Pek çok anne baba için çocuğuna yemek yedirememek büyük bir sorun. Sizin için de öyle mi? Yanıtınız "evet" ise bu yazıdan elde edeceğiniz bilgiler çok işinize yarayacak.
"Çocuğum yemek yemiyor" diye yakınan ebeveynler için Uzman Psikolog Yegan Sasık, çocukların iştahsızlık sorununu ve nedenlerini açıklıyor.
Son yıllarda beslenme ve iştah fizyolojisine dair bilimsel araştırmalar ve dolayısıyla toplum bilinci gittikçe artıyor. Ancak değişmeyen tek şey, anne babaların, çocuklarının yemek yemediğine dair endişe ve yedirmeye dair uğraşları.
Aslen 'beslenme' dediğimiz durumun fizyolojik ve davranışsal öğelerinden evvel psişik boyutunun hem anne baba hem de çocuklar için önemi çoğunlukla gözden kaçıyor.
Beslenme, biyolojik bir düzlem dışında psişik bir düzlemde de yer alır aslında.** Tüm anne babalar tarafından, çocuğa sadece biyolojik beslenmenin yetmeyeceği bilinmelidir.
** Yani anne baba, bu ilişkiden (besleme davranışı) haz almalı, yürekten isteyerek gerçekleştirmelidir eylemini. Anne babanın çocuğu nasıl beslediğidir önemli olan; ihtiyaca yönelik mi, huşu içinde mi? Burada 'besleme'den kasıt yemeği ağzına vermek değil, yiyeceği hazırlama ve sunmaktır.
Çoğu zaman ":ocuğum yemek yemiyor" ya da "Her şey yolundaydı ama birden yemek yemeyi kesti" veya "Her şeyin tadına bakan çocuğum artık yemek seçiyor" gibi şikayetlerde bulunur anne babalar.
Çocuklar neden yemek yemek istemezler?
Sözü edilen "iştahsızlık" ise Carlos Gonzales şöyle diyor: **"İştahsızlık, bir çocuğun yedikleri ile ailesinin ondan yemesini bekledikleri arasındaki denge sorunudur."
**
Gerçekten çoğu zaman durum bundan ibaret oluyor. Ancak nedenlerine bakacak olursak önümüze çıkanlar şu şekilde sıralanabilir:
Yapısal sebepler:
**1.
** Artan yaşla yeme oranının da artacağının düşünülmesi çoğu zaman anne babaları yanılgıya düşürür. Çocuklar kimi zaman 9 ay, çoğunlukla ise 1 yaş sonrası daha az yemek yemeye başlarlar. Bunun nedeni, büyümenin ilk aylardaki hızını kaybetmiş olmasıdır. Yapılan araştırmalar yaşamın ikinci yılında çoğu çocuğun 9 aylık bir bebek ile aynı oranda ve hatta daha bile az yemek yediği yönündedir. Çünkü büyüme hızı ve harcanan enerji azalmış, dolayısıyla ihtiyaç da azalmıştır. Ancak burada bilgi sahibi olmayan anne babalar yaş artıyor, yemek ihtiyacı artacaktır, o halde porsiyonlar büyümelidir diye düşünür, daha fazla yemek yedirmeye çalışırlar.
2. Bir diğer önemli neden ise bireysel farklılıklardır. Kimi çocuk daha fazla besine ihtiyaç duyar ve daha iştahlı olabilir. Ancak her çocuğun aynı yapısal özelliklere sahip olmaması bir sorun ya da sağlıksızlık belirtisi değildir.
Psişik sebepler:
1. Aile ortamındaki huzursuzluklar; yaşanan tartışmalar, ani taşınmalar, anne babanın tahammülsüzlüğü, vb.
2. Kimi zaman bir kardeşin geliyor oluşu veya doğumu. Çocuklar bu gibi zamanlarda anne baba tarafından sergilenen tutumlar ile ilişkili olarak kardeşin bebeksiliğine özenip, anne ile yeniden yapışık ilişkide olma ihtiyacına bürünebilirler. Bu gibi zamanlarda da yemeyi reddetme, annenin kendisini beslemesini talep etme gibi bebeksi davranışlar sergilemeye başlayabilirler.
3. Anne babanın tutumları dolayısıyla yemek ile ilgili aşırı hassasiyetlerini keşfeden çocuklar, yemek miktarı ya da besin seçme gibi tutumlar geliştirip, ebeveynlerini kontrol altına almaya çalışabilirler.
Çocuğun yemek yememesi ne zaman sorun haline gelir?
Ciddi kilo kayıpları, halsizlik gibi belirtiler elbette doktor desteği ve kontrolü gerektirir. Ancak bedensel belirtilerin haricinde ev içerisinde yemek yemek sizler için bir eziyete dönüşmeye başladıysa ve siz ebeveyn olarak sürekli çocuğunuzun beslenmesi ile ilgili düşünceler ve endişeler ile boğuşmaya başladıysanız, bir aile terapistinden veya çocuk gelişim psikoloğundan destek almanız, kısa sürede yaşamakta olduğunuz durumun ya aslında bir sorun olmadığını keşfetmenize ya da kolay çözüm yolları bulmanıza yardımcı olacaktır.
Besleme ve beslenme keyif ve huzur verici olmalıdır. Mutfak ve sofralarınız ailevi temel huzursuzluk alanınız haline gelmeye başladıysa, o zaman, "sorun" demeyelim fakat destek alınması gereken bir durum olduğu söylenebilir.
Yazan: Uzman Psikolog Yegan Sasık