ANKARA (İHA) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, yargı kurumuna yönelik haksız müdahalelerin sadece yargıyı değil, toplumsal barışı ve huzuru da tehdit ettiğini belirterek, "Anayasamızın bu en temel kurumu, hepimiz için çok büyük önem taşıyor" dedi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'yı makamında ziyaret etti. Baykal, ziyaretin ardından gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Nezaket ziyaretinde bulunduğunu belirten Baykal, görüşmede, yargının bağımsızlığının önemi konusundaki düşüncelerini de ifade ettiğini bildirdi. Yalçınkaya'nın da bu konudaki duyarlılığını dinleme fırsatı bulduğunu belirten Baykal, yargının, siyasi yaşamın en temel kurumu olduğunu vurguladı. Yargıyı bağımsız ve saygın bir noktada tutmanın olağanüstü derecede önemli olduğuna işaret eden Baykal, bu konuda herkese büyük görev düştüğünü dile getirdi. Özellikle de siyasetçilere çok büyük sorumluluk ve görev düştüğünü belirten Baykal, "Yargı kurumuna yönelik haksız müdahaleler, sadece yargıyı değil toplumsal barışımızı, huzurumuzu da tehdit ediyor. Anayasamızın bu en temel kurumu, hepimiz için çok büyük önem taşıyor" diye konuştu. YÖK Başkanlığı'na Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın atanması ile ilgili düşüncelerinin sorulması üzerine ise Baykal, Prof. Dr. Özcan'ı tanımadığını ve atamayı burada duyduğunu söyledi. Bir gazetecinin terörle mücadele konusunda yeni bir yasa hazırlandığını belirterek, 'Bir af mı olacak acaba?' sorusu üzerine Baykal, yapılan hazırlığın amacı ve içeriği konusunda herhangi bir bilgiye sahip olmadığını kaydetti. Baykal, bu hazırlığın çok dar bir çevre içerisinde yürütüldüğünün anlaşıldığını söyledi. Baykal, iktidar yetkililerinin de konuya ilişkin çelişkili açıklamalar yaptıklarını, bunun kendilerinin de ortak bir bilgiye sahip olmadıklarını gösterdiğini savundu. Hazırlıkların, kapalı kapılar arkasında yapıldığını belirten Baykal, "Bu arayışa kim yön vermektedir, hangi ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır? Bunu da bilmiyoruz ama olayın genel görünümü açıktır. Başbakan'ın ifadelerinden terör örgütünü ikna etme, onunla dolaylı dahi olsa bir ilişki geliştirerek bekleyişlerine cevap verecek açılımlar gayreti içinde oldukları görünüyor. Bu, daha önce bizim tanık olduğumuz bir durum. Daha önce Türkiye defalarca böyle girişimler,yasal düzenlemeler yaptı. Eve dönüş yasaları, af yasaları çıkardı. Hatta Öcalan'ın kendisine yönelik tahliye imkanını getirecek düzenlemeyi dahi kanun metnine koydular. Bu konudaki anlayışlarını biliyoruz ama bunlar şu ana kadar sonuç vermedi. Bundan sonra da sonuç vermez" şeklinde konuştu.
Terörün, Türkiye'de siyasi mücadelenin bir parçası olarak uygulandığını, terörün arkasında bir siyasi projenin olduğunu belirten Baykal, şunları kaydetti: "Bu mücadeleyi gösteren insanlar, emellerinden vazgeçmiş değiller. Mücadelelerini bir kenara bırakma noktasına gelmediler. Tam tersine böyle hazırlıklar ikide bir af niteliğinde yapılan düzenlemeler terör örgütüne cesaret, moral veriyor. Onların mücadelelerini başarıya ulaştırabilecekleri konusundaki inançlarını daha da yukarı düzeye çekiyor. Bu
bakımdan böyle af düzenlemeleri bence yanlış sinyaldir. Teröriste cesaret verir, terörle mücadele eden insanların da moralini bozar. Terörle daha kararlı ve etkin bir mücadeleye ihtiyaç vardır".
Türkiye'nin terörle mücadeledeki haklılığının tüm dünya tarafından kabul edildiğini belirten Baykal, bu aşamada, etkin bir mücadele yerine 'birtakım af benzeri girişimlerle gönül alınmaya çalışıldığını' savundu. Baykal, iktidarın terörle ciddi, kararlı bir uluslararası mücadele verebilmesinin mümkün görünmediğini de savunarak, "Böyle bir noktaya geldikten sonra bu şansın kullanılmaması, böyle bir af anlayışına girilmiş olması gerçekten çok büyük bir yanlıştır. Kim bu yanlışa cesaret veriyorsa yanlış
yapıyordur. Kim bu yanlışın arkasında duruyorsa yanlış yapıyor. Kim bu yanlışa teşvik ediyorsa ya da bu yanlışı kabul ettirmek için sorumluluk üstleniyorsa yanlış yapıyor" dedi. Baykal, Türkiye'nin yıllardır yaşadığı terör sorununa karşı kararlılıkla, sabırla, sebatla mücadele edilmesi gerektiğini belirterek, bundan korkarak, yılarak, vazgeçilerek bir yere ulaşmanın mümkün olmadığını kaydetti.