HABER

Başbakan'la ilgili müthiş bir fantezim var!

Komedyen Ercan Akışık: Halk artık eskisi gibi siyasi espriye yakın değil. Siyasi karakterlerin bir çoğunun huzurunda taklit yaptım. Şu anda müthiş bir fantezim var.

Halihazırda Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan taklidi yapıyorum bazı koşullarda. Fakat kendisinin yüzüne karşı yapma şansım şu anda yok. Var mı yok mu bilmiyorum, ama acayip bir fantezim var. Bir gün karşı karşıya gelirsek tepki ölçer anlamında çok merak ediyorum. Mesela Demirel'e, Erdal İnönü'ye karşı yaptım çok keyiflendiler. Hatta, bir dönem Etiler'de bir kulüpte çıkıyordum.

Sayın Turgut Özal'ın oraya gelip de 'Bir adam benim taklidimi yapıyormuş. Bakalım ne diyor?' dediğinin yüzleşmesini de yaşadım. Fakat Sayın Başbakan ile ilgili böyle bir karşı karşıya gelme olmadı. Bunu da gerçekleştirme adına müthiş bir fantezim var.

Plastip Şov'a hiç bir lider tepki vermemişti

Karikatürist Varol Yaşaroğlu: Aslında Plastip Şov, dönemine göre çok başarılı işlerinden birisiydi. O dönemde yapılması cesaret isteyen bir işti. Aslında o dönemde herkesi yaptık. Erbakan'dan tutun da Demirel'e, Ecevit'e, İnönü'ye kadar. Hiç bir liderden de 'Bunu niye yapıyorsunuz' diye bir tepki almadık. Bu da önemli bir şeydir aslında.

Mizahçılar için bir çok konu var zaten

Oyuncu Yılmaz Gruda: Liderlere dayandırmayı doğru bulmuyorum espriyi. Siyasi bağlamda bir yığın espri ve bir yığın mizah yapılabilir. Mesela ben, Ulusal Kanal'da haberlerden sonra bütün ülkeyi siyaset bağlamında ilgilendiren bir konuyu aradan cımbızla alarak, onu bir Nasrettin Hoca fıkrasına bağlayıp kendime göre Nasrettin Hoca gırtlağını kullanarak onu ortaya koyabiliyor ve o siyasi mizahı yapabiliyorum. Yani onlara bağlı olmayalım. Bana göre bugün mizahçıların üzerine gitmesi gereken çok şey var.

Canlarından ve RTÜK'ten korkuyorlar

Okan Bayülgen: Halkın çok sevdiği, bayıldığı komedyenlerin vücudunda vücut bulmuş olarak görmesi tabii müthiş bir sempati sağlıyor, en antipatik lidere bile. Bir yandan filmlerle çok matrak işler yapılıyor, ancak mizahi olarak düşünce olarak müthiş bir çoraklaşma var. Çünkü kimse bu işleri umursamak istemiyor. Dolayısıyla sadece liderler değil, bugünkü muhalefet, bugünkü iktidar çok rahat bir koltukta oturuyor. Yani, işleri güçleri kendileriyle ilgili kapak yapmış bir iki dergiyi cezalandırmak. Bir iki dava açarak onların gözünü korkutuyor. Bir çok göz korkutma yolu var bugün Türkiye'de. O dava nedir sonuçta? Gider yargılanırsın. Ya beraat edersin ya da tazminat ödersin. Ama ortada bir sürü meczup var. Birtakım adamlar var. Senin canını malını, sokaktaki can emniyetini tehdit eden, bunlarla bağlantılı ya da bağlantısız yahut 'tanımıyorum, delinin teki gelmiş, seni vurmuş, rahatsız etmiş, tehdit etmiş' gibilerden bir sürü faktör var. Kimse de can emniyetinden olmak hatta bunun üstünde bir de bu RTÜK meselesinden dolayı da kimse işinden gücünden kalmak istemiyor.

Gırgır ve Turgut Özal'la ilgili müthiş bir anı

Siyasi mizah konusunda komedyenlerden çok, daha az insana ulaşmasına rağmen daha etkili ve daha sert olduğu için mizah dergilerinin üzerine gidildiğini söyleyen Metin Üstündağ, bu konuya ilişkin olarak Turgut Özal döneminde yaşanan ilginç bir anıyı da aktardı: "Turgut Özal sanırım danışmandı. Adnan Kahveci'yi Gırgır'a gönderir, onunla ilgili çıkan karikatürleri toplar, çerçeveler, OECD, Dünya Bankası'na gidip, 'Bakın siz kredi, para vermiyorsunuz, sizin yüzünüzden ne durumlara düştüm' diye yakınırmış. Orjinallerini alıyor, sonra getiriyor. Gırgır'ın Türkiye'ye böyle bir yardımı olmuş. O dönem Tonton babamızdı. Çok seviyordu. Fakat sonra, Limon dergisine dava açtı. Üstelik derginin ön kapağına Turgut Özal, arka kapağına da Semra Özal dava açmıştı. Çünkü mizahın bir de karizma bozan bir tarafı var."

En Çok Aranan Haberler