GÜMÜLCİNE (AA) - MEHMET HATİPOĞLU - Yunanistan'da, Batı Trakya Türk azınlığının temsilcisi konumundaki Dostluk Eşitlik Barış Partisi'nin (DEB) geçen ay yapılan Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde gösterdiği başarı, ülkede özellikle aşırı sağ çevreleri rahatsız etti.
DEB, Müslüman Türk nüfusun yoğunlukta olduğu İskeçe ve Rodopi illerinde, 2014'te olduğu gibi 26 Mayıs'ta düzenlenen AP seçimlerinde de birinci parti oldu.
Ana muhalefet Yeni Demokrasi Partisi (ND), hemen hemen tüm illerde seçimi önde götürürken, DEB ise Batı Trakya'daki başarısıyla dikkat çekti.
Üst üste ikinci kez bölgede başarısını ortaya koyan DEB, başta siyasetin aşırı sağı olmak üzere tehditlere varan tepkilerin hedefi oldu.
DEB Partisi Genel Başkanı Çiğdem Asafoğlu, başarılarını, tepkileri ve partisinin hedeflerini seçimlerden bir ay sonra AA muhabirine değerlendirdi.
- "Madem Türksünüz, Türkiye'ye gidin diyorlar. Gitmeyeceğim"
DEB'in, AP seçimlerinde büyük başarı sağlamasının ardından partisinin ve kendisinin sert eleştiri ve suçlamalara maruz kaldığını ifade eden Asafoğlu, Batı Trakya'daki Türk azınlığın, Yunanistan için herhangi bir tehdit oluşturmadığını, aksine ülkenin demokrasisi açısından bir zenginlik unsuru olduğunu söyledi.
Seçimlerden sonra DEB ve Türk azınlık ile ilgili açıklamalarının, Yunan medyasında uzun süre gündemde kaldığını ve büyük tartışmalara neden olduğunu belirten Asafoğlu, şöyle devam etti:
"DEB'in başarısından birçok kesim rahatsız oldu. Seçimler sonrasında verdiğim demeçler de yine bazı kesimlerin tepkisine neden oldu. Bunlar bizi korkutmuyor. Sadece üzülüyorum. Çünkü ben bu ülkeyi, bu bayrağı bu kadar çok severken, onların düşündüğü gibi değil, aksine bu vatanı sevdiğim için burada mücadele etmeyi tercih ederken bize 'madem Türksünüz, Türkiye'ye gidin diyorlar.' Ben de hep aynı cevabı veriyorum. Hayır, gitmeyeceğim, burası size ne kadar aitse bana da o kadar ait. Hatta sizden daha fazla bana ait. Burası benim toprağım, burası benim vatanım, benim de ülkem. O bayrak size ne kadar aitse o kadar da bana ait. Bizler buraları terk etmeyeceğiz. Burayı terk etmek kolayı seçmek olur. Biz burada kalmayı ve eşit haklara sahip birinci sınıf vatandaşlar olarak yaşamayı hedefliyoruz. Hiçbir yere gitmiyoruz, Batı Trakya'dayız, Yunanistan'dayız ama Türküz ve Yunan demokrasisine katkı sağlamaya çalışıyoruz."
Asafoğlu, Batı Trakya Türk toplumunun yasalara saygılı ve uysal bir toplum olduğunu belirterek, bugüne kadar bulunduğu ülkesine ve devletine karşı herhangi bir şiddet olayına girmediğinin altını çizdi.
- "Türk azınlık tehdit değil, zenginliktir"
Türk azınlığın arzusunun, bulunduğu topraklarda anlaşmalarla güvence altına alınmış haklar temelinde, eşit Yunan vatandaşları olarak barış içerisinde yaşamak olduğunu ifade eden Asafoğlu, "Türk azınlık bu ülke için bir tehdit değil, aksine bir zenginliktir. Azınlık insanı bu ülkeye, bu topraklara, bu bayrağa karşı bugüne kadar eline ne taş, ne de sopa almıştır. Bundan sonra da almayacaktır. Bizler, hem Yunanistan'a hem de Avrupa'ya ne kadar uysal bir toplum olduğumuzu kanıtladık. Biz bu yerlere sonradan gelmedik. Biz burada hep vardık, hep de olacağız inşallah." diye konuştu.
Asafoğlu, DEB'in ilk defa katıldığı 2014 seçimlerinde elde ettiği başarıyı 2019 seçimlerinde de sürdürdüğüne dikkati çekerek, "DEB, 2014'teki başarısının tesadüf olmadığını kanıtladı ve bir seçime katıldığında Batı Trakya Türk toplumunun asla başka bir partiyi tercih etmeyeceğini, hem Yunanistan'a, hem de Avrupa'ya göstermiş oldu. AP seçimlerinin yapıldığı 26 Mayıs gecesi, Yunanistan haritasında sadece 3 renk vardı. Birincisi, şu anda iktidarda bulunan SYRİZA'nın rengi, ikincisi 7 Temmuz'da muhtemelen iktidar olacak Yeni Demokrasi Partisi'nin rengi ve üçüncü olarak da DEB partisinin rengi. Yani Batı Trakya Türklerinin partisinin rengi. Dolayısıyla DEB partisi, Yunan siyasi sisteminin içerisinde çok önemli bir noktada bulunmaktadır. Umarım bu gerçekler herkes tarafından görülür ve kabullenilir." değerlendirmesinde bulundu.
- "Atina yönetimi, Türk azınlığa ait kurumları muhatap almıyor"
Asafoğlu, Atina yönetiminin, azınlığa ait birçok kurumu çeşitli nedenlerle yasadışı olarak tanımlayarak muhatap almadığına işaret ederek, bu durumun hükümetin azınlıkla ilgili yanlış kararlar alınmasına neden olduğunu kaydetti.
DEB'in, Yunan siyasi sisteminin içerisinde çok önemli bir noktada bulunduğunu vurgulayan Asafoğlu, Atina ile azınlık arasında önemli bir köprü oluşturabileceğini söyledi.
Asafoğlu, DEB'in resmi bir kurum olarak Atina ile azınlık kurumları arasında kurulacak özlü bir diyalogda aracı rolünü üstlenebileceğini anlatarak, şunları kaydetti.
"Örneğin, müftülüklerle ilgili bir kararlar alınıyor ve bunu en son öğrenen bizler oluyoruz. Bu nasıl bir hak, nasıl bir hukuk, nasıl bir demokrasi? Müftülük meselesi, doğrudan Türk azınlığı ilgilendiren bir meseledir. Peki, bu konuda karar alırken, Türk azınlık bunun neresinde? İllaki bizim dediğimizi yapacaklar diye bir durum yok. Ancak, bizim de görüşümüz alınsa, belki ortak bir noktada buluşabileceğiz. Örneğin, müftülüklerle ilgili son kararları keşke birlikte yoğurabilseydik. Çok daha pozitif bir hale getirebilirdik. Ancak, bu olmuyor, çünkü bizleri de muhatap almıyorlar. Birçok konuda hükümete gönderdiğimiz mektuplara cevap bile vermiyorlar. Umarım bundan sonra bu ülkeyi yönetenler artık gerçeği görür ve DEB Partisi'nin rolünü kabullenir."
- DEB'in başarısı
Yunanistan'da, merhum doktor Sadık Ahmet tarafından 1991'de kurulan DEB, 26 Mayıs'ta yapılan AP seçimlerinde Batı Trakya'daki Rodop ve İskeçe illerinde en yüksek oy oranını alarak birinci parti oldu.
DEB, Türklerin yoğun olarak yaşadığı Rodop ilinde, 22 bin 979 oy ve yüzde 37,97, İskeçe ilinde 14 bin 890 oy ve yüzde 25,05 oranıyla birinci olurken, Batı Trakya bölgesinin de içerisinde yer aldığı Doğu Makedonya eyaletinde ise Yeni Demokrasi Partisi (ND) ve Radikal Sol İttifak'tan (SYRİZA) sonra üçüncü sırada yer aldı. DEB'e, Oniki Adalar, Atina ve Selanik bölgelerindeki sandıklardan da yaklaşık bin oy çıktı.
DEB, 2014'te ilk kez katıldığı AP seçimlerinde de Rodop ve İskeçe illerinde toplam 41 bin 433 oy alarak birinci parti olmuştu.