HABER

Bayburt Kalesi'ndeki restorasyona ara verildi

Asırlardır birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve yerleşim alanı bakımından Türkiye'nin en büyük üçüncü kalesi olma özelliğine sahip Bayburt Kalesi'nde arkeolojik kazı ve restorasyon çalışmaları kar yağışı nedeniyle durduruldu - Bayburt Müze Müdürü Bedir: - "Elimizden geldiği kadar bilimsel araştırma yöntemlerine uyarak, zamanı kullanarak, fazla uzatmamak kaydıyla çalışmaları devam ettirmek istiyoruz" - "Sadece Ortaçağ ve geç Osmanlı dönemine ait birkaç seramik parçası, pipo parçası, çanak, çömlek izine rastladık"

Yerleşim alanı olarak Türkiye'nin en büyük üçüncü kalesi olma özelliği taşıyan Bayburt Kalesi'nde arkeolojik kazı ve restorasyon çalışmalarına ara verildi.

Bayburt Müze Müdürü Adem Bedir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bayburt Kalesi'nde, 2017 yılı son aylarında başlayan kazı ve restorasyon çalışmalarına kar yağışı dolayısıyla ara verildiğini söyledi.

Kalede iki aylık çalışma dönemi geçirildiğini belirten Bedir, 2018 yılı bahar mevsimiyle çalışmaların yeniden başlayacağını ifade etti.

Bedir, Bayburt Kalesi'ndeki kazı ve restorasyonda bu yıl 6 aylık bir çalışma takvimi planladıklarını kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Projenin dışına çıkmamak kaydıyla sınırlı alanda yapılan bir kazı çalışması. Kazı çalışması bu yönde ilerlediğinden ve projeye bağlı kalındığından dolayı yaptığımız çalışmalarda ortaya çıkartılan mimari buluntuların niteliklerini, niceliklerini tam olarak ortaya koyamıyoruz. Elimizden geldiği kadar bilimsel araştırma yöntemlerine uyarak, zamanı kullanarak, fazla uzatmamak kaydıyla çalışmaları devam ettirmek istiyoruz."

Kaledeki çalışmalarda sur planlarına uygun şekilde restorasyon ve konservasyon yürüttüklerini anlatan Bedir, "Akabinde ise vakit kalırsa daha önceden yüzeyde kalıntılarını görmüş olduğumuz ancak temel seviyesinde tam olarak nitelendiremediğimiz birkaç yapı topluluğu var. Bunlar kalenin ortasında gördüğümüz ve sonralarda cami olarak kullanılan kilise kalıntısı. Aynı zamanda kuzeydoğu sur içerisinde birebir simetrik iki alanda bulunan taştan yapılmış sarnıç yapılarını ortaya çıkarmak, temizliğini yapmak ve turizme kazandırmak amacıyla bu alanlarda bir çalışma planlıyoruz." diye konuştu.

Bedir, 2017 yılındaki iki aylık kazı ve restorasyonda arkeolojik yönden kayda değer pek önemli bir buluntuya rastlamadıklarını belirterek, "Sadece Ortaçağ ve geç Osmanlı dönemine ait birkaç seramik parçası, pipo parçası, çanak, çömlek izine rastladık. Mimari buluntu olarak değerlendirdiğimiz zaman kaleye bitişik nizamda, kaleyle paralel yapılmış yapı kalıntıları ortaya çıkarıldı. Bunlar Osmanlı geç dönem özelliği gösteren, çift katlı olduğunu düşündüğümüz, birbirine bitişik nizamda yapılmış yapı kalıntıları." dedi.

- "Yapım tarihine ilişkin kesin bilgi bulunmuyor"

Yerleşim yeri olarak Türkiye'nin en büyük üçüncü kalesi olma özelliği taşıyan Bayburt Kalesi'nin yapım tarihine ilişkin kesin bilgi bulunmadığını ancak gerek kale içerisinden Çoruh Nehri'ne inen su tünelleri gerekse antik kaynaklardan edinilen bilgilerde kalenin Urartular döneminde tahkim edilmiş olabileceği bilgisinin öne çıktığını dile getiren Bedir, şunları kaydetti:

"Urartular döneminde tahkim edilen kale, daha sonraki dönemlerde Bizans Kralı 2. Justinianos döneminde tekrardan tahkim edildi. Türklerin eline geçtiğinde Mugisiddin Tuğrul Şah döneminde tamir edildi. Daha sonraki dönemlerde ise Kanuni Sultan Süleyman döneminde tekrar tahkim edilmiş. Günümüze geldiğimizde kalenin 1967 yılında, daha sonra 2008 yılında restorasyon ve konservasyon yapılarak koruma altına alındığını bilmekteyiz."

Bedir, özellikle 2008 yılında yapılan konservasyon çalışmalarının, günümüzde yapmakta oldukları kale sur projesinin birinci etabını oluşturduğunu ifade ederek, şimdiki çalışmanın surların kuzeydoğu ve kuzeybatı onarımına yönelik olduğunu ve kalenin ikinci etap projesini oluşturduğunu söyledi.

Bedir, ilerleyen dönemlerde eksik kalan kısımlara üçüncü etap iş olarak devam edilebileceğini bildirdi.

Geçmişte Bayburt Kalesi surları üzerindeki çini bezemeler bulunduğunu, bu çinilerin zaman içerisinde çeşitli nedenlerle yok olduğunu anlatan Bedir, mevcut proje içerisinde yer almamasına rağmen çizimlerin yetişmesi halinde çinilerin surlara monte edilebileceğini de sözlerine ekledi.

En Çok Aranan Haberler