CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, eski Genel Başkan Deniz Baykal’a yakın Bihlun Tamaylıgil ve iş kadını Sena Kaneli'yi yeni MYK’ya aldı.3 Genel Başkan Yardımcısı daha atılması için Kılıçdaroğlu'na yetki verildi.
Kılıçdaroğlu, 15. Olağanüstü Kurultay sonrası oluşan Parti Meclisi'nin (PM) ilk toplantısı öncesi basın mensuplarına açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Kılıçdaroğlu, kurultayı gerçekleştirdiklerini ve PM'nin seçildiğini anımsatarak, PM'yi eskiye oranla çok daha işlevli bir hale getireceklerini söyledi. PM'nin doğrudan partinin projelerine katkı vereceğini belirten Kılıçdaroğlu, projelerin oluşmasında PM'nin önemli bir görevi olacağını bildirdi.
PM'de “aile sigortasını” bütün boyutlarıyla tartışacaklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Bazı çevrelerin merakla beklediği 'acaba bu projelerin finans kaynağı var mıdır, yok mudur?' diye tartıştıkları konulara da açıklık getireceğiz. Göreceksiniz bizim her söylediğimiz sözün mutlaka belli bir ağırlığı vardır. Mutlaka bütün ayrıntılarıyla düşünülmüştür ve kamuoyuna öyle taahhütte bulunulmuştur. Bunu bugün aile sigortası -ki bizim sözlerimiz arasında, maddi açıdan en büyük rakamı oluşturan projedir aile sigortası- ayrıntılarını PM'de görüşüp onların da düşüncelerini ve katkılarını alacağız.”
PM toplantısında yetki de isteyeceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, 3 genel başkan yardımcılığı konusunu gündeme getireceğini söyledi. Kılıçdaroğlu, bilgi teknolojileri konusunda bir genel başkan yardımcılığı oluşturulmasını istediğini ifade ederek, ayrıca insan haklarıyla ilgili genel başkan yardımcılığı ve sivil toplum kuruluşları, sendikalar ve meslek kuruluşlarının sorumlu bulunduğu genel başkan yardımcılığını ikiye ayırmak istediğini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, işveren sendikaları ve meslek odalarını bir genel başkan yardımcısına işçi ve memur sendikalarıyla, emeklileri bir başka genel başkan yardımcılığına bağlamak istediğini bildirdi.
Kılıçdaroğlu, PM'nin bu yetkiyi vermesinin ardından da MYK üyelerini daha sonra açıklayacağını belirtti.
Bir gazetecinin “Celal Bayar Üniversitesi'nde öğrenciler, Rektör (Prof. Dr. Mehmet Pakdemirli) tarafından azarlandılar. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklindeki sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Bir yöneticinin rektörün, gençlere toleransla davranmaması, onların bir anma etkinliğine oldukça sert sözlerle engel olması üniversiteye yakışmaz. Üniversiteler özgürlük mekanlarıdır. Özgürlüğün olmadığı yerde bilim de olmaz. İnsanlık yetişmez...Bir rektörün gençlere kızıp 'siz susun ben sizin yerinize düşünürüm' anlayışıyla hareket etmesi oranın üniversite olmadığını gösterir, o rektörün de rektör olmadığını gösterir, bilim adamı olmadığını gösterir.”
“BAŞBAKAN'IN SESSİZ KALMASINI BİR TÜRLÜ ANLAYAMIYORUZ”
“İki dil tartışması yaşanıyor, son olarak Güney Doğu'da ayrı bir bayrak ve özerklik. Kısmen düşüncelerinizi açıkladınız ama acaba bu konuyla ilgili CHP'nin düşüncesi nedir?” şeklindeki soru üzerine de Kılıçdaroğlu, “Bizim bir bayrağımız var, şehitlerimizin kanıyla sulanmış. Göndere çekilirken hepimiz saygı duruşunda bulunuruz, bu bayrak ne benim bayrağım ne başkasının bayrağı. Bu bayrak ulusun bayrağı, bu ulusun her parçası bu bayrağın sahibidir. Her kişi bu bayrağın sahibidir. Farklı bir bayrak tartışmasını yapmak bile doğrusunu isterseniz bizim onurumuzu kırıyor, böyle bir şey düşünülemez. Doğru da değildir.”
Kılıçdaroğlu, “dil konusunda ise” şunları söyledi:
“Anadil yasağının kaldırılmasıyla ilgili olarak ilk yasa teklifini veren CHP'dir. Ama dilimiz Türkçe'dir, resmi dilimiz Türkçe'dir. Resmi dilin yanına başka bir dili koymak, doğru değildir, ülkeyi böler, ayrıştırır. Belçika örneği önümüzde duruyor, aynı kökten gelen insanların farklı dili konuştukları için bölündüklerini görüyoruz. Bu tablo önümüzde dururken, farklı bir dili Türkçe'nin seçeneğiymiş gibi ortaya koymanın doğru olmadığına inanıyoruz. Bu konuda özellikle sayın Başbakan'ın sessiz kalmasını da bir türlü anlayamıyoruz. Gerçi kendisi ülkeyi pazarlamakla görevli olduğunu daha önce açıklamıştı. Ülkeyi pazarlamakla görevli bir Başbakan'ın bu olaylara sessiz kalması 'acaba perde arkasında yapılan görüşmelerin bir sonucu mudur?' diye bir kaygıyı da gündeme getiriyor.”
AYİM KARARI VE CUMHURBAŞKANLIĞI YATI
Kılıçdaroğlu, “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin bir kararı var, 3 askerle ilgili bu konuda bir değerlendirmeniz olacak mı?” yönündeki soru üzerine, “Biz bir hukuk devletiyiz, hukuk devletinde yargı kararları uygulanır. Anayasanın emri bu verilen yargı kararlarına sizde uyacaksınız. 'Benim arzu ettiğim şekilde karar verdi, ben alkışlayayım. Arzu etmediğim şekilde karar verdi, ben o kararın üzerine gideyim' diye hukukta mantık olmaz. Hukukun üstünlüğüne inanan bütün toplumlar yargının verdiği karara kendi kuralları ve zaman içinde uyarlar. Uymakta zaten zorunludur, uymayanlar görevlerini kötüye kullanmış olurlar” dedi.
Kılıçdaroğlu, “Cumhuriyet tarihi boyunca Cumhurbaşkanlığı'nın ikinci bir yatı hazırlanmak üzere, 2011'de suya indirilecek. 35 milyon TL'ye mal olacağı söyleniyor, önceki Cumhurbaşkanı bunu ertelemişti, lüks olacağı gerekçesiyle...Sizin düşünceleriniz nedir?” sorusuna da “Eğer bu ülkede işsizlik bu boyutlarda ise, binlerce çocuk gece yatağa aç giriyorsa, bir ülkenin Cumhurbaşkanı o yatta gezemez” yanıtını verdi.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarının ardından 4. kattaki İsmail Cem Salonu'nda gerçekleştirilen PM toplantısı başladı.
Kılıçdaroğlu, salona girişi öncesi koridorda kurultayda PM'ye seçilen Engelliler Konfederasyonu Başkanı Turhan İçli'ye destek amacıyla gelen bir grup engelli ile bir süre sohbet etti.
AA