Reza Zarrab'ın yargılanma süreci basında geniş yer bulurken, Yeniçağ gazetesi yazarı Batuhan Çolak, bugün kaleme aldığı "Zarrab, AKP'nin sonunu mu getirecek?" başlıklı yazısında gündemi sarsacak iddialarda bulundu.
İşte Çolak'ın yazısındaki ilgili o bölüm;
"90'lı yıllardı...
İbrahim Tatlıses, konserinde küçük bir kızı sahneye çağırmıştı. Çocuğun ismi Günel'di...
Yaptığı el işaretleri ve söylediği şarkı ile kısa zamanda meşhur oldu. Tatlıses onu televizyon programlarına da çıkardı.
Günel'in kısa süreli sahne macerası çabuk bitti, ortalardan kayboldu.
Aradan epey bir süre geçti...
Sahneye ilk çıktığında ufak bir kız çocuğu olan Günel büyümüştü ve hâlâ şarkı söylüyordu.
Magazin basınının ilgisini çekti, ama istenilen etkiyi yine yapamadı.
Günel'in yeniden gündeme gelmesine neden olan olay ise Ebru Gündeş hakkındaki iddialarıydı. Günel'e göre, Gündeş sevgilisini elinden almıştı.
Hem sevgilisine hem de Gündeş'e ağır ithamlarda bulundu.
Günel'in, Gündeş'in elinden aldığını iddia ettiği 8 yıllık sevgilisinin adı Reza Zarrab'dı...
Zarrab'ın ismini duyuran diğer konu ise yine bu olayla bağlantılıydı.
Ebru Gündeş, yapımcı Osmantan Erkır ile birlikteydi... Evlenmeleri bekleniyordu ancak ayrıldıkları açıklandı... İddialara göre Gündeş, Zarrab ile yasak aşk yaşıyordu.
Zarrab o dönemde avukatı aracılığıyla yaptığı açıklamada "yuva yıkan adam" imajından kurtulmak için "Günel ile 8 yıldır birlikteyiz, Gündeş ile beraberliğim hakkında çıkan haberler asılsızdır" diyecekti.
Türkiye, Reza Zarrab ismini bu olaylarla duymuştu.
Zarrab, kısa sürede medya-magazin haberlerinde en ön sıralarda kendisine yer bulmaya başladı. Yaptığı iş ve nasıl para kazandığına ilişkin herhangi bir bilgi yoktu. Bilinenler; çok parası vardı ve birçok sanatçıya şarkı sözü veriyordu.
Sonrasında Zarrab hakkındaki söylentilerin gerçek olduğu anlaşıldı. Gündeş ve Zarrab evlendi...
***
17-25 Aralık süreci patladığında ise Zarrab en çok konuşulan isimlerden biri haline geldi. Zarrab'ın diğer faaliyetleri hakkında önemli iddialar vardı. Her ne kadar bu sürecin arkasında FETÖ olsa da, ortaya atılan iddialar son derece korkunçtu. Kayıtlarda adı geçen bakanların hepsi istifa etmek zorunda kaldı, sonrasında iade-i itibar da yapılmadı.
Zarrab'ın magazin basınından ibaret olan ismi şekil ve boyut değiştirmişti.
1984 doğumlu olmasına rağmen mal varlığı, para trafiği ve ticari faaliyetleri akıl almaz boyutlardaydı. Milyar dolarlık servetinin yanı sıra siyasilerle olan yakın ilişkileri tartışmaları beraberinde getiriyordu.
Tüm bu süreçte Zarrab'ın siyasi gücü de ortaya çıkmaya başladı. AKP tarafından adeta himaye ediliyordu. Hakkında kötü haber yapmak, olumsuz yorumlarda bulunmak cesaret istiyordu.
***
Olaylar durulmadı. Bu sefer süreç Türkiye'yi aşmıştı.
Büyük bir yolsuzluk operasyonu başlatıldı. Bu seferki adres, ABD'nin sirayet edemediği nadir ülkelerden biri olan İran'dı...
3 Ekim 2015'te İran Devrim Mahkemesi'nde "yeryüzünde yolsuzluğu yaymak" suçlamasıyla kritik bir dava başladı. Yargılanan Zarrab'ın ortağı Babek Zencani'ydi!
Zencani 42 yaşında 13.5 milyar dolarlık kişisel servetin sahibiydi ve Zarrab ile ortaktı.
İran mahkemelerine göre; Türkiye, Malezya, Tacikistan gibi ülkeler üzerinden ciddi bir para trafiği vardı. Yargılamalar sonucunda Zencani'nin kara para akladığı kesinleşti, idam cezasına çarptırıldı![
Selvi: Zarrab'ın itirafçı olmasıyla operasyonun ikinci aşaması başlayacak](https://www.mynet.com/selvi-zarrabin-itirafci-olmasiyla-operasyonun-ikinci-asamasi-baslayacak-110103426592)
İran'daki bu karar, Türkiye'de büyük bir etki oluşturmadı. Lakin durum son derece tehlike arz ediyordu.
İran gibi dış operasyonlara kapalı bir yargıda Zarrab'ın en yakınındaki isim idamla cezalandırılmıştı. Bu durumun Türkiye'ye bir şekilde sıçrama ihtimali vardı.
AKP, tüm bu yaşananlara rağmen Zarrab'a sahip çıkmaktan vazgeçmedi. Hükümete yakın kanallarda Zarrab'a özel belgeseller yayınlandı.
Siyasi güç, sadece 5 yıldır Türkiye'de olan ve bu kadar kısa bir sürede büyük bir servet edinen, magazinle meşhur olan tartışmalı bir isme sahip çıkmakta ısrarcıydı.
"Hayırsever bir iş adamı" tanımlamasıyla tam destek alıyordu.
Tam unutuldu denirken, televizyonlardan son dakikalar düşmeye başladı.
"İş adamı Reza Zarrab, eşi Ebru Gündeş ile gittiği ABD'de gözaltına alındı."
Kimse ne olduğunu anlayamadı. Zarrab tutuklandı, Gündeş Türkiye'ye geri döndü. Önce boşanacakları haberleri yayıldı, sonrasında yalanlandı.
En nihayetinde Zarrab'ın Türkiye'yi zor durumda bırakacak bir sürecin başrolü olduğu ortaya çıktı.
İşler bu sefer çok daha ciddi... "Hayırsever iş adamı" AKP'yi kandırmıştı! Bizzat Saray kaynakları tarafından bombardıman başlatıldı. O kaynaklardan "Zarrab'ın ABD'ye gidişi planlıdır, FETÖ'ye hizmettir" deniyor.
Anlaşılan o ki birilerinin sahip çıktığı Zarrab, Türkiye aleyhine konuşacak. Daha da tehlikelisi "sanık" olmaktan çıkıp, "tanık" olacak.
Ancak bu hikâyenin sonunda en büyük zararı AKP'den ziyade Türkiye görecek gibi gözüküyor. Uluslararası arenada kara para aklayan isimlerin Türkiye'de faaliyetlerine göz yumuluyor gibi gösterilmesi çok büyük bir sorundur!
Böyle bir karaktere, böyle tehlikeli ilişkileri olan bir isme bu kadar sahip çıkmanın, devlet meselesi haline getirmenin hiçbir mantıklı izahı yoktu, bundan sonra da olamaz!
Olan yine Türkiye'ye oluyor."