Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Pazar günü yapılacak AK Parti 4. Olağan Büyük Kongresi’nden önce NTV ve Star TV'nin ortak yayınına katıldı.
Başbakan Erdoğan, Erhan Ertürk’ün moderatörlüğünde canlı yayınlanan programda, NTV Yayın Koordinatörü Nermin Yurteri, Star Haber Koordinatörü Nazlı Öztarhan ve Sabah gazetesi Başyazarı Mehmet Barlas’ın sorularını yanıtladı.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle;
"Şu anda yapılan kamuoylamalarındta terör sorunu öncelikli sorun olarak öne çıkıyor. Eğer siyasete soyunmuşsanız, bu işte kararlılığınız varsa, hayatın bir risk olduğunu görerek siyasetin de ekonominin de hepsinin bir risk alanı olduğunu göreceksiniz. Biz de zaten bu riskleri alarak yola çıktık.
'İMRALI'YA DA OSLO'YA DA GÖNDERDİM'
Emre Bey döneminde de yine İmralı'ya gönderdim aynı şekilde Oslo’ya gönderdim. Daha sonra Hakan Bey döneminde de aynı adımları attık. Şu anda da bu yine elimizde bir enstrümandır. Gerekli gördüğümüz anda yaparız. İmralı için de yaparız, Oslo için de yaparız. Daha farklı bir zemin varsa değerlendirmelerimizi yapar, bu alanlara gireriz. Bu konuda da bizim en önemli enstrümanımız Milli İstihbarat Teşkilatımızdır.
Dünyadaki bütün ülkeler eğer terörle bir mücadelesi varsa, terör dışı alanlarda atması gereken bazı alanlar varsa burada istihbarat teşkilatlarını bu işi için kullanırlar. Şu anda eğer dünyada bütün istihbarat örgütleri birbirleriyle iç içe girmişlerse, bunun sebebi zaten budur. Bugün Türkiye'nin istihbarat teşkilatı dünyanın çok değişik istihbarat örgütleriyle devamlı görüşür, istihbarat alışverişiden bulunurlar. İstihbarat teşkilatları kimlerle bu işin çözümü için görüşmelerde bulunacaksa bunu yapar. Zaman zaman örgütün değişik ayakları, zaman zaman da bu tecrübeyi yaşamış olan ülkelerin istihbarat teşkilatları olabilir. Şu anda MİT’imiz böyle bir adım atılması gerekirse bu adımı atabilir.
Biz son seçimlerin öncesine Milli Birlik ve Kardeşlik projesiyle ilgili adımlarımızı attık. Habur süreci de o sürecin içindeydi. Halkımız Habur’u aslında muhalefetin değerlendirdiği gibi değerlendirmedi. Bunun için bize yüzde 50 oy verdi. Oslo ile ilgili süreçte burada yapılan görüşmeler olmuştur ama bunların daha sonra belli medya gruplarına servis edildiğini gördük. Burada biz istihbarat teşkilatımız özel görüşmeler yapıyorsa bu görüşmeleri belge diye servis etmek en önemli yanlıştır. Belge olması için bunun altına tarafların imza koyması lazım. İmza yok, işin aslı belli değil. Sadece orada konuşulanları isteyen istediği şekilde yazıya dökebilir, buna ilaveler yapabilir, eksik olarak bunu ortaya koyabilir. Burada bir çok başlık var ki bunlar eksiktir. Görüşülmemiş şeyler görüşülmüş diye verilmiş ve bunlar uygulamaya girecek diye altında bir taahhüt de yok.
Bunların hepsinden benim haberim var. Ama benim onadığım veya ilgili birimlerimizin onadığı bir şey söz konusu değil. Böyle bir onama yoksa, bu bir belge niteliği kazanmaz. Bunu birileri almış hemen değerlendirme sürecine girmiştir. Yargı medyadan alarak bunu değerlendirme sürecine girmiştir. Burada medya da samimi davranmamıştır. Böyle bir sürecin içine medyanın bu şekilde girmesi bu ülkenin geleceği için, çıkarları için iyi olmamıştır. Medya bunu ne MİT’le ne de hükümetimizle bir değerlendirme yoluna gitmiştir. Desteklerini almamız gereken medya noktasından iyi bir imtihan olmamıştır. Biz burada bu samimiyetsizliği, bu servisin yapılmasını doğru bulmadığımız için bu adımı bu şekilde attık. Yoksa MİT, Oslo ile adayla ilgili görüşmelerini çok açık net samimi bir şekilde ortaya koymuştur..
'MÜSTEŞARA DEĞİL, BANA HESAP SORUN'
Burada MİT Müsteşarımla ilgili atılan adımın arkasında ben varım, onu gönderen benim. Gönderen bensem, beni hesaba çekin. Niçin kalkıp Müsteşarımı alıyorsunuz? Burada dürüst davranılmasını istiyorum. Yargının buradaki seçtiği yöntemi ben doğru bulmadım ve bununla ilgili olarak o anda atılan adımların öncelikleri itibariyle yanlış olduğunu gördüğüm için o çıkışımı yaptım. Bugün de yaparım, yarın da yaparım.
'EVSAHİBİ ÜLKE SIZDIRMIŞSA ORADA TOPLANTI YAPMAYIZ'
Bizim bu ev sahipliğini yapanlar tarafından sızdırıldığını biz hissettiğimiz, bunu tespit ettiğimiz andan itibaren oralarda bir daha bu tür toplantıları yapmak mümkün değil. Ya da Norveç’i bundan sonra çok farklı bir değerlendirmeye tabi tutarız.
Bizim iktidarımız en cesur adımları atmıştır. 30 yılda hangi iktidarlar döneminde ne kadar operasyon yapılmış, ne kadar şehit verilmiş bunların rakamlarını verdim. Bizim dönemimiz en az operasyon yapılan dönemdir. Şu anda bu şehit sayısında önemli olan terör örgütünün çok daha farklı silahlanmaları yapabilme imkanını yakalamıştır. Silahlı güç olma noktasında hiçbir dönemde bu silahlanma gücünü bulamamıştır. Düne kadar terör örgütünün hedefi bireydi, şimdi alan hakimiyeti olmuştur. Terör örgütü bunda başarılı olamamıştır. Güvenlik güçlerimiz gerekli dersleri vermiş, vermeye devam ediyor.
‘TERÖR ÖRGÜTÜ ALAN HAKİMİYETİ GAYRETİNE GİRDİ’
Şu anda bu şehit sayısında önemli olan; terör örgütünün çok daha farklı silahlanmaları yapabilme imkanını yakalamıştır. Silahlı güç olma noktasında hiçbir dönemde bu silahlanma gücünü bulamamıştır. Özellikle Hakkari olsun, Şırnak olsun bu bölgelerdeki yerleşim ve oralarda mücadeleyi verdikleri alanlar çok farklı alanlardır. Buraları gezip gören birisi olarak, buradaki mücadelenin askerimiz açısından da polisimiz açısından da ne denli zor olduğunu görüyoruz. Bütün bunlara rağmen, askerimiz olsun polisimiz olsun mücadeleyi kararlılıkla veriyor. Düne kadar terör örgütünün muhatabı bireydi ama artık terör örgütü alan hakimiyeti gibi bir gayretin içine girmiştir. Bu gayretinde başarı olamamıştır.
‘SİLAHLARIN SUSMASI ÇÖZÜM DEĞİL’
Çözüm noktasına bakıyorsunuz, bölücü terör örgütüyle berabermiş gibi davranan ve açıklama yapanlar var. ‘Silahlar sussun’ diyorlar. Silahın susması çözüm değil ki! Eğer silah eldeyse bir tahrik unsurudur, silahın bırakılması bir çözümdür. Eğer bölücü terör örgütü silahı bırakacaksa o zaman biz de hükümet olarak bu operasyonları minimize ederiz. Ama askerin de polisin de silahı bırakması gibi bir şey söz konusu olamaz. O onun bir enstrümanıdır. Tüm insanımızın güvenliği için yanında taşımaktadır.
Çözüm için eğer İmralı’ya, Oslo’ya arkadaşlarımız gitmişse bunlar çözüm için en kararlı şekilde atılmış adımlardır. Ama bizim ne şahsımın en arkadaşlarımın bu konuda millete ihanet içerek bir istihbarat verilmemiştir ama terör örgütünün mensupları bunu vermişlerdir. Bu ara gerek ana muhalefetin genel başkanı gerekse diğer uzantılar bazı şeyler söylüyorlar çözüm için bir araya gelelim diyorlar. Biz çözüm için hiç kaçmadık ki! CHP Genel Başkanı bizden randevu istedi, diğerleri randevu vermezken biz ‘gelin’ dedik.
'BDP İLE GÖRÜŞMEM'
Selahattin Demirtaş’ın randevu talep etme durumu ayrı bir olaydır. Terör ile kim iç içe bu önemlidir. Terörle iç içe olanla neyi konuşacağız? Ben dedim ki 'Terör örgütü ile mücadele ama siyasi uzantıları ile müzakere' dedim. Artık siyasi uzantılarla müzakere noktasında değilim.
Bu partinin 9 milletvekili teröristlerle kucaklaşıyor, yanak yanağa öpüşüyorlar. Şimdi nasıl olacak terör örgütü üyeleriyle yanak yanağa, sarmaş dolaş olan bir Eşbaşkanla nasıl konuşacağım. Şehit anneleri beni o görüşme masasında görünce ne derler. Hiçbir şehit annesinin göz yaşına değişmem. Bölgede iki parti var; biri AK Parti diğeri BDP’dir. Niye CHP ve MHP yok? Bu partiler de orada olmalı, halkın arasına kaynaşmalı. Terör örgütüyle bölge halkı arasına bariyer koyalım.
Parti kapatılmasına karşıyım, çok açık ve net. Anayasa değişikliği sırasında ne CHP, MHP ve BDP yanımızda yer almadı. Bizim içimizden birkaç kişi onların yanında yer aldı, 330’u yakalayamadık. Parti kapatılmasına karşıyız, suçu işleyen birey ceza alsın.
'HABUR'U PROVOKE ETTİLER'
Popülizmi reddeden bir siyasetçiyim. Ne gerekiyorsa onu söylerim. Yerel seçimler öncesinde gerekli adımlar atarım. Habur olayında dağı bununla çökerteceksek yapalım. Parti yandaşlarını oraya dökmeseydi, daha olumlu olurdu. Ama provoke ettiler. Kesinlikle ülkemizin, milletimizin menfaati neyse o adımı atarız. Pazar günü yaptığımız açıklamada göreceksiniz.
Zamlar yaptık. ‘Seçim öncesinde zam yapılır mı?’ dediler. Battıktan sonra mı zammı düşüneceğiz. Yunanistan, İspanya ve İtalya’daki ne durumda görüyorsunuz. Onların durumuna düşemeyiz.
'BATI SORUNU ÇÖZMEMİZİ İSTEMİYOR'
Sorunu bizim çözmemizi engellemek isteyenler olabilir. Batı, bizim çözmemizi istemiyor. Almanya, Fransa istemiyor. Bize yardımcı olmuyor. Terörist başları cirit atıyor. Finansal destek veriyorlar. Suçluların iadesi nerede? 'Terör örgütü' diyeceksiniz, ellerini kollarını sallayarak dolaşacak.
'YARGITAY'IN HAKKANİYETE UYGUN KARAR VERMESİNİ UMUYORUZ'
‘Balyoz’ davasıyla ilgili olarak birincil mahkemenin birçok çalışmayı yaptığını biliyorum. Geniş tabanlı bir çalışma yapıldığını biliyorum. Adalet Bakanlığı’yla biz de bu süreci takip ettik. Sanıklar süreci tahrik etti. Bu kadar zamanda bitmesini başarılı buluyorum. Neticesi benim ilgi alanım değil. Gerekçesini görmeden değerlendirme yapmak durumunda değilim. Adil mi, adil değil mi diye değerlendirme yetkim yok. Burası nihai sonuç değil. Yargıtay’ın vereceği kararı bilmiyoruz. Dava dairelerine de gidebilir. Yargıtay’ın hakkaniyete uygun bir karar verilmesini umuyoruz. Muvazzaf askerlerin tutuksuz yargılanmasını istiyorum.
'MAHKUMLAR EŞLERİ İLE GÖRÜŞEBİLECEK'
Babalıktan, kocalıktan men söz konusu değil. Herkes normal olarak görüşmeleri, ziyaretleri yapacaktır. Bu yeni dönemde içerideki mahkumlarla ilgili olarak belki tutukluyu da katacağız, eşler birbirleriyle cezaevi dışında hazırlanmış odalarda 24 saat görüşebilecekler. Türkiye’de böyle bir uygulama yok, biz başlatacağız. Aile görüşmesi olarak adım atacağız. Ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırılanlar için de geçerli olacak. Duruşma salonu önünde ağlamalar doğaldır, oradaki duyguların dışa vurmasıdır.
'O CD'Yİ DİNLEYİNCE ŞOKLARA GİRDİM'
28 Şubat’ı, öncesini de yaşadım. TRT’de ‘Ali Adnan’ dizisi var, bu ülke bunu da yaşadı. Bir neticelenen, bir de teşebbüs edilip neticelenemeyen olaylar var. Bizim olaylar böyle olaylardır. Partimizin kapatılma sürecinde ana muhalefet partisinin lideri çıkıp ‘Hamdolsun ki Ankara’da yargıçlar var’ diye açıklama yapıyor.
YAŞ toplantılarında, birlikte yolculuklarımız olan bir arkadaşımın konuşmasını CD'den dinledim. O CD’yi dinleyince şoklara giriyorum. Türkiye, değişim ve dönüşümü demokrasi adına yaşıyor. Türkiye’de halkın, milletin, demokrasinin kazanması önemlidir. Küresel sermaye bir ülkeye giderken demokrasiyi arıyor. Demokrasiyi fırsata dönüştürdüğümüze inanıyoruz.
'GENELKURMAY BAŞKANLARI İLE İYİ ÇALIŞTIM'
Hilmi Paşa, 4 yıl Genelkurmay Başkanlığı yaptı. Genelkurmay Başkanlarının hepsiyle, Yaşar Paşa, İlker Paşa’yla da iyi çalıştım. Darbeyi artık düşünmek istemiyoruz. Bu ülkenin evlatları darbeyi kitabından silmiştir.
'27 NİSAN MUHTIRA DEĞİL'
Meclis Darbe Komisyonu’na çağrılmadım. İhtiyaç duyulursa belki çağırırlar. 27 Nisan’ı bir muhtıra olarak değerlendirmeyi düşünmüyorum. Muhtıraysa hiçbir yaptırımı yok. Sadece bir açıklama yapmışlardır. Hükümet ertesi gün değerlendirmeyi yapmıştır. Asıl muhtırayı hükümet yapmıştır.
TSK-hükümet arası ilişkiler normalleşmiştir. Orduya saygı, bizim tabanımızda kimseyle mukayese edilmeyecek kadar fazladır. Ordumuzu yönetenlerin zaman zaman yanlışları olmuştur. Normalleşme süreci görüyorum. Bu ordumuzun gücünü daha da artıracaktır. Genelkurmay Başkanı operasyonlarda karargahı yönetiyorsa bu moral değerlerinin yükseldiğini gösteriyor. Operasyonu yöneten bir Genelkurmay Başkanı var. Emniyet de aynı şekilde. Bakanlarımız o bölgelere gidiyorsa, moral değerlerini yükseltmek içindir. Yazılı ve görsel medyanın desteğine çok ihtiyacımız var.
'HAİN' İÇİN DAVA
CHP Genel Başkanı’nın iddialarının hepsi palavra. Kemal Kılıçdaroğlu’ndan ben tazminat almaktan bıktım ama o tazminat ödemekten bıkmadı. Bu da yargıya gidecek, çünkü orada ‘hain’ diye bir ifade var. Kimse bu ülkenin başbakanına ‘hain’ diyemez. Talimat verdim, dava açacaklar. Bununla mı biz terörle mücadele edeceğiz? Çok yanlış oynuyor, yanlış gidiyor. Böyle siyaset yapacaksa millet bunları hiçbir zaman iktidar yapmaz. Millet bizim arkamızdadır. Biz ne ABD’ye, ne Rusya’ya bu milletin değerlerini hiçbir menfaat karşısında değişmeyiz.
'FSM ÇALIŞMASINDA HATA OLABİLİR'
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ndeki çalışmalar hazırlıksız değildi, hazırlık vardı. O firmanın beceriksizliği olabilir. Söz verilen tarihten önce yetiştirildi. Çalışmalar kolay bir iş değil. Çok farklı bir asfalt uygulamasına girildi. İstanbul trafiğine günde 400 araç giriyor. Köprü çalışmalarında belki biz de hata etmiş olabiliriz, affola diyebiliriz.
YENİ KADRO
Kongrede belirlenecek ekibimizde ehliyet ve liyakat olacak. Gönül vermiş kişi, sadakat içinde gelmiş olacaktır. Bir hocam ‘Siyasette tekkeye derviş aramayacaksın, bu işi yapacak ehli kişi arayacaksın’ derdi. Hem dinamik bir kadro, hem de yüzde 30’dan aşağıya kalmamak konusunda bayan arkadaşlar olacak. Yenilenmiş, güçlü, temsil kabiliyeti olan bir kadro olacak. Ben değil, biz merkezli bir kadro oluşturmaya çalışıyoruz. MKYK ve MYK’da değişikliğe gideceğiz.
Cumhurbaşkanlığı ile genel seçimleri birleştirme konusu gündemimizde yok.
SON ANKETİ AÇIKLADI: AK PARTİ YÜZDE 52.1
Sürekli anketler yaptırıyoruz. 5 firmanın yaptığı kamuoyu araştırması şu an önümde. Ortalama olarak biz yüzde 52.1, CHP yüzde 24.2, MHP yüzde 13.3, BDP yüzde 6.2 gözüküyor. Yüzde 48’in hükümeti olmadığımızı kimse iddia edemez.
'İMAM HATİBE GİTMEYEN TERÖRİSTTİR DEMEDİM'
İmam hatipleri niye kapattılar? Oradan terörist çıktığını göremezsiniz. Niye kapatıyorsun, o milletin evlatları değil mi? Ben ‘imam hatip okuluna gitmeyenler teröristtir’ demedim. Millette şu an bir rahatlama oldu. Katsayı olayı düzeldi, bu bir haksızlığın düzeltilmesidir. Ben çocuklarımı kendi ülkemde okutamadım. Erkek çocuklarım Harvard’ı tutturacakları halde gidemedi. Kızlarım başörtüsü nedeniyle gidemedi. Bizim bütün mücadelemiz ayrımcılıkladır. Türkiye’deki bir kesimde İslamafobi var. Bize şaşırıyorlar ‘Sizin kızınız nasıl Türkiye’de okuyamıyor’ diyorlar. Bu normalleşmedir.
'BAŞKANLIK İLERİ ÜLKELERİN SİSTEMİ'
Kabineyle ilgili değişikleri yapmak doğaldır. Performans ölçümlerini sürekli yaparım. Milletvekillerinden, teşkilatlardan gelen şikayetleri kaale almadan yapamam. Kabine değişikliği her zaman olabilir. Başkanlık sistemi bugün en ileri ülkelerin uyguladığı sistemidir. Benim üç önerim var; başkanlık, yarı başkanlık, partili cumhurbaşkanı sistemi olabilir. Yargıyı parlamento seçebilmelidir.
ZAM ORANI YÜZDE 10-15
Doğalgaz zammı yüzde 10-15 gibi bir şey. Ekonomi yönetimdeki arkadaşlarımın başarılı olduğuna inanıyorum. Mali disiplinden taviz vermeyi düşünmüyoruz. Bunu kimse frene basma olarak algılamasın.
'RUSYA BENİ HAYALKIRIKLIĞINA UĞRATTI'
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad gidicidir. Yakın zamanda gidebilir, buna dayanamaz. ABD Başkanı Barack Obama’nın seçimini önemsiyorum. Hayal kırıklığına uğradığım ülke Rusya’dır. Katliamın yanında yer alıyor. Çin de Rusya’nın yanında yer alıyor. İran’ı ne anlamak ne anlatmak mümkündür.
'SİLAH DESTEĞİ VERMİYORUZ'
Riyal el Esad, 'Özgür Suriye Ordusu' lideri değil. Suriye'den ülkemize sığınan bir albaydır. Gıda, giyecek ve ilaç yardımı var. Silah desteği vermiyoruz, lojistik destek veriyoruz. Suriyeli kardeşlerimizi kamplarda misafir ediyoruz."