MAGAZİN

"Başka Kelimelerle: Hüsamettin Arslan" buluşmasının ilki Zeytinburnu'nda yapıldı

Siyaset bilimci ve sinema araştırmacısı Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı: - "Arslan, kendi düşünce geleneğimizi önemsediği kadar Batı düşünce geleneğinin de bilinmesi gerektiğini söylerdi. Batılı düşünce geleneğinin önemli olduğunu ama bunları bilmeden bu metinlerle hesaplaşılamayacağını ifade ediyordu" - AK Parti Genel Başkan Danışmanı ve sosyolog Prof. Dr. Yasin Aktay: - "(Hüsamettin Arslan) az kitap yazdığı halde çok az insan nasip olacak şekilde doktora tezinin başlığı kendi ismiyle hatırlanır hale gelmiştir. Kitap içerik olarakta uzun yıllar Türkiye'de çok konuşulmayan akademik çevrelerin sınıfsallığın ve elitliğin gerçeklerini de ortaya koymuştur"

İSTANBUL (AA) - Zeytinburnu Belediyesi tarafından düzenlenen "Başka Kelimelerle: Hüsamettin Arslan" buluşmasının ilki "Entelektüel Geleneklerin Türkiye'ye Etkisi" konulu bir panelle gerçekleştirildi.

Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezinde gerçekleştirilen ve moderatörlüğünü Cemil Öğmen'in üstlendiği panelde, siyaset bilimci ve sinema araştırmacısı Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı, AK Parti Genel Başkan Danışmanı Prof. Dr. Yasin Aktay ile Uludağ Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feridun Yılmaz, konuşmacı olarak yer aldı.

Panele katılan Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy, yaptığı konuşmada, Hüsamettin Arslan'ın 2014 yılından vefatına kadar Zeytinburnu'nda seminerler verdiğini söyleyerek, "Bu seminerlerin kitaplaşmasında emeği bulunan Asım Öz'e teşekkür ediyorum. Bir de sevgili dostum Mevlana İdris'in hatırlatmasıyla inşallah önümüzdeki yıldan itibaren Hüsamettin hocayla ilgili içerisinde bir ödülün de olacağı bir şeyler yapmak istiyoruz." dedi.

- "Batı düşünce geleneğinin de bilinmesi gerektiğini söylerdi"

Panelde Prof. Kayalı da Türk düşünce hayatında çevirilerin etkisi ve Hüsamettin Arslan'ın rolüne odaklandığı konuşmasında, "Hüsamettin Arslan'ın belirleyici özelliğini dönemine göre aykırılığı olarak ifade edebiliriz. Bunu 1991 yılında yazmış olduğu tezden bile anlayabiliyoruz. Çünkü o tezde İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümünün geleneğine ve tarzına aykırı olarak yerleşmiş bazı kalıpları aşmaya çalıştığını görüyoruz." ifadelerini kullandı.

Arslan'ın aykırılık özelliğine dair bir Kemal Tahir oturumunda yapmış olduğu konuşmayı aktaran Kayalı, "Türk düşüncesinde yaygın bir paradigma olarak Doğu Batı ekseni çerçevesinde meseleleri ele almanın yanlış bir şey olduğunu anlatmıştı. Bu Doğu Batı hikayesinin geçmiş kalmış bir şey olduğunu o zamanlarda cesurca savunmuştu." dedi.

Kayalı, Arslan'ın Türkiye'de bilinen tipik siyasal kimliklere sığdırılamayacak özgün bir yaklaşımı olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Arslan, kendi düşünce geleneğimizi önemsediği kadar Batı düşünce geleneğinin de bilinmesi gerektiğini söylerdi. Batılı düşünce geleneğinin önemli olduğunu ama bunları bilmeden bu metinlerle hesaplaşılamayacağını ifade ediyordu. Direnmenin ancak bilerek olabileceğini söyleyerek, aslında Batılı düşünceye karşı verilen mücadele somut olarak onun aşılması için bir yol gösteriyordu. Türkiye'de solcularımızın bunu aşmak gibi bir dertleri yok. Sağcılarımızın ise 'Bilmesek de olur. Tepki gösterelim' dediği bir yerde anlamaya ve onu aşmaya talip olmak önemliydi."

- "Doğduğu bu dünyaya ilişkin onun doğasını kavrama gayreti içerisinde olan bir adamdı"

Yasin Aktay da hermeneutik ve yorum cemaatleri bağlamında yaptığı konuşmada Arslan'ın çok fazla eser bırakmasa da çevirileri ve paradigma yayınlarıyla çok büyük katkılarda bulunduğunu belirtti.

Epistemik cemaat kavramının Hüsamettin Arslan adıyla özdeşleştiğine işaret eden Aktay, "Az kitap yazdığı halde çok az insan nasip olacak şekilde doktora tezinin başlığı kendi ismiyle hatırlanır hale gelmiştir. Kitap içerik olarak da uzun yıllar Türkiye'de çok konuşulmayan akademik çevrelerin sınıfsallığın ve elitliğin gerçeklerini de ortaya koymuştur. Kendisi de bu çevrelerin içerisinde bulunmuş ve çok fazla barınamamıştır. Arslan, bence bizim kuşak içerisinde pozitivizme karşı yerleşik paradigmanın işlediği bir dönemde belki de ona karşı ilk isyan bayrağını kaldıran kişilerden birisidir." değerlendirmesinde bulundu.

Feridun Yılmaz ise konuşmasında, bilim felsefesi ve pozitivizm çerçevesinde Hüsamettin Arslan'ın düşünceye katkısını, düşüncesinin sınırlarını ve Heidegger düşüncesine varan yolculuğunu dile getirerek, "Hüsamettin Arslan için modern dünyaya doğmuş ve doğduğu bu dünyaya ilişkin onun doğasını kavrama gayreti içerisinde olan bir adamdı diyebilirim. İmam bir babanın ve ümmi bir annenin bir dağ köyünde doğmuş bir evladıydı." dedi.

- "Anam ümmi idi, Latin harfleriyle kirlenmemiş bir kadındı"

Arslan'ın düşüncesindeki en büyük tutarlılığın reaksiyon olduğuna değinen Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Teorik olarak yer yer tutarsızlıklarından söz edebiliriz. Ancak ontolojik olarak modern dünyaya karşı verdiği reaksiyon her zaman onunlaydı. Müslüman insanlar olarak standart anlamındaki İslamcı yelpazesine çok girmezdi. Üslup olarak Ümit Meriç'ten etkinlediğini söylediği aforizmatik yazımı benimsemişti. Bu tarzının içerisinde düşüncesinin en derinleştiği ve radikalleştiği ifadelerinden birisi olarak, Ümmi annesine yönelik olarak şöyle bir ifadesi vardır, 'Anam Ümmi idi, Latin harfleriyle kirlenmemiş bir kadındı'. Modern dünyaya doğmuş Müslüman bir köylünün yaklaşık olarak derin düşünürlüğünün tezahür biçimi olsa olsa buna benzer bir şey olabilirdi. Türkiye'deki yelpazeye çok denk düşmemekle birlikte İslamcı olarak ifade edilmese de Müslüman bir insandı."

Panelin sonunda katılan dinleyicilere, Hüsamettin Arslan'ın Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezinde birkaç yıl boyunca devam ettiği seminerlerden derlenmiş, Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınlarından çıkan "Meselelerimizi Konuşmak" isimli kitabı hediye edildi.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler