HABER

Baykal'dan Erbakan'a destek

ANKARA (İHA) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, eski başbakanlardan Necmettin Erbakan'ın cezasını evinde çekmesi için gerekli düzenlemeye destek vereceklerini, ancak Hazine'nin parasının ödenmesi konusunda ısrarcı olacaklarını açıkladı.

CHP Grubu bugün TBMM'de toplandı. Toplantı öncesi Baykal'a "Deniz Baykal 06" yazılı Ankaragücü forması hediye edildi. Genel Başkan Baykal, grup toplantısındaki konuşmasına, solda birlik arayışlarında 80 sonrası önemli adımlar atan ve bir süre önce hayatını kaybeden, dün de toprağa verilen Aydın Güven Gürkan'ı anarak başladı. "Sosyal demokrat hareketin, içine sürüklendiği dağınıklıktan çekilip çıkarılması doğrultusunda çok etkili, içtenlikli bir çalışma yapmış değerli bir arkadaşımız. Çok genç

yaşta çok acı bir şekilde kaybettik" diyen Baykal, Gürkan'a Allah'tan rahmet, eşine ve yakınlarına da başsağlığı dileğinde bulundu.

Baykal, konuşmasında, kuş gribini değerlendirirken, hükümetin bu konuda çok yavaş kaldığını, bu yüzden sektörün çok büyük sıkıntılar içine girdiğini kaydetti. Hükümetin çok açık hataları olduğunu ifade eden Baykal, yine hükümetin yaptığı tasarruflarla Türkiye'nin temel kurumlarını temelinden sarsmaya devam ettiğini bildirdi. Baykal, Türkiye'de veterinerlik hizmetlerinin kamunun hizmeti olmaktan bilinçli olarak çıkarıldığını, bu yüzden de Türkiye'de hayvancılık konusunda önemli bir gerileme yaşandığını kaydetti.

Baykal, konuşmasında, Türkiye'de adalet reformuna ihtiyaç olduğunun da altını çizdi. "Türkiye'nin en önemli konularından biri, adalet konusu. Adalet krizi her gün kendi değişik vesilelerle kendisini gösteriyor" diyen Baykal, "Hukuk reformunu yapmak, vatandaşını hukuka güvenen adalete güvenen devlete güvenen kendi hakkına güvenin bir hale getirmek, Türkiye siyasetinin en önemli sorunlarından biridir. Her gün yeni skandallar ortaya çıkıyor. Devletin adalet mekanizmalarında en önemli görevlerde yer almış insanların, güvenlik mekanizmasında en kritik görevler üstlenmiş insanların, nasıl bir çürümenin muhatabı haline geldiği gazete haberlerinde gösteriliyor. Bunları besleyen ortam ne? Bunları temelden çözmek durumundayız. Türkiye'de hukuka, adalete hak ettiği saygınlığı bir an önce kazandırmamız gerek. Ağca olayı da konunun bir parçası olarak ortaya çıktı. Sonra birden bire toplumun ilgi odağı haline geldi. Adalet Bakanı itiraz etti. Alınan karar yanlıştır, kendisini gösterdi. Ne oldu? Bu kadar vahim bir yanlışı, bu kadar önemli bir konuda bu kadar rahatça, bu kadar ileri aşamaya gelmesine nasıl göz yumdunuz? Bunu nasıl doğal karşılıyorsunuz? Olay bu, sıkıntı bu. Çok acı büyük sıkıntı içindeyim. Adaletin Türkiye'de hak ettiği noktaya taşınması gerekir. Bunun için akla vicdana ihtiyacı olan bir iktidara Türkiye'nin ihtiyacı var. Öyle bir iktidar yoksa her şeyde sorun çıkar" diye konuştu.

FUTBOL FEDERASYONU SEÇİMLERİ Hükümetin, Futbol Federasyonu seçimlerinde sergilediği tavrı, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu başkanlık seçiminde de sergilemek istediğini, ancak bunda da kaybedeceğini ifade eden Baykal, "Futbol federasyonuyla ilgili seçim nasıl tamamlandı? Unutup geçecek miyiz? Oradan kalıcı bazı tespitler ortaya çıkarabildik mi? Ne gözüktü orada ne yapacağız. Böyle bir tablo olabilir mi?" diye sordu.

Baykal, Türkiye'nin sporda uluslararası birçok müsabakaya katılamadığını, buna rağmen Spordan Sorumlu Bakan'ın Futbol Federasyonu'na kimin seçileceği konusunda çalışmalar yaptığını belirterek, "İntikam taahhütleri, mahalle kavgası, çok acı bir tablo. Bu olabildi, gelecekte de olabilir. Niçin, çünkü bu iktidarın zihniyetinden kaynaklanıyor. Futbol federasyon özerk bir kuruluş güya. Ne oldu hukuk insan hakları, özerklik? Bir hüsrandır, acı bir tablodur. Her yerde bunu görüyoruz" dedi. Baykal, aynı şekilde TESK'te de esnafın bir seçim yaparak demokratik yollardan kendi başkanlarını seçeceğini belirtti.

Baykal, Milli Eğitim'den özel okullara gideceklere 1 milyar TL yardım yapılması konusuna da değindi. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in birçok yanlışı olmasına rağmen son atılan adımın eğitim sistemini kökten sarsacak bir konu olduğunun altını çizen Baykal, "Bu iktidar, kamu eğitiminden umudunu kesmiştir. Yani devletin eğitim görevini yerine getirmesi anlayışını, bu iktidar bir kenara bırakmaya sağlamıştır. Eğitimi devletin dışına çekme konusunda devletin eğitim kurumlarını tahrip etmeyi göze alacak bir anlayış aşamasına gelmiştir. Eğitimde elbette devletin de özel sektörün de eri var özel sektör de eğitim kurumları kurmuştur kuracaktır. Ama devletin eğitim görevini tahrip etmek, onu eğitim veremez durum getirmek, bir Eğitim Bakanı'nın işi değildir. Maalesef Başbakan daha iktidara gelişin ilk sıralarında 'Eğitimi özelleştireceğiz' demişti. Bu zihniyet oralarda ortaya çıkmaya başlamıştı. Devletin eğitimi özelleştirmek başka bir şeydir. Dünyanın hiçbir yerinde eğitim özelleştirilmemiştir. Eğitim özü itibariyle temel bir kamu görevidir. Onun kabul edilebilir bir ciddi düzeyde bütün çocuklareımıza hazır bulundurulması bir kamu görevidir, bu zaafa uğrattınız mı, ülkeye en büyük zararı verirsiniz. Özel okulları finanse etme durumuna ne zaman geldin? Yani sen Anadolu'daki okullarda bu karda kışta çocukları ısıtacak yakacak yarasını temin edebiliyor musun? Sonra sen çıkıp 'Öğrenci başına özel okullar için 1 milyar ödeyeceğim' diye caka satacaksın. Bunun bedelini Anadolu'da okuyan milyonlarca çocuk ödeyecek. Bu yanlış bir politika bunun liberal ekonomiyle çağdaş değerlerle hiçbir ilgisi yok. Türkiye'nin yapısını dokusunu ahlakını, temel değerlerini çığırından çıkarıyorlar" diye konurakanı itiraz etti. Alınan karştu.

Baykal, Necmettin Erbakan'ın hapis cezasını evinde çekmesi konusunda yapılabilecek bir düzenlemeye yeşil ışık yakarken, paranın Hazine'ye ödenmesi konusunda da kararlılığını vurguladı. Bir siyasi partinin, Hazine'den verilen vatandaşın parasını, vatandaşı için kullanmamasının çok üzücü olduğunu belirten Baykal, "Üzüntü verici bir tablo. Böyle bir olaya tanık olmaktan çok rahatsızız. '70 milyonun parası bir kamu görevi yapıyorsunuz?' diye size verilecek, siz de bunu o doğrultuda harcamayacaksınız. Başka biçimde değerlendirmeyi uygun görüyorsunuz. Maalesef oldu. Hüküm ortaya çıktı. Bu hükmen ortaya çıkmış olmasının çeşitli durumları var. Bu kapsamda yargılanan insanlar arasında işbaşında bulunan hükümetin değerli Bakanları var. İçişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı bu konuda yargılanmaktadır" değerlendirmesini yaptı.

"Olay bir Erbakan olayı değildir" diyen Baykal, "Olay kapsamlı bir olaydır. Türk siyasetinde sorumluluk üstlenmiş, pek çok kişiyi doğrudan ilgilendiren bir olaydır. Bu konu Erbakan'a iyilik yapmanın ötesindedir. Bunun çok iyi anlaşılması lazımdır. Bugünkü siyasi partilerimizin siyasi kadronun bu işin bir parçası olması ötesinde önemli bazı konular da var. Türkiye'de Başbakanlık yapmış, yaşı 80'i geçmiş bir insanın cezaevinde bulundurulmasının ne kadar acı bir olay olduğunu, ne kadar kabul edilemez bir olay olduğunuz hepimiz çok derinden takdir ediyoruz. Eski bir başbakanın bu ileri yaşında cezaevinde bulundurulması, sadece onun açısından değil Türk siyaseti açısından üzüntü kaynağıdır. Çok üzüntü vericidir. Bizim hukuk sistemimizin elverdiği bütün imkanlar kullanılarak sayın Erbakan'ın bu acı tabloya sürüklenmeden mahkemenin verdiği kararın infaz olanaklarının değerlendirilmesi düşünülebilir. Bu konuda bazı imkanların bulunduğu da görülmektedir. Bu yapılmalıdır" dedi.
Baykal, böyle bir düzenlemeye karşı çıkmayacaklarını ifade ederken, Hazine'nin kaybının mutlaka ödenmesi gerektiğini belirtti. Baykal, şöyle konuştu:
"Türkiye Cumhuriyeti devletinin kaynağını yanlış kullanılması durumunda bunun geriye ödenmesini öngören düzenlemeyi ortadan kaldırmak, bunu değiştirmek, bu konuda bir esneklik gösterme ve bunu da şefkat merhamet anlayışıyla yapılıyormuş gibi göstermek kesinlikle kabul edebileceğimiz bir şey değildir. Hazine'nin bu konuda kaynağı, eğer yasal mevzuat bunun geri verilmesini öngörüyorsa, derhal geri verilmelidir. Bu konuda bir toplumsal merhamet seferberliğine kalkmak gibi yanlış bir şey yoktur. Orada bir yanlış vardır ve düzeltilmelidir. O para ödenmelidir. Bunu sağlayacağız diye bu mükellefiyetten çıkarmak istenen bir yasal düzenleme kesinlikle kabul edilemez. Bu bir aftır".

"PARTİNİN 150 DEĞİL, 25 TRİLYONU VAR" Baykal, bir gazetenin, şifreli ifadelerle, CHP ve kendisini suçladığını belirterek, "Bu gazete, Maliye Bakanı'na tuzak kuracak bir gazete değil. İktidarı güç duruma sokmak için haber yapacak bir gazete değil. Yayınla ilgili açıklama, yalanlama yok. Herkes o manşetten memnun. Ama biz memnun değiliz. Şifreli de olsa orada kastedilen CHP ve Baykal'dır. Genel merkez inşaatı sürmekte olan bir siyasi parti. Kira topladığı iddia edilen parti. Banka hesaplarurakanı itiraz etti. Alınan karında 150 trilyonu varmış, Genel Başkan'ın da trilyon düzeyinde parası varmış. Gazete bunları Maliye Bakanı'nın söylediğini iddia ediyor. Maliye Bakanı'ndan ses yok. Yapılan ciddi bir suçtur. Hiçbir vatandaş ve kurum hakkında Maliye Bakanı açıklama yapamaz. Maliye Bakanı'na bütün hesap sahipleri güvensizlik içine girmiştir. Bakan'ın bir kişinin parası üzerinden konuşmaya ne hakkı var? Sana ne? Bir insanın parasının miktarından Maliye Bakanı'nın şikayet etme hakkı var mı? Sen paranın içindeki yolsuzluktan, yanlışlıktan şikayet etme hakkına sahip olabilirsin. Sana ne arkadaş? Sana ne? Bu paraya sahip olmak suç değil. Ama doğru değil" şeklinde tepkisini dile getirdi.
CHP'ye bu yılbaşında Hazine'den verilen 22.6 trilyon lira dahil olmak üzere 25 trilyon lira olduğunu belirten Baykal, "25 trilyon lira var. '150 trilyon liraları var' diyor. Benimle ilgili yanılma payı daha da çok. Bu dedikodunun hedefi olmamız, Maliye Bakanlığı koltuğunda oturan kişinin siyasi ahlakının iç yüzünü size göstermeye çalışıyorum" dedi.

Baykal, "Böyle bir dedikoduyu, arkadaşlarınla oturduğun bir ortamda yapmadın mı? Bunun adi bir mahalle dedikodusu olduğu ortaya çıktı. Yalanlarken bile yalan söylüyor. Bunların hesabının af çıkarılarak düzeltilmesi mümkün değil. Bunun hesabı Ahiret'te sorulacak. Müslümanlıkta yalan söylemek yok" şeklinde konuştu. Baykal, Maliye Bakanı ve Başbakan'a, "Özel hesaplarınızı açıklamanızı istiyorum. Bizim hesaplarda tek kuruş Ofer parası yoktur" çağrısında bulundu.
Baykal, bazı ülkelerde insanların dini inançları gereği askerliği, adam öldürmeyi kabul edemeyerek, vicdanı ret olayından yararlandıklarını ifade ederek, Türkiye'de bir kişinin vicdanı ret anlayışıyla mahkeme kararını AİHM'ye götürdüğünü, vicdanı ret anlayışına Türkiye'nin kendisini açması gerektiğini de belirtti.

En Çok Aranan Haberler