşıma raylı sistemi olduğuna vurgu yapan Yıldırım, İzmir'e hizmet söz konusu olunca siyasetin konuşulmayacağını belirtti ve "Siyaset yapacağız diye İzmirlileri mağdur edemeyiz." dedi.
İzmirlilerin kendisini çok sevdiğini, İzmir'e geldiği gün ile bugün arasında dağlar kadar fark olduğunu dile getiren Yıldırım, kentteki oylarını yüzden 25'ten yüzde 37'ye çıkardıklarını, 24 Haziran'daki cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde de İzmirlilerin kendilerine daha çok oy vereceklerini umduklarını ifade etti.
"İzmirli misiniz, Erzincanlı mısınız, Ankara mı İstanbullu mu?" şeklindeki soruya Başbakan Yıldırım, "Türkiyeliyim. Türküm, doğruyum, çalışkanım..." dedi.
2011 milletvekilliği seçimlerinde İzmir milletvekili olduğunu, 2014'te Büyükşehir Belediyesi başkanlığına aday olduğunu ifade eden Yıldırım, "İzmirliler ileri görüşlü olduğu için bizi Başbakanlığa gönderdiler. Sonra 1 Kasım 2015'te tekrar aday olduk. Tekrar seçtiler. Ben İzmirli olmayayım da kim olsun? Bu kadar destekten sonra... Erzincan'da doğdum. Burada milletvekilliği yaptım ama ömrümün büyük bir kısmı, gençlik yıllarım hep İstanbul'da geçti. Ankara'da da dört kapıdan başka yeri tanımam. Evin kapısı, Başbakanlığın kapısı, daha önce bakanlığın kapısı, Meclis'in kapısı, bir de parti var. Ankara'yı maalesef tanıma fırsatı olmadı. İzmirliler ne isterse biz yaparız. Mesela Körfez Geçiş Projemiz var. İzmirllilerin 'Tamam başla' demesini bekliyoruz." diye konuştu.
- E-muhtıranın yıl dönümü
Başbakan Yıldırım, 27 Nisan'ın e-muhtıranın yıl dönümü olduğuna ilişkin soru üzerine e-muhtıranın Türkiye Cumhuriyeti'nde bugünkü sürecin bir başlangıcı olduğunu, AK Parti'nin o muhtırayı iadeli taahhütle geri gönderdiğini, eskiden böyle bir muhtıra geldiğinde siyasetçilerin ceketini alarak gittiğini söyledi.
- "Darbe yapmak isteyen 15 Temmuz'u aklından çıkarmasın"
E-muhtıranın postmodern bir darbe türü olduğunu dile getiren Başbakan Yıldırım, "Türkiye'de darbe olur mu olmaz mı?" sorusuna ise "Darbe yapmak isteyenler 15 Temmuz'u aklında çıkarmasın. Bu kadar açık yani. Maceracılar her zaman olabilir. Çılgınlığın mevzuatı yok, yazılmadı. Çılgınlık yapan bedelini öder, bu kadar basit. Türkiye'nin demokrasisini, Türkiye'nin kazanımlarını böyle bir anda yok etmesini, itibarını tükettirmeye kimsenin hakkı yok. Yaparsa bedelini öder. Hiç bir şey karşılıksız kalmaz. Kim ne yaptıysa mutlaka er ve geç bedelini öder. Burada da öder, öbür tarafta da..." dedi.
- "Bakanlık sayısı azalacak"
Başbakan Yıldırım, bakanlık sayılarına ilişkin bir soru üzerine, "Bakanlıkların sayısı azalacak. Tabii ona Cumhurbaşkanı karar verecek ama düşüncesinin azalması yönünde olduğunu biliyorum. Sayı vermem doğru olmaz ancak azalacağını söylerim. Çünkü en başta başbakan yok. Başbakan yardımcıları yok." diye konuştu.
Başkan yardımcılarının olup olmayacağı yönündeki soruya ise Yıldırım, "Başkan yardımcısı bu kadar olmayabilir. Olur da aynı sayıda olması gerekmiyor. Daha az olacağını tahmin ediyorum." dedi.
Birbiriyle bağlantılı bakanlıkların tek bakanlıkta birleşebileceğini dile getiren Yıldırım, "Ne kadar çok bakanlık o kadar bürokrasi demek. Şu an teknoloji çok gelişti. Türkiye'de vatandaşın devletle olan işlerinin şu an itibarıyla yüzde 56'sı internet ortamında yapılıyor. Yarıdan fazla bu sene sonunda tamamı, bu sene olmasın 2019 ortalarında mutlaka yerel, merkezi yönetimler, bakanlık, kurumlar arası vatandaşın işleri internet üzerinden yapılır hale gelecek." ifadesini kullandı.
Yıldırım, sosyal medya üzerinden vatandaşların "Sözleşmeli öğretmenlere kadro yok mu?" sorusunun iletilmesine, kendisinin popülizmi hiç sevmediğini, gönlünden tüm kamu çalışanlarının sözleşmeli olmasının geçtiğini, performansın artması için buna ihtiyaç duyulduğunu anlattı.
Başbakan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Kazanılmış haklar yönünden yanlış anlaşılmasın ama biz ileriki yıllarda sözleşmeliye geçmemiz lazım. Performansı arttırmak için buna ihtiyacımız var. Az güvence getirmiyor, sözleşmeli olmak güvence açısından bir olumsuzluk getirmiyor. Ne getiriyor? Biz 20 küsur bin öğretmen aldık mecburen. FETÖ'cüler atıldı açığı kapatmak için öğretmen aldık. Baştan dedik ki 'Siz 5 sene şurada çalışacaksınız.' razı oldu girdiler. Ondan sonra çeşitli mazeretlerle 'Ben buradan filanca ile gitmek istiyorum.' Olmaz, o zaman planlama yapamıyoruz. Sözleşme, performansı arttırıyor, verimlilik artıyor, bölgeler arasındaki ihtiyaçları planlama yapabiliyorsunuz. Nerede ihtiyaç varsa oraya alıyorsunuz. Sözleşme size iş güvencesinde bir olumsuzluk getirmiyor, yine devlette çalışıyorsunuz, ücret bakımından da belki daha iyi yapılabilir kadrolardan aşağı değil. İşin özü; kamu çalışanları tanımı tek olmalı, bu da anayasa değişikliği, toplumsal uzlaşmayla bu yapılabilir. Eğer bunu siyasetin bir parçası haline getirirsek burada bir şey yapamayız. Bu ülke hepimizin, kamu çalışanları kutsal bir görev yapıyor, güzel bir iş yapıyor ama 3 milyon kamu çalışanı varsa ülkede 78 milyon da kamuda çalışmayan var. Bunların hakkını da gözetmemiz lazım. 78 milyonun ihtiyaçlarını, beklentilerini kamuda çalışanlar olarak, bizler de buna dahiliz, en az güvenceli çalışan biziz, seçime girdin, kaybettin bitti. Seçime girmeden de olur."
- Yapı kayıt belgesi
Yıldırım, imar barışının kapsamına ilişkin bir soruya ise canlı yayının yapıldığı İzmir'in yüzde 68'inin ruhsatsız ve depreme karşı sağlam olmadığını söyleyerek, bu sorunun bir günde oluşmadığını, yıllar boyu bu sorunun görmezlikten geldiğini ifade etti.
Meclise verdikleri teklifin bir imar affı olmadığının altını çizen Yıldırım, yaptıkları çalışmanın durum tespiti olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Sorun çok büyümüş, 3-5 olsa kaldırırsın, yeniden yaparsın, 12 milyon. Bunlara yapı kayıt belgesi vereceğiz. Yapı kayıt belgesinin anlamı ne? Beyanname veriyor ya insanlar, vergi, emlak orası onun arsası gözüküyor ama resmiyette yok, bina kaçak olduğu için, imarsız olduğu için. Onu kullanan kendi malı olduğunu dahi hissedemiyor, 'Bu benim malım ne zaman olacak?' Bu onun için atılan bir adım. Yapı kayıt belgesini alacak, elektrik, su bağlayacak, eğer kentsel dönüşüme dahil olursa ona ciddi teşvik, avantajlar sağlanacak. Dahil olmayıp kendisi tekrar binasını yapmak isterse bu yapı kayıt belgesi ona bir hak getirmiyor. Gidecek belediyeye müracaat edecek, imar planına uygun 2 kat, 3 kat neyse ölçüler neyse alacak, ona göre yapacak. Bu bir anlamda geçmiş dönemlerden bu güne kadar devam edip gelen çarpık yapılaşmayı durduruyor ve bundan sonra bir rehabilitasyon, bir dönüşüm, kentsel yenileme sürecini başlatıyor. Buradan bir kaynakta gelecek çok küçük miktarlarda paralar alınacak, bu kentsel dönüşüm hesabına aktarılacak ve onunla bir dönüşüm yapılacak. Dönüşüme tabi insanlar tabi yeni binaları yapılıncaya kadar onlara kirada oturacakları yer verilecek veya el birliği yapı stoku oluşturulacak burayı yapacağız, buradaki insanları alacağız yaptığımız bu yapı stokuna yerleştireceğiz bitirdikten sonra herkes evine gelip yerleşecek."
- Türkiye'yi 3,5 kat büyüttük
Dünya genelinde 2008'da başlayan ve hala etkisi devam eden küresel ekonomik krizin bir çok ülkeyi perişan ettiğini söyleyen Yıldırım, bu krizin Türkiye'den teğet geçtiğini ifade etti.
Yıldırım, küresel krizin devam ettiği dönemde Türkiye'nin kamu yatırımlarını arttırdığını aktararak, şöyle konuştu:
"Küresel kriz devam ederken dünyada 10 mega proje yapıldı, 6'sını biz yaptık. Hatırlayalım Ankara-İstanbul hızlı tren, Marmaray, Avrasya, Yavuz Selim, Osmangazi Köprüsü ve en büyük havalimanı, yedinci de Çanakkale Köprüsü. Böyle projeler dünyada yok, yapılmıyor, yapılamıyor. Çünkü kriz var, kaynak sorunu var. Bugün Amerika, 15 senedir 'altyapıyı yenileyeceğiz' diyor. Her başkan seçime girerken vaat veriyor, 'Amerika'nın altyapısı eskidi, yenileyeceğiz' ama bir şey yapamıyorlar.
Geçen gün Başkan Trump konuşma yapıyor, Macron'a, '7 trilyon lazım bana.' diyor, 'Amerikayı yeni baştan yenileyeceğim, körfezdeki hemşehriler pamuk eller cebe, hazır olun.' diyor. 'Böyle bir şey yok, ben sizi bedava koruyamam, parayı hazırla.' Bu ne biçim iş? Tam kovboyluk. Ekonomiyle ilgili bir endişe, yabancı yatırımcı hala Türkiye'ye ilgisini devam ettiriyor. Az önce buraya gelmeden bir sigorta şirketinin açılışını yaptık. Pırıl pırıl 400 tane gencimiz orada işbaşı yaptı. İspanya'daydık bir kaç gün önce, İspanyalı yatırımcılar Türkiye'deki yatırımlarından çok memnun, daha da arttırmak istiyorlar. 10 milyar dolar yatırım yapmışlar. Bu sene en zor şartlarda darbe sonrası, referandum sonrası bile 11 milyar dolar yabancı yatırım almış Türkiye. Geçtiğimiz yılı kastediyorum. Yani 2002 den önce 1 milyar dolar gelince 5 takla atıyorduk, son 15 yılda Türkiye'de 191 milyar dolar, yabancı yatırım yaptı. Türkiye'yi 3,5 kat büyüttük. Şu bölünmüş yollar, havacılık, internet Türkiye'nin her tarafında var. Türkiye'deki bu bölünmüş yollar büyük bir mucize. Niye biliyor musunuz, bölünmüş yollar yapılmadan havaalanları 26'dan 55'e çıkarmadan, demir yolları yenilenmeden internet geliştirilmeden önce Türkiye'nin altyapıda dünya sıralaması 39 idi, şimdi 9."
(Sürecek)