Basın özgürlüğü sakızı!..

Şu soru medya çevrelerinde hep gündemde:

“Tarafsız gazete olmaz, bağımsız gazete olur”, deniliyor. Peki bağımsız gazetelerde taraf değil mi?

Elbette!..

Peki o halde?

Şöyle yanıtlanabilir bu soru:

Bağımsız gazeteler taraf’ını kendisi seçiyor: ötekiler seçiliyor!..

Artık ulusallığı kalmayan “ulusal” basınımız, büyük ölçüde, seçilmiş basın!..

Peki bu noktaya nasıl gelindi?

Köroğlu’nun ünlü sözünü bilir misiniz?

“Tüfek icad oldu mertlik bozuldu”

Hadi bir metafor yapalım:

Holding basını icad oldu, mertlik bozuldu!..

Olay budur!..

Yalakalığın en etkin olanı, medyatik yalakalıktır!..

Anasının gözü holding patronu be yapıyor? Parayı bastırıp bir-iki gazete TV satın alıyor. Başlıyor yalamaya!.. Bunu reddeden, gerçekleri yazmakta ısrar eden, başı dik gazeteci- yazarlar kapının önüne konuluyor!..

En son Vatan yazarı Mustafa Mutlu kapının önüne konuldu. Aynı gazetenin yazarlarından Ruhat Mengi de “izim” e çıkartıldı!..

Bundan şöyle bir sonuç çıkıyor:

Siyasal iktidar, basından, mutlak başeğme, mutlak biat istiyor. İktidarı, sadece yandaşlık da kesmiyor; o, yandaş gazetelerin içinde “çatlak ses” de istemiyor!.. O istiyor ki basın ve gazeteciler “tek tip” olsun, sadece kendisini övsün!..

Bugün “ulusal” basın, yüzde 95 oranında siyasal iktidarın yandaşı durumunda. Yüzde 5’lik bir kısım ki, beş gazete 3 TV’den ibaret, binbir belayı göze alarak, muhalefet yapmaya çalışıyor.

Hoş olan, o bir avuç muhalif basının halk kitleleri üzerindeki etkisi, yandaş-yalaka holding basınından çok daha fazla!..

Halk, her zaman olduğu gibi, başını dik tutanlara saygı ve sevgi duyuyor!.. AKP’ye karşı agresif (saldırgan) bir muhalefet yapan Sözcü gazetesinin ortalama 400 bin tirajla Türkiye’nin en çok satan 3 gazetesinden birisi olması buna örnek gösterilebilir.

0 0 0

Demokrasi bir değerler sistemidir. Bu sistemin en önemli göstergelerinden birisi de, eleştirilere açık ve saygılı olmaktır. Kendisine ne derse desin, bir siyasetçi veya siyasal parti düşünce ve ifade özgürlüğünü sindirmiş entellektüel birikimden yoksunsa, o kişi veya siyasal hareket için demokrasi kavramı arada bir çiğnenen sakızdan ibarettir!..

Yerel basında da durum böyle değil mi? Örneğin CHP’li yerel yönetim, eleştiri-özeleştiri kültüründen yoksun!.. Basındaki kendilerine yönelik eleştirileri, “düşmanlık” olarak algılıyor!.. Kendisine biat etmeyen gazete ve gazetecilere karşı düşmanca tavırlar takınıyor, onları etkisiz hale getirmek için elindekini ardına koymuyor!..

Güya “sosyal demokrat” bir yönetim bu!.

İyi güzel de bu “sosyal demokrat” yöneticilerin basına karşı takındığı tutum ile, genel bağlamda AKP’nin basına yönelik tavrı arasında ne fark vardır?

Ereğli’de basın özgürlüğüne asla saygı duymayan bir yerel yönetim var!. Tekrar soralım: Peki öyle de sizin iktidardan ne farkınız vardır?

Yerel planda AKP, CHP’li yerel yönetime kıyasla basın özgürlüğüne çok daha saygılıdır!.. CHP adına üzülünecek bir durumdur bu!..

Sözümüzü şu bilinen klişeyle bitirelim:

Basının özgür olmadığı bir ülkede, bir yörede, demokrasiden söz edilemez!..

Demokrasinin ön koşulu, basın özgürlüğüdür çünkü!..

YOLDAŞ’A ÇAĞRI!..

Sözlük anlamıyla “aynı yolda yürüyen insan”

Herkesin sanırım bir yoldaşı vardır!.

Benim de var tabii ki..

Şimdi bu köşeden kendisine seslenmek istiyorum.

Sık sık tartıştığımız bir konu üzerinde yeni gelişmeler yaşanıyor.

Gün geçtikçe Ereğli siyaseti kirleniyor!..

Siyasete, yalan ve entrika hakim olmaya başlıyor!..

Bunun en yakın örneğini dün yapılan meclis toplantısında yaşadık!..

Başkan Posbıyık, muhalefet karşısında öyle bir köşeye sıkıştı ki, çareyi salondan kaçmakta buldu!..

Kaçarken de tehditler savurdu!..

Bağımsız belediye meclis üyesi Necat Bakan’a “senin sesini keseceğim”, dedi..

Geçenlerde benzer bir olay, Kdz. Ereğli Belediyesinde de yaşandı!..

Başkan Posbıyık’ın eşi, Neriman Posbıyık, kendisine eleştirdiği gerekçesiyle bir gazeteci arkadaşımızı üstü kapalı şekilde tehdit etti

“Sen kendine çok iyi bak!..”

Sevgili yoldaşım, iş artık çığırdan çıkıyor!.

Görüyorsun, Posbıyık’lar tehditlerle besleniyor!.

Hala sen.................................... (doldur boşluğu)