Hukukçular ise İlker Başbuğ hakkındaki iddiaları şöyle değerlendirdi.
İnternet Andıcı iddianamesinin 1 numaralı şüphelisi eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hasan Iğsız ‘terör örgütü yöneticisi olmak’ suçundan tutuklandı. Iğsız’ın “Yerime konuşacak” dediği avukatı duruşma salonunda dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un andıç ve internet sitelerinden haberdar olduğunu söyledi.
Hükümet aleyhinde kara propaganda yapmak amaçlı kurulduğu öne sürülen internet siteleri hakkında başlatılan soruşturmanın 1 numaralı şüphelisi emekli 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin haklarında yakalama kararı verdiği 14 şüpheliden biriydi. Ergenekon savcılarına ulaşan ihbar mektubunda yer alan internet andıcı belgesinde 8 subayın imzası vardı. Belgenin ‘Kimden’ bölümünün karşısında ‘Harekât Başkanlığı’ndan, ‘Kime’ bölümünün karşısında ise ‘Genelkurmay 2. Başkanlığı’na yazıyordu. Ayrıca bazı şüpheli ve tanıkların ifadesinde Hasan Iğsız’ın emriyle andıcın hazırlandığı ifade edilmişti.
Orgeneral Iğsız saat 09.00 sıralarında Beşiktaş’ta bulunan İstanbul Adliyesi’ne asker korumaları eşliğinde geldi. Ancak 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti adliyeye gelmediği için öğleden sonra gelmesi istendi.
Iğsız, saat 13.00 sıralarında ikinci defa adliyeye geldi. Merkez komutanlığında görevli bir subay nezaretinde duruşma salonuna götürülen Iğsız duruşma salonunda sanık sandalyesine oturtuldu. Lacivert ceketi ve gri pantolonu ile rahat tavırlar sergilediği gözlenen Iğsız Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese’nin kimlik tespiti için ayağa kalkması ikazı üzerine, ceketinin düğmelerini ilikleyerek ayağa kalktı.
BÜYÜK SUÇLAMALAR
Orgeneral Iğsız’a kimlik tespitinin ardından hakkında yöneltilen suç maddeleri sıralandı: “Var olduğu iddia edilen Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda faaliyetlerini icra ve organize etmek, devlet yöneticilerini baskı altına almak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturmak böylece cebir ve şiddet yöntemleri ile hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek ve ara yönetici sıfatıyla hareket faaliyetini yönetmek” suçunu işlediği iddia edildi. Iğsız’a suçlamalarla ilgili söylemek istediği olup olmadığı soruldu. Mahkeme heyetine hitaben “Bu hususta söyleyecek bir sözüm yok” diyen Iğsız, şahsı adına savunma yapması için avukatına söz hakkı verilmesini talep etti. Iğsız’ın avukatı Orhan Önder savunmasında özetle şöyle konuştu: “Müvekkilim uzun bir süre karargahlarda ve yurtdışında ülkemizi temsil etmiştir. İkinci başkanlığı 1 yıl sürmüştür. İddianameye göre internet siteleri 10 yıldır faaliyette. Faturası müvekkilim ile andıcın altında imzası olan kişilere çıkmıştır. İddianame tutarlı değildir. Ortada yazılı belge olduğuna göre illegal bir durum söz konusu değildir...
Yüzbaşıdan 2. başkana kadar bir silsile içinde andıç hazırlanmıştır. En üst makama da sunulmuştur. Bu silsile de yer alan subayların hepsinin terör örgütüne üye olması hayatın olağan akışına uygun değildir.”
Hazırlanan andıç planlarının en üst makama iletildiğini beyan ederek dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’u işaret eden Önder; internet sitelerindeki yayınların andıç iddianamesinde yeterince yer almadığını öne sürerek “Bu hususlar tespit edilebilseydi gerçek suçlular ortaya çıkardı” dedi.
Iğsız’ın avukatının savunmasına hiç müdahale etmediği gözlendi. Savcılıkça tutuklanması istenen Iğsız mahkemece tutuklanarak Metris Cezaevi’ne gönderildi.
‘BAŞBUĞ’A DA DAVA AÇILMALI’ Radikal'in haberine göre; hukukçular İlker Başbuğ hakkındaki iddiaları şöyle değerlendiriyor:
Ergin Cinmen: Bir sıra halinde Genelkurmay’dan başlayarak alt düzeye kadar andıç faaliyetine girişilmiş. Genelkurmay Başkanı’nın da haberdar olmaması mümkün değil. Ordunun tüzel kişiliğinin almış olduğu bir karar olduğu açık. Bir suç varsa Genelkurmay Başkanı da sorumludur. Dolayısıyla İlker Başbuğ’a da dava açılması gerekir.
‘DARBE TEŞEBBÜSÜ DEĞİL’ Turgut Kazan: Bana göre, bu andıç denilen olay, politik ve hukuksal bakımdan, olacak iş değildir. Kabul edilemez. Ama bu bir hükümeti devirme ya da darbe teşebüsü sayılamaz. Bu bir disiplin suçudur. Evet, haklarında işlem yapılması gerekir. Ama olsa olsa askere konulmuş siyaset yasağının ihlali anlamına gelir. Tabii ki Genelkurmay Başkanı’nı da ilgilendirecektir. Onun bilgisi dışında olamaz.
SAVCIYA BİLMİYORUM DEMİŞTİ
Savcı tüm sanıklara belgedeki ‘Sn. K.’a arz’ın Genelkurmay Başkanı Başbuğ olup olmadığını sormuş ve şu yanıtları almıştı:
Org. Hasan Iğsız: Sunulduğunu bilmiyorum ama sunulmadan yapılmaz.
Korg. İsmail Hakkı Pekin: Bilmiyorum.
Albay Cemal Gökçeoğlu: Bu tabir Genelkurmay Başkanı’na arzdır.
Albay Ziya İlker Göktaş: Komutan andıcı onaylamazsa yürürlüğe girmez.