HABER

Başkentte "tanı skandalı"

Başkentte "tanı skandalı"

Son yıllarda mantar gibi çoğalan ve oldukça eski tıbbi cihazlarla hizmet veren görüntüleme merkezleri, hastalıklara yanlış teşhis koyuyor. Fazla vatandaşa bakma uğruna kalitesiz görüntü ile çalışan merkezlerin son kurbanı Telekomünikasyon Kurumu Strateji Daire Başkanı Mehmet Altuner oldu.

Altuner'in hayatı, sırtındaki ağrıların sebebini öğrenmek için çektirdiği MR sonrası değişti. Bir özel görüntüleme merkezinde 'bel fıtığı' teşhisi konan Altuner'e 21 gün boyunca fizik tedavi uygulandı. Talihsiz adam dayanılmaz ağrılarının azalmasını beklerken tam tersine daha da artan ve tüm vücuduna yayılan sızılar nedeniyle bir ay boyunca büyük acılar yaşadı. Adım dahi atamaz, nefes alamaz hale gelen hasta, bu kez başka bir özel görüntüleme merkezine giderek aynı bölgenin filmini çektirdi.

Böylece Altuner'in dayanılmaz sancılarının asıl sebebi yeni görüntülerde ortaya çıktı: 'Belde kanser.' Mehmet Altuner, kendisine yanlış tanı koyarak adeta hayatını riske atan özel görüntüleme merkezini dava etmeye hazırlanıyor. Altuner, yaşadığı 21 günlük kabul dolu günleri şöyle anlattı: "Sağ bacakta yürüme güçlüğü çekerken bir hastaneye gittim. Beni muayene eden hekim tanı koymak için MR çekilmesini tavsiye etti. Gittiğim özel görüntüleme merkezinde çekilen MR sonucu bel fıtığı olduğu tanısıyla rapor hazırlandı. Böylece bir ay fizik tedavisi gördüm. Temmuz sıcağında vakumların ve elektrik şoklarının altında inanılmaz eziyetler yaşadım. Bir ay sonra başka bir merkezde çekilen MR'da yapılan çekimde bel fıtığı olmadığı ortaya çıktı. Radyo terapi uygulayarak bu kitleyi temizlediler. Bir ay boyunca fizik tedavi görerek ağrıların azalmasının tam tersine ağrılarım çoğaldı. Mahkemeye vererek, sosyal güvenlik kapsamında Emekli Sandığı'nın bu özel görüntüleme merkezine ödediği paraların tekrar bu kuruma iade edilmesini isteyeceğim. Önemli olan bu tür hadiselerin başkalarının başına gelmemesidir. Ben sorumluların ders almasını sağlamak istiyorum."

Hasta Mehmet Altuner, cihazın yanlış tanı koymasını ise maliyeti düşürmek için cihazda yapılan 'oynamaya' bağladı. Altuner, şöyle devam etti: "Çekilen MR'daki çözünürlük oldukça düşüktü. Belki hekim düşük çözünürlük olduğu için o kitleyi görmemiş olabilir. Ben eski bir öğretim üyesiyim, tıbbı cihazlar konusunda da derslere girmiştim. Bu konudaki teknik bilgilere de hakim biri olarak, tanının yanlış konulmasını çekim yapan kafanın yani başlığın eskimesine bağlıyorum. Cihazın çözünürlüğü ile oynandığı belli oluyor. Burada sanırım süreden kısaltarak çekim maliyetlerini düşürme gibi işletmecilik anlayışını seçtiler. Bunları elbette hakime anlatacaklar." Şu sıralar ilaç tedavisi görerek tedavisini sürdüren Altuner, yasal işlemlere önümüzdeki hafta başlıyor.

Bu arada uzmanlar, Türkiye'deki özel görüntüleme merkezlerinin bir çoğunun eski ve arızalı olduğunu belirterek, yetkililerin bu konuda gerekli önlemler alması gerektiğini ifade ettiler. Türkiye'de son bir buçuk yıl içerisinde 376 olan görüntüleme merkezi sayısı 445'e yükseldiğini vurgulayan uzmanlar, özel görüntüleme merkezlerinin yeterince denetlenemediğini, eski cihazlarla çalışan merkezlerin hatalı teşhislere kapı araladığını öne sürdü. Maliyetleri karşılamak için firmalar sürümden kazanma yoluna gidiyor ve günde 100-120 hasta bakıyor. Hastanın MR cihazında geçirdiği süre az tutuluyor. 1 saatte 3 hasta bakılması gerekirken söz konusu merkezlerde beyin filmi için 3,5 dakika ayrılıyor. Oysa ince eleyip sık dokuyabilmek ve beyindeki her türlü ayrıntıyı izleyebilmek için doktorlar en az 15 dakikanın gerekli olduğunu belirtiliyor. Hastanın farklı açılardan 5 filmi çıkarılması gerekirken, giderleri azaltmak için 2 film hastanın eline tutuşturuluyor. 5 aşamada görüntüleme cihazında bulunmak sağlıklı olurken, 3 aşamalı görüntü alınıyor. Kalitesiz çekim yapıldığı için tümörlü bölge normal gözüküyor.

İHA

En Çok Aranan Haberler