KADIN

Başka Hayatlardan Arta Kalanlar

İyiler hep mi kaybeder?

Başka Hayatlardan Arta Kalanlar

Başkalarının hayatlarından 'arta kalanlar'

"Riya ve kötülük daha hakimdir evrene. Herkes ikiyüzlüdür, samimiyet yoktur. Böyle bir durumda şaşırıp kalmak söz konusudur. Açık yüreklilik aramış, bulamamıştır. Birini eleştirmekten ya da yüceltmekten korkar.

Gençeği ya da kötü olanı hiç bir zaman duymak istemez. Daha ötesi anlatmaktan da kaçınır.'Kim başka birini gerçekten dinliyor ki?' şeklinde kendine gerekçe bulur. Çevreye farklı gösterecek bambaşka bir imaja bürünür ve altta gizlediği kaygılarını kimsenin bilemeyeceğini düşünür. Bir karamsarlık, bir bedbinlik.. Bünyesi kaldırmaz br süre sonra..."

**Gerçeği değil, kurguyu yaşamak

**
Üstteki yorum ve betimlemeyi özellikle tırnak içinde yazdım. Çünkü çağımızda bu kişilikteki insanların yaşamı da "tırnak içinde"dir. Gerçeği değil, kurguyu yaşarlar. İnsanlar arasında bu ruh halinde olan sayıca az değil. Belki de geçmiş kuşaklarda yaşamış ataların yüzyıllar önce belleğe işlemiş kaygılarını düşün heybelerine koyuyorlar. Büyük olasılıkla, hergün bir yığın vesvese ile güne uyanıyorlar.

Travmalar, tedirginlikler ve pişmanlıklarla çevrelenmişse bir kişinin zihni, şimdiye kadar hiçbir sorusuna yanıt bulamamışlık hali yaşıyorsa, hayat ona tek şeyi işaret eder:

DEĞİŞİMİ. Peki, pratiğe yansıması nasıl olmalı değişimin? Nasıl bir yolla, yordamla kendinize "ben bu halde sahiden iyiyim" diyebileceğiniz bir alan açabilirsiniz?

İyiler kaybeder mi?
Sorunun yanıtına dair paylaşımlarda bulunmadan önce, kendi görüşümü yansıtan bir toplum tesbiti yapmak istiyorum: Batı'nın yanıltıcı, herşeyin kâr amacına, satın almaya göre kurgulanmış "çağdaş" düşünce ve yaşam biçimi, kimseye huzur sağlayamıyor.

Bu sistem içinde, etik olarak iyi olma, iyilik hali isteyen kişinin çevresini ihtirasları yüksek, inançla, inanmakla bağını kopartmış, sadece satın alma ve satın aldıklarınla çevresini kıskandırma eylemi içinde olan insanlar çevirir. Aynı fabrikada 'insan değerleri üreten' bu toplumsal yapının üyelerinin küçümsemeci bakışlarını hep üzerinde hisseder. Sonuçta kararsız birey, "fabrikasyon" kalabalığın içine girerek iyi olacacağını sanır.

Mutlu-y-muş gibi yapmak
Ne yazık ki, iyi, başarılı olma arzusunu gerçekleştirmek isteyen insan şunu gözlemler: Kötünün daha iyi durumda olduğunu, "yüksek" yerlerde bulunduğunu, daha çok kazandığını, iyinin ise ezildiğini... İnsanı bir makineye dönüştüren sistemin tek emri vardır. "Al, mutluluk almakta!" Bu emre uyarak mağazalara koşan, elinde poşetlerle dolaşan çaresiz insanlara rastlıyoruz. Mutlu-y-muş gibi yapan...

Böyle bir çark var insanı içine çeken. "Neyi değiştirebiliriz?" sorusuna doğru yanıtı bulmak önemli. Önce, en başta kendini değiştirmeyle başlamalı insan. "Geçmişte denedim, başaramadım" önyargısı kesinlikle sizin önünüze engel oluşturmamalı. Geçmişte işe yaramayan(sizi başarısız kılan) hiçbir şeyin, bugün yapacaklarınızla herhangi bir şekilde ilgisi yok! O zaman olmayan, ters giden durumlar şimdiki zaman için geçerli değildir asla.

Sevgi bekleme
Öte yandan "sevgi bekleme" hali vardır, ertelemeci insanda. "Beni acaba kim sevecek?" konusuyla meşgul oluyorsanız eğer, en boş soru budur. Kendine dönüp: "Ben acaba kendimi seviyor muyum?" diye bir kez bile sormamış insanların
başkasından sevgi ve ilgi beklemesi daha baştan 1-0 yenik olmaktır. Bu insanlar "Şimdi'den ve şu an'dan kaçar. Kendisini "sevileceği" o zamana programlar. "Burada ve şimdi"yi yaşamak, kendi gerçek kişiliği ile günlük yaşama katılmak olacağı için, bugünü hep erteler.

Erteleme, geleceğe bırakma süreci onun "gölgesi" olur. O süreci başka hayatlardan "mutluluk ödünç alarak" geçirir. Öncelikle başkalarının hayatlarında olup, onlardan arta kalanları kendine layık görür. Bunu şöyle açabiliriz. Başarılı, kusursuz olduğunu düşündüğü kişileri arkadaş veya "gel beraber gidelim" aracı seçip, onlarla zaman geçirmeye çabalayan insanlar vardır. O'nun başarılarını, sevgili hikayelerini dinler. Onun "harikulade" hayatına gülümser. Onunla birlikte "mış gibi" yapar. Ama yalnız kaldığında kendisine kalan ezik bir ruh halidir.

'Ama o konuda kaybettin' fısıltısını dinleme!
Bir insanda yarını bekleme, "Biri beni sevecek, mutsuzluğum bitecek", "İşe girince her şey değişecek" vs eğilimi şiddetli bir değişimi işaret ediyor. Değişim hayatın yasasıdır. Yılbaşında beklenen Noel Baba gibi, size mutluluğu heybesinde getirecek biri olamaz. o mutluluk geldiği gibi gider!

Değişim rahatsız edicidir ama olmamasının etkisi çok daha kötüdür. Daha önce bir veya bir kaç konuda başarısız olduysanız, beyninizdeki “bilgisayar” hemen size “Ama o konuda kaybettin” diye fısıldar. Ve sizi değişime, dönüşüme götürecek o eylemden uzak durmanızı sağlar. Oysa zihinler de yeniden programlanabilir. Bunu iyi yapmanın yollarından biri hemen o gün, sizi değiştirecek bir eylemi gerçekleştirmek üzere ilk adım atmaktır. Kursa mı yazılmak istiyorsunuz, iş mi değiştireceksiniz, bir şirkete çalışma talebinde mi bulunacaksınız..

Bunları hiç ertelemeden hayata geçirmektir yapılması gereken. Başka hayatlardan arta kalanlarla yetinmek, oyalanmak en büyük yanılgı. "Bir gün O'nun gibi bir hayatım, onun gibi kazancım olduğunda o huzura, sosyal statüye sahip olacağım" fikri sadece "özenti"dir. Özenti sizi sadece oyalar, bir yere götürmez. Yılları geçirmeyi bırakın. Zihninizdeki "Bilgisayarı" reset edin, yeniden programlayın.

Bu yazının tamamında, dikkatli okuyucu için bu konuda fikir veren çözümler, ipuçları yer almaktadır..

Gözlemlerim sonucu bende kanı olarak yer eden düşüncelerimi, yorumlarımı sizinle paylaşıyorum. Okuduklarımın, izlenimlerimin veya katıldığım bir kişisel gelişim seminerinin bana kattığı fikirleri, yorumlarımı aktarıyorum. Her zamanki gibi kendimce “aforizmalar”:)

Arkadaşca ve dostça bir yaklaşımla paylaşıyorum... Belki benimser, belki öylesine okursunuz, ya da not edersiniz.. Veya hiç ilginizi çekmez. Tercih elbette sizin...

Josef Kirschner'in bu konuda yazdığı alttaki satırlarını önemsiyorum. Size belki fikir verecektir. Bu düşünceyi de paylaşarak, "değişim olacaksa hemen şimdi olmalı" diyorum:)

Mükemmellik ruhuyla
"Bugün hangi felaket rüzgarıyla karşı karşıya olursanız olun, amacınızı bulmaya zaman ayırın ve bütün varlığınızla onu arayın.

Hiçbir şey için durmayın. Değişmek gerekiyorsa değişin. Hayalinize odaklanın. Mükemmellik ruhuyla hareket edin; vasat kalmak sizin düşmanınızdır. Kendinizi cehennemden geçiyor gibi hissettiğinizde bile durmayın..."

Bana her konuda yazabilirsiniz, düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz. Şimdiye dek bana ulaşan hiçbir emaili yanıtsız bırakmamaya çaba gösterdim..
Yeni yılda pozitif bir yaşam daima sizinle olsun:) Dileklerinize, dualarınıza kavuşmak için emek kuvveti, zihin gücü ve enerjileri size ulaşsın... Sevgimle, selamımla

Ayla Önder

ayla.onder2009@mynet.com

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler