ANKARA (İHA) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Anayasa değişikliğinin 4 temel amacı olduğunu savunarak, bunların Atatürk'ün Anayasa'dan tasfiyesi, laikliğin içinin boşaltılması, Türkçe'yi eğitim dili olmaktan çıkarmak ve yargıyı siyasetin vesayeti altına almak olduğunu söyledi.
Baykal, partisinin TBMM'nin açılışından sonraki ilk grup toplantısında güncel gelişmeleri değerlendirdi. Seçimlerin geride kaldığını ancak, beklenenin aksine, umut ve iyimserlik rüzgarı yerine karamsar ve kaygılı bir havanın hakim olduğunu söyledi. Seçimlerde AK Parti'nin kamu ve parti kaynaklarını hunharca kullandığını öne süren Baykal, seçimler öncesinde dağıtılan yaklaşık 14 milyon yeşil kartın da 5 milyonunun iptal edildiğini söyledi. Yeşil kartın, aylık geliri asgari ücretin altında olanlara
verildiğini hatırlatan Baykal, "Bu 5 milyon kişinin gelirleri mi arttı ki yeşil kartları iptal edildi. Yoksa zaten gelirleri asgari ücretten yüksekti de ek olarak mı verildi. AK Parti bu kararla 5 milyon 347 bin yeşil kartı hak etmediği halde verdiğini itiraf etmiştir" dedi.
Türkiye'nin seçimler öncesinde var olan sorunlarının seçimlerden sonra da sürdüğünü belirten Baykal, bunlardan birinin de terör olduğunu söyledi. Son olarak Şırnak'ta 12 kişinin ölümüyle sonuçlanan PKK saldırısı ve bugün İzmir'de 1 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırıyı hatırlatan Baykal, "Terör sadece bunu yapan insanların izlenmesiyle ve değerlendirilmesiyle çözülecek bir konu değildir. Terörün arkası vardır, siyaseti vardır, hamileri vardır, dostları vardır, terörü kamufle edenler vardır, teröre destek verenler vardır, teröriste silah ve patlayıcı verenler vardır, teröristi saklayanlar vardır. Siyasetçinin işi bunları görerek, bunlarla uyumlu, kararlı, etkili önlemler almak ve bunları etkili biçimde uygulamaktır. Terörün içeriyle ve dışarıyla ilgisi vardır" dedi.
'Terör' sözünün yumuşatılarak 'şiddet' sözcüğünün yerleştirilmeye çalışıldığını savunan Baykal, "Teröre terör dememeyi meşru siyaset olarak algılama anlayışı yerleştirilmeye çalışılıyor. Hiçbir kişi kendi yandaşıdır diye, terör eylemine bulaşmış kimseyi mazur görme şansına sahip değildir. Teröre kol kanat gerenler, terörün kurbanı haline gelirler" diye konuştu. Irak ile sıcak takibi de içeren güvenlik konusunda imzalanan anlaşmanın çok yanlış olduğunu ifade eden Baykal, "Birleşmiş Milletler şartının bize tanıdığı, hiçbir ülkenin icazetine ihtiyaç göstermeyen 'sıcak takip' hakkını onların onayıyla kullanma arayışına girdik. Bu bir tiyatro, hiçbir ciddiyeti yok. Yaşananlar çok net ortada. Ama bugün gelinen noktada Irak'ın PKK'ya karşı tedbir alma zihniyetinde olmadığı açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ama hala bizim hükümet bunlardan medet umar bir yaklaşım içinde devam ediyor. Bununla bir yere varılmaz, bu bir çıkmaz yoldur. Türkiye uluslararası haklarını kullanma kararlılığı içine girmelidir. Ama bu sağlanamamıştır" şeklinde konuştu.
"ANAYASA'NIN DEĞİŞTİRİLMESİNE İHTİYAÇ YOK" Bir ülke sürekli olarak Anayasa tartışmaları içinde yaşıyorsa, o ülkenin istikrarının, alt yapısının oluşmadığını belirten Baykal, Anayasa konusunda görüş ve duygular netleşmemiş bir ülkenin 'durmuş, oturmuş' bir ülke olduğunu söylemenin zor olduğunu söyledi. Türkiye'de Anayasa tartışmasını hükümetin özellikle seçimden sonra gündeme getirdiğini savunan Baykal, Anayasa'nın değiştirilmesi için bir ihtiyaç bulunmadığını söyledi. Baykal, "Somut ihtiyaç varsa o ihtiyaç ortaya konur ve Anayasa sorunu çözülmek istenir" dedi. Anayasa'nın birçok kez değiştirildiğini, ancak kimsenin Anayasa'yı tümüyle değiştirmeye kalkışmadığını ifade eden Baykal, "Hangi ihtiyaçtan bu kaynaklanmaktadır. Hangi sorunu çözecektir. Başbakan 'Anayasa'nın üçte biri değişti ve bütünlüğü bozuldu' diyor. ABD'de 250 yıldır aynı Anayasa sürüyor. Defalarca değişmiştir ama kimse yenisini yapalım dememiştir. Anayasalar eskidikçe, süreklilik kazandıkça, değerlenir ve etkinliği artar. Eğer başka bir hesap varsa o hesabı açıkça ortaya koymak lazımdır. Maalesef o hesabın bulunduğu anlaşılıyor" diye konuştu.
Anayasa değişikliğinin 4 temel amacı olduğunu savunan Baykal, bunlardan ilkinin Atatürk'ün Anayasa'dan tasfiyesi olduğunu iddia etti. Baykal, "Evet Atatürk adı geçiyor, ama tasfiyeye başladınız. Oradan büyük ölçüde çıkardınız. Ama tasfiye kararı iradesi ortadadır" dedi. İkinci hedefin, 'laikliğin içini boşaltmak' olduğunu söyleyen Baykal, "Bu Anayasa laikliği güvence altına alan maddeleri değiştiren bir Anayasa'dır. Anayasa'nın değişmez maddelerine dolaylı müdahale eden bir Anayasa'dır. Bundan vazgeçtikleri görülüyor. Bundan da memnunum. Anayasa'nın başlangıç bölümü özetlenmiş ve 2 maddedeki ilkeler ortadan kaybolmuştur. Böyle oyunların, iyi niyetten uzak kurnazlıkların yer aldığı bir çalışmada amaç, Anayasa'daki laikliğin içini boşaltmaktır" diye konuştu.
Üçüncü amacın da Türkiye'nin ulusal bütünlüğünü sarsacak tehlikeli bir girişim olan 'Türkçe'yi eğitim dili olmaktan çıkarmak' olduğunu öne süren Baykal, "Çeşitli etnik kesimler 'Kendi lisemde, kendi etnik dilimde, coğrafya, matematik öğrenmek istiyorum' diyecek. Devlet de öğretmen sağlayacak, okul sağlayacak. Daha Türkçe eğitimi başaramamışken etnik dillerde de eğitim vermeye başlayacağız. Buna başlayınca Türkiye'yi bir millet olmaktan çıkaran düğmeye basmış olacaksınız. Bu çok vahim bir olaydır. Türkiye'nin ulusal birliğinin temeline yerleştirilmiş bir mayındır, C4'tür. Ancak Başbakan frene bastı. Umarım bütün bu yanlışlıkları ortadan kaldırır" şeklinde konuştu.
Baykal, dördüncü amacın da 'yargıyı siyasetin vesayeti altına almak' olduğunu belirterek, "Bu Anayasa sadece Türkiye'de değil her yerde Türkiye ile ilgili tartışmaları da beraberinde getirecektir. Türkiye'den yabancıların laik cumhuriyet diye söz etmekten vazgeçtiklerine dikkat ediyor musunuz? Türkiye artık ılımlı bir din devleti olarak algılanmaya başlamıştır" dedi.
Mahalle baskısından söz edildiğini belirten Baykal, "Bunu söyleyenler 'devlet baskısı var' demekten çekinenlerdir. Olayın özü devlet baskısıdır. Bugünkü iktidar olmasa Türkiye'de mahalle baskısı mı olur. Mahalle baskısı gücünü devletten, siyasetten alan bir baskıdır" diye konuştu. Eskiden 'şeriat tehlikesi yok' diyenlerin artık bu kadar rahat konuşamadıklarını belirten Baykal, başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere devlette kadrolaşma yaşandığını da söyledi. Baykal, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün önüne gelen her kararnameyi imzaladığını belirterek, "Ne yazık ki Çankaya AK Parti iktidarının noterliği konumuna dönmeye başlamıştır" dedi.
"CHP'Yİ BÖLMEYE ÇALIŞANLAR VAR" CHP olarak bir misyon partisi olduklarını belirten Baykal, şunları söyledi:
"İddiamız Türkiye'nin ulusal birliğini korunmasıdır. Türkiye'nin laik demokratik bir cumhuriyet olarak yaşatılmasıdır. İddiamız Türkiye'nin yüzünü çağdaş medeniyete dönmüş, sanatta, kültürde, bilimde daha da ilerisini arayan aydınlık bir toplum olarak toplumsal gelişmesini sağlamasıdır. Bizim misyonumuz budur. İktidar elimize geçtiği zaman bu adımlar için atılması gereken adımları atarız. Ama bu adımların karşısındaki hareketlere karşı da CHP'nin sorumluluk duygusu vardır. Bu boynumuzun borcudur. Bunu yapmak için yapmamız gereken birbirimize sahip çıkmak, üzerimize getirilen baskılara bizi dağıtma, bizi parçalama girişimine rağmen birliğimizi sonuna kadar sürdürmektir. CHP'den birilerinin çok rahatsız olduklarını biliyorum. CHP'yi projeleri için engel olarak görüyorlar. Bu engeli kaldırmak için mümkün olan herşeyi yapmakta olduklarından hiç kuşku duymuyorum. Ama bunların karşısına CHP'liler görevimizi ve misyonumuzu biliyoruz. Bizi etkisizleştirme, parçalama planları ortaya koyanlar, insanların içindeki ihtirasları, özlemleri gıdıklayanlar mahkum olacaklardır. CHP kendisini geleceğe en güçlü parti olarak taşımayı başaracaktır".