CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “İrtica ile Mücadele Eylem Planı”nıyla ilgili gelişmelerin muhbir bir vatandaşın ithamı ile yön değiştirdiğini söyleyerek, “Bu belge çıkınca baktım olay, eldeki bir belgenin incelenmesi ve hukuk dışı örgütlenmeleri araştırma konusu olmaktan çıkmış, bu belgeyi sunduğu iddia edilen kişinin, kapsamlı bir siyasi ithamnamesine dönüşmüştür” dedi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, grup toplantısında yaptığı konuşmada “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” belgesine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Geçen Haziran ayında Türkiye’nin birden bire Genelkurmay’ın içinde hazırlandığı iddia edilen bir belge ile karşı karşıya bırakıldığını ifade eden Baykal, o zamandan bu zamana konuyla ilgili tavırlarının “milim şaşmadığını” söyledi. Baykal belgeye ilişkin, “Ne mi söylüyoruz? Bir; eğer o belge gerçekten doğru bir belge ise, bunu hazırlayanlar mutlaka ortaya çıkarılmalı, altında olan ve onun yanında işbirliği yapanların tümü ortada çıkarılmalı ve yargıda onlar hakkında gereken işlem derhal yapılmalıdır. Bu konuda hiçbir tereddüdümüz yoktur. Biz, silahlı kuvvetlerin içinde böyle cuntalaşmaları falan çok sakıncalı sayarız, bunları Türk ordusuna yakışmayan bir tablo olarak görürüz, bu tür çalışmaları bizim hiçbir şekilde mazur görmemiz mümkün değildir. Gereği neyse derhal yapılamalıdır” dedi.
Eğer bu çalışmayı yapanlar emir kumanda zinciri içinde yapmışlarsa, altında imzası olanın yanı sıra, arkasında daha farklı insanlar varsa onlar için de gereğinin yapılması gerektiğini savunan Baykal, “Eğer bu çalışmayı yapanlar emir kumanda zinciri içinde değil de, sadece bir albayın ve kendi etrafındaki arkadaşlarının çalışması varsa, onların orada çalışmasına göz yumanlar da en azından çıkıp bir özür dilemelidir” diye konuştu.
-“GEL KARDEŞİM MAHKEMEDE TANIK OL”-
Baykal, kısa bir süre önce İstanbul’daki savcılığa “orijinal ıslak imzalı belgenin aslı” ile birlikte bir ihbar mektubu sunulduğunu, belgeyi sunan kişinin, o belgenin etrafındakileri de anlattığını ve ayrıca bir ek belgeyi daha mektubun içine koyarak gönderdiğini ifade ederek, bu olayın ardından konunun nitelik değiştirdiğini söyledi. Baykal şunları söyledi:
“Bu belge çıkınca baktım olay, eldeki bir belgenin incelenmesi ve hukuk dışı örgütlenmeleri araştırma konusu olmaktan çıkmış, bu belgeyi sunduğu iddia edilen kişinin, kapsamlı bir siyasi ithamnamesine dönüşmüştür. Sadece belge değil, şu şu şu suçları işlemiştir diye bir ithamname. Bu 4.5 ayda ne oldu? Aniden geldiği gibi gece yarısında bir yasa çıkarıldı. Ne zaman çıkıyor o belgenin bulunduğu tarihten daha sonra çıkıyor. Bu mektuba baktığımız zaman ne görüyoruz. Bu iş Genelkurmay Başkanı’nın bilgisi dahilindedir, 1. Ordu Komutanı talimat vermiştir. Yani savcının yapması gerekeni karara bağlıyor. Olay birden bire albay örgütlenmesi olmaktan çıktı, Genelkurmay Başkanı düzeyine neyle geldi? Belgeyle mi geldi? Savcının incelemesiyle mi geldi? Hayır muhbir vatandaşın ithamıyla. Kardeşim sen bilgi sahibiysen, ver o belgeyi, mahkemede tanık ol.”
-‘CHP DE BU İŞİN İÇİNDE’ DEYİNCEYE KADAR ANLAYIŞLA İZLİYORDUM-
Baykal, “muhbir vatandaşın” bunların yanı sıra CHP’yi de sürecin içine dahil ettiğini söyleyerek, “Ben büyük bir anlayışla izliyordum olayı. Nereye kadar? CHP de bu işin içindedir denilene kadar. CHP, silahlı kuvvetlere büyük saygı duyar. Ülkemizin güvenliğimizin bağımsızlığımızın güvencesidir. Bizim bütün tarihimiz bunun tanığıdır. 12 Mart’a karşı çıkarak biz yeni bir siyasi oluşumu Bülent Ecevit etrafında gerçekleştirdik.
12 Eylül’de CHP olarak kapatıldık. Sürgünlere gönderildik. Arkadaşlarımız en büyük acıyı o dönemde yaşadılar. Ondan sonraki dönemlerde demokrasi mücadelemizi hep birlikte götürdük. Daha sonra silahlı kuvvetlerimizin takındığı tavırları sorgulamış bir siyasi partiyiz” dedi.
-KANUNUN ÇIKMASI TESADÜF MÜ?-
İrtica belgesini savcılara gönderen meçhul subaya, “Çıkmış vatandaş bunu söylüyor? Önce çık ortaya da seni görelim. Çık ortaya da bir hesaplaşalım seninle. İhbar mektubunu almış imza yok. Nerede şeffaflık nerede demokrasi, nerede insan hakları. Çık ortaya iddianı koy, mahkemede hesaplaşalım seninle, ispatla bakalım iddialarını. Bu arkadaş belgeyi 4,5 ay saklamış, daha sonra göndermiş” diye seslenen Baykal, şöyle devam etti: