Türkiye'nin önde gelen reklamcılarından Serdar Erener Türkiye Gazetesi'nden Fatih Vural'ın, 'Gezi Parkı' olaylarıyla ilgili sorularını yanıtladı.
Türkiye'nin önde gelen reklamcılarından Serdar Erener Türkiye Gazetesi'nden Fatih Vural'ın, 'Gezi Parkı' olaylarıyla ilgili sorularını yanıtladı.
Ünlü reklamcı, 'Gezi Olayları' sırasında gazdan etkilenen insanlara kapılarını açtıklarını, ortada insani bir durum olduğunu söyledi. AK Parti'yi desteklediğini de belirten Serdar Erener, Gezi için şu yorumu yaptı: Türkiye'de ana akım tutum ve davranışın dışında ne varsa, orada bir araya gelmişti.
Olaylar sırasında Gezi Parkı'na gittiğini ve gözlemlerde bulunduğunu da belirten Serdar Erener, kardeşi ünlü şarkıcı Sertab Erener hakkında sorulan sorulara da yanıt verdi.
İşte o sorular ve Serdar Erener'in verdiği yanıtlar:
Bu olayı çok yakından izledim. Kardeşim Sertab (Erener), Başbakan'la görüşmeye giden gruptaydı. Bu göreve kendisini aşırı angaje etti. Başbakan'la da özel bir dostlukları var. Hem Sertab'ın müziğine ilgileri var, hem de aynı hastalıktan muzdaripler. Önemli insani paylaşımları var. O toplantıyı Sertab'dan ayrıntılı dinledim. Başbakan'la saatler süren konuşma yapıyorlar. Mesela deniyor ki, "Başbakan her birinize şu kadar dakika ayırmak istiyor. Katılımcıların sayısını şu kadarla sınırlı tutun." Deniyor ki, "Hayır, biz filancaları da istiyoruz." Sonunda o filancalar da geliyor salona. O gelenler, sadece dinleyici olarak katılsın isteniyor. "Tamam" deniliyor. Her şey bitmişken, dinleyici olarak orada bulunan bir kişi, agresif biçimde bir şey söylüyor. Başbakan da bunun üzerine sinirleniyor. Ertesi gün de verdikleri sözü tutmuyorlar. Temsil kabiliyeti olan grup, temsil kabiliyeti yokmuş gibi davrandı.
Sertab bunu duyunca kızacak ama... Onunla biraz farklıyız.
Sertab bana kıyasla, çok çok daha endişeli bir moderndir. Ben daha 'Zelig'im.
Evet. Zelig, kimin yanına giderse, onun şeklini alan adamdır.
Bukalemun gibi...
Ben siyasi bukalemun değilim. Gerçeği anlama çabasında, o yaşayan insanların hepsinin içine girip çıkabiliyorum. Böyle bir empati kabiliyetim var. Bu ceza da olabilir! Birinci gün, zarafetle belki çözülebilirdi isyan. Sonrasında şiddete başvurmayan her türlü protestonun ifade hakkı var. Ama yakıp yıkmak, vurup kırmak, ne iktidar sahibinin ne isyan edenin hakkıdır. Onu ben kabul edemem.