ANKARA (ANKA) - Anayasa Profesörü Mümtaz Soysal, Meclis tarafından alınacak böyle bir kararın “siyasal” bir karar olacağını vurgulayarak, “Siyasi kararın ağırlığı başka, yargısal kararın ağırlığı başka. Onun sonucuna razılarsa, biz siyaseten kapattık demeyi istiyorlarsa, bunu yapabileceklerse buyursunlar yapsınlar. Bunun sonucuna da katlanırlar tabi” dedi. Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör Özden ise böyle bir değişikliğin “büyük hatalar doğuracağını” öne sürdü ve “Bundan sonra Yasama organının iznine bağlarsanız çok büyük hata yaparsınız. Parti tüm çirkinlikleri yapacak. Hukuka aykırılıkları gerçekleştirecek, sonra Meclis kendi kendine kapatma davası açacak. Olacak şey değil. Akla mantığa bu uygun mu?” şeklinde konuştu. Eski Adalet Bakanlarında Hikmet Sami Türk de Başbakan Erdoğan’ın sözlerini “Öyle anlaşılıyor ki Sayın Başbakan kendi partisi aleyhine yeni bir kapatma davası açılmasını önlemek amacındadır. Kapatmayı olanaksızlaştıracak bir durum ortaya çıkacak” olarak yorumladı.
Başbakan Erdoğan’ın “Parti kapatmasına Meclis karar versin” sözlerini hukukçular ANKA’ya yorumladı. Hukukçular, Erdoğan’ın sözlerini şöyle değerlendirdiler:
-MECLİS SİYASİ KARAR ALIR-
Anayasa Profesörü Mümtaz Soysal:
“O yargı kararı olmaz. Siyasi bir karar olur. Siyasi kararın ağırlığı başka, yargısal kararın ağırlığı başka. Onun sonucuna razılarsa, biz siyaseten kapattık demeyi istiyorlarsa, bunu yapabileceklerse buyursunlar yapsınlar. Bunun sonucuna da katlanırlar tabi. Verilen karar yargı kararı kadar sağlıklı olmaz. Hele ki şuanda yargının yaşadığı krizi de göz önüne alırsak, yeni bir kriz yaratır. Şuan ki durumda kapatma kararı yargısal karar olduğu için bu karalara muhalefet edenlerin söylediklerinin belli bir saygı derecesi var. Bir sınırı var. Belli çerçevede eleştirilir. Yargının verdiği kararlara, siyaseten verilen kararın saygınlığı mukayese edilemez. Böyle bir şey olursa, bunu vebalini de yüklenmiş oluyorlar. Böyle olunca kapatma kararı tamamen siyasi olduğunu meydanlarda insanlar haykıracak. Demokrasi kalmadı falan denecek. Böle bir durum, maçlarda kararları bir takım versin gibi olur. Sakıncaları vardır.”
-BÜYÜK HATALAR DOĞURUR-
Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör Özden:
"Bunu bir hafta önce de söylemişti. Erdoğan, ayrıca ‘çoğunluk AKP diye neden karşı çıkıyorsunuz. Dünyanın başka yerlerinde de böyle yapılıyor’ dedi. Zaten bugüne kadar zararlı partileri kapamayı güçleştirdiler. Bundan sonra yasama organının iznine bağlarsanız, çok büyük hata yaparsınız. Alın bugün ki tabloyu. Kim açacak partiye davayı. Parti bütün her şeyi yapacak. Tüm çirkinlikleri yapacak. Hukuka aykırılıkları gerçekleştirecek, sonra Meclis kendi kendine kapatma davası açaçak. Olacak iş değil. Akla mantığa uygun mu? Erdoğan, çirkin bir laf daha etti. Dedi ki dünkü konuşmasında ‘HSYK, Yasama organı değildir’ HSYK ne zaman Yasama organıyım demiş. Orası hukuka uygun kararları uyguluyor. Niyetleri kötü bunların. Yargı olmasında ne olursa olsun diyorlar. Bunların asıl amaçları şimdi başka maddeleri de içine koyacaklar, milleti kandıracaklar. İstediklerini de alacaklar. Erdoğan'ın söyledi çok sakıncalı."
-AKP’YE KAPATMA DAVASI, ÖNLENMEYE ÇALIŞILIYOR-
Eski Adalet Bakanlarında Hikmet Sami Türk:
"Anayasamızın 69. maddesine göre siyasi partilerin kapatılması Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının açacağı dava üzerine oluyor. Anayasa Mahkemesince de karara bağlanıyor. Burada bir siyasi partinin kapatılması davası resen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının doğal görevi olarak, Bakanlar Kurulu kararı ve Adalet Bakanının işlemi ile birde bir siyasi partinin istemi üzerine açılır. Burada tabi karşılaştırmalı hukuktan örnek vermemiz gerekli. Çünkü Sayın Başbakan hep AB’de ne varsa onu yapmak istiyor. O açıdan bakıldığında Alman Anayasa Mahkemesi kanununun 43. maddesinde bir siyasi partinin Anayasaya aykırı olduğuna ilişkin karar verilmesi yönünde talep federal konsey, federal meclis ve federal hükümet tarafından yapılabilir. Sayın Başbakan bunu göz önünde bulundurarak söylemiş olabilir. Başbakanın bu ifadesi bence şöyle yorumlanabilir: Siyasi partilerin kapanmasında Meclis kararı aramak, kararı iktidarın kararına bırakmaktır. Öyle anlaşılıyor ki Sayın Başbakan kendi partisi aleyhine yeni bir kapatma davası açılmasını önlemek amacındadır. AKP’ye tekrar kapatma davası açılmasını önlemek istiyor. Tedbirli olmak için… Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer demişler. 2001 yılında yapılan değişiklikle siyasi parti kapatma zaten zorlaştırılmıştır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının elinden bu yetkiyi almak için Anayasa'da değişikliği şart. Kapatmayı olanaksızlaştıracak bir durum ortaya çıkacak. Ayrıca, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlü ve demokratik Cumhuriyetin korunması bu iki konu çok önemlidir. Bunları sulandıracak bir Anayasa değişikliği yapılmamalıdır. Sayın Başbakan sık sık ‘referanduma alışılmalıdır’ diyor. Bu söylemlerle de alıştırma egzersizleri başlamış görünüyor." (ANKA)