ANKARA (ANKA) - Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Irak'ın kuzeyine yönelik kara harekatını, "ameliyata" benzeten CHP Genel Başkanı Baykal, "Bu ameliyatı yaparken, yaptığın yerde de parça bırakmayacaksın. Bırakmayacağın parça da terör yuvalarıdır, terör kadrolarıdır, terör organizasyonlarıdır. Ameliyat bitti denilmekte ama içerde de parça bırakılmaktadır" dedi. Terörle mücadelede konusunda, "birilerinin" Türkiye'nin elini tuttuğunu ifade eden Baykal, Türkiye'ye "PKK'lı bir Irak ve Kuzey Irak tablosu" dayatıldığını savundu. Baykal, "Şimdi buna karşı gerekli duyarlılığın sergilenmesi lazım" diye konuştu.
Deniz Baykal, katıldığı bir televizyon programında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Irak'ın kuzeyine yönelik kara harekatına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kamuoyunun, PKK konusunda heyecanla yeni hedefler ortaya koyduğunu belirten Baykal, birilerinin "PKK'nın Kuzey Irak'ta tümüyle etkisiz kılınmasına imkan verecek bir askeri operasyonu" istemediğini savundu. Baykal'ın değerlendirmeleri özetle şöyle:
"Ayrıldığımız zaman şu mesajı vermemiz lazım. ‘Siz orada yuvalanamazsınız. Yuvalandınız, size bunun mümkün olmadığını gösterdik. Bunu Irak'a, kuzey Irak'a da PKK'ya da söylemek gerekirdi. PKK'nın oradaki kök salmış olan köklerini oradan çıkarmak zorundaydık. Ondan sonra tekrar kök salabilirler eğer Irak fırsat verirse.
-CİDDİ BİR OPERASYON YAPMA ZORUNLUĞUMUZ VAR- Kısa bira süre içinde bunun sonuçlandırılmasının mümkün olmadığı anlaşıldı. Orada uzun bir süre göz yumulduğu için çok etkili ciddi bir şekilde kök salma olmuştur. Bunun ortadan kaldırılması için bizim belki daha büyük bir askeri güç oraya ayırmamız, belki uzun bir süre ciddi bir operasyon yapmamız zorunluluğu olduğu ortaya çıkmıştır.
-KARA HAREKATI İYİ DEĞERLENDİRİLMELİYDİ- Ortada elde edilmiş sonuçlar memnuniyet verici olarak kabul edilebilir. Resmi açıklamalarda söylenenler doğrudur. Bunların her birisi önemlidir. Ama oraya bir askeri kara harekatı yapıldıktan sonra, bu her gün olmaz, her zaman olmaz. Bunun daha kalıcı hedeflerinin olmasını hepimiz arzu ederiz. Bu hedeflere yönelik bir çalışmaya, içinden geçtiğimiz bu süre el vermemiştir. Sekiz günde bunun sağlanması mümkün olmamıştır, mümkün de değildir. Daha uzun bir süre orada, belki daha geniş bir destekle bir çalışma yapma ihtiyacı vardır. Bunun yapılmasına izin verilmemiştir."
Operasyonun "siyasi ve askeri" olmak üzere iki boyutunun bulunduğunu söyleyen Deniz Baykal, Askeri boyutla ilgili herhangi bir şikayetin söz konusu olmadığının altını çizdi. Operasyona ilişkin siyasi boyutun yetersiz kaldığını ileri süren Deniz Baykal, şöyle devam etti:
"Başkan Bush'la konuşuyoruz. Siyasetçilerle konuşuyoruz. Bu olayın bir siyasi boyutu var. Çıkalım mı çıkmayalım mı? Kim söylüyor bunu bize? Amerikan Genelkurmay Başkanı söylemiyor. Siyasi otoriteleri söylüyor. Bizim bu konuları siyasi çerçevesi ile, siyasi bir tablo aracılığı ile ele almamız lazım. Askeri olay, bu siyasi çerçevenin içinde oluyor. Siyasi çerçeve size ne kadar süre sağlamış, hangi destekleri, hangi işbirliklerini sağlamış? Ne kadar bir kuvvet angajmanı imkanını güvence altına almış? Bunlar sizin askeri harekatınızın hedeflerinin uygulamasını belirler.
-ABD İLE MUTABAKAT İÇİNDE GİRDİK-
Eğer size demişlerse ki ‘10 bin den fazla asker sokmayacaksanız'. Denildi mi denilmedi mi bilmiyorum ama 10 bin askerle siz bunu sağlayamayabilirsiniz. Eğer size dedilerse ki ‘kardeşim iki hafta içinde çıkın' elinizdeki kalan süre içinde bunu bitiremeyebilirsiniz.
Bu operasyonun çerçevesinin, hedeflerinin bu gördüğümüz sonuçların ötesine geçirilmesine izin veren bir mutabakat sağlanamamıştır. Bu açıkça görülmüştür. Biz girerken ABD ile mutabakat içinde girdik. Her ne kadar ‘kendimiz girdik, kendimiz çıkıyoruz' deniliyorsa şu sırada hepimiz çok iyi biliyoruz ki ABD ile mutabakat içinde girdik. Bunun inkar edilen tarafı yok.
-ABD'Lİ YETKİLİLERDEN "KISA KESİN" MESAJI VERİLDİ- Kara harekatına geçilirken bu onlar için sürpriz oldu mu? Hayır bu onlar için sürpriz olmadı. Onların bilgisi içinde girdik. Peki bizim çıkmamıza yönelik taleplerini bunlar harekatın daha beşinci gününden itibaren söylemeye başlamadılar mı? Yani Avustralya'dan Amerikan Milli Savunma Bakanı, Türkiye'ye yönelik olarak ‘bu en kısa zamanda bitirilmelidir' diye demeçler vermeye başlamadı mı? Sonra Hindistan'a geldi. Hindistan'da iki hafta azami sınır söyledi.‘Barışçı çözüm aranmaya başlanmalıdır' dedi. Sonra Türkiye'ye geldi.
Eğer gerçekten biz Amerika'dan bağımsız bitirme kararını aldıysak, bunu ne zaman aldık? Türkiye olarak bu kararı ne zaman aldık? Eğer biz bu kararı Perşembe günü aldıysak, Perşembe günü Amerikan Savunma Bakanı ile konuşuldu. Cumhurbaşkanı konuştu, Başbakan konuştu. O konuşma sırasında biz bu kararı almış idiysek onlara söylememiz gereken şuydu ‘Beyefendi bu ne telaş, yadırgadık. Sizinle işbirliği içinde bu işi götürüyoruz. Siz de biliyorsunuz, bilmelisiniz ki bizim askeri operasyonumuz sekiz gün için planlanmıştır. Ve bu sekiz gün içinde bunu bitireceğiz. Siz de biliyorsunuz ki çekileceğiz' bunu niye demedik."
-AMERİKA BİZE "DERHAL ÇIKIN" DEMEDİ-
Baykal, operasyon konusunda AKP Hükümeti'nin yetersiz kaldığını savundu. Amerika'nın Türkiye'ye "derhal çıkın" demediğini ifade eden Baykal, şunları söyledi:
"Amerika bize derhal çıkın demedi? Yarın sabah çıkın demedi? Bize dedi ki, ‘Bunu uzatamazsınız, en fazla bir hafta daha' dedi. Buradaki olay o bir haftada, bize siyasetin sağladığı imkanlar çerçevesinde önemli askeri yeni hedefleri, gerçekleştirmek imkanını tarttık. Tartmış olmalıyız. Muhtemelen düşündük ki, Amerika'ya biz ‘üç beş gün için daha bize müsaade edin', diyebilirdik. Ama o üç beş gün içinde öyle anlaşılıyor ki, elde ettiğiniz hedeflere ve elde edilmesi gereken çok önemli olan bir askeri kara harekatı yapıldıktan sonra mutlaka amaçlanması gereken oradaki kampların, tümünün etkisiz kılınmasını, güvence altına alacak yeni bir askeri hamleyi o süre içinde gerçekleştirmenin mümkün olmadığı teknik olarak muhtemelen takdir edildi."