ANKARA (İHA) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, eski Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in ölümünden büyük üzüntü duyduğunu belirterek, bugün İstanbul'a gideceğini ve cenaze töreninin cuma günü yapılacağını söyledi.
Baykal, 24 Ocak 1993 tarihinde uğradığı bombalı saldırı sonucu hayatını kaybeden Gazeteci Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'yu ziyaret etti. Gazeteci Uğur Mumcu'nun ölüm yıldönümü nedeniyle Uğur Mumcu Sokağı'nda CHP'liler bir anma etkinliği düzenliyor. CHP'nin il ve ilçe örgütlerinin katıldığı etkinlikte "Uğurlar ölmedi ölmeyecek", "Susma sustukça sıra sana gelecek" şeklinde sloganlar atıldı. Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'yu ziyaret eden Baykal, eski Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in ölümünü değerlendirdi. Baykal, İsmail Cem'in kardeşi konumunda ve kendisine çok yakın hissettiği bir arkadaşı olduğunu belirterek, İsmail Cem'in Türkiye'de tarih içinde toplumun geçirdiği büyük değişimin nasıl bir sürekliliği yansıttığını inceleyip araştıran çok değerli bir bilim ve düşünce adamı olduğunu kaydetti.
Baykal, Cem'in Türkiye'nin çok köklü bir değişim ve modernleşme yaşamasını sağlamak için etkin biçimde mücadele veren çok değerli ve seçkin bir siyaset adamı olduğunu ifade ederek, "Bütün yaşamını inandığı değerler ve ilkeler için cömertçe harcamış çok değerli, dürüst bir insandı, bir arkadaştı. Hepimiz için çok büyük bir kayıp. Onu hep özleyeceğiz, hep anacağız. Ailesine, bütün partililere ve toplumumuza başsağlığı diliyorum" diye konuştu. Cem'in ailesini ziyaret için bugün İstanbul'a gideceğini bildiren Baykal, cuma günü düzenlenecek cenaze törenine de katılacağını söyledi. Baykal, Ocak ayının tüm toplum için çok acılı bir ay olduğunu belirterek, Uğur Mumcu, Hrant Dink ve Muammer Aksoy'un Ocak ayında katledildiklerini hatırlattı. İsmail Cem'in yaşamının son döneminde çok büyük bir yaşam mücadelesi verirken toplumuyla ve Türkiye ile ilgisini daima çok diri tuttuğunu kaydeden Baykal, Cem'in son nefesini verinceye kadar Türkiye ile meşgul olduğunu söyledi. Baykal şöyle konuştu:
"İnançları, idealleri, toplumumuzun her kesiminin ekonomik ve sosyal ilerlemesini sağlamak, bütün çocuklarımızın eğitilmesine ihtiyacı olan herkesin sağlık olanaklarından yararlanmasını güvence altına alacak bir toplumsal düzeni gerçekleştirmek ve Türkiye'yi onurlu, başı dik, saygın bir ülke olarak dünyada hak ettiği yerine taşımak için büyük mücadele verdi. Siyasi yaşamı boyunca kendimi ona çok yakın hissettim. Kardeşim konumundaydı. Birlikte kitap yazdık. Siyaset yaptık bir dönem ayrı düştük ama ne kadar mutlu ki bu ayrılık kısa bir süre sonra bitti. Ve yaşamının son döneminde daha önce olduğu gibi beraberdik. Türkiye'ye dünyaya birlikte bakıyorduk. Partimize birlikte sahip çıkıyorduk. Çok büyük bir acı yaşıyoruz".