Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Türkiye’nin Suriye politikasının bu noktaya gelmesinin en büyük nedeninin ‘Arap Baharı’ denen bu süreci iyi okuyamaması olduğunu söyledi.
Suriye’de yaşanan olayların yansımalarını yerinde görmek ve bir takım incelemelerde bulunmak üzere Hatay’a gelen Destici, Emniyet Müdürü Ragıp Kılıç, HASİAD Başkanı Gülay Gül, UND Hatay Temsilcisi Mustafa Yılmaz ile görüştükten sonra bir basın toplantısı düzenledi.
Meclis Kültür Sanat Merkez’inde düzenlediği toplantıda Hatay’ın tarihi birikimi, medeniyet zenginliği, demokratik yapısıyla her türlü etnik kökene sahip insanların yüzyıllardır kardeşlik duygusu içerisinde yaşadığı Türkiye’nin değerli ilerinden biri olduğunu kaydetti.
Yaklaşık 18 aydır Suriye’de yaşanan gelişmelerin Türkiye’ye yansımasını yerinde görmek istediklerini belirten Destici, “Tabi ki, Suriye’de yaşanan olaylardan en çok etkilenen illerimizin başında Hatay geliyor. Hükümetin bugüne kadar uyguladığı Suriye politikası dönem dönem doğruluk arz etse de, neticede geldiğimiz noktada Ortadoğu politikası başarısızlıkla sonuçlandı.” dedi.
Suriye politikasının bu noktaya gelmesinin en büyük nedeninin Türkiye’nin ‘Arap Baharı’ denen bu süreci iyi okuyamamasının olduğunu vurgulayan Destici, “Hükümet daha önceden bu süreci göremediği için komşularla sıfır sorun diye bir politika geliştirdi. ‘Arap Baharı’ hükümetin komşularla sıfır sorun politikasını aldı, ‘yüzde yüz sorun politikası’ haline dönüştürdü.” diye konuştu.
Bugün gelenin noktada Türkiye için acı bir tablo ile karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Destici, “Türkiye’nin ihracat yaptığı ilk 5 ülke arasında İran ve Irak var. Fakat biz şu anda bu iki ülke ile neredeyse savaşın eşiğindeyiz. Bu yanlış politikadan dolayı özellikle nakliyecilerimizin Suriye, Irak ve İran yoları da kapanmış durumda. Ya izin verilmiyor yada yüksek bedeller ödenmek zorunda kalınıyor.” ifadelerini kullandı.
Arap Baharı’nın Türkiye’nin komşularıyla sıfır sorun politikasını adeta yerle bir ettiğini ileri süren Destici, “Türkiye özellikle Suriye ilişkileri açısından baktığımızda, bu noktaya gelinmelimiydi? Niye geldi? Hükümetin bu konuda öne sürdüğü tezler kabul görmüş değil. Millet bu konuda ikna edilememiştir. Suriye ile savaşın eşiğine gelmemiz ile ilgili iki tez öne çıkmıştır. Bunlardan biri Essed’in verdiği sözleri tutmaması. İkincisi de orada masum insanların öldürüldüğü tezidir.” dedi.
Suriye’ye müdahale edilsin mi, diye sorulduğunda milletin yüzde 80’ninin hayır cevabını verdiğine işaret eden Destici, “Türk kamuoyunun böyle bir görüşü var. Ama Hataylının Suriye’ye ayrı bir bakış açısı var. Hataylı değerlendirmeleri, Ankaralının, İstanbullunun değerlendirmelerinden çok farklıdır. Çünkü Hatay’da farklı dinlerin yanı sıra, değişik mezhepler ve çok çeşitli ırklardan vatandaşlarımız yaşıyor.” şeklinde konuştu.
Hatay’ın bu farklılıklarına rağmen, birliğini, bütünlüğünü, kardeşliğini hiçbir dönemde bozmadığını belirten Destici, “İnşallah sonuna kadar da korur. Bizim temennimiz ve gayretimiz de bu yöndedir. Ama Hatay’ın Suriye’de yaşanan olaylardan yüzde 100 etkilenen ilk kent olduğu da bir gerçek. Bunu ekonomik olarak değerlendirdiğimizde Suriye ile 2 milyar dolar olan dış ticaret hacmimiz bugün 300 milyon dolarlara gerilemiş. Yani 1.7 milyar gibi bir kayıpla karşı karşıyayız. Bu kaybın genel bütçeye bir zararı dokunmuyor olabilir, ama halk bunun yüzde yüz ceremesini çekiyor. Faturayı Antakya’daki, Hatay’daki vatandaşlarımız ödüyor. Pek çok işyeri kapanma durumuna gelmiş. Pek çok işyerinde çalışan işçilerin yüzde 70-80’i işten çıkarılmış. İşte nakliyecilik buranın en önemli gelir kaynaklarından bir tanesi. Nakliyeciler geçtiğimiz yılarda ful çalışırlarken, bugün ayda bir iki sefer mal taşır pozisyonuna düşmüşler.” dedi.
Sorunların sadece Ekonomi ile bitmediğini, Türkiye’nin canını yakan birde terör olayı olduğunu ifade eden Destici, “Suriye ile ilişkilerimizin bozulmasından bu yana maalesef Türkiye’de terör eylemleri de artı. Gaziantep’teki bombanın patlamasına, Pınarbaşındaki bir aracın patlatılmasına baktığımız zaman bu eylemleri gerçekleştirenlerin Suriye’den ülkemize geçen teröristler olduğu emniyet kayıtlarında ortaya kondu. Türkiye bu süreçte en çok zararı bu anlamda gördü.” açıklamasında bulundu.
Türkiye’nin terör ve Ortadoğu politikasını bir kez daha gözden geçirmesi gerektiğini aktaran Destici, “Yol yakın iken, her iki ülkenin menfaatine olacak şekilde bir sürecin başlatılmasını en faydalı yol olarak görmekteyiz. Türkiye Körfez savaşından sonra 500 bin civarında Peşmergeyi kabul ettiği. Bunlar bir disiplin ve kontrol altında yapılmadığı için ülkemizde kalanlar oldu, gitmeyenler oldu. Neticede Kuzey Irak bölgesi PKK’nın yuvası haline dönüştü. Bugün de Suriyeli sığınmacılar yüzünden böyle bir tehlike ile karşı karşıyayız. Tabi ki, Suriye’de dara düşen, zulüm altında kalan, hayati endişe taşıyan, ailesinin güvenliğini sağlayamayan her türlü açlık ve yoksullukla karşı karşıya kalan kardeşlerimiz Türkiye tarafından kabul edilsin, tabi ki bunlara kucak açılsın ve tüm ihtiyaçları karşılansın.” dedi.
Türkiye’nin daha önce bu sıkıntıyı çok yaşadığını belirten Destici, “Bundan dolayı da çok acı tecrübeleri var. Kim ne derse desin PKK ve PYD bu sığınmacıların arasında mutlaka Türkiye’ye terörist gönderiyor ve bunlar başta Amanoslar olmak üzere diğer bölgelere geçiyor, eylemler gerçekleştiriyorlar. Essed yönetimi de hem kamplar vererek, hem silah anlamında, hem istihbarat anlamında PKK’yı destekliyor ve Türkiye’ye karşı eylem yapmaları noktasında da kendilerine yardımcı oluyor.” iddiasında bulundu.
Suriye’deki Türkmen varlığının kendileri için çok önemli olduğunu işaret eden Destici şunları söyledi: “Türkiye’de bir ulusal meclisi oluşturuldu. Bunun içerisinde, Araplar var, Kürtler var, Hıristiyanlar başta olmak üzere tüm etnik kökenlerden temsilci var. Ama ne hikmetse sadece Türkmenler yok. Türkmenler diğer etnik kökenlerden daha mı az nüfusa sahip. Suriye’de bugün 3.5 milyon Türkmen varlığından bahsediliyor. Bunların halen 2 milyonu Türkçe konuşuyor. Peki nasıl oluyor da Türk hükümeti bunlara bu kadar duyarsız kalabiliyor. Türkiye’nin bu konuda çok acil önlem alması lazım. Çünkü oradaki Türkmenlerin varlığını korumak, oradaki Türkmenlerden çok Türkiye’nin varlığını korumak demektir.” diye konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz