ANKARA (İHA) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, Norveç'te yaptığı "AB bizi parçalamak istiyor" sözlerini hatırlatarak, "Bu açıklamayı niye yapmıştır? Günaydın Sayın Başbakan. Başbakan çelişki içindedir" dedi.
Baykal, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın istifa etmesini gerektiğini belirterek, enerji yolsuzluğunda ihale alanların sanık, ihaleyi verenlerin kayıp olduğunu iddia etti. Baykal, ihale alarak parti değiştiren milletvekili konusunun enerji yolsuzluğundaki olayın küçük bir parçası olduğunu vurguladı. Baykal, Kıbrıs'ta yapılan seçimlerin, KKTC'nin varlığını tüm dünyaya gösterme açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Baykal, son günlerde güçlendiği belirtilen milliyetçilikle ilgili olarak da, "Bizim altı okumuzdan birisi milliyetçiliktir. Bizim milliyetçilik anlayışımız parçalamaya değil, bütünleştirmeye dönüktür. Kimse bunu kurcalamasın" diye konuştu.
Baykal, bugün CHP'nin Meclis'teki grup toplantısında yaptığı konuşmada, değişik illere yaptığı gezilerde çiftçinin çok zor durumda bulunduğunu belirterek, çiftçinin buğdayı 3 yıldır 300 bin liradan sattığını, ancak mazotun 850 bin liradan, 1 milyon 980 bin liraya yükseldiğini söyledi. Baykal, "Diğer girdilerde manzara yine aynı. Gübrenin tonu 3 yıl önce 200 milyon liraydı. Şimdi 450 milyon lira. Bu hesap tutar mı? Köylünün iki yakası bir araya gelebilir mi? Borçlar ertelendi denildi. Aylık yüzde 10 faiz uyguladılar. Besicilik perişan. Hayvan varlığımız geriliyor. Pancarda kota kalkacak denildi, mısır ithalatı arttı. Türk vatandaşı çayın yanında iki şeker erittiğinde, Amerikan şirketinin cebine giriyor. Buradakilerin eşleri, dostları ithalattan kazanıyor. Süt fiyatı su fiyatının yarısına inmiş durumda. Acı bir manzara" dedi. Baykal, tüm ülkelerin çiftçisini desteklediğini kaydetti.
Türkiye'nin dünyada ithalat artışında rekor kıran ülke durumuna geldiğini vurgulayan Deniz Baykal, "İthalat düzeyi Rusya'dan fazla. Rusya bizim kadar ithalat yapmıyor. Rusya nüfusu bizim iki katımız. İthalatı borçla yapıyoruz. Cari açık yükseliyor. Borca karşı faiz veriyoruz. Bu ekonomideki kan kaybıdır. 2004'te ithal edilen araç 8 bin 504'tür. 2004'te ithalat ve ihracat farkı 280 milyon dolar. İhraç ettiğimizden daha çok araba ithal ediyoruz. Otomotiv sanayiinde 2 milyar dolarlık bir açık söz konusudur. Bunun altında yatan sebep kur politikasıdır" açıklamasında bulundu.
Baykal, hükümeti kadrolaşma konusunda eleştirerek, atamaların kapsamı, atanan kişiler incelendiğinde bireysel tanışıklık, arkadaşlık, ahbap-çavuş ilişkilerinin egemen olduğunu belirtti. "Devlet yönetiminde yakınlık olmaz. Devlet yönetimi anonim bir şeydir. Başbakanın yakını 70 milyon olmalıdır. Mustafa Kemal'in yakını, ahbabı diye bir şey biliyor musunuz?" diyen Baykal, "Maliye Bakanı, Başbakanın ağabeyi. Başbakanı tanıma imkanı olmayan halk çocukları ne olacak?" diye sordu. Baykal, bürokraside yapılan vekaleten atamaları, Cumhurbaşkanı'nın Anayasal yetkisinin hiçe sayılması anlamına geldiğini söyledi.
"MALİYE BAKANI İSTİFA ETSİN"
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan hakkında, Gümrük Müsteşarlığı Müfettişleri'nin hazırladığı rapor olduğunu kaydeden Baykal, Başbakanlık Müsteşarı'nın üniversite tarafından intihalden suçlu bulunduğunu da hatırlattı.
Baykal, "Susurluk için zamanın Başbakanı da faso fiso demişti. Şimdi de Bakanla ilgili iddialar konusunda böyle deniyor. İstifa et, yargı işlesin. Fasa fiso mu görelim. Kimsenin ona kalk dediği yok. Çünkü o Başbakanın ağabeyi. Dünyanın hangi ülkesinde hakkında bu iddialar olan bir Maliye Bakanı yerinde durabilir?" diye sordu.
Mavi akımda model değiştiğini, tahkime gidilmekten vazgeçildiğini belirten Baykal, şöyle konuştu:
"EPDK tahkime gidilmemesine Hazine zararına neden olmamak kaydıyla onay verdi. Hazine zararı 8.5 milyar dolar. Bunun hesabını kim verecek? Sorumlu bir bürokrata bunları kabul ettiremezsiniz. Ancak, Başbakanın vücut dilinden anlayan bürokrat bunu kabul eder. Bir müteahhidin yazıhanesi var. Yazıhanede sauna var, masaj var. Okey oynanıyor. Bu müteahhit doğrudan ihale almıyor. İhale ve hediyeleri dağıtıyor. Bu zat, bu gücü nereden alıyor? CHP'den bir milletvekilinin ihale vaadiyle transfer edildiği ortaya çıkıyor. Bu olayın küçük parçası. Transfer eden ihale almış, onunla ilgili fezleke tanzim ediliyor. İhale alma sözünü veren kim? İhale taahhüdü yapan kim? Sayın bakan yerinde duruyor. Sanki, bakanla ilgisi olmayan bir dünya var. İhaleyi alan sanık, ihaleyi verenler kayıp."
KKTC'de yapılan seçimlerle, dünyada KKTC'nin olduğunun bir kez daha ortaya çıkmış olduğunu ifade eden Baykal, "Diğer ülkeler ister tanısın ister tanımasın KKTC var. Anan Planı iki ayrı toplumda referanduma götürüldü. Bu da Kıbrıs'ta iki ayrı toplumun varlığının kabul edildiği anlamına geliyor. 'Evet'e de, 'hayır'a da saygı gösterdiniz. Kuzey'de yaşayan insanlar, kendi geleceklerini kendi tayin etmektedir. İster tanı, istersen tanıma. Annan'la kadife bir boşanma iki taraf tarafından kabul edilmiştir" dedi.
Başbakanın, "AB bizi parçalamaya dönük öneriler getiriyor. Biz buna direniyoruz" dediğini hatırlatan Baykal, şöyle konuştu:
"Başbakan AB ile ilgili hayal kırıklığı içine girmiş. Başbakan bu açıklamayı niye yaptı? Günaydın Sayın Başbakan. Başbakan rapor yazıldıktan 1 saat sonra, çıkıp 'bu olumlu ve dengeli' diye açıklama yapmıştır. Tam üyelikle ilgili garanti olmadığı açıktır. Ama, AB ile ilgili bayram ilan edilmiştir. Başbakan tepkisinde geç kalmıştır. Bu Türkiye'nin kaybına yol açmıştır. '17 Aralık'a birlikte gidelim deyince, önümüze konulacakla ilgili anlayışı görelim, anlayışı paylaşırsak gidelim' dedik. Başbakan gittiğine pişman. CHP'nin ihtiyacının ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Başbakan büyük çelişkiler ve tutarsızlıklar içinde. Amerika ile de aynı durum yaşandı."
Partisinin 6 okundan birisi milliyetçilik olduğunu kaydeden Baykal, "Bizim milliyetçilik anlayışımız dağıtmaya değil, birleştirmeye dönüktür. Cumhuriyet kurulurken, bu coğrafyada hep birlikte yaşamayı içine sindiriyorsan, hep beraber kardeşiz denilmiştir. Gözümüz bir başka yerde değil. El ele vereceğiz, hepimiz beraber olacağız. Kimsenin soyuna, sopuna, kütüğüne bakmayacağız. Aşiretlere, kabilelere, sülalelere ayrışmış, farklı kimliklerin etrafında içine dönmüş, kapanmış bir toplumu, ulusal düzeyde birleştirme çabasıdır. Bizim anlayışımız, etnik kimliğini devlete damga gibi vurmaya kalkma buna izin vermem diyor. Etnik kimliğin ne olursa olsun, bu vatanda yaşayacağız, bu bayrağa saygı duyacağız. Ulusal bütünlüğümüzü kimsenin lütfuyla sağlamadık. Alın terimizle sağladık. Kimse bununla oynamasın, kimse kurcalamasın. Bu çıkmaz yoldur" diye konuştu.