Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Silivri’de bir gardiyan eşliğinde, her zaman olduğu gibi pırıl pırıl giyinmiş, rahat, huzurlu bir gülümsemeyle yanımıza geldi. Cezaevinde en önemli şeyin sağlık olduğunu vurgulayan Başbuğ, “Her gece sağlığımızın bozulmaması ve sabaha sağlıklı uyanabilmemiz için Allah’a dua ediyoruz” dedi.
Hürriyet'te yer alan Tufan Türenç'in haberi şöyle: Önceki gün Silivri’ye gittim. Bu gidişim kaçıncıydı, anımsamıyorum. Bugüne kadar kaç kişiyle konuştum, bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var, o da her gidişimde ruhumda yıkıcı travmalar yaşıyorum. Yüreğime acıtıcı bir hüzün çöküyor. 5 No’lu cezaevinin görüşme odasında Basın Konseyi ekibi olarak Emekli Orgeneral İlker Başbuğ’u bekliyoruz. Paşa biraz sonra bir gardiyan eşliğinde geliyor. Her zaman olduğu gibi pırıl pırıl giyinmiş, rahat, huzurlu bir gülümseme ile hepimizin ellerini tek tek sıkıp, hatır sordu. Zaman yitirmemek için hemen son gelişmeler hakkında neler düşündüğünü sorduk. Sakin sakin anlatmaya başladı:
YARGILAMA ADİL OLMALI
“17 Aralık çok önemli bir tarih oldu. Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu buraya geldi. Benimle, Balanlı Paşa, Perinçek ve Özkan’la konuştu, önerisini izah etti. Hepimiz formülünü onayladık. Türkiye’de olağanüstü bir dönem var. Buradan olağan önlemlerle çıkılamaz. Onun için Feyzioğlu’nun önerileri olağanüstü bir yol. Yeniden yargılamadan kimse kaçmıyor. Ama yargılama adil olmalı. Çünkü herkes adil yargılama sonunda beraat edeceğine inanıyor. Yargılama adil olsun, tutuksuz olsun istiyoruz. Eğer eski iddianameler esas alınırsa yeniden yargılama da yarar sağlamaz.”
İlker Paşa bir süre susuyor, biraz düşündükten sonra şöyle devam ediyor: “Şunu düşünüyorum, burada 2 yıl geçti. Acaba diyorum ben dışarda olsaydım daha mı mutlu olacaktım? Çünkü burada arkadaşlarım yatıyor. Ben dışarda nasıl mutlu olabilirdim. Bir de benim bu davanın içine sokulmam, davanın ne kadar ciddiyetsiz olduğu gerçeğini ortaya koydu. Bu da yararlı oldu diye düşünüyorum. İşte onun için vicdanen ve ruhen burada daha rahatım.”
HASTALIK VE AF BİZİ YARALAR
Paşa’ya hastalık ve yaş haddi nedeniyle bir tahliyenin söz konusu olabileceği anımsatıldı. Birden yüzündeki çizgiler sertleşiverdi: “Bakın hastalık ve yaş nedeniyle tahliye edilmek bizi yaralar. Burada genç arkadaşlar var. Af da istemiyoruz. O da bizi yaralar. Ama gerçekten hasta olanlar var. Örneğin Levent Ersöz, Fatih Hilmioğlu ve başka hasta arkadaşların derhal ama derhal tahliye edilmeleri gerekir. Bizim için en onurlu yol yeniden yargılanmak ve beraat ederek suçsuzluğumuzun kanıtlanmasıdır.”
SAĞLIKLI UYANABİLMEK
Paşa, avukatlarının zorlamasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuş. Başvuralı 15 gün olmuş. “Eğer olumlu bir karar çıkarsa diğerleri için emsal olur. Onun için bunu önemli buluyorum” diyor. Cezaevinde yatıp da dışarıyı, sevdiklerini özlememek olanaksız. Paşa’yı üzmeyecek şekilde bunları sorduk. Biraz iç paralayıcı bir şekilde acı acı güldü, sonra özlemlerini şöyle açıkladı: “Bakın burada en önemli olay sağlığınızı korumanızdır. Onun için her akşam sağlığımızın bozulmaması ve sabaha sağlıklı uyanabilmemiz için Allah’a dua ediyoruz. Bir de Bodrum’u, oradaki Meteor Plajı’nın denizini özlüyorum. Tabii ki ailemi, eşimi, çocuklarımı, yakınlarımı özlüyorum.”