HABER

Baykal'dan Hükümete, 'Kıbrıs uyarısı'

ANKARA (İHA) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Kıbrıs Rum Kesimi'ni Kıbrıs Devleti olarak tanıyacak olan protokolün kesinlikle imzalanmaması gerektiğini belirterek, Meclis tatile girmeden önce bu konuda bir genel görüşme önergesi vereceklerini açıkladı.

Baykal, CHP'li belediye başkanları toplantısına katıldı. Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde gerçekleştirilen toplantıda açılış konuşması yapan Baykal, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Particiliğin, sosyal demokrat belediyecilikle bağdaşmadığını belirten Baykal, belediye başkanlarına seslenerek, "Sizlerden ne partiye ne partililere hizmet etmenizi değil, beldenize hizmet etmenizi bekliyoruz. Halkı mutlu etmenizi istiyoruz" dedi. Belediyeciliğin önemli bir geçiş dönemi yaşadığını kaydeden Baykal, yeni düzenlenmeler sonuçlandırıldıktan sonra birçok sıkıntı yaşanacağını söyledi.

Halka hizmet etme görevi ve sorumluluğunun bugünkü iktidarın anlayışı çerçevesinde yavaş yavaş hükümetten belediyelerin sırtına yıkılmak istendiğini savunan Baykal, "Aslında bu değişmenin doğru ve yapılması gereken önemli yönleri vardır. Pek çok alanda yerel yönetimlerin etkinliklerinin, hizmet alanlarının genişletilmesi ihtiyacı vardır. Bunu destekliyoruz. Ama şimdi getirilen düzenlemelere bakıldığı zaman pek çok sıkıntı vardır. Önümüzdeki dönemde belediyeler daha görevleri artmış, sorumlulukları çoğalmış, yetkileri genişlemiş ama imkanları hiçbir şekilde genişlememiş, nispi olarak daha daralmış bir durumla karşı karşıya kalacaklardır" diye konuştu.

İmkan verilmeyen yerel yönetimlerin bu görevlerin altında ezileceklerini ifade eden Baykal, "Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, mali olanaklarını arttırılması ile sağlanabilir" diye konuştu. Hükümetin, 2.5 yılı geride bıraktığını belirten Baykal, Türkiye'nin bir krizden çıkarılmasını sağlamak için yeterli sürenin geçtiğini ancak, vatandaşların hala kriz ortamında yaşanan sıkıntıları yaşamaya devam ettiğini savundu.

Çiftçilerin bu iktidar döneminde geçmiş iktidarların hepsinden daha büyük sıkıntılar yaşadığını öne süren Baykal, "Buğday 3. yıldır ki, bir önceki yıldan nominal olarak yani, fiyat bazında azalmaktadır. Şu anda 250 bin liraya Ceyhan'da buğday satıldığını aktarıyorlar. İlan edilen rakam 390 bindi" dedi. "Toprağın bu feryadı tüm ekonomiyi etkisi altına almıştır. Esnafı da, ticareti de etkisi altına almıştır" diyen Baykal, "Türkiye'de bu iktidar döneminde yoksul sayısı 20 milyona gelmiştir. 1 milyona yakın insan açlık sınırındadır. Tarımda yaşayanlar arasında yoksul ve açlık sırındakilerin oranı çok daha yüksektir" diye konuştu.

Hükümetin TBMM'ye bir öneri getirerek, pancar üretimine tavan koyma yetkisini Sanayi Bakanlığı'na verdiğini belirten Baykal, "Kota vardı, artık kota yetmiyor, kotayı kaldıracağız dediler, üretime tavan koydular, narh koydular narh. Üretimi yasaklıyorlar. İlk kez oluyor bu" şeklinde konuştu.

Türkiye 3 milyon ton pancar üretirken şimdi onu 500 bin tona kadar indirme yetkisinin Sanayi Bakanlığı'nda olduğunu ve Türkiye'nin şeker tüketimimin arttığını belirten Baykal, "Artan tüketim ile azalan üretim arasında açılan makası neyle dolduracaklar? Yurtdışından mısır ithal ederek ve o mısıra dayalı nişasta bazlı tatlandırıcı üreterek, ithalata dayalı ve sakıncalı tatlandırıcıya dayalı bir şeker politikasını götürecekler. Bunun bedelini bizim çiftçilerimiz ödeyecek" diye konuştu. Bunun Türkiye'nin yararına olduğu için değil dış güçlerin isteği ile yapıldığını ifade eden Baykal, "Hayır, uluslararası güçler öyle yapılmasını söylediği için, bunlar da 'Baş üstüne öyle yaparım' demeyi içlerine sindirdiği için oluyor" dedi.

"DAMAT FERİT FABRİKA SATMADI, ÜLKEYİ SATTI"

Konuşmasında Erdemir özelleştirmesine de değinen Baykal, bu satışın Türkiye lehine olduğunu kimsenin söyleyemeyeceğini ileri sürerek, "Ne diye satıyoruz? Çünkü birileri satmamızı istiyor. Birileri satmamızı Türkiye'nin yararına olur diye mi istiyor? Biz niye bunu bire bir uyguluyoruz. Avrupa'da AB üyesi ülkeler bu konularda ulusal yararlarını gözeten bir politika uyguluyorlar" dedi.

Televizyon ve basın kuruluşlarında yabancı sermayenin yüzde 100 hisse sahibi olmasını öngören bir düzenleme getirildiğini belirten Baykal, şöyle konuştu:

"Bütün bankalar satın alınabilir. Bütün medya kuruluşları satın alınabilir. Böyle bir tablonun içindeyiz. Başbakan, 'Komünist ülkeler hepsini sattılar' diyor. Komünist ülkelerde kalmış aklı. Sen komünist ülkeleri bırak, Avrupa Birliği ülkelerine bak. 30 yıl öncesini bırak, bugüne bak. Bugün İtalya'da, İngiltere'de ne oluyor ona bak. Damat Ferit paralelliği kuruyorlar. Damat Ferit'in yaptığı var yapmadığı var. Damat Ferit, fabrika falan satmadı, o ülkeyi sattı. Türkiye'yi satmak, fabrika satmak ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken bir şey. Bizim söylediğimiz; Damat Ferit noktasında dikkatli olun bir, bu memleketin ekonomisine güç katan, değerlerine güç katan, dünyada iddialı, en önde gelen, büyük kuruluşlarına da sahip çık iki. Onları da elden çıkarma hem onu hem bunu söylüyoruz. Damat Ferit Erdemir'i satmadı. Erdemir'i Tayyip Eroğan satmak üzere."

"ANLAŞILAN BAŞBAKAN BÜYÜKELÇİLERİN SÖZLERİNİ ANLAMAMIŞ"

Ankara'da Avrupa Birliği ülkeleri büyükelçilerinin başbakan ile yaptığı toplantıya da konuşmasında yer veren Baykal, "Dünyada elbette, büyükelçilerle hükümetler arasında yakın, doğrudan, sıcak ilişkilerin olması doğandır, güzeldir. Ama bir büyükelçiler platformunun başbakanı sorguya çektiği, başbakana hesap sorduğu, başbakanın da hesap verdiği bir platform haline dönüşmesi doğal değildir. Maalesef evvelki gün bu tablo yaşanmıştır" dedi.

Böyle bir manzaranın hükümetin yabancı ülkelerle diyalog geliştirme yöntemi olarak çok ciddi şekilde sorgulanması gerektiğini savunan Baykal, büyükelçiler adına yapılan konuşmada, Güneydoğu'da yaşanan olaylarla ilgili olarak hükümete dikkat etmesi gereken olaylarla ilgili uyarılar yapıldığı ve izahat istendiğini ileri sürdü. Askeri seçenek dışında seçenek aranması telkinleri yapıldığını öne süren Baykal, "Bölgede yeniden bir terör tırmanışı kendisini gösteriyor. Buna karşı Türkiye'nin önlem alması kadar doğal bir şey yok. Ama büyükelçiler bir yandan hükümete, 'Sen bırak bu askeri önlemleri de başka çareler arayışına geç. Bir siyasi diyalog denemesi yap' telkinini çok ince şekilde ima ederek burada böyle bir zemin yaratıyorlar. Bu çok üzüntü verici bir durumdur. Yani Türkiye'nin, en hassas konuları üzerinde artık sorgulanır, suçlanır noktaya geldiğini göstermektedir ve başbakanın da maalesef kendisinden ne istendiğini anlamadığı anlaşılmaktadır" şeklinde konuştu.

Başbakanın, büyükelçilerin bu konuda konuşma yaptığını reddettiğini hatırlatan Baykal, "Ama başbakan anlaşılan bunu anlayamamış. Bu arada Dışişleri Bakanı'nın da bu konuda bir önleyici müdahale yapmayı denediği ve başarılı olmadığı ortaya çıkıyor. Dışişleri bakanı 'Önlemek istedim' diyor. Anlaşılan ona rağmen, bunlar okunmuştur. İpler artık elden çıkıyor. Bütün bunların ortaya koyduğu manzara, Türkiye yönetilemiyor. Kimin ne yaptığı belli olmayan bir manzara şekilleniyor. İktidar giderek bir seyirci konumuna sürükleniyor. Gelişmeleri kavrayamıyor, onları yönlendiremiyor ve Türkiye sahipsiz bir görüntüye doğru hızla sürükleniyor" diye konuştu.

"MECLİS TATİLE, KIBRIS PROTOKOLÜ DEVREYE"

Avrupa Birliği toplantısında, Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'ın, Türkiye konusunun daha sonra konuşulmasını söylediğini ve Almanya'nın Eylül ayında yapılacak seçimlerde olası Başbakanı Markel'in Türkiye için 'özel statü' istediğini açıkladığını belirten Baykal, böyle bir ortamda Türkiye'nin Kıbrıs Rum Yönetimi'ni Kıbrıs Devleti olarak tanıdığını belgeleyecek bir protokolü imzalanmasının istendiğini söyledi.

Baykal, "Bu imzanın atılması Kıbrıs konusunda Türkiye'nin geri dönülmez bir ödünü vermesi anlamına gelecektir. Bunu yapılması halindi artık bir istikamete girilecektir.

O istikamette yeni yeni adımların atılması kaçınılmaz olacaktır. Bu bir son imza değil, bir başlangıç imzası" diye konuştu.

Meclis tatile girmeden önce bu konuda bir genel görüşme önergesi vereceklerini de açıklayan Baykal, "Ne bu telaş? Geçen sene Temmuz'da çalışma yaptık, yine yaparız. Meclis tatile girecek, bu protokol imzalanacak. Meclis tatile, protokol devreye. Meclisin bilgisi, katılımı, denetimi olmadan bu imza hükümet tarafından atılacak.

Ekim'de meclis toplanınca olmuş bitmiş bir iş meclisin onayına sunulacak. Meclis bu konuyu hükümet bu emri vakiyi yaptıktan sonra değil, hükümet bunu yapmadan değerlendirmelidir ve hükümete yön verebilmelidir" dedi. Baykal, şunları kaydetti:

"İktidara tarihi bir çağrıdır; bu belirsiz, AB avuntusu ile sakın ha geri dönüşü olmayan bir büyük tavizi Kıbrıs konusunda vermeyin, imzalamayın diyoruz. Dinleyin CHP'nin sözünü. Bu tavizi şimdi verirsen, sonra çok pişman olursun.

Kıbrıs konusunda bu kadar aldatıldınız, bu kadar yanıltıldınız. Ne sözler söylenildi, hiçbiri tutulmadı. Boş konuşmayı bırakın, tavır takının, ciddi olun. O imza sizi hiçbir yere götürmeyecek. Hem imzayı atacaksınız hem hiçbir şey alamayacaksınız."

En Çok Aranan Haberler