Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, 19 milyonu aşan su borcu nedeniyle suları kesilen okullara yarından itibaren su verileceğini, ancak tahsilat konusunda ısrarlarını sürdüreceklerini söyledi. Baydemir Hakkari`deki mayın patlaması ve Hani`deki mermer şantiyesindeki baskına ilişkin soruları da yanıtladı....
Baydemir, DİSKİ Genel Müdür Vekili Fahrettin Çağdaş ile birlikte bir kaç yıldan bu yana borcunu ödemeyen okulların sularının kesilmesi ile ilgili basın toplantısı düzenledi. “Uygulamanın bir iki aylık su faturalarının tahsil edilmeyişinden kaynaklı olmadığını” vurgulayarak konuşmasını başlayan Baydemir, “Bu sorun neredeyse son 7-8 yılın birikmiş sorunudur” dedi. DİSKİ’nin yapmış olduğu hesaplamayla göre toplam 19 milyon 442 bin 888.90 kuruşluk bir alacaktan söz ettiklerini belirten Baydemir, “Yani yıllardır su borcunu ödemeyen ve su borcunu ödememeyi bir idari işlem haline getiren bir tavırla karşı karşıyayız” dedi. DİSKİ Genel Müdürlüğünün hizmetlerini ifa ederken mevzuattan kaynaklı olarak merkezi idareden herhangi bir kaynak almadığını tüm hizmetini su faturalarını tahsil ederek gerçekleştirdiğini vurgulayan Baydemir, “Bu nedenle eğer tahsilatı gerçekleştiremezsek Diyarbakır’a hizmet getirme şansımız da olmayacaktır” dedi. Sur ilçesine bağlı tüm köylere Diyarbakır’ın ana şebekesinden su verme konusunda proje başlattıklarını bu projenin yaklaşık 3 milyon TL olduğunu, aynı şekilde Yenişehir ilçemize bağlı olan köylerimizin tümüne su götürme konusunda proje yürüttüklerini belirten Baydemir, “Söz konusu 19 milyonluk alacağı tahsil edersek Diyarbakır’a bağlı tek bir köyümüzde su sorunu olmayacak ve biz suyu Diyarbakır’daki herhangi bir daireye vermiş olduğumuz kaynaktan vermiş olacağız” diye konuştu.
**Tahsilat için bakanla bizzat görüştüm**
6 yıllık belediye başkanlığı süresi içinde okulların su borcunu tahsil etmek için hem Diyarbakır’da hem de Ankara’da çeşitli yetkililerle temasta bulunduğunu, görüşmeler yaptığını anlatan Baydemir, “Kendim bizatihi dönemin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’le makamında görüştüm. Kendisiyle yaptığım takvim itibariyle toplam alacak 8 trilyon civarıydı. Eğer o gün gereği yapılsaydı bugün 19 milyonluk bir borçla da kimse karşı karşıya kalmayacaktı. Açık yüreklilikle ifade ediyorum. Dikkate alınmadık, yok sayıldık, ciddiye alınmadık. Bu itibarla da DİSKİ açısından, yönetim kurulu açısından bir zaruriyetin sonucudur. Bundan başka bir yöntemimiz, bundan başka bir çaremiz maalesef kalmadı” diye konuştu.
2 ay önce DİSKİ’nin Milli Eğitim’e 19 milyonluk alacağın tümünün dilerlerse 6 veya 12 taksitlik ödeme planı çıkarıp gönderdiğini de belirten Baydemir “Çeşitli düzeylerde temaslarda bulunulmasına rağmen somut, net, tatmin edici herhangi bir açıklamayla da karşılaşmış değiliz. Bizim yegane amacımız var. Diyarbakır halkına hizmet etmektir. En büyük arzum ve amacım da Diyarbakır’ın çocuklarına hizmet etmektir. Maalesef bizi çocuklarımızla karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. Her şeyden önce bu kesinti de Diyarbakır’ın çocukları içindir. Köylerde halen su bulamayan insanlarımız var veya sondajdan suyunu içmek zorunda kalan insanlarımız var. Ben bu kaynağı elde etmezsem bu insanlarımıza nasıl suyu ulaştıracağım, Diyarbakır halkına nasıl hizmet vereceğim. Dolayısıyla kimse suçu üzerinden atıp Büyükşehir Belediyemize veya mesai arkadaşlarıma yöneltmesin.“Allah aşkına DİSKİ’nin mi kaynağı çok, yoksa koskoca Milli Eğitim Bakanlığının mı?” diye soran Baydemir “Peki soruyorum Ankara Büyükşehir Belediyesi okullardan su alacağını tahsil etmiyor mu? Soruyorum İstanbul Büyükşehir tahsil etmiyor mu? Peki ne yapmaya çalışıyorsunuz? Niye bunu Diyarbakır’a uyguluyorsunuz? Niye bunu bana uyguluyorsunuz? Bu ayrımcılık değil de nedir?” dedi.
**Taksitlendirme önerisi**
Borcu taksitlendirmeyi öneren Baydemir, şöyle konuştu:
“Hem Diyarbakır Büyükşehir yatırım yapma imkanına sahip olsun hem de alacağını tahsil etsin ama aynı zamanda da kente uygulamış olduğumuz uygulamayı kentimize de uygulama şansını, fırsatını elde edelim. Bu bir uyarıydı. Yani olabileceğini gösterdik. Hükümete ve özellikle de Milli Eğitim Bakanlığına yarın sabahtan itibaren işlemleri başlatalım. Okullarımızın sularını bırakıyoruz. Ama açık söylüyorum bu bizim açımızdan çözülmüş bir sorun değil henüz. Suları açıyoruz ama bu alacağın tahsili konusunda da asla vazgeçmeyeceğiz. Bir açık kapı bırakıyoruz. Tekrar bir uzlaşma, bir taksitlendirme konusunda zemin hazırlıyoruz. Buyurun hemen yarın, hemen bu akşam gerekirse hemen Ankara’ya geçerim. Amacım sorunu çözmek, kavga etmek değildir. Memnuniyetle çözelim bu sorunu. Hepsini hemen ödeyin demiyorum, Taksitlere bölelim, 12 olsun, 6 olsun. Gücünüz kaç taksite yetiyorsa o taksite bağlayalım ama her ay düzenli bir şekilde ödensin ki ben de Diyarbakır’a hizmeti verebileyim. Eğer ödenmezse şüphesiz ki başka cihetlere de gitme konusunda elbette ki Büyükşehir Belediye Başkanı olarak ben belediyeyi ve DİSKİ’yi doğru yönetme gibi ahlaki, vicdani ve siyasi sorumluluğum var.”
**Diğer resmi kurumlar borcunu ödüyor**
Parayı tahsil etmemesi durumunda başta Bakanlığın kendisini eleştireceğini de belirten Baydemir, “Diyarbakır’da DİSKİ’nin sıkıntı yaşamış olduğu tek resmi kurum Milli Eğitim Bakanlığıdır. Su alacağı konusunda kısmen üniversiteyle yaşadık. Başka hiçbir resmi kurumla problem yaşamadık. Bu nedenle bir çifti standart da bizim açımızdan söz konusu değildir. Liste önümde. 106 aydır tek bir kurum ödemeyen okullar var. Benim okuduğum 9 Çeltik Köyü’nde sadece son aya ait ödenmemiş fatura var. Dolayısıyla ödenmek istendiğinde bir şekilde ödenebiliyor.”
**Borcumuzu kaynaktan kesiyorlar**
Belediyelerin de başka kurumlara borcu var eleştirilerine Baydemir şöyle yanıt verdi: “Valla SSK borcumuz biriktiğinde on yıl beklemiyorlar. 15. günde kesiyorlar yine vergi borcumuz biriktiğinde hem de kaynaktan kesiyorlar. Hiç dinimize, imanımıza da bakmıyorlar. Açık söylüyorum gırtlağımızı da sıkıyorlar. O konuda bir sıkıntı yok. Ha ben SSK’yı ödemediğimde de çıkıp ciyak ciyak da bağırmıyorum. Kesiyorlarsa da kesiyorlar. Dolayısıyla herkes bu manada doğru bir teşhis ve doğru bir aktarımı topluma vermekle mükelleftir diye düşünüyorum. En azından bu kenti yönetenlerin bu konuda çok daha dikkatli olmaları gerektiğine inanıyorum.”
**Ocak baskınına eleştiri**
Açıklamanın ardından bir gazetecinin DİSİAD Başkanı ve işadamı Raif Türk’ün Diyarbakır Hani’deki mermer ocağının basılıp üç iş makinasının yakılması olayı ile ilgili bir soruya da Baydemir, “Allah bu ateşe bir su döksün” Kürtçe atasözünü hatırlatarak eleştiri yaptı. Baydemir olayın kendisini derinden üzdüğünü belirterek, “Saldırıyı kabul edilemez gördüğümü ifade etmek istiyorum. Benim şahsımda ve duygu dünyamda yaratmış olduğu etki şudur; ha Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi kokasör şantiyesi yakılmış ha makinalarımız yakılmış, ha da bir iş adamımızın mermer ocağı basılmış, iş makinaları yakılmış. Benim açımdan miskale zerre kadar fark yoktur” dedi.
Her fırsatta Diyarbakır’ın güvenli bir kent, olduğunu ve yatırım yapılması için çağrı yaptığını belirten Baydemir, “Şimdi ben ne diyeceğim? Bu itibarla ben kabul edilemez buluyorum. Nedeni ne olursa olsun, kabul edilemezdir. Asla kabul etmiyorum. Ve bermahal bunun son bulması gerekiyor” diye konuştu. Olayın işadamının fikrinden kaynaklanması durumunda da bunun daha da kabul edilemez olduğunu belirten Baydemir, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yirmi, otuz, kırk yılımızı bu insanlar özgürleşsin, özgürce düşüncelerini ifade etsin diye mücadele ettik, bedel ödedik. Ve açık söylüyorum en çok da onlar bedel ödediler. En çok da örgütün kendisi bedel ödedi. Şimdi kalkıp bir insanın fikrinden dolayı cezalandırmak, kendimizle çelişmektir. Taban tabana zıt hale gelmektir. Bu benim açımdan kabul edilemezdir. Ve ben açığa kavuşmasını da bekliyorum, açığa kavuşmasını umuyorum, aynı zamanda açığa çıkmasını talep ediyorum. İnşallah son olur.”
Baydemir “Ocağı yakılan iş adamımızın fikri ne olursa olsun Büyükşehir Belediye Başkanı olarak onun üzüntüsünü paylaşıyorum ve yanında yer aldığımı ifade etmek istiyorum” şeklinde konuştu.
**Hangi derin güç yapmışsa açığa çıkarılmalı**
Baydemir Hakkari’de mayın patlaması sonucu 10 kişinin yaşamını yitirmesi ile ilgili bir gazetecinin sorusu üzerine de “Ne zaman ki bu ülke Kürt sorununda müzakere zeminine yaklaşırsa, ne zaman ki bir diyalog zeminine yaklaşırsa, yakınlaşırsa, karanlık eller devreye girerler. Hakkari’de olduğu gibi. Şiddetle kınıyorum. Kınıyorum, lanetliyorum. Olamaz böyle bir şey” dedi.
“Tam müzakere olacak, diyalog olacak, uzlaşı olacak, kardeş kanının dökülmemesi için zemin yaratıldığı bir atmosfer içerisinde, 10 insanımızı yitirdik, 3 insanımız ağır yaralı” diyen Baydemir, “Hakikaten kabul edilemez bir durum. Dolayısıyla hangi derin güç ve hangi derin otorite bu eylemi gerçekleştirmişse, bunun açığa çıkması lazım. Açığa çıkarmamız lazım. Toplum olarak açığa çıkarmamız lazım” diye konuştu. Baydemir sözlerini şöyle sürdürdü: “Vicdanımdan herkesin vicdanına bir kez daha çağrımı yenilemek istiyorum; savaş uzadıkça kirlenir. Ve işte bu da kirlenmenin göstergesidir. Devlet de kirlenir, hükümet de kirlenir, muhalefet de kirlenir. Bana göre kimin çok kirlendiğinin bu manada bir anlamı yoktur. Eğer bu kirliliği ortadan kaldırmak istiyorsak ve daha fazla kirlenmek istemiyorsak, derhal müzakere zeminine, diyalog zeminine, istişare zeminine ve herkes kendinden doğru fedakarlık zeminine hızla adım atması gerekiyor. Benim temennim budur. Bunu söylerken Hakkari’de 9 militanın yaşamına kast edilmesini de bu çerçevede ele aldığımı ifade etmek istiyorum. Bunlar olmamalı. Hakikaten bunlar olmamalı. Bir kez daha çağrım, bir kez daha temennim bu ülkede kardeş kanının akmaması için, çatışmasızlık sürecine derhal geçmek için hükümetin başta olmak üzere, hepimizin çaba içerisinde olması gerektiğine dikkat çekmek istiyorum.”
**Halkın verdiği ödev yapılmalı**
Baydemir sözlerini şöyle tamamladı: “Hakikaten çok önemli bir çıktı var Türkiye’de. Halkın iradesine bakıp, derhal hepimizin gereğini yapması lazım. Halk hepimize bir ödev verdi. Sadece onun gereğini yerine getirirsek, ben inanıyorum ki herkes bu ülkede çok daha mutlu olacaktır. Hem boykot manası bu anlamda görülmelidir, hem de evet iradesi bu manada görülmelidir. Ve bu iki iradeyi ortaklaştırıp yaşama geçirmemiz gerekir.”